Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Dünyanın en pahalı muzu
Dünyanın en pahalı muzu
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
123456789
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Dünyanın en pahalı muzu
Dünyanın en pahalı muzu
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
123456789

Kuzey Kıbrıs'ta Akritas Planı mı devrede?

Gazete Durum Analiz

Birleşmiş Milletler'in (BM) 77’nci Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada Kıbrıs’ın 1974’teki Türk harekâtına yer veren Nicos Anastasiades, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın "Türkiye olarak biz Doğu Akdeniz’de ve Ege’de tüm sorunların uluslararası hukuka uyarak iyi komşuluk ilişkileri çerçevesinde çözülmesini istiyoruz" demesinin büyük bir hayal kırıklığı olduğunu belirtti.

Cumhurbaşkanı Anastasiades konuşmasının devamında;

“Türkiye Cumhurbaşkanı, uluslararası hukuka aykırı olarak Yunan adalarını ele geçirmekle tehdit ederken, egemen komşu bir ülkenin hava sahasını binlerce kez ihlâl ederken böyle bir iddiayı ortaya atması nasıl bir kışkırtma ve alay etmektir?

Türkiye uluslararası toplumda, yasa dışı oldu bittisinin tanınması için çağrı yapmaktadır. Kıbrıs Rum tarafının tarihi uzlaşmalarına, Kıbrıs sorununa bir çözüm bulunmasına yönelik tüm çabalarına rağmen Türkiye’nin uzlaşmaz tutumu ve akıldışı talepleri, Kıbrıs sorununa çözüm bulunamamasının nedenidir.

On yıllık görev sürem içerisinde, uluslararası teşkilata gerekli reformlar, açlık, yoksulluk ve iklim değişikliği gibi yüz milyonlarca kişiyi etkileyen uluslararası anlaşmazlıkların çözümü ve sorunlarla mücadelede birçoklarının da arzuladığı sonuca ulaşamamış olabilirim.

Vatanımın yeniden birleştiğini Kıbrıslı Rum ve Kıbrıslı Türk vatandaşlarımın, barış, refah ve istikrar içinde yaşadıklarını görememiş olabilirim.

Ancak ben içtenlikle hayatım boyunca, insanlık için daha iyi ve daha istikrarlı bir geleceğe şahit olmayı umdum” diyen Anastasiades, bu konuşması ile Yunanistan'ın 1960 anlaşmasından iki toplumlu iki ayrı devlet fikrinden ne kadar uzaklaştığını göstermiş oldu.

Anastasiades BM'de yaptığı bu konuşmayla Güney Kıbrıs'a uygulanan silah ambargosunun önünü açtı.

Dışişleri Bakanı Antony Blinken'ın, 2023 mali yılında yeniden ihracat ve savunma malzemelerinin transferinin onaylanması ile ilgili ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ned Price, yaptığı yazılı açıklama ile Kıbrıs Cumhuriyeti'nin ilgili mevzuat kapsamında gerekli koşulları yerine getirdiğini tespit etmiş ve Kongre’ye tebliğ etmiştir. Price, Washington'un uluslararası silah ticareti düzenlemesinin, 1 Ekim 2022'den itibaren geçerli olacağını belirtti.

ABD'nin bu hamlesi; Sisam ve Midilli adalarının silahlandırılmasına karşı Türkiye'nin verdiği tepkiye cevap olarak okunabilir.

Anastasiades'ın "Vatanımın tekrar birleştiğini görmek istiyorum" temennisi Ned Price'ın Güney Kıbrıs ifadesi yerine sadece Kıbrıs Cumhuriyeti ifadesi ile ete kemiğe bürünmüş oldu.

Türkiye’den karara tepki gecikmedi. Dışişleri Bakanlığı’ndan konu ile ilgili yapılan açıklamada; “ABD’nin GKRY’ye yönelik silah ambargosunu kaldırma yönündeki 2020 Eylül ayında aldığı kararın kapsamını genişletmesini şiddetle kınıyoruz” ifadelerine yer verildi.

Açıklamanın devamında;

"Türkiye, Kıbrıs Cumhuriyeti’ni uluslararası alanda tanınan ismiyle tanımıyor. Fiilen yönettiği güney bölgesi için 'Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY)' ifadesini kullanıyor. Ada’daki iki tarafın eşitliği ilkesiyle çelişen ve Rum tarafını daha uzlaşmaz kılacak bu karar, Kıbrıs meselesinin çözülmesi yönündeki çabaları olumsuz etkileyecek; Ada’da bir silahlanma yarışına yol açacak ve Doğu Akdeniz’de barış ve istikrara zarar verecektir. ABD’yi bu kararı gözden geçirmeye ve Ada’daki iki tarafa karşı dengeli bir politika izlemeye davet ediyoruz. Her halükarda Türkiye, garantör ülke sıfatıyla, Kıbrıs Türkünün varlığını, güvenliğini ve huzurunu sağlamak amacıyla, tarihi ve hukuki sorumlulukları çerçevesinde, gerekli adımları atmaya devam edecektir" denildi.

Ada’nın kuzeyinde yönetimde olan Türk Dışişleri Bakanlığı da “ABD yönetiminin Ada ve bölgedeki gerginliği artırma pahasına aldığı karar kabul edilemez. Rum tarafına her tür silah satışını serbest bırakma kararı, Rum tarafının son dönemde endişe verici boyutlara ulaşan silahlanma ve askeri faaliyetlerinin ABD yönetimi tarafından desteklendiğini açıkça göstermektedir. Rum tarafının Fransa ile saldırı helikopterleri satış anlaşması imzaladığı, füze sistemi, radar sistemleri ile askeri malzeme temin etmeye yönelik çabalarını arttırdığı bu dönemde, ABD'nin Rum tarafına silah satışını serbest bıraktığını açıklaması endişe vericidir. Türkiye'nin etkin ve fiili garantisinin devamının hiçbir koşulda tartışılması bile söz konusu olamaz" ifadelerini kullandı.

ABD, 1987 yılında Ada’nın birleşmesini teşvik etmek için bu ambargoyu uyguladı. Kıbrıs’ın birleşmesine dair uzun yıllar süren müzakereler başarısızlıkla sonuçlandı. Söz konusu yaptırımlar 2020 yılında kısmen kaldırıldı.

Kıbrıs’a silah ambargosunun kaldırılmasına yönelik karar ilk olarak eski başkan Donald Trump döneminde 2020 yılında alınmıştı. Dönemin Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, Kıbrıs’a savunma amaçlı silahların satışına yönelik kısıtlamanın kaldırılması için tebliği Kongre’ye yönlendirmişti.

Söz konusu yasaya göre Kıbrıs’ın kara para aklama ile mücadelede düzenlemeler yapması ve Rus savaş gemilerinin yakıt ikmali ve hizmet için limanlarına girişini engellemesi gerekiyor.

Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, ABD'nin Güney Kıbrıs'a yönelik silah ambargosunu kaldırmasına ilişkin Blinken'a hitaben, "Silahınız dışında başka verecek bir şeyiniz yok mu? Kıbrıs Türkünü korumak için oraya daha fazla güç göndereceğiz ve silah olarak da ne ihtiyacı varsa onları da karşılayacağız. Türkiye'nin karşısına dünya dikilse Kıbrıs'ta, Ege'de, Doğu Akdeniz'de haklarını, hukuklarını korumaya devam edeceğiz ve bu konuda kararlıyız" dedi.

Miçotakis, Türk tarafının yaptığı açıklamaları revizyonist söylemler olarak pazarlama gayretinde.

Miçotakis ve Amerika'nın Güney Kıbrıs'a yönelik attığı bu adımlar 21 Nisan 1966 tarihli Patris Gazetesi'nin manşetini akıllara getirdi. 21 Nisan günü Ada güne Akritas Planı ile uyanmıştı. Gazete, Kıbrıs Rumlarının adadaki Türkleri imha edip adayı Yunanistan'a bağlamak için yaptıkları planı yazıyordu. Planın hazırlayıcıları arasında Akritas kod adlı İçişleri Bakanı Yorgacis ve Cumhurbaşkanı Makarios ile Meclis Başkanı Klerides gibi isimler bulunmaktaydı. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Kıbrıs'ı iç politika malzemesi yapması, Akritas benzeri planlar yapan Enonis ve Eokacı'lar için bulunmaz bir fırsattır.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti,  toprak bütünlüğünü bağımsızlık ve egemenliğini, emperyal hırslardan ve askeri ittifaklardan sadece Türkiye garantörlüğü ve Atlantik İttifakı'nın çatısı altında koruyabilir. 

Kıbrıs konusu seçim malzemesi yapılmaktan vazgeçilmeli. Cumhurbaşkanı Erdoğan,  Kuzey Kıbrıs'a yönelik uygulanan ambargonun kaldırılması için çaba harcamalıdır.

Bülent Ecevit; "İnsanlığa ve barışa büyük bir hizmette bulunmuş olacağımıza inanıyoruz. Biz aslında savaş için değil barış için ve yalnız Türklere değil Rumlara da barış getirmek için adaya gidiyoruz” diyerek adada barış ve istikrarın temellerini atmıştı.

Ecevit'in adanın istikrar ve barışı için attığı bu adım, Dedeağaç ve Yunanistan'ın başka noktalarına askeri yığınak yapan Amerika'nın, Rum kesimi üzerinden Ege ve Doğu Akdeniz'de Türkiye'ye parmak sallamasıyla büyük bir darbe almış oldu. Bu kapsamda Doğu Akdeniz’de keşfedilen enerji kaynakları, bölgesel iş birliği ve enerji güvenliğinin sağlanması açısından, önümüzdeki dönemin güncel kritik konuları arasında üst sıralardaki yerini koruyacaktır. Türkiye-İsrail-Kuzey Kıbrıs arasında enerji konusunda oluşturulacak bir proje ortaklığının bölgedeki barış, güvenlik ve istikrara önemli katkılar sağlayacağı kesindir.

Son gelişmeler Kıbrıs'ta barışı korumanın savaşmaktan daha zor olduğunu gösteriyor. Erdoğan diplomasi masasında elini güçlendirmek istiyorsa Doğu Akdeniz’de ve Ege’de yaşanan tüm sorunların çözümünü uluslararası hukuka uygun olarak iyi komşuluk ilişkileri çerçevesinde çözmenin yollarını aramalıdır. Aksi taktirde Anton Çehov'un dediği gibi “Eğer ilk sahnede duvarda bir silah asılıysa, oyunun sonunda mutlaka patlar."