"Belirli süre ile paranın kullanımından vazgeçerken 'kira' beklentisinin içinde, enflasyon dışında başka neleri dikkate alırız?" sorusunun yanıtını vermeye, bu hafta faizin bileşenlerinden bahsederek devam ediyoruz.
Elimizdeki birikimi mal ve hizmet alımı yerine ödünç vermeye karar verirken, geri dönüşü konusundaki tereddütlerimizi de paranın kirasının içine dahil ederiz. Bu bakış açısı ile öncelikle "Paramızı kime ödünç verirsek geri almada sıkıntımız olmaz?" sorusunun ilk yanıtı "Devlet"* olduğuna göre, devlet dışında kime ödünç verirsek verelim az ya da çok geri dönmeme ihtimalini dikkate alırız. Bu durumda ilk beklentimiz, ödünç verdiğimiz tarafın bize en az devletin vermeyi garanti ettiği kiradan biraz daha fazlasını vermesidir. Aksi durumda aynı getiri seviyesi söz konusu ise hiç geri dönmeme riski olmayan tarafa (devlete) ödünç veririz. İşte burada, devletin borçlanma faiz oranını genel olarak "risksiz faiz oranı" diye adlandırırız ve piyasadaki faiz seviyesinin bunun üzerinde olmasını bekleriz.
Bir diğer beklenti, devlet dışında ödünç verdiğimiz tarafın bu parayı vade sonunda kirası ile birlikte geri ödeme yeteneğidir. Adına risk primi diyoruz. Bu primi de faiz hesaplamasına dahil ederiz.
Ödünç verenin beklentileri bu kadar değil tabii ki, başka neler var? Devam ediyoruz.
Birikimimizi belirli bir vade ile ödünç verdiğimizi varsaydık. Vade sonunda kirası ile birlikte geri almayı bekliyoruz. Ancak vade boyunca daha cazip getiri alanları çıktığında elimiz kolumuz bağlı, bu fırsatları kaçırırız ya da nakde ihtiyaç olduğunda kullanma olanağımız olmaz. Bu durumları da likit olmamanın getirdiği kayıplar olarak düşünür ve bir miktar prim daha belirleriz.
Bir de vadeden bahsederken şunu da unutmamak gerekir: Vade ne kadar uzar ise riskler o kadar artar. Örneğin, alternatif getiri alanlarının sayısının, piyasa belirsizliklerinin ve buna bağlı çok sayıda riskin uzun vadede daha fazla olduğunu varsayarız. Çünkü bugünden yarını ya da bir hafta sonrayı piyasalar açısından öngörmemiz, daha uzun vadeye göre genellikle daha kolay ve gerçekçidir. Bu hususu da vade primi olarak dikkate alırız.
Böylece paranın kirası dediğimiz faizin bu beklentilerimizi de içermesini bekleriz.
İçermez ise ne olur? Kaynaklar finansal piyasa dışına çıkar. Nerelere gider? Harcamaya, gayrimenkul, altın vb. varlık alımına, dövize ve hatta alınan dövizin finansal sisteme ödünç verilmemesi durumunda yastık altına gider. Bu alternatifler tabii ki çoğaltılabilir. Ancak asıl olan tasarruf dediğimiz ödünç verilebilir durumdaki kaynakların finansal sistemden çıkmasıdır. Yansıması ne olur?
Finansal sistemden üretim için ödünç talep eden işletmelere gerekli kaynak aktarılamaz, üretim azalır, buna bağlı istihdam düşebilir, azalan üretimle birlikte ihracata olumsuz etki ve ithalata da tam tersi artış yönlü etki olur. Üretimin düşmesi milli hasılanın dolayısı ile kişi başı milli gelirin düşmesini beraberinde getirir. Tüm bunların sonucunda refah seviyesinde (yaşam standartlarımızda) bir gerileme olur.
Sözün özü: Finansal sistem ekonominin can damarıdır. Doğru faiz seviyesi ise bu damara akacak gerekli seviyedeki kanı etkileyen kilit unsurdur.
Gerçekler, kabul etsek de etmesek de hep vardır…
* Normal koşullar altında devlet aldığı borcu faiziyle birlikte vadesinde geri öder. Özel durumlar (moratoryum) hariç.
Joeby Ragpa
This template is so awesome. I didn’t expect so many features inside. E-commerce pages are very useful, you can launch your online store in few seconds. I will rate 5 stars.
ReplyAlexander Samokhin
This template is so awesome. I didn’t expect so many features inside. E-commerce pages are very useful, you can launch your online store in few seconds. I will rate 5 stars.
ReplyChris Root
This template is so awesome. I didn’t expect so many features inside. E-commerce pages are very useful, you can launch your online store in few seconds. I will rate 5 stars.
Reply