Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Dünyanın en pahalı muzu
Dünyanın en pahalı muzu
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
123456789
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Dünyanın en pahalı muzu
Dünyanın en pahalı muzu
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
123456789

Tarım Politikaları Neden Karşılık Bulmuyor?

Bülent Gülçubuk

Bugünkü yazımı kısa tutacağım. Nedeni de detaylarda boğulmamak ve "Neden tarım politikaları karşılık bulmuyor ve dikişi tutmuyor?” sorusunun kök sorununu ortaya koymaktır. Öncelikle "Bir ülkenin tarım politikasının temel amaçları nelerdir?" sorusuna yanıt vermek gerekiyor. Tarım politikasında temel amaçlar; ülkenin gıda güvencesi ve gıda güvenliğini sağlamak, sürdürülebilir üretimi gerçekleştirecek altyapıyı hazırlamak, yurttaşların sağlıklı beslenmesi ve gıdaya erişmesini sağlayacak önlemleri almak, tarımın ülke ekonomisine ve kalkınmasına katkıda bulunmak, dünyada tarım politikası konularında ve doğa koşullarına karşı risk yönetimini belirlemek ve bunu uygulamaya aktarmak, çiftçinin yaşam koşullarını iyileştirmek, kırsalın canlılığını devam ettirmektir.

Pandemi süreci, iklim değişiklikleri ve uluslararası kaoslar, gelişmeler şunu bir kez daha ortaya koydu ki, tarım ve gıda tüm dünya için vazgeçilmez, önemli, hayati ve stratejik bir sektördür. Ülkelerin nüfuslarının yaşamlarını güvenli ve kaliteli bir biçimde devam ettirmeleri için kendine yeten bir üretim düzeyi belirlemeleri, tarım politikalarının temelini oluşturur. Bunu yapabilen ülkeler tarımda-gıdada kendine yeterli hale gelebiliyor ve risklere karşı daha dirençli hale gelebiliyor.

Türkiye’de son yıllarda tarım için, gıda için en çok duyduğumuz sözcükler şunlar olmuştur; destekler yine destekler, ödemeler yine ödemeler, mazot, gübre, ilaç, soğan, patates, yeni tarım politikası, ithalat, marketler, vd. Yani kısır döngünün içinde dönüp dolaşılıyor. Oysa bir ülkenin tarım politikası orta-uzun vadeli politikalarla belirlense ve bunlar da uygulamaya aktarılırsa bu sözcükler; kendine yeterlilik, üretimde sürdürülebilirlik, doğal varlıkları koruma, çiftçiyi yerinde tutabilme, çiftçi refahı, üretime destek, yatırıma yönlendirilme biçiminde ağırlık kazanırdı.

Bir ülkenin tarım politikası politika belgelerinde ortaya çıkar. Bu belgeler kalkınma planlarıdır, hükümet programlarıdır, orta-uzun vadeli programlardır, vd.leridir. Ülkemizde şu anda içinde olduğumuz 11. Beş Yıllık Kalkınma Planı, 3'üncü Tarım ve Orman Şurası, Orta Vadeli Program, Hükümet Programı tarım politikasına yön veren politika belgeleridir. Fakat Sayın Tarım ve Orman Bakanı göreve geldiğinden bu yana “yeni tarım politikası”ndan söz ediyor.

Evet, ülkemiz tarımının geldiği noktada “yeni bir tarım politikasına” ihtiyaç var. Ama önce şu sorulara yanıt vermek koşuluyla; 11. Beş Yıllık Kalkınma Planı'nda, 3'üncü Tarım ve Orman Şurası'nda, Orta Vadeli Program'da, Hükümet Programı'nda yer alan hedeflere ne oldu, ne kadarını yakaladık, neleri yakalayamadık, neden hedefler tutmadı, neleri başardık-neleri başaramadık ve neden başaramadık sorularına, kök sorunlara yanıt vermek gerekiyor. Yoksa tutmayan hedeflerin ve/veya işlemeyen tarım politikası önceliklerinin yerine “yeni bir tarım politikası” arayışı koymak “yeniden eski”yi uygulamak gibi bir şeydir. Oysa önceliğimiz ve hedefimiz konulara neden-sonuç ilişkisi bağlamında bakıp, nedenleri ortaya koymak ve bunları analiz etmedir. Öz eleştiride bulunmadıkça kendi ürettiğiniz politikaları, stratejileri reddeder hale gelir ve sürdürülebilir sorun yönetimine sürekli yelken açarsınız. Sonuç mu işte; “tarım politikaları karşılık bulmuyor, sorunlarla boğuşuyoruz ve izlenen politikalar çözümde dikiş tutmuyor”.