Afyonkarahisar’daki 2.600 yıllık anıtın gizemi çözüldü
Afyonkarahisar’daki 2.600 yıllık anıtın gizemi çözüldü
Tarihin bilinen en eski alfabesi
Tarihin bilinen en eski alfabesi
Gevaş İlçe Halk Kütüphanesi hizmete sunuldu
Gevaş İlçe Halk Kütüphanesi hizmete sunuldu
Deniz Akkaya hakkında gözaltı kararı
Deniz Akkaya hakkında gözaltı kararı
123456789
Afyonkarahisar’daki 2.600 yıllık anıtın gizemi çözüldü
Afyonkarahisar’daki 2.600 yıllık anıtın gizemi çözüldü
Tarihin bilinen en eski alfabesi
Tarihin bilinen en eski alfabesi
Gevaş İlçe Halk Kütüphanesi hizmete sunuldu
Gevaş İlçe Halk Kütüphanesi hizmete sunuldu
Deniz Akkaya hakkında gözaltı kararı
Deniz Akkaya hakkında gözaltı kararı
123456789

Düşünürsek umut var demektir

Hiç yaşamınızı durdurdunuz mu?

Etrafınıza bakmanın dışında, görmek için. Eğer durdurduysanız ve bu esnada düşünmeyi ihmal etmediyseniz, görmüş ve bir şeylerin farklı olması gerektiğini fark etmiş olmalısınız. Eğer bu konuda hemfikir değilsek düşünmeyi ihmal etmişsiniz ve bu nedenle de görmemişsiniz demektir.

Benim durup da düşünmüş olanlara anlatmak istediklerim var, yalnız siz düşünenler anlayabilir çünkü, nasıl bir farklılığın gerekli olduğunu. Ünlü filozof Descartes’in de dediğini gibi: “Ancak düşünen insan emin olabilir var olduğuna”.

Öyleyse düşündüğü için var olan biz, düşünen insanlar, neyi değiştirmeliyiz? Nasıl yapıp da adaletin hakim olduğu bir dünyaya kavuşabiliriz. Bunu düşünürken de, önceden adalet ve insanlık üzerine sözler söylemiş, yöntemler bulmuş fakat çoğu zaman dinlenmemiş olanlara bir kulak verelim. Bu sayede onların düşünerek ürettikleri fikirlerindeki ortak noktayı bulup, belki bu soruya cevap verebiliriz.

​Adalet kavramına ve uygulama sistemine devrimci bir bakış açısı getirerek, bu kavramın hak ettiği içeriğinin sağlanması için neler yapılması gerektiğine; 2.397 sene önce, MÖ 375’te yazdığı "Devlet" adlı kitabında ilk Platon bahsetmiştir. Öne sürdüğü fikir ise aile yapısını devlete çevirmektir. Örneğin, çocuklar doğdukları andan itibaren eşit olacak, onlara devlet tarafından bakılacak, eğitimleri zamanla kendi elverişliliklerine göre şekillendirilerek en yararlı vatandaş olmaları sağlanabilir hale getirilecektir. Elbette biz şu an bu kadar devrimci düşünemiyoruz, ne de olsa dünyayı yeni baştan yaratamayız.

Umarım aranızdan yaratabiliriz diyenler olmuştur. Bu cevabı verebilenler, beni anlamaya devam edebilecekleri için ben de yazmaya devam ediyorum… Aynı kitabında Platon, devlet yönetim sisteminde filozofların yer alması gerektiğini de söyler; hayatını insanları yönetmek yerine, gerçek bilgiye ulaşmaya adamış olan, bilgi edinmek imkânı dışında yönetim sisteminden başka bir çıkarı olmayacak insanlar. Yine belirtmek durumundayım, evet biz şu an bu kadar devrimci yaklaşamıyoruz.

Zaten gelmek istediğim nokta; tarihin içinde yaratılması düşünülmüş, uygulanması istenmiş bu sistemlerin muazzamlıkları değil, temelinde yatan düşüncelerin doğruluğu. Bir başka örnekle, düşünenlere seslenmeye devam ediyorum:

​Platon’un öğrencisi Aristoteles'in “Politika” adlı kitabında, adaletin sağlanması için gerçekleşmesi gerektiğini öne sürdüğü bir başka devlet yapısı da vardır. Aristoteles’in adına “Politeia” dediği bu sistemde ise devleti yöneten insanların üstünlüğünden ziyade, yasaların üstünlüğü vardır. Bize şu an için daha yakın görülebilecek bu yaklaşım, aslında aristokratik bir sistemdir. Yönetiminde orta sınıfın olduğu, ancak insanların üstünde sadece yasaların söz sahibi olduğu ve kimse tarafından değiştirilemediği mutlak bir sistem. Bir başka filozof John Locke ise yasaların doğadan geldiğini ve insanların kendilerini yönetmek için birbirlerine yani devlete, güç vermeden de hayatlarında adaleti sağlayabileceklerini öne sürmüştür. İnsanların, insan kalmayı bırakmadıkça bir devlet sistemine gerek duymayacaklarını düşünen bu yaklaşım da evet bize şu an yine fazla devrimci gözükecektir. Öyleyse neden, siz düşünen insanlara, bu devrimci adalet ve devlet kavramlarına farklı yaklaşımları anlattım ve daha bahsedemediğim filozofların yanında, “Biz” ve “Cesur Yeni Dünya” gibi distopyalardan ve onların içindeki sistemlerden söz etmek istedim? Çünkü ben inanıyorum!

​Sizi temin ederim ki ben yukarıda "görebiliriz", "yaratabiliriz" diye cevap vermiş olan insanlardan biriyim ama benim nasıl bir insan olduğumdan ziyade sizin de nasıl bir insan olduğunuz, olmak istediğiniz ve bu nedenle hangi cevabı verdiğiniz önemli. İnanıyorum ki bu denli devrimci yaklaşımlarla biz de yeni baştan farklılığı ve adaleti yaşatacak sistemler yaratabiliriz. Aranızda bu kadar umutlu olmayan, düşünen ve umudu kalmamış insanlar varsa onları da anlar ve onlara da bir cevap bulmak isterim. Binlerce yıldır bu kadar çok düşünülmüş ve yazılmış… En azından bunlardan bir çıkarım yapmak da bizlere düşmeli.

​Platon’un "Devlet" indeki "devlet sistemi", adalet için eğitimin herkes adına eşit olması gerektiğini ve yönetimde ise gözü sadece makamda olan insanlardan ziyade bilge olan, bilgili olan insanların olması gerektiğini bize söyledi. Aristotales’in "Politika"sı ile de yasaların insanlardan üstün olması ile adaletin sağlanabileceğini düşündük. Bu kez Locke da bizlere, insan kalmadığımız ve kendimize inanmadığımız için yönetilmeye ihtiyaç duyduğumuz sürece bu kavramların hiçbirinin bir önemi olmadığını belirtti. Ve daha bahsedemediğim kitaplardan ve filozoflardan da yine birçok şey duyacağımıza eminim. Bu nedenle okuma fırsatınız olmadı ise eksiksiniz!

​Şimdi lütfen, yaşamınızı durdurun, bir saniye veya bir dakika, etrafınıza bu kez görmek adına bakın, aynı anda görebilmek adına mutlaka düşünün. İsterseniz devrimsel düşünün, isterseniz öğrenici düşünün ama unutmayın ki adalet adına, eşitlik adına, bu gerekli değişiklikler için yapılabilecek çok şey var.

Artık umutsuz olmayın. İstersek yeni baştan değiştirebilir, istersek küçük adımlarla büyük farklılıklar yaratabiliriz. Adalete ulaşmak için ihtiyacımız olan şey, zor olduğu kadar da basit; ihtiyacımız olan tek şey düşünmek!