Serhat Akın'a silahlı saldırı
Serhat Akın'a silahlı saldırı
Konsere gitmek lüks tüketim mi
Konsere gitmek lüks tüketim mi
Golle dönen Icardi'den PAOK maçı yorumu.
Golle dönen Icardi'den PAOK maçı yorumu.
Yunus Akgün'den 2000 yılı göndermesi:
Yunus Akgün'den 2000 yılı göndermesi: "Bu kupaya yine talibiz"
123456789
Serhat Akın'a silahlı saldırı
Serhat Akın'a silahlı saldırı
Konsere gitmek lüks tüketim mi
Konsere gitmek lüks tüketim mi
Golle dönen Icardi'den PAOK maçı yorumu.
Golle dönen Icardi'den PAOK maçı yorumu.
Yunus Akgün'den 2000 yılı göndermesi:
Yunus Akgün'den 2000 yılı göndermesi: "Bu kupaya yine talibiz"
123456789

Rushdie saldırısı ve ifade özgürlüğü

İslam’ın kutsal kitabı Kuran’dan çıkarıldığı iddia edilen iki ayetin üzerine kurgulanan Şeytan Ayetleri romanı, bir ifade özgürlüğü konusu mudur, yoksa İslam’a ve kutsal kitabına saldırı ya da “bühtan” mıdır?

Batı dünyasında bir örneği de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin 1976’da verdiği Handyside kararında da görülen, özellikle 1970’lerden bu yana gelişen ve günümüzde artık temel kural haline gelen anlayışa göre, aydınların bir temel görevi de toplumlardan bir adım ilerde olup toplumsal gelişmeyi tetiklemek amacıyla görüş ve değerlendirme yapmalarıdır.

Handyside kararında ifade özgürlüğü; şiddet çağrısı, övgüsü yapmayan ama devleti ve toplumu sarsıcı, çoğunluğun değer yargılarını alt-üst edici, bireyleri şok edici fikirlerin de ifadesine olanak tanınması olarak tanımlanmaktadır.

Hindistan doğumlu İngiliz yazar Salman Rushdie, cuma günü uğradığı vahşi saldırıdan sonra hızla iyileşme göstermekte. Vahşi bir şekilde saldırıya uğrayan ve defalarca bıçak darbesi aldığı bildirilen Rushdie, ajanslara göre ventilatörden çıkarıldı. Daha da güzel haber, bıçaklandıktan bir gün sonra tekrar konuşabiliyor. 75 yaşındaki ünlü yazarın bir gözünü kaybedebileceği bildirilse ve saldırı sebebi net bilinmese de çok ciddi bir güvenlik zafiyetinin ucuz atlatılmış olabileceği anlaşılıyor.

Elbette, 1989’dan bu yana ölüm tehditleri almakta olan Rushdie’nin yeterli güvenlik önlemi alınmadan New York eyaletindeki bir etkinlikte misafir edilmesi, elli yıla yaklaşan sıkı güvenlik tedbirleriyle sınırlanmış bir hayattan bıktığını da gösterebilir. Nitekim son zamanlarda artık eskisi kadar ciddi bir ölüm tehdidi algısı olmadığı, ünlü yazarın yaşam şekline de yansımaktaydı. Son yıllarda yazar yeni bir özgürlük seviyesinin tadını çıkardı. Elbette ki kendisi hakkında İran dini liderliği tarafından 1989’da yayınlanan ölüm fetvasının, 10 yıl sonra İran hükümetince artık “resmi olarak” desteklenmediği açıklansa da Rushdie’ye yönelik hep ciddi tehditler oldu.


“HEDEFİNE ULAŞANA KADAR DİNLENMEYECEK BİR MERMİ”

Ancak ne Şeytan Ayetleri İslami çevrelerde “bühtan” bir kitap olmaktan çıktı ne de herhangi bir İranlı dini lider 1989 ölüm fetvasının tamamıyla geri çekildiğini, Rushdie’nin affedildiğini söyledi. Aksine, BBC’nin haberine göre İran'ın şu anki dini lideri Ayetullah Ali Hamaney, bir keresinde Rushdie'ye karşı fetvanın "Hedefine ulaşana kadar dinlenmeyecek bir mermi gibi ateşlendiğini" söyledi.

1989’dan bu yana Rushdie, özellikle aşırı dinci veya İran eksenli dini gruplarca, yobazlarca hep suçlandı ve hedef gösterildi. New York’taki son saldırıyı yapan 24 yaşındaki Hadi Matar suçunu inkar etti. Konferans sırasında sahneye koşup Rushdie'yi yüzünden, boynundan ve karnından en az 10 kez bıçakladığı video kayıtlarında da görünen saldırganın suçsuz olduğunu iddia etmesi oldukça enteresan. Neyse ki mahkeme kefaletsiz olarak gözaltında tutulmasına karar verdi.

Saldırının ardından sızan bilgilere göre Rushdie’nin ensesindeki yaralanma haricinde, bir kolunda kopmuş sinirler, karaciğerinde hasar oluştuğunu ve muhtemelen bir gözünü kaybedeceği bildirilse de hastane raporunda herhangi bir detay henüz verilmedi.


RUSHDIE TEHDİTLERE YABANCI DEĞİL

Elli yıla yayılan edebi kariyeri boyunca Salman Rushdie, çalışmalarının doğası gereği ortaya çıkan ölüm tehditlerine yabancı değildi. Romancı, 1981'de ünlü Booker Ödülü'nü kazanan ikinci romanı Midnight's Children ile tüm zamanların en ünlü ve başarılı İngiliz yazarlarından birisi olsa da uluslararası ününü ve hayatını yeniden şekillendiren ölüm fetvasını 1988'de yayınlanan dördüncü romanı Şeytan Ayetleri ile yakaladı. Şeytan Ayetleri kısa zamanda sadece onun en tartışmalı eseri haline gelmedi, aynı zamanda da benzeri görülmemiş uluslararası kargaşaya yol açtı.

İslam dünyasında birçok Müslüman, kitabın yayınlanmasına öfkeyle tepki gösterdi ve Hz. Muhammed'in tasvirinin inançlarına ağır bir hakaret olduğunu savundu.

İran, protesto amacıyla İngiltere ile ilişkilerini hızla kesti ve ülkenin dini lideri Ayetullah Ruhullah Humeyni, kitabın yayınlanmasından bir yıl sonra, 1989'da romancının öldürülmesi çağrısında bulunan bir fetva yayınladı. Bu gelişme sonrasında saklanmaya zorlanan 75 Rushdie'ye İngiltere hükümeti yıllardır ciddi polis koruması sağlamaktaydı.


SALDIRI İFADE ÖZGÜRLÜĞÜNÜ HEDEFLİYOR

Her ne kadar Türkiye’de Rushdie’ye yönelik öldürme amaçlı saldırı, haber bültenlerinde bile zor yer bulmuşsa ve siyasette fazla yansıması görülmese de Batı ülke ve toplumlarında bu saldırı sadece Hint asıllı İngiliz vatandaşı Rushdie’ye değil ifade özgürlüğüne yönelik bir tehdit olarak görüldü ve kınandı.

Şüphesiz ki haber ne kadar bazı toplumlarda ifade özgürlüğü mutlak hakim şahıs ve zümrelerin serbest ve aşırı bir şekilde övülmesi hakkı olarak algılansa da ifade özgürlüğü, sadece methiye amaçlı veya zararsız ve nötr duygu ve düşünceler için değil özellikle toplumun bir bölümünün yahut devletin aleyhine, şoke edici, rahatsız edici, çarpıcı düşünceler için geçerlidir. Çünkü, aykırı fikirler olmaması durumunda toplumsal ilerleme, aydınlanma mümkün olmaz.