Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Dünyanın en pahalı muzu
Dünyanın en pahalı muzu
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
123456789
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Dünyanın en pahalı muzu
Dünyanın en pahalı muzu
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
123456789

MERHABA

GAZETE DURUM ailesine yeni bir isim daha katıldı: Eğitimci-Yazar Bahar Eriş. Çocuklarda yetenek gelişimi ve üstün yetenek eğitimi üzerine odaklanan bir akademisyen olan Eriş, bugünkü köşesinde, "umut" kokan bir yazı kaleme aldı.

Bahar Eriş

Bu bir ilk yazı. Bir merhaba yazısı.

Bir umut yazısı.

Yeni başlangıçlara en çok umut yakışır.

Pandemi başında eve çevrimiçi bir satış sitesinden sardunya sipariş etmiştim. Sardunyanın görselde sunulduğu gibi kocaman, kıpkırmızı çiçeklerle geleceğini düşünmüştüm. Oysa paketi açtığımda içinden çiçeksiz, cılız, yeşil yapraklar çıktı.

Önce hayal kırıklığı yaşadım. “Benim istediğim bu değildi ki” dedim içimden. Çok sürmedi. Zihnimde “Gülümden ben sorumluyum” diyen Küçük Prens belirdi. “Olsun” dedim, “Benim bitkim o. Hiç çiçek açmasa da olur. Ona bakmakla yükümlüyüm.”

Yanında duran bol çiçekli, süslü kardeşleriyle kıyaslamadan baktım evimin yeni misafirine. Kıyas ayıptır, zehirdir, sevgisizliktir ne de olsa. Geçtim insanı, çiçeği bile küstürür. Olduğu gibi sevdim sade, süssüz sardunyamı. “Güzel yapraklım” diye sevdim.

Geçen sabah pencereyi açınca bir baktım ki iki buçuk yıl sonra ilk kez çiçek açmış benim güzel yapraklım. İki buçuk yaşına kadar hiç konuşmayan ve bir sabah aniden “Günaydın anne, benden vazgeçmediğin için teşekkür ederim” diyen bir çocuk gibi…

Ben süssüz de sevmiştim onu ama potansiyelini gerçekleştirdiği için mutlu oldum. “Potansiyelini gerçekleştirmeyen organizma hasta olur” der psikolog William James.

Sulu gözün teki olduğum için gözlerim doldu. Sadece çiçek için değil, altta yatan anlam için de… Sevgiyle, sabırla buluşan çaba boşa değildir. Söz konusu çiçeğin de, çocuğun da, hayalin de, ülken de olsa, sabırla buluşan çaba bir gün meyvesini verir.

Hatta sevgi sabırlı çabadan ibaret değil midir? Erich Fromm muhteşem Sevme Sanatı kitabında şöyle der:

“Sevginin içerdiği ilgi, en açık biçimiyle annenin çocuğa gösterdiği sevgide görülebilir. Eğer bir annenin, çocuğuna az ilgi gösterdiğini, onu beslemeyi, yıkamayı, rahat ettirmeyi savsakladığını görürsek, sevgisinin içtenliğine göstereceği tüm kanıtlar bizi doyurmaz. Bizi, çocuğuna ilgi gösterirken gördüğümüz annenin sevgisi etkileyebilir.

Çiçeklere ya da hayvanlara duyulan sevgi için de durum farklı değildir. Bize çiçekleri sevdiğini söyleyen bir kadının, çiçekleri sulamayı unuttuğunu görürsek, onun çiçek ‘sevgisi’ne inanmayız.”

Ülke çiçeksiz sardunya. “Seviyorum” demek yetmiyor, bir şeyler yapmak gerek. Hepimiz etki alanımız içinde bir ucundan tutup sardunyayı sulamaya devam etmek zorundayız. Ne yapıyorsak en iyi şekilde yaparak, Atatürk’ün “Vatanını en çok seven, görevini en iyi yapandır” sözünü kılavuz belleyerek çabaya devam etmek zorundayız. Sadece çabalamak da yetmez, akıllı ve sistemli bir çaba ortaya koyarak ilerlemeliyiz. Umudu kaybedemeyiz; çocuklar var. En çok onlar için umutlu olmak zorundayız.

Ben de bu köşede çocuklar için yazacağım. Kendi etki alanım içinde olan konuların ucundan tutmaya gayret edeceğim.

Ve belki bir gün pencereyi açtığımızda çiçeksiz sardunyamızın tomurcuklandığını göreceğiz. Gözlerimiz dolacak. Belki de bizim gözlerimiz bu dünyadan çoktan geçmiş olacak, ama çocuklarımız, belki de onların çocukları her şey için minnet duyacak. İhtimali için bile çabalamaya değer.

Zaten başka seçeneğimiz var mı?

Ülke çiçeksiz sardunya.

Sardunyamdan ben sorumluyum.

Çiçek açan günlerin umuduyla, merhaba…