Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Dünyanın en pahalı muzu
Dünyanın en pahalı muzu
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
123456789
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Dünyanın en pahalı muzu
Dünyanın en pahalı muzu
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
123456789

Almanya'da demokrasi diken üstünde!

ALMANYA- Almanya'da insan hakları alanında faaliyet gösteren Amadeu Antonio Vakfı, bir analizinde neonazi oluşumların birkaç yıl içinde daha da büyüdüğüne dikkat çekti. Vakıf, dikkatli olunmazsa kendilerini giderek daha fazla özgür hisseden faşistlerin demokrasiye doğrudan saldırmaya başlayabileceği uyarısında bulundu.

Vakıf, insanların gözü önünde giderek büyüyen bir tehlikeye dikkat çekmek istemiş. Almanya'da neonazilerin son yıllarda daha özgür olduklarını ve cesur girişimlerde bulunduklarını herkes görüyor. Örneğin, caddelerde sağıyla soluyla hafif oynanarak güya kamufle ettikleri Nazi sembolleriyle bezeli tişörtlerle gezen insan sayısında patlama yaşanıyor.

Neonazilerin elinde artık yeni ve salgına göre çok daha kullanışlı bir aparat var. Enerji sıkıntısı... Vakıf da bu noktaya dikkat çekiyor. Hazırladıkları analizde, "anti-demokratik protesto sahnesine daha fazla insanın katılması riski büyüyor. Bu, aşırı sağcılar tarafından başarıyla körükleniyor. Berlin'de, 2020'de yaşanan Meclis baskını benzeri olayları daha sık yaşayabiliriz" deniliyor. Bu bağlamda, eyalet parlamentoları, belediye binaları, kamu yetkilileri ve politikacılar hedef alınabilir, saldırılar düzenlenebilir. 

Almanya'da demokrasi düşmanları, her zamankinden daha fazla öz güvene sahip ve kötü olan şu ki her zamankinden daha fazla insana ulaşabiliyorlar. Salgından bu yana sanal ortamda ideolojilerini yaymak için var güçleriyle çalışan faşistler, yüzbinlerce insanın içerisinde bulunduğu "sanal bir faşist ülke" yaratmayı başardılar. 

Vakıf Genel Müdürü Timo Reinfrank, konuya ilişkin olarak, "Uzun bir süre boyunca, aşırı sağcılar göç gibi konulara odaklandılar. Bugün, konu fark etmiyor artık. Bir anda binlerce insanı demokrasiye karşı harekete geçirebiliyorlar" diyor. 

Almanya'da, sosyal medya mecralarında, "nefret, tehdit ve öfke" dili giderek büyüyor. Faşist propaganda makinesi nefret atmosferinin sokağa, sıradan vatandaşa kadar uzanmasını hedefliyor. Neonaziler bu kapsamda şimdiden enerji krizine ilişkin protestoları nasıl organize edeceklerini tartışıyorlar. Isınamayan herkesin protesto için sokağa dökülebileceği bir süreçten bahsediyoruz. 

Vakıf yetkilileri, faşist seferberliğe karşı şu ana kadar hiçbir şey yapılmamasının sorunu büyüttüğünü ifade ediyor. Almanya'da, nefret söyleminin hem çevrimiçi hem de çevrimdışı olarak neredeyse hiçbir yasal yaptırımı bulunmuyor. 

Reinfrank, "Salgının üzerinden geçen iki buçuk yıllık bir süre, bize faşist sahnenin artık küçümsenmemesi gerektiğini gösteriyor. Siyaset, polis ve yargı, yasaların kitlesel ihlallerine defalarca müsamaha gösterdi. Ortaya çıkan dokunulmazlık hissi, her kesimden insanları anti-demokratik protestolara katılmaya teşvik etti" tespitinde bulunuyor.

Vakıf, kaygılarında haksız değil. Alman demokrasisi bu kış büyük bir sınav verecek. İki seçenek var bu bağlamda. Faşistler sokağa döküldüğünde, ya yine "Bir şey olmaz bağırır bağırır giderler" diye susulacak ya da demokrasi sert bir şekilde savunulacak. Burada soru şu olmalı bana göre, "Demokrasiler kendilerini yok etmeyi amaçlayan hareketlere ve insanlara nereye kadar müsamaha göstermeli?" Bu sorunun yanıtı belki de Alman demokrasinin gelecek yıllarda nasıl şekilleneceğini gösterecek.