Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Dünyanın en pahalı muzu
Dünyanın en pahalı muzu
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
123456789
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Dünyanın en pahalı muzu
Dünyanın en pahalı muzu
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
123456789

Bir Amerikalı ile sohbet

Geçtiğimiz haftalarda New York’tan iki kere çıkma fırsatı buldum. Bunların ilkinde, Amerikalı arkadaşımın ailesini ziyaret için Atlanta’ya, diğerinde ise doğum günüm için Lake George'a (George Gölü) gittim.

İkisi de birbirinden güzel, benim için unutulmaz gezilerdi. Ama bu gezilerde beni en etkileyen anlar kuşkusuz, Atlanta’da son gün, arkadaşımın evinin sitesindeki havuzda rastlaştığımız Amerikalı Bill ile aramda geçen10 dakikalık sohbet oldu.

60'larında olan Bill, Kanada’da doğmuş ve işi gereği bir süre İspanya’da yaşamış. New York Üniversitesi’nde yüksek lisans yaptığımı, ondan sonra da bir süre daha Amerika’da kalmak istediğimi anlatırken bir anda durarak, "Ne kadar güzel İngilizce konuşuyorsun! Başka diller de biliyor musun?" diye sorarak konuşmayı yarıda kesti. Ben de teşekkür ederek İngilizceyi Ankara’da bir okulda öğrendiğimi, biraz Fransızca ve çok az da Japonca bildiğimi anlattım.

Bill, bir anda arkadaşımın ailesine şaşkınlıkla dönerek bana ne kadar hayran kaldığını söyledi. Bense şaşırmış, hayranlığını anlamaya çalışıyordum. Sonra bana tekrar dönerek, "Amerikalıların en büyük sorunu tembel olmaları! Çoğu Amerikalı genç, ikinci dil bilmiyor ve öğrenmeye çalışmıyor. Çünkü gerek duymuyorlar. Ama sen Türkiye’den gelen genç bir kız olarak bugün burada akıcı İngilizcenle Amerikalılarla sohbet ediyorsun ve bu sana başka kapılar açıyor. Şimdi, başka diller öğrenme gayretinde olduğunu da söylüyorsun. Amerikalılar ise hep karşı tarafın İngilizce konuşmasını bekleyerek bu keşiften çok uzaklar. Bunun yol açacağı sorunları ülke olarak çok yakında fazlasıyla yaşayacağız!" dedi.

Söylediklerinde çok haklıydı aslında ama ben, Bill buna parmak basana kadar, bu gerçeğe dikkat etmemiştim. Dört yıl Kanada’da, son bir yıldır da Amerika’da yaşamış biri olarak pek çok Kanadalı ve Amerikalı arkadaşım oldu. Bunların gerçekten çok azı ikinci bir dil konuşuyordu... Oysa Türkiye’ye baktığımızda, bugün hemen hemen her genç İngilizce konuşuyor ve çok daha fazlası başka diller de öğrenme gayretinde.

Bir Amerikalının bizde fark ettiğini, yurt dışında yaşamış biri olarak ben bile o güne kadar fark edememiştim.

Kendimizi eleştirmeye o kadar alışmışız ki çabaladığımız ve başarılı olduğumuz alanlarda kendimize "aferin" demeyi unutmuşuz.

Atlanta'da küçük bir kasabada, bana Atatürk'ün şu sözlerini tekrar hatırlattığı için Bill'e buradan teşekkür ediyorum: "Türk gençliği çalışkandır..."