Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Dünyanın en pahalı muzu
Dünyanın en pahalı muzu
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
123456789
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Dünyanın en pahalı muzu
Dünyanın en pahalı muzu
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
123456789

“Özel biri” artık Fenerbahçe’de

Deniz Özmen

Jose Mourinho… Futbolun son 20 yılına damga vurmuş gerçek bir fenomen. Dünya onun adını ilk kez savunma futbolunun yükselişe geçtiği yıllarda duydu. Otto Rehhagel’in Yunanistan’ı, Euro 2004 finalinde Cristiano Ronaldo’lu, Figo’lu, Rui Costa’lı, Deco’lu, Nuno Gomes’li Portekiz’i 1-0 mağlup edip kupaya uzandığı dönemde bu Portekizli genç teknik direktör, Porto’da yarattığı dirençli, yüksek pres gücüne sahip, sert savunma – hızlı kontra atak takımıyla 2003’te UEFA Kupası, bir yıl sonra da Şampiyonlar Ligi’ni kazanmıştı.

2004’te Şampiyonlar Ligi’nde Monaco’yu mağlup edip kupaya uzandığında Mourinho, Fenerbahçe’nin ön eleme oynamadan Şampiyonlar Ligi’ne direkt katılmasını sağlamıştı. 2004 yazında Roman Abramoviç’in projesi olan Chelsea ile anlaşan Portekizli teknik direktör, yıllar sonra katıldığı bir programda o dönemlerde Fenerbahçe’den de teklif aldığını söyledi.

Chelsea’deki ilk döneminde 3 sezonda 6 kupa kazanıp, 50 yıl sonra lig şampiyonluğunu getirirken iç sahada mağlubiyet yüzü görmedi. Abramoviç ile yaşadığı sorunlardan sonra Chelsea’den ayrılıp 2008’de İnter’in başına geçen, 2 sezonda tam 5 kupa kazandı. Bunlardan en önemlisi hiç şüphesiz ki 2009-2010 sezonunda kazandığı Şampiyonlar Ligi kupasıydı. Özellikle yarı finalde tarihin en iyi Barcelona’sını elemesi ve ardından Bayern Münih’i yenerek kupaya uzanması, ona Real Madrid’in kapılarını sonuna kadar açtı.

2010-2012 arasında dünyada futbol namına konuşulan en önemli konu Real Madrid – Barcelona, dolayısıyla Mourinho – Guardiola çekişmesi oldu. La Liga’da 3 yıl üst üste şampiyon olan Barcelona’nın hegemonyasını Madrid ekibindeki 2. sezonunda rekor gol sayısı ile şampiyon olarak yıkması, şüphesiz ki Mourinho’nun tarihindeki en büyük başarılarından biri oldu. Aynı Mourinho, Real Madrid’teki 3. sezonunu “kariyerinin en kötü sezonu” olarak tanımlar. Zira yıldız futbolcularla yaşadığı problemler, onun gelecekteki futbolcu anlayışını da etkileyecekti.

2013’te yeniden başına geçtiği Chelsea’de, Premier Lig’i bir kez daha kazansa da diğer kupalardan sürpriz elenmeler ve alınan şok mağlubiyetlerden dolayı Jose’nin 2. Chelsea dönemi de hayal kırıklığıyla sonuçlandı. Takım içi yaşadığı sorunlar, aynı ilk dönemi gibi ikinci döneminde de sezon ortasında görevinden ayrılmasına yol açtı.

2016’da, Sir Alex Ferguson’un emekli olmasının ardından bir türlü düze çıkamayan Manchester United’ın başına geçen Mourinho, ilk sezonunda Avrupa Ligi’ni kazandı. Henüz grup aşamasında Fenerbahçe ile yolları yeniden kesişen Portekizli; İlk maçı evinde 4-1 kazandı, Kadıköy’deki ikinci maçı ise 2-1 kaybetti.

İkinci sezonunda, Ferguson’un bırakmasından sonra Kırmızı Şeytanlar’ı ilk kez lig ikincisi yaptı. Üçüncü sezonunda Şampiyonlar Ligi’nde gruplardan çıkmış olsa da ligdeki puan kayıpları ve takım içi sorunlar, Portekizlinin bir kez daha sezon ortasında görevinden ayrılmasına yol açtı.

2019-2021 arasındaki 2 sezonluk istikrarsız Tottenham serüveninde ise EFL Cup finalinden birkaç gün önce görevinden alınan Mourinho, 2002'den bu yana ilk kez bir kulüpten kupa kazanamadan ayrılmış oldu.

2021’de Roma’nın başına geçen Mourinho, ilk sezonunda Konferans Ligi’ni kazandı, ikinci sezonunda Avrupa Ligi’nde final oynadı. Üçüncü sezonunda ise aşina olduğumuz şekilde başarısız sonuçlar ve takım içi sorunlardan dolayı sezon ortasında görevinden alındı.

Kariyeri kupalarla dolu olan “The Special One”, yani “Özel biri”, son 20 yılda çalıştırdığı 7 takımın 5’inde ortalama 2,5 yıl çalıştı ve sezon sonunu göremedi. Bu istatistik göz korkutuyor olsa da, Real Madrid’ten sonra başına geçtiği takımların çoğunlukla bulundukları liglerde “hala” geri planda kalan istikrarsız takımlar olmasının da etkisi büyük.

İşte bu futbol fenomeni, bugün artık Fenerbahçe’nin teknik direktörü. Gelişi bile Avrupa’nın gözlerini Fenerbahçe’ye ve Türk futboluna çevirmesini sağladı. Şimdiden Fenerbahçe taraftarını büyük beklentilere sokması, işinin hiç de kolay olmadığını gösteriyor ancak iki tarafın da yeniden istikrara ulaşıp kendilerini kanıtlamak istemesi, bu birlikteliğin iki taraf için de en doğru zamanda gerçekleştiğini gösteriyor.