Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü
Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü
Serdar Ortaç ve Mehmet Ali Erbil yargılanacak
Serdar Ortaç ve Mehmet Ali Erbil yargılanacak
İbrahim Tatlıses, yürüyebilmek için tedaviye başladı
İbrahim Tatlıses, yürüyebilmek için tedaviye başladı
Ali Atay'ın sözleri sosyal medyayı ikiye böldü
Ali Atay'ın sözleri sosyal medyayı ikiye böldü
123456789
Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü
Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü
Serdar Ortaç ve Mehmet Ali Erbil yargılanacak
Serdar Ortaç ve Mehmet Ali Erbil yargılanacak
İbrahim Tatlıses, yürüyebilmek için tedaviye başladı
İbrahim Tatlıses, yürüyebilmek için tedaviye başladı
Ali Atay'ın sözleri sosyal medyayı ikiye böldü
Ali Atay'ın sözleri sosyal medyayı ikiye böldü
123456789

DEMOKRASİNİN ÖNÜNDEKİ BÜYÜK ENGEL: SİYASİ MÜRİTLER

Esat Selışık

Mürit "iradesi olmayan kul" demektir.

İradesini şeyhine teslim eder.

Şeyhine bütün benliği ve bedeni ile teslim olmuştur.

Şeyhlerin "müritleri" vardır. Birden fazla... Küçük ya da büyük bir küme. Şeyhin sahip olduğu müritlere "müridan" denir.

Hepsi sadece bir kişi gibidir.

Sorgulamaz, eleştirmez, yorumlamazlar.

Müritler kendilerini şeyhlerinin bir parçası olarak görürler.

Müritler teslimiyetlerinin gereği olarak şeyhlerinin her yaptığını doğru kabul ederler.

Şeyh kendi evladını terbiye eder gibi müritlerini terbiye eder.

Şeyhin müritleri üzerindeki hakkı babanın evlatları üzerindeki hakkı gibidir.

Mürit, şeyhini efendisi olarak görür.

Mürit, şeyhinin kulu/kölesidir.

Türk siyasetinde de parti genel başkanlarını, parti liderlerini şeyhleri gibi, kendilerini de onların müritleri gibi gören parti mensupları var.

Sorgulamıyor, yorumlamıyor, eleştirmiyorlar. Parti liderine, onun kulu kölesi gibi bağlılar.

Bu gerçeklik, siyasi parti liderleri için de çok kullanışlı.

Çevrelerini onların kuşatmasından memnunlar.

Hemen her siyasi parti için durum bu.

Siyasi partiler ve seçim yasası değişmeden Türkiye, şeyh-mürit ilişkisinin adeta kopyası olan siyasi lider ve parti kadroları ile zaman kaybetmeye devam edecek.




RUS ORDUSUNUN KABUSU: PARTİZANLAR

Dünya basını onlardan söz ediyor.

Partizanlardan.

Öyle adlandırmışlar kendilerini. En açık ifadesi ile Ukrayna'nın Kuvayi Milliyesi.



Rus Ordusu'nun içlerine kadar giriyorlar ve Ukrayna topçularının vurabilmesi için hedef belirliyorlar.

Rus Ordusu'nun ilerlediği güzergâhlarda sabotajlar gerçekleştiriyorlar.

Rus iş birlikçilerine (Rus siyasi partisi United Russia'ya katılan Ukraynalı Oleg Shostak gibi) suikast düzenliyorlar.

Partizanlar son haftalarda adeta Rus askerlerinin kâbusu gibi. Partizanlar yakın zamanda propaganda faaliyetleri için medyaya konuşmaya başladı. Bunda da oldukça başarılılar.

Anlaşılan o ki bir ordu bir halkla savaşıyorsa kazanması mümkün değil.




OLASI BİR NÜKLEER SAVAŞIN SONUÇLARI

Rutgers Üniversitesi, olası bir nükleer savaşta neler olacağı ile ilgili bir araştırma yapmış.

Bir nükleer savaşın felaketle sonuçlanmasının, savaşta öldürülecek çok sayıda insanın yanı sıra sonraki yıllarda dünya çapında beş milyardan fazla insanın açlıktan ölümüne yol olacağına inanıyorlar.

Araştırmaya göre, Amerika, Fransa, İngiltere, Çin gerçek bir yıkım yaşayacak.

Bazı ülkeler ise "sıfır ölüm" ile (her ne kadar çevresel zararlar görseler de) nükleer savaştan çok az etkilenecekler. Arjantin ve Avustralya bu ülkelerin başında geliyor.

Araştırmada denilmiş ki tam ölçekli bir nükleer savaş, mahsul veriminde o kadar büyük bir düşüş gösterebilir ki dünya nüfusunun yüzde 75'i sadece iki yıl içinde açlıktan ölür.

Atatürk'ün 16 Mart 1923 Adana çiftçileri ile konuşmasını bir defa daha hatırlamakta yarar var:

"Arkadaşlar dünyada fütuhatın iki vasıtası vardır. Biri kılınç diğeri saban. Başka yerde de söyledim ve burada bir daha tekrarı faydalı buluyorum. Zaferinin vasıtası yalnız kılınçtan ibaret kalan bir millet, bir gün girdiği yerden koğulur, terzil edilir, sefil ve perişan olur. Öyle milletlerin sefaleti, perişaniyeti o kadar azim ve elim olur ki, kendi memleketinde bile mahkûm ve esir halde kalabilir. Onun için hakiki fütuhat yalnız kılınçla değil sabanla yapılandır. Milletleri vatanlarında takarrür ettirmenin, millete istikrar vermenin vasıtası sabandır, saban kılınç gibi değildir. O kullanıldıkça kuvvetlenir, kılınç kullanan kol çok geçmedi yorulduğu halde sabanını kullanan kol zaman geçtikçe toprağın daha çok sahibi olur. Kılınç ve saban, her iki fatihten birincisi ikincisine daima mağlûp oldu. Tarihin bütün vak’aları ve hadiseleri hayatın bütün müşahedeleri bunu teyit ediyor. Milletimiz çok büyük elemler, mağlûbiyetler, facialar görmüştür. Bütün onlardan sonra yine bu topraklarda bulunuyorsa bunun hikmeti aslisi şundadır: Çünkü Türk çiftçisi bir eliyle kılınçını kullanırken, diğer elindeki sabanla topraktan ayrılmadı. Eğer milletimizin ekseriyeti azimesi çiftçi olmasaydı biz bugün dünya yüzünde bulunmayacaktık.”


Meraklısı için: https://www.thesun.co.uk/news/19529190/best-places-survive-nuclear-apocalypse-five-billion-die/