Afyonkarahisar’daki 2.600 yıllık anıtın gizemi çözüldü
Afyonkarahisar’daki 2.600 yıllık anıtın gizemi çözüldü
Tarihin bilinen en eski alfabesi
Tarihin bilinen en eski alfabesi
Gevaş İlçe Halk Kütüphanesi hizmete sunuldu
Gevaş İlçe Halk Kütüphanesi hizmete sunuldu
Deniz Akkaya hakkında gözaltı kararı
Deniz Akkaya hakkında gözaltı kararı
123456789
Afyonkarahisar’daki 2.600 yıllık anıtın gizemi çözüldü
Afyonkarahisar’daki 2.600 yıllık anıtın gizemi çözüldü
Tarihin bilinen en eski alfabesi
Tarihin bilinen en eski alfabesi
Gevaş İlçe Halk Kütüphanesi hizmete sunuldu
Gevaş İlçe Halk Kütüphanesi hizmete sunuldu
Deniz Akkaya hakkında gözaltı kararı
Deniz Akkaya hakkında gözaltı kararı
123456789

Sokağın Çocukları

Sedef Hızlı

Yüzyıllardır insanoğluna bazen dost, bazen yoldaş bazen, yardımcı bazen de yol gösterici olmuş hayvanlar... Yüzyıllardır çocuklarla, gençlerle, yaşlılarla, 7'den 70'e yan yana yaşamış hayvanlar... Bazen ormanda, bazen kırda, bazen sokakta, bazen de sıcacık evlerde "insanlarıyla" yaşamış hayvanlar... Ta ki zulüm yüzyılı gelene dek...

SOKAK KÖPEKLERİ "SORUNU"!

Sahi sorun köpekler mi?

Yoksa sorun, bir ekmek parçasını köpeklerden sakınan, onları muhtaç bırakan insanoğlu mu?

Sahi sorun, Kuran-ı Kerim'in Nahl Suresi'nin 79. ayetinde "Sessiz kullarımız" diye anılan canlar mı?

Sahi sorun,  Hz. Mevlana'nın "Hayvanlar benim sessiz kullarımdır. Şimdi susuyorlar ama ahirette konuşacaklardır" dediği, dille değil kalple konuşan sokak köpekleri mi?

Sahi sorun, yazın bir ağaç gölgesi altında (öyle ya kesilmedik bir ağaç kaldıysa), kışın küçük bir kuytuda belki aç belki tok hayatta kalmaya çalışan sokak köpekleri mi?

Sahi sorun, sokakta yaşayan köpekler mi? Yoksa asıl sorun, yuva bildikleri sokaklarda başlarına gelen bin bir türlü eziyet mi?

"SOKAĞIMIZ"DAKİ KÖPEKLER

Sokağımız?

İnsanoğlunun günümüz sorunlarının başında gelmiyor mu her şeyi kendisine ait sanıyor oluşu... Oysa ki Aşık Veysel'in dediği gibi, "İki kapılı bir handa gidiyorum gündüz gece". "Han" dünyadır, insanın hayatıdır. iki kapı ise doğum ve ölümdür. Yetmemiş 20 yıl sonra, Cem Karaca eklemiş "İşte geldik, gidiyoruz." Bir han ise dünya, bizde geldik bu "han"a ve geçip gideceğiz. Beylik sözlere yer yok bu "han"da... Velhasıl, aynı yolun yolcusuyuz. Öyleyse sokak köpekleri bizden ne daha az ait bu dünyaya, ne de bizden daha az değerli dünyada...

Doğanın dengesinin alt üst olduğu, ağaç gölgelerinin, kırların, doğal yaşam alanlarının yerini gökdelenlere, beton yığınlarına bıraktığı, doğal akışın yok olduğu bu günlerde, içgüdüyle  var olmaya çalışan  sokak hayvanların nasıl bir felaketi yaşadığını hiç düşünüyor muyuz?

Yağmuru, karı, ayazı, yakıcı sıcağı çeken sokağın dilsiz çocukları, bir de insanoğlunun akılalmaz senaryolarının kurbanı oluyor. Her gün yurdun dört köşesinden insan olmaktan utandıracak haberler gelmiyor mu kulağınıza?

Yakılanlar, arabanın arkasına bağlanıp sürüklenenler, eğitim adı altında canice kesilenler hatta tacize tecavüze uğrayanlar ve daha niceleri...

NEREYE GİTSİNLER?

Peki agresyonu, travması olan, sokağa uyum sağlayamayan ve saldırganlaşan köpekler? Sokaktaki açlık ve mağduriyet savaşına yenik düşenler? Hepimizin ilk aklına gelen barınaklar oluyor.

BARINAK NEDİR?

Barınak, "hayvanları tehlikeli derecedeki soğuk ya da sıcaktan koruyan, içinde dışarıya nazaran güvenli şekilde uyuyabilecekleri ve bazı diğer ihtiyaçlarını giderebilecekleri, içinde yaşanan yapı veya korunaklı yerdir" diye tanımlasak da ne yazık ki, hayvanların tedavilerini yapabilecek donanıma sahip, fiziksel koşulları hayvanların yaşamasına olanak sağlayacak barınak sayısı yok denecek kadar az.

Türkiye sınırları içerisinde 519 belediye var. Ancak bu belediyelerin yalnız 189'unda hayvan barınağı bulunuyor. Bu da sokağınızdan belediye tarafından alınmasını istediğiniz köpekleri barındıracak bir alana bile sahip olmayan belediye sayısının oldukça fazla olduğunu gösteriyor. Peki bu durumda belediye tarafından alınıp araçlara koyulan köpekler nereye gidiyor?

Bir barınma alanına sahip 189 belediyenin barınma koşullarını biliyor muyuz?

  

Sokak hayvanlarının hakları 5199 sayılı Kanun'la güvence altına alınmıştır. Kanunun amacı, hayvanların rahat yaşamlarını ve hayvanlara iyi ve uygun muamele edilmesini temin etmek, hayvanların acı, ıstırap ve eziyet çekmelerine karşı en iyi şekilde korunmalarını, her türlü mağduriyetlerinin önlenmesini sağlamak.

KALICI BAKIMEVİ/BARINAK YOKTUR

5199 sayılı Kanun; “hayvan bakımevi” tanımını “Bakanlıktan izin alınmak suretiyle kurulan ve hayvanların rehabilite edileceği bir tesis” şeklinde yapıyor. Rehabilitasyon ise "Sahipsiz hayvanların tedavi ve parazit mücadelesinin yapılması, aşılanması, kısırlaştırılması ve dijital kimliklendirme yöntemleriyle işaretlenmesi” olarak ifade ediliyor. 5199 sayılı Kanun m.6/4’de; sahipsiz hayvanların tedavi, parazit mücadelesi, kısırlaştırma, aşılama, kimliklendirme işlemlerinin tamamlanmasından sonra geri bırakılmaları esası düzenleniyor. Rehabilitasyonu tamamlanmayan istisnalar hariç olmak üzere, bunlar dışında tüm sahipsiz hayvanların süresiz olarak bakımevlerinde tutulmalarını öngören hükme yer verilmiyor.

Hayvanların Korunmasına Dair Uygulama Yönetmeliği’nde “geçici bakımevi” kavramına yer veriliyor. Geçici bakımevine alınan sahipsiz hayvanların kısırlaştırılması ve gerekli tedavilerinin yapılması, takiben sahiplendirme duyurusu yapılacağı, 10 gün içerisinde sahiplenilmeyen hayvanların ise alındıkları ortama geri bırakılacağı düzenleniyor (Yönetmelik m. 21).

Sokak hayvanlarının yeri yüzyıllardır olduğu gibi sokaklardır. Köpeklerin ne hakkı ne de yeri beton zeminler, kapalı kafesler, boş mama kaplarıdır. Yasaklanması gereken ırklar değil, karanlık zihniyetlerdir. Sokak hayvanlarına yapılan her türlü eziyet, işkence, taciz ve tecavüz suçtur. İnsanoğlu olarak insanlık adına, insanca yaklaşmayı, insanca davranmayı, insan olmayı öğrenmeliyiz.