Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Dünyanın en pahalı muzu
Dünyanın en pahalı muzu
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
123456789
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Dünyanın en pahalı muzu
Dünyanın en pahalı muzu
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
123456789

İtalya'da seçimi "Mussolini" kazandı

ALMANYA- Avrupa yeni bir güne uyanıyor. Bugün Avrupa'yı "demokrasi ve özgürlüklerin kalesi" olarak tanımlayabileceğimiz günlerin sonuncusu olarak tarihe kaydedilecektir belki de. Faşizm, 1945'teki yenilgisinin ardından büyük bir zaferle tekrar koltuğuna kuruluyor İtalya'da. Avrupa halklarının; İsveç, İtalya, Macaristan, Polonya, Fransa ya da Almanya'dan anlaşılacağı üzere kalbini yeniden faşizme kaptırmış olduğu görülüyor. 

Hiç kimse İtalyanların yazgılarını, Fransız Liberation gazetesinin "sarışın veba" olarak tanımladığı "Mussolini hayranı" faşist bir kadına emanet etmelerinin sosyolojik, psikolojik çözümlemesini falan yapmasın. O çözümlemeler hep eksik kalıyor çünkü. Mesele kültürel kodlarla alakâlıdır, mesele, "Dünya kültürünü biz kurduk" böbürlenmesinin altında yatmaktadır. Tıpkı bir zamanlar Hollandalı bir bakanın, faşizmi ve ırkçılığı legalize etmek için kullandığı, "Bakın kuşlar bile hep kendi türlerinden olanlarla uçuyor. Bu nedenle insanların kendilerine benzeyenlerle yaşamak istemeleri çok doğal" sözlerinde olduğu gibi... 

Görünen o ki Avrupalılar artık sadece Macaristan'ın faşisti Viktor Orban'ın deyişiyle "Avrupalı olanlar" ile yaşamak istiyor. Hem de küresel katil Adolf Hitler'in fırınlarında yanan Yahudilerin, eşcinsellerin vs... milyonlarca insanın külleri gökyüzünde uçuşmaya devam ediyorken... 

İtalya kendini karanlığa mahkum etti. İtalya kirlendi artık. Orası artık kimsenin kendisini güvende hissetmeyeceği faşist bir ülke. İtalyanlar bu hamleleriyle esasında hep bastırmaya çalıştıkları faşist ruhlarını özgür bıraktılar. Dün akşam saat 23.00'ten bu yana Giorgia Meloni adlı suratını faşizmin kararttığı bir kadının liderliğini yaptığı İtalya'nın Kardeşleri (Fdl) adlı neonazi partisinin teröristlerinin zafer çığlıkları yankılanıyor Roma'nın sokaklarında... AB'nin ekonomik olarak üçüncü büyük ülkesi pozisyonunda olan İtalya'yı artık AB düşmanı faşistler yönetecek. Bakmayın siz neonazi Meloni'nin "AB'den ayrılmayacağız" falan dediğine, "İtalexit" tartışmalarının alevleneceği, AB'nin yoğun olarak bununla uğraşacağı bir döneme giriliyor. 

Resmi olmayan sandık sonuçlarına göre, İtalya'nın Kardeşleri'nin önderlik ettiği Nazi ittifakı oyların yüzde 44'ünü aldı. Bu toplam içerisinde Fdl yüzde 26, koalisyon ortakları Matteo Salvini'nin partisi aşırı sağcı Lig'i ve Silvio Berlusconi'nin muhafazakar Forza Italiası geri kalanını paylaşmış görünüyor. 

Merkez siyaset partileri ve solun çöktüğü İtalya, dolayısıyla -ki merkez siyaset ve sol tüm kıtada sathında çökmüş durumda" Avrupa yeni bir döneme giriyor. Belki de bazı siyaset bilimcilerin ısrarla vurguladığı üzere Avrupa aslına rücu ediyor. Bugünün İtalyanları, gelecek nesillere sırtlarında kambur olarak taşıyacakları bir utanç hediye ettiler. Bu utancın İtalya açısından nelere mal olacağını ilerleyen günler gösterecek. 

Bir şeyin altını çize çize vurgulamakta fayda var, İtalya ile Avrupa'da bir eşik aşıldı. Nedir o? 1930'lu yıllarda faşizmin yaşattığı acıların ve utancın artık önemsenmediği ve dikkate alınmadığı görülüyor. Önemli bir eşikti bu. Bu çok tehlikeli. İtalyanların artık utanç dolu geçmişleriyle gurur duymaya başladıkları anlaşılıyor. Tıpkı Almanya'nın neonazisi "Almanya için Alternatif"in (AfD) yöneticilerinin hep vurguladığı üzere, "Almanlar, geçmişinizden utanmayı bırakın. 2. Dünya Savaşı'ndaki şehit ve gazilerinizle gurur duyun..." 

Başlıkta dedik ya İtalya'da seçimleri faşist diktatör Mussolini kazandı. Faşizm yola çıktı ve yol devam ediyor. Demokrasi cephesinin yenilgiyi kabullendiği, başını önüne eğdiği bu zaman diliminde Almanya'da Hitler'in, İspanya'da Franco ya da Portekiz'de Salazar'ın kazanması yakındır.