Volkan Demirel'in acı günü
Volkan Demirel'in acı günü
Asena yıllar sonra Bodrum'da
Asena yıllar sonra Bodrum'da
Şevval Sam’a 'sınıf farkı' tepkisi
Şevval Sam’a 'sınıf farkı' tepkisi
Tamayo Perry, köpekbalığı saldırısında hayatını kaybetti
Tamayo Perry, köpekbalığı saldırısında hayatını kaybetti
123456789
Volkan Demirel'in acı günü
Volkan Demirel'in acı günü
Asena yıllar sonra Bodrum'da
Asena yıllar sonra Bodrum'da
Şevval Sam’a 'sınıf farkı' tepkisi
Şevval Sam’a 'sınıf farkı' tepkisi
Tamayo Perry, köpekbalığı saldırısında hayatını kaybetti
Tamayo Perry, köpekbalığı saldırısında hayatını kaybetti
123456789

EURO 2024: Kaçan goller ve sert futbol

Deniz Özmen

Romanya – Ukrayna maçı, tahminlerin çok dışında geçen bir maç oldu. Ukrayna’dan beklenti hayli yüksekti… Ancak liginde ve Avrupa’nın birçok önemli takımında forma giyen oyuncularına rağmen, birbirlerini tanımayan ve anlamayan bir topluluk imajı çizdi Ukrayna Milli Takımı. Farklı liglerde, farklı oyun anlayışına sahip takımlarda oynamanın dezavantajını yaşadılar bu maçta. Yedikleri ilk goldeki zincirleme hatalar, Ukrayna’nın son 80 dakikaya kadar kendi yarı alanından kolay kolay çıkamamasına yol açtı. Hatta Ukrayna’nın ileri uçtaki oyuncuları o kadar etkisiz kaldı ki, onların daha çok Romanya savunmasına destek verdiklerini söylesek yeridir.

Romanya ise eksiklerini kapatmış bir şekilde çıktı maça. Genç stoper Draguşin, takımının tüm savunma yükünü tek başına çekti desek yanlış olmaz. İlk golde, Stanciu’nun kaledeki örümcek ağını alırcasına yolladığı füzeden itibaren Romanya’ya öyle bir özgüven geldi ki, topu her seferinde hızla ileri taşıyıp Ukraynalı kaleci Lunin’i test etmekten çekinmediler. Üç golde de Ukrayna savunmasının hatası büyük ancak Romanya, topu eveleyip gevelemeden, ekstra pas arası ve çalım atmakla uğraşmadan da skor alınabileceğini herkese gösterdi.

FİFA kokartlı hakem Halil Umut Meler'in yönettiği Belçika – Slovakya maçında da turnuvadaki erken gol bulma geleneği değişmedi. Önce maça hızlı başlayan Belçika, Lukaku ile yakaladığı iki pozisyonu değerlendiremedi. Hemen ardından Belçika savunmasının büyük hatasını değerlendiren Slovakya, cezayı kesti ve 7. dakikada 1-0 öne geçti. Birkaç dakika sonra Lukaku’nun kaçırdığı bir diğer net pozisyon, onun ikinci yarıya da bir şekilde damga vuracağının habercisi gibiydi.

İkinci yarıda yakaladığı duran top organizasyonu ile çizgi önündeki temasıyla topu ağlara gönderen Lukaku’nun golü ofsayt nedeniyle iptal edildi. Ardından Lukaku’nun yan ağlarda patlayan şutu, daha sonra Slovakya savunmasının çizgiden çıkardığı top, hemen ardından Lukaku’nun yine ağlara giden golünün topu ileri taşıyan Openda’nın topa elle teması sonucu iptal edilmesi… Belçika’nın bu trajik performansı için basiret bağlanması demek yetersiz kalır. Slovakya savunmasının ve kaleci Dubravka’nın emeklerini yok saymaz olmaz ama eğer top Lukaku’yu biraz sevseydi, şu anda Belçika’nın altın jenerasyonu için çok farklı şeyler konuşuyor olabilirdik. Turnuvadaki hakem kararlarına da bir sonraki yazımızda ayrıca değineceğiz.

Fransa – Avusturya maçı için turnuvanın en hızlı ve en sert maçı diyebiliriz. Turnuvanın ana teması olan “şok pres – hızlı hücum” oyunu, bu maç ile farklı bir seviyeye çıkmayı başardı. Set hücumu yerine topun orta sahada çevrilip bir pas arası ya da top kaybı ile bir anda kaleye ulaştığı bu futbol, çok ciddi efor gerektirmekte ve yüksek kan basıncı da oyuncuları yer yer hata yapmaya itiyor. Avusturya’nın hata üstüne hata ile topu resmen kendi kalesine atmak için elinden geleni yapması ve bunu başarması, harcanan eforun bir göstergesi.

Fransa’nın 1-0 öne geçmesi, diğer birçok maçta olduğu gibi öne geçen takımın skora yatmasına yol açmadı aslında. Top, maç boyunca bir orada bir buradaydı ancak iki takım da bu fırsatları cömertçe harcamaya devam etti. Özellikle Fransa gibi bir takımın 14 şutta sadece 3 kere kaleyi bulmuş olması düşündürücü. Avusturya, karşı kaleye gelemese bile özellikle fizik gücü ve sert futbolu ile ikinci yarıda topa daha çok hükmeden taraftı. Fransa’nın topu rakibine bırakması ise, tıpkı İngiltere Milli Takımı’na olduğu gibi, otoriteler tarafından ciddi eleştiri topladı. Henüz ilk maçlar oynanıyor olsa da, takımların set hücumu yerine kompakt takımlara karşı hızlı oynaması, takımların “en iyi savunma saldırıdır” düşüncesi ile riski minimuma indirme isteğindendir. Bir nevi büyük takımlar, ellerindeki hızlı futbolcuları kullanarak tek gole yatmak isteyen rakiplerini kendi silahlarıyla vuruyor.

Bir parantez de Avusturya için… Turnuvanın açık ara en sert oyununu oynadılar. Bir futbol takımından çok, gözü kararmış bir grup gladyatör ya da UFC dövüşçüsü izlemiş gibiydik. 90 dakika pres, ikili mücadelelerde sertlik, rakip yarı sahada kalabalık baskı, rakibe gaddarca müdahaleler… Fransa da Afrika kökenli futbolcularının çevikliklerine rağmen maçtan tek parça çıkmayı başaramadı. Zira bol bol kemik sesi geldi karşılaşmadan… İkinci yarının başlarında ikili mücadele sonunda kafasını reklam panolarına çarpan Griezmann’ın alnı açıldı. Maçın son dakikalarında ise rakibiyle çarpışan Mbappe’nin burnu kırıldı.

Her turnuvanın o zihinlerde yer eden hikâyesi, genelde grup aşamasının ilk maçlarında başlar. Turnuvaya maske ile devam etme ihtimali bulunan Mbappe’nin hikâyesi ise turnuvaya damga vuracak hikâye olacak mı, göreceğiz.