Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Dünyanın en pahalı muzu
Dünyanın en pahalı muzu
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
123456789
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Dünyanın en pahalı muzu
Dünyanın en pahalı muzu
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
123456789

TÜRKİYE’NİN KOOPERATİF POLİTİKASI(-ZLIĞI) – II: DÜNYADAN FARKLILIĞIMIZ

Bülent Gülçubuk

Tüm dünyada baş gösteren ekonomik krizler, ekonomik sınıflar arasında artan uçurumlar, orta sınıfın giderek erimesi kooperatifçiliği adeta ekonomik kurtuluş reçetesi olarak ortaya koymuştur. Zengin-yoksul, kent-kır, kuzey-güney arasında artan dengesizliklerin yarattığı sorunlar küreselleşmiş ve buna da küresel bir çıkış noktası bulma gereği belirmiştir. Bunun için de tabana dayalı, ekonomik dengeleri gözeten, farklılıkları azaltabilecek bir çözüm aracı olarak kooperatifçilik her zamankinden daha fazla önemli hale gelmiştir. Hemen her ülke kooperatiflere daha fazla dikkat kesilir olmuştur.

Kooperatiflerin kalkınma konusundaki kolaylaştırıcı ve canlandırıcı rollerini içeren bakış açısı daha önceleri bir tartışma konusu iken, geldiğimiz noktada kooperatiflerin tüm dünyada dengesizliklerin ve ekonomik adaletsizliklerin azaltılmasında, küçük ve orta ölçekli tarım ve tarım dışı işletmelerin yaşamasında ve tutunabilmesinde, yoksulluğun azaltılmasında, kırsalda-tarımda kalkınmanın gerçekleşmesinde halen en uygun yapılanmalar olduğunu ortaya koymuştur. Şunu her ülke dikkate almak durumundadır; kooperatifler kriz dönemlerinde yaşayabilmekte, çevrenin olumsuz yönde hızlı değişmesine ve dönüşmesine direnç gösterebilmekte, ortak sorunlar için çözüm bulma noktasında güç birliği oluşturabilmekte ve ekonomik dengesizliklerin azaltılmasına katkıda bulunabilmektedir.

Birleşmiş Milletler (BM) 2012 yılını, aldıkları kararla “Uluslararası Kooperatifler Yılı” olarak ilan etmişti. BM bu kararını; kooperatif iş modelinin ekonomik ve sosyal kalkınmada oynadığı temel sorumluluğun tanınması; hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkelerde yaşayan insanların ekonomik ve sosyal kalkınmalarında kooperatiflere tam katılım sağlamalarının desteklenmesi ve kooperatiflerin özellikle yoksullukla mücadelede aktif rol almalarının sağlanması ve kır-kent farklılığının azaltmadaki rollerini gerçekleştirmesini temel koşullar olarak öne sürmüşlerdir. Karar aynı zamanda, tüm hükümetleri kooperatiflerin gelişmesi için daha destekleyici bir ortam yaratmaları ve özellikle kapasite artırımı için finans sağlama ve sorunlarını çözme konusunda çağrıda bulunmaktadır. Bu da şunu ortaya koyuyor ki, dünyada en üst düzey uluslararası kuruluş (BM), kooperatiflerin kalkınma ve yoksulluk azaltıcı rolünü en yüksek sesle ilan ediyor ve teşvik etmek amacıyla da girişimde bulunuyor.

Uluslararası kuruluşlar, tüm dünyada kooperatiflerin tarımda, kırsalda büyümesi gelişmesi için; kooperatifleri ve etkilerini daha iyi anlamaya ve farkındalık yaratmaya, kooperatiflerin öncelikle kendi aralarında ağ oluşturmalarına, dolayısıyla pazar sorunlarını çözmeye ve kaynaklara ulaşmalarını kolaylaştırmaya, karar alıcılara mevzuat yapımında destek ve yardımcı olmaya, kamu-STK ve özel sektör ile tarım ve/veya kırsaldaki kooperatifler arasında iş birliğini geliştirmeye yardımcı olma yoluna gitmektedirler.

Tüm dünya özellikle son 20-25 yılda şunu kavradı ki, milyonlarca küçük tarım üreticisinin ve ailesinin, kırsaldaki yoksulların ve orta gelirli grupların yaşam koşullarının iyileştirilmesinde kooperatiflerin önemi göz ardı edilemez. Kooperatifleşerek büyük bir grubun parçası olmak ve güç oluşturmak; küçük işletmelere, sözleşmeli üretimde daha iyi şartlar sağlama ve daha düşük fiyatlardan girdileri elde etme gibi yaşamsal faktörler üzerinden önemli avantajlar sağlar. Bu ise dengesizliklerin, eşitsizliklerin azaltılmasında kooperatiflere önemli bir araç olma fırsatı sağlar.

Uluslararası Kooperatifler Birliği ve Uluslararası Çalışma Örgütü bir konferans sonuç bildirgesinde; kooperatiflerin daha adil bir küresel pazar yaratabileceğini, iş birliklerini artırabileceğini, yeni ekonomik ve sosyal etkinlik alanlarına kooperatiflerin erişebileceğini, farklı girişim modellerinin hükümetlerce desteklenerek kooperatifleri güçlendirebileceklerine vurguda bulunmaktadır. Yani, hükümetler kooperatifleşmeyi hayatın her alanına taşımalı ve bunu tabana dayanan, sivil toplumu güçlendiren, kendi ayakları üzerinde durabilen kooperatifler üzerinden teşvik etmelidir demektedirler.

Dünyadaki bazı ülke deneyimlerinden şunlar elde edilmiştir; Fildişi sahillerinde tarımsal kooperatifler ortaklarına her yıl binlerce istihdam sağlıyor, kooperatifler tarafından yönetilen tahıl bankası gıda güvenliğine önemli katkılar sağlıyor, tarımsal pazarlarda- kırsal alanlarda gıda fiyatlarını düzenleyebiliyor. Benin’de tasarruf ve kredi kooperatifleri ortaklarına kredi kullandırarak yeni iş ve istihdam yaratabiliyor. Japonya’da tüketim kooperatifleri özellikle orta sınıfın ekonomik koşullarının iyileştirilmesine katkıda bulunuyor. Portekiz’de, İsveç’te, İspanya’da kooperatifler eğitim sektöründen önemli paylar alıyor ve söz sahibi konumuna geliyor. Rwanda’da kooperatifler arazi satın alma veya kiralama yoluyla gelir-istihdam yaratabilmekte ve bu yolla özellikle yoksul çocukların eğitimi konusunda önemli sorumluluklar üstlenmektedir. Diğer yandan kooperatiflerin bazı ülke ekonomilerine katkısı önemini korumaktadır. Tarımsal kooperatiflerin gayri safi milli hâsıladaki payı Brezilya’da %40-45, Kenya’da %45, İran’da %6-7 düzeyindedir. Finlandiya’da et üretiminin %75’ini, süt üretiminin %96’sını kooperatifler sağlıyor. Fransa’da kooperatifler bankası kredilerin %55-60’ını pazarlamakta, Polonya’da ise sütün %75’i kooperatifler tarafından pazarlanmaktadır.

Dünyada ilginç bir konu da kooperatiflerde kadın ortaklığı konusunda yaşanmaktadır. Kadın girişimini teşvik etmek ve güçlendirmek yoluyla sürdürülebilir kırsal kalkınmayı sağlamanın ve yoksulluğu azaltmanın kooperatifler için önemli bir yaklaşım olduğu kabul görmektedir. Kadınlar gelir yaratıcı faaliyetlerde, istihdam geliştirmede ve yaşam kalitesini yükseltmede öncü bir rol üslenebiliyor. Örneğin; Güney Kore’de kadın ortaklar eliyle satışlar 24 kat artmıştır, Kenya’da köylerde süt kooperatifleri kadın becerisi ile üretici ve tüketiciyi buluşturmakta ve daha rahat satış ortamı yaratmaktadır. Türkiye’de de bu konularda sınırlı sayıda da olsa iyi uygulama örnekleri bulunmaktadır.

Şunu rahatlıkla ifade edebiliriz ki; kooperatifçilik tarımsal üretimi devam ettirmede, tarımsal geliri artırmada, kırsal yaşamı canlı tutmada bir araç olmayı birçok ülkede başarabilmiştir. Kooperatifler ulusal ekonomiye katkı yapmakta, katılımcı demokrasiyi yaşatmakta, kırsal kalkınmada ve işsizliğin azaltılmasında önemli rol oynamaktadır. Bu nedenle güçlü kooperatifler kırsal alanlarda ekonomik refahı, zenginliği, paylaşımı ve sosyal yaşam canlılığını sağlayan politikaların belirlenmesinde söz sahibidirler.

Sonsöz olarak; kooperatifler tarımsal gelişme, kırsal kalkınma ve gıda güvenliği için bir güvence aracıdır. Kooperatifler üretimde, pazarlamada, eğitimde, sağlıkta, finans sağlamada, teknolojiye erişmede, katılımcı demokraside önemli işlevler, roller üstlenebilmektedir. Ne yazık ki geçmişi oldukça eski olmasına ve bazı iyi örneklerin de bulunmasına rağmen kooperatiflerin yukarıda sözünü ettiğim rolleri ile ilgili olarak Türkiye iyi bir konumda değildir. Bugün dünyada başarılı kooperatiflerin, kooperatifçilikte başarılı ülkelerin ulaştığı noktadan çok gerideyiz. Dünyada kalkınma hedeflerini ortaya koyan, sorunlarının farkına varan, bununla yetinmeyip çözüm yollarını ve yöntemlerini üretebilen, öncelikle kendi gücüne dayanan, karar alma ve uygulama süreçlerine etkin bir biçimde katılan örgütlü topluluklar, ülkeler kooperatifçilikte de başarılılar. Ya bizde? Farklılığımız nerede?