Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Dünyanın en pahalı muzu
Dünyanın en pahalı muzu
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
123456789
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Dünyanın en pahalı muzu
Dünyanın en pahalı muzu
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
123456789

Helal olsun Meryem Hanım

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde enteresan gelişmeler yaşanıyor son günlerde. Önce oldukça uzun bir süredir hakkında usulsüzlük dahil çok sayıda suç isnat edilen ve yine iddialara göre Maliye Bakanı Sunat Atun tarafından “korunan”, Kıb Tek Genel Müdürü Gürcan Erdoğan ile şoförü Hüseyin İnce tutuklu yargılanmak üzere gözaltına alındılar.

Konu sadece enerji mi?

Konu ne kadar enerji konusundaki yolsuzluklarla ilgili, ne kadar yeni enerji yatırımları, el değiştirmeler veya enerji üzerinden siyasi hesaplaşmalar olduğu zamanla belli olur elbette. Ama şimdilik görünen sanki Kıb Tek özelleştirmesi, Anadolu’dan elektrik kablosuyla adaya ucuz enerji sağlanması, alternatif enerji ve hatta müstafi başbakan Faiz Sucuoğlu’nun sendika ile imzaladığı ve ihalesiz santral üniteleri alımını da içeren ve çok da şık olmayan protokol gibi bir kokteyl ile karşı karşıya olabiliriz.

İkinci ve esasında sadece KKTC’de değil çok daha geniş coğrafyada örnek olabilecek bir karara vardı Kıbrıs Türk yargısı. Bayrak Radyo ve Televizyon Kurumu (BRTK) Müdürü Meryem Çavuşoğlu Özkurt’u 2020 yılındaki cumhurbaşkanlığı seçiminde seçim yasaklarına ve adaylardan birisinin katılımına rağmen Türkiye’den Geçitköy Barajı’na suyun tekrar akması töreni ile Maraş’ın kapalı bölümünde düzenlenen etkinliği yayınlayarak suç işlediği gerekçesiyle iki ay yirmi gün hapse mahkum etti.

Siyasi sorumlular nerede?

Bu iki adli gelişmenin ortak yanları oluşan bir suç varsa siyasilerin de suçta payları olduğu halde hiçbir siyasinin sorumluluk üstlenmemesi. En önemli ortak olmayan tarafları ise, Meryem hanım çarptırıldığı cezanın fazla olduğunu, suçun sadece kendisine ait olmadığını avukatı aracılığıyla kamuoyu ile paylaştı. Avukatı Meryem hanımın affını Cumhuriyet Meclisinden talep etti. Başbakan gerekenin yapılacağını söylerken, seçim yasağı ihlali döneminde başbakan ve cumhurbaşkanı adayı olan Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ise “gereğinin” yapılması görüşünü seslendirdi.

Ne yapılabilir? Kişiye özel af bir seçenek. Seçim döneminde açılış yapılması seçim yasaklarından çıkarılabilir. Bu durumda geriye dönük uygulama nasıl olacak? Meryem hanım yaşlı veya çok ağır hasta olsa, ki her iki durum da geçerli değil, cumhurbaşkanı affedebilir. Her açıdan kanımca yapılabilecekler çok sınırlı. Elbette Meryem hanım gibi başarılı bir gazetecinin emre karşı gelemediği için, Yüksek Seçim Kurulu tarafından yayın sırasında uyarıldığı halde yayını kesmemesi, kesememesi suçtur, cezalandırılmalıdır. Bu ceza paraya çevrilemez miydi? İnfazı ötelenemez miydi? Niye üst sınırdan cezalandırıldı Meryem hanım?

Niye hafifletici sebep aranmadı?

Tabii ki bunlara cevap var. Mesela denilebilir ki, suç bir değil iki kez işlenmiş. Anayasal bir suç ve doğrudan seçim sonuçlarını etkilemeyi amaçladığı iddiası var. Üstelik YSK yayının durdurulması için net emir veriyor, "yayını kes" diyor. Seçim sürecinin mutlak hakimi, en yüksek merciinin uyulması şart emrine itaat da edilmiyor. Kasten, “amirlere” itiraz edilemediği, yok denilemediği için yetki aşımıyla yasa ve anayasanın üzerine çıkılıyor. Bilerek, isteyerek, kasıtlı olarak suçun işlenmesine devam ediliyor. Kısaca iyi niyet olmadığına göre hafifletici sebep de yok.

Tabii ki bu da bir görüş. Ancak yine de sorulması gereken önemli bir soru var. Niye karar okunduktan sonra Meryem hanıma hemen ters kelepçe uygulandı? Meryem hanım azılı terörist ya da cinayet mi işlemişti?

Kıssadan hisse

Gelelim bu iki gelişmenin kıssadan hisse kısmına. Siyasi bağlantılı ve hatta emirle bürokratlar tasarrufta bulundukları zaman, ister usulsüzlük ister seçim yasakları delme olsun, gün gelir bürokratlar hesaba çekilebilir.

Kimse kusura bakmasın, bu da çok önemli bir husustur ve umarız sadece KKTC ile sınırlı kalmaz.