Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Dünyanın en pahalı muzu
Dünyanın en pahalı muzu
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
123456789
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Dünyanın en pahalı muzu
Dünyanın en pahalı muzu
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
123456789

Kelimeler ve şeyler

Alper Sezener

GAZETE DURUM yazarı Alper Sezener, her hafta pazartesi günü “Kelimeler ve Etimolojisi” başlıklı yazılarıyla siz değerli okurlarımıza seslenecek. Sezener, kalpte ve zihinde yara açan anlamına da gelen kelime ve kelimelerin etimolojisine ilişkin yazılar kaleme alacak. Bazı kelimelerin yanlış ve doğru yazılımları hakkında bilgi verecek. 

İşte, Sezener'in bugünkü ilk yazısı:

“Kelimeler ve Şeyler”

Dil, kültürün taşıyıcısıdır ve her dil kültürel ögeleriyle birlikte duygu, düşünce ve değerlerin bir bileşkesi olarak kavramlara dökülür ve kavramlar da kelimeler yoluyla söze gelir.

Kavramlarla düşünüyor, kelimelerle konuşup anlaşıyoruz. Kültürel birikim ve yaşantılardan kavramlar doğuyor ve kelimeler meydana geliyor. Böylece kavramlarla düşünme yoluyla ve kelime zenginliğinin edinilmesi ile iletişim, sanat, felsefe ve bilim gelişiyor.

Dahası, insan ve değerlerinden bahsedildiğinde “söz” önemli bir yer tutuyor. 

Aşk, hüzün, acı, mutluluk, onur, erdem, adalet, eşitlik, özgürlük, insan ve benzeri birçok kavram söze gelerek insan ve dünyasını tanımlıyor, ona bir anlam katıyor.

İletişim çağında, içeriği boşaltılmış kelimeler evreninde, diğer bir deyişle bu mutantan ve kibirli çağda ya da karmaşık imgeler dünyasında bize sunulan ve dayatılan “şeyler” üstüne yeniden düşünmemiz gerekiyor.

Anlam dünyamız ve dilimizi yönlendiren ve bizi yavaşça dönüştüren “şeyler”i gözden geçirmeliyiz.

Kültür, dil ve tüm fonksiyonlarıyla kavramlar, kelimeler ve şeyler üstüne düşünmekle başlayabiliriz.

*

Gündelik yaşam, insanın zihin dünyasını bulanıklaştıran netlikte hızlı, çevik ve esnek bir imge bombardımanı ile insani duyguları nesneleştiriyor.

Modern iletişim, insanın anlama ve anlamlandırma gücünü zayıflatırken kendini ifade etme iradesini de bozuyor.

Günümüz insanının çok az kelimeyle yazıp konuştuğu ve yüz yüze iletişimden bir hayli uzaklaştığını söylemek sanırım yanlış olmaz.

Bunun sosyolojik, psikolojik ve felsefi nedenleri ve tarihsel gelişimi üstüne yazılan ve çizilen yüzlerce makale ve kitap, “iletişim” kavramı ve bağıntıları üstüne gerçekleştirilen birçok konferans ve seminer var.

Bizim burada tüm bu alanı kuşatacak denli bir tartışma yürütmemiz olanaklı görünmüyor.

Bu yüzden günlük yaşam rutini içerisinde insanın anlama yetisini kurcalayıp diri tutacak düşünsel bir girişim olması adına “Kelimeler” ve “Kavramlar” üstüne birlikte düşünmek iyi olabilir.

*

Madem öyle “Kelime” kavramı ile başlayalım.

“Kelime” kavramı, Türkçe Sözlük’te (TDK, www.tdk.gov.tr) “anlamı olan ses veya ses birliği, söz, sözcük” olarak açıklanıyor.

Tarihteki en eski kaynak olarak 12. yüzyılda tefsir, hadis, kelâm, dil ve edebiyat âlimi Zemahşerî’nin Arapça öğrenmek isteyen Harzemşahlar Devleti Hükümdarı Atsız b. Muhammed için kaleme aldığı Mukaddimetü'l-Edeb adlı kısa cümlelerden oluşan sözlük gösteriliyor.

Etimolojik olarak araştırdığımızda, Arapça klm kökünden gelen kalam, kalima(t) كلمة “söylenen şey, söz” sözcüğünden alıntı olduğunu görüyoruz. Bu sözcük Arapça kalama كَلَمَ “söyledi” fiilinin faˁila(t) vezni olarak da ifade ediliyor.

Türkçe karşılığı ise söz, sözcük olarak sadeleştirilmiş ve 1969’da TDK sözlüğünde kullanılmış durumda.

*

Söz, kelam, uhrevi olarak da kapsayıcı bir kavram. 

Hıristiyanlığın dört kanonik İncil’inden birisi olan Yuhanna İncili şöyle başlar: “Başlangıçta söz vardı. Söz Tanrı’yla birlikteydi ve söz Tanrı’ydı.”

İslam’ın kelam, kelamın ise Kuran olduğu yönünde teolojik yorumlar da var.

Ayrıca, kelimenin kalpten gelen söz olduğu da söylenir.

*

Literatürde birçok tanımla karşılaşıyoruz:

“Bir zaman dilimi içinde belirli olmayan bir konuya ait anlama karşılık gelen tekil söz.” 

“Belli bir zamanda belli olmayan bir şeyin anlamına karşılık gelen veya fiil türünden söz.”

“Anlamı veya gramer vazifesi bulunan ve tek başına kullanılan ses veya sesler topluluğu.”

“Bir veya birden çok heceli ses öbeklerinden oluşan ve tek başına zihindeki belli kavramlara karşılık gelen somut veya soyut söz kalıbı; somut ve soyut kavramlar arasında ilişki kuran dil birimi.”

Örneğin dilbilim üstüne çalışan Humboldt, kelimeyi “bir dili oluşturmasa da dilin en çok anlam taşıyan parçası” olarak ele alıyor. 

Humboldt’a göre, “Yaşayan dünya içinde birey ne ise kelime de odur.” (Bedia Akarsu, Wilhelm von Humbolt’da Dil-Kültür Bağlantısı. İstanbul: İnkılâp, 1998: 31)

*

Ünlü Fransız felsefecisi Michel Foucault, “Kelimeler ve Şeyler” isimli önemli eserinde dünyanın bütün dillerinin, bilindikleri halleriyle, hepsi bir araya geldiklerinde hakikatin görüntüsünü oluşturduklarını yazar. 

Ona göre, dilde simgesel bir işlev vardı. Bu işlevi kelimelerin kendinde değil de dilin varoluşunun içinde, onun dünyanın bütünüyle toplam ilişkisi içinde aramak gerekir. (Michel Foucault, Kelimeler ve Şeyler. Çev: M.Ali Kılıçbay, 2. Baskı, Ankara: İmge, 2001)  

Kelimeler edebiyatın, yani şiirin ve düz yazının içinde dönüşüme uğrar. Edebiyat, kelimelerin büyülü saltanatıdır, diyebiliriz.


*

Bugün için tüm dünyevi meseleleri bir yana bırakıp kelimeler ve şeyler üstüne düşünelim.

Ve bir şiir dizesi ezberleyelim.




Kelimelerin doğru ve yanlış yazılımları:

Doğru: İtibarıyla

Yanlış: İtibariyle

Doğru: Eşya

Yanlış: Eşyalar

Doğru: İcraat

Yanlış: İcraatlar

Doğru: Mevduat

Yanlış: Mevduatlar