Erkan Yolaç'ın cenaze programı belli oldu
Erkan Yolaç'ın cenaze programı belli oldu
Ünlü isimlere Gazze tepkisi
Ünlü isimlere Gazze tepkisi
Evgeny Grinko'dan 'Uzun İnce Bir Yoldayım'a yeni yorum
Evgeny Grinko'dan 'Uzun İnce Bir Yoldayım'a yeni yorum
Ücretsiz olacak başvurular başladı
Ücretsiz olacak başvurular başladı
123456789
Erkan Yolaç'ın cenaze programı belli oldu
Erkan Yolaç'ın cenaze programı belli oldu
Ünlü isimlere Gazze tepkisi
Ünlü isimlere Gazze tepkisi
Evgeny Grinko'dan 'Uzun İnce Bir Yoldayım'a yeni yorum
Evgeny Grinko'dan 'Uzun İnce Bir Yoldayım'a yeni yorum
Ücretsiz olacak başvurular başladı
Ücretsiz olacak başvurular başladı
123456789

Mahmut Arıkan: "O gün Meclis yıkılacak zannettim"

Geçtiğimiz günlerde Kocaeli Milletvekili Sayın Hasan Bitmez çok trajik bir şekilde hayatını kaybetti.

AZE Haber Ajansı

ANKARA- Geçtiğimiz günlerde Kocaeli Milletvekili Sayın Hasan Bitmez çok trajik bir şekilde hayatını kaybetti. Meclis’te konuşma yaptıktan hemen sonra kalp krizi sonucu hayatını kaybeden Bitmez için Meclis’te milletvekilleri ve çok sayıda siyasetçinin katılımıyla tören düzenlendi. Bitmez’in ölümüyle Meclis'te 20 milletvekiliyle temsil edilen Saadet- Gelecek grubu da düştü. Özgür Özel’in devreye girmesiyle sorun çözülmüş ancak Bitmez’in ardından Mecliste yaşananlar tartışma konusu olmuş. Gazete Durum Haber Müdürü Yekpa Ahmed ve Muhabir Züleyha Kandöker olarak tüm bu süreçleri ve Meclis’te iktidara yönelik İsrail devletiyle sürdürülen ticaret konusunu, Filistin meselesini ve merak edilenleri Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Sayın Mahmut Arıkan ile konuştuk.

Sayın Hasan Bitmez için neler söylemek istersiniz? 

Millî görüş saflarında siyasi çalışma yapan büyüklerimizin, arkadaşlarımızın, geç anlaşılabilmek gibi mutlu bir rahatsızlığı var. Hasan Bitmez önemli bir isim. Çünkü hiçbir zaman hayatının kademelerinde farklı bir gündem olmadı. Hep davası için çalışan bir birey oldu. Gebze İmam Hatip Lisesini okuduktan sonra Yüksek eğitim için Mısır’a gidiyor. Hem İngilizcesini hem Arapçasını geliştiriyor. Daha sonra Erbakan hocamızın yanına geliyor. Ve bütün vaktini davasına ayırıyor. Evleniyor, bir kızı oluyor. İslam coğrafyasında gitmediği ülke münasebet kurmadığı devlet erkanı kalmadı. Bir hafta oldu kaybedeli ve boşluğu hissediliyor.

Partinizde Hasan Bitmez yerine bir atama yapıldı mı?

Evet. Partilerde devamlılık esastır. Hasan Bey bizim seçim işleri başkanımızdı. 1395 seçim bölgesindeki adayların tespiti için çalışmalar yapmamız gerekiyor. Bitmez gün boyu mecliste çalışırdı. Diğer zamanlarında da sabahlara kadar bu aday tespiti ile ilgili çaba sarf ederdi. Detaycı ve ince eler sık dokurdu. En iyi adayı bulabilmek için günlerce kafa yorardı. Sayın Bitmez ’in yerine daha önce Halkla İlişkiler Başkanımız olan Fatih Aydın Bey göreve getirildi. Bizlerde elimizden gelen gayreti yardımı kendisine yapmaya çalışıyoruz.

Meclis’te düzenlenen törende ailesi sade ve sıradanken milli görüşü temsil ettiğini söyleyen mevcut iktidardan gelenler lüks araçlarla görüldü. Bu iktidarın antibiyotik etkisi midir?

Muhtemeldir. Babası Salih Bey seksen yaşında gelenlere teselli veriyordu. Hasan Bitmez ’in kıymetli eşi Safiye Hanım da son derece dirayetli bir hanımefendi. Hastanede doktorlar aileye girin vedalaşın diye söyleyince eşi yanına giriyor:” Hasan Bey son konuşmanı dinledim, çok doğru söyledin ama sert konuştun” şeklinde kulağına fısıldıyor. Böyle bir teslimiyet böyle bir inanmışlık var.

O yirmi dakikalık konuşmayı tamamlayabilmesi, veda eder gibi herkesi saygıyla selamlıyorum demesi cümlelerinin tamamını söylemesi anlamlıdır. Düştüğü sırada ilk müdahaleyi yapan Turhan Çömez’in dediği ilk cümle: “Kalp durmuş nabız atmıyor”. Muhtemelen konuşma sırasında kalp krizi geçiriyordu, sesi sürekli düşüyordu. Ama o günlerce hazırlanmış olduğu konuşmayla yirmi yılın özetini çok güzel yaptı. İtirazlar oldu ancak Aklı selim olan insanların çoğunun gerçekleri görmesini sağladı. Filistin davasının söylemde değil de eylemde sahip çıkması gereken bir dava olduğunun kanıksanmasına vesile olur.

Sayın Bitmez ‘in konuşması itirazlar oluyordu ve kendisi yere düştükten sonra “Allahın gazabı böyle olur” şeklinde bir ses duyuldu. Bunu söyleyen milletvekili tespit edilebildi mi?

Tespit edilmesi gerekir. Tutanaklara bakıldığında bütün o sataşmalarda isimler yazıyor. Bu cümlenin söylendiği yazıldıysa kimin de söylediği bellidir. Maalesef particiliğimiz adalet duygusunun önüne geçince bu tür hatalar yapabiliyoruz. Biz AK Partili arkadaşlara gerçeği söylemeleri için talepte bulunacağız. Bu yoksa tüm Ak Partililerin üzerine kalacak. Tutanaklara müdahale ederek tutanakların üzerini örtmek doğru bir davranış değil. Video kayıtları talep edildi henüz gelmedi. Ortaya çıkması şart yoksa bütün Ak Partilerin üzerinde çamur olarak kalacak. Özür dilenmesini bekliyoruz.

Özgür Özel’in “Biz demokrasi işlesin diye Saadet Partisi’ne gurubuna bir milletvekili gönderiyoruz dedi ve CHP’den vekil transfer edildi. Kütahya muhafazakâr bir il, burada Ak Parti’nin vekil göndermesi daha doğru olmaz mıydı?

Aslında bu bir vefat. Ben şunun olmasını düşünüyorum. Vefatlardan dolayı parti guruplarının düşmemesi gerekiyor. İstifalar söz konusu olduğunda olabilir ama yirmi kişilik bir parti varsa o gurubun düşürülmemesinin daha doğru bir metot olduğunu düşünüyoruz. Önümüzdeki dönemde meclise böyle bir teklifte bulunacağız.

Biz kendi aramızda şunu söyledik. Biz hiçbir parti bununla ilgili bir talepte bulunmadan, başta iktidar partisi olmak üzere biz bu boşluğu dolduracağız diye ümit ettik ve hiçbir gelişme göremedik.

Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın bütçe görüşmelerinde çok önemli bir konuşma yaptınız. Toplumun sosyo-kültürel yapısı yerine birtakım kişiler ve şirketlerin nemalandırıldığını söylediniz. Kamu yayıncısı kuruluşun kendi teknik imkanları var ama dışardan birileri zengin ediliyor gibi anlam taşıdı öyle mi?

Rakamlar onu gösteriyor. Aslında orada dikkat etmek istediğimiz husus şuydu. Osmanlıdaki tarihi şahsiyetler önemli. TRT’nin bunları topluma verebilmesi önemli ama objektif olmasında fayda olduğunu ve günlük Türkiye siyasetinde yaşanan hadiseleri o zamana uyarlamak değil de o zamanda yaşananları bu zamana uyarlamak daha doğru olduğuna dikkat çekmek istedim.

Tahsin Paşa ve Abdülhamit hükümete uyarlanmış gibi tepki aldı. O Tahsin Paşa Meclis’te hatta bir özel uçakla seyahat yaptığı da söylendi. Haberiniz oldu mu, takip ediyor musunuz?

Yok. Özel uçağı bilmiyorum ama Meclis’te hala Paşa modunda geziyor, tam karşımda oturuyor. Dikkat çekmek istediğim husus, Tarhuncu Ahmet Paşa’dan bahsetmek, önermekti. Osmanlıda ilk bütçeyi yapan isim. Çok kısa bir süre 9 ay 11 gün bu işlere bakıyor. Sonra Padişahın sarayın etrafında olayı istismar eden kitle yaptıkları kulisler ile boğduruyor. Bize Tahuncu Ahmet Paşalar lazım. Onlar gibi bütçeye sahip çıkan, saraydaki rüşvetin önünü kesen, tasarruf tedbirleri alan paşalar lazım. Ama bütçeye baktığımızda bunları göremiyoruz maalesef.

Refah-Yol hükümeti döneminde de Osman Altuğ ve Abdüllatif Şener’e parantez açmamız gerekiyor mu?

1996-97 döneminde 28 Şubat’ın olmasındaki birinci sebep G-8, ikinci sebep rantiyenin kesilmesi yani muslukların kapatılmasıydı. O günkü medya, sendika baroları, o günkü banka patronları da baktılar musluklar kapatıldı, o musluklar halka doğru çevrildi, asgari ücrette artış sağlandı, çiftçiye verilen destek de rahatlama sağlandı o mutlu azınlık rahatsız oldu ve 28 Şubat darbesi gerçekleşti. Tarih maalesef tekerrür ediyor.

Parti olarak Filistin meselesi üzerinde özellikle mecliste çok ciddi tartışmaların yürütülmesini sağlıyorsunuz. İsrail ile yapılan ticaretin devamlılığına dikkat ediyorsunuz. Yakın zamanda siz de bu gerekçeyle kendi üyenizi hemen tasfiye ettiniz. Bahseder misiniz?

“O GÜN MECLİS YIKILACAK ZANNETTİM”

Ticaret meselesini Meclis’te gündeme ilk Hasan Bitmez getirdi. Gemilerle İsraille ticaret yapıldığını gündeme getirdiğinde ben herhâlde o gün Meclis yıkılacak zannettim. İktidardaki arkadaşların tepkisini anlamakta hakikaten zorlandım. O kadar hiddetlendiler ki böyle bir şey yok iftira atıyorsunuz noktasında ürperdim. Olaylar çıkacak zannettim. Daha sonra Meclis Başkanı bir ara verdi bir sakinleşme oldu. Ömer Bolat Bakan Bey açıklama yaptı: 7 Ekim’den bu yana ticaret yüzde 42-52 oranında azalıyor. Demek ki ticaret varmış. Bu bir itiraf. Niye Ak Partili arkadaşlar bu kadar sert tepki verdi. Olayı kabullenmek yerine inkâr noktasına gittiler anlamış değilim.

“ERDEMLİ’NİN TÜM DOMATES ÜRETİMİ İSRAİL’E GİDİYOR”

Bizim Erdemli İlçe Başkanımızın da İsraille ticaret yaptığı ortaya çıktı. Kendisiyle iletişime geçtim bizzat aradım. Dedim başkan neden bizim haberimiz yok. Dedi ki Erdemli’nin tüm domatesi yıllardır İsrail’e gidiyor. Çok ciddi bir üretim var. Bunu bizim bilmemiz gerekirdi ve bir açıklama yapmamız gerekirdi. Biz bu şekilde sizinle çalışamayacağız, sizi görevden alıyoruz şeklinde konuştuk. O da partime zarar vermektense görevden alınmaya razıyım.

Aslında ticarette gıda konuşulabilecek bir şeydir. Askeri mühimmat gönderilmesi esasen tartışma meselesi olması gündem olması lazım. Maalesef iktidar sağlıklı bir tartışma ortamı istemediği için başaramıyoruz.

Biz Cumhurbaşkanlığı sistemine geçilirken iki şeye itiraz etmiştik. Biri denetlenebilirlik, diğeri şeffaflıktı. Hep şu söyleniyor bilmediğiniz şeyler var. Filistin’e neler yapılıyor haberiniz yok. Bizden ne saklanıyor? BM’nin toplantısında dünya beşten büyüktür cümlesi kullanılıyorsa, Gazze’ye de ne yapılıyorsa bilmeliyiz.

Geçmiş hükümetler içerisinde Filistin üzerine harekete geçen girişimler olmuştu. Örneğin Erbakan’ın Filistin’e asker gönderme olayı vardı anlatabilir misiniz?

1996-97 Refah hükümeti döneminde sembolik bir sayı ile bu konu Meclis’ten geçiriliyor. Ve oraya asker gönderiyoruz. Enteresandır 11 ay boyunca İsrail hiçbir şiddet olayına girmiyor Refah döneminde. Daha da enteresanı 2000-2002 yılları arasında merhum Bülent Ecevit’in Başbakanlığı döneminde İsrail yine pervasız bir şekilde Gazze’ye saldırırken Fazilet Partisi’nin teklifiyle o dönem Ecevit’in de oluruyla bir heyet oluşturulup incelemeler yapılması için bölgeye gönderilir. Ancak şimdiki Ak parti hükümetinde neler yaşandı? Biz dedik ki bu sadece Saadet Partisi’nin meselesi değil partiler üstü bir husus. Gelin buraya bir heyet gönderelim. Heyet burada incelemeler yapsın dediğimizde Özlem Zengin Hanımefendi bizim Filistincilik oynadığımızı, meclisin bir STK olmadığını böyle işlerle uğraşılamayacağını belirtti ve reddetti. Aynı saatlerde Ak Parti’deki vekil arkadaşlar Meclisin önünde Filistin haklarıyla basın toplantısı yapıyorlardı. Sürekli birbiriyle çelişen bir iktidarla karşı karşıyayız.

Kentsel dönüşüm ve depremden sonra sanayi orta Anadolu’ya geliyor gibi. Burada Kayseri’ye ayrılan pay nedir? Turizm-tarım ve eğitimde Kayseri’nin payı ne durumda?

2004 yılı itibariyle o dönemki yerel idarecilerimiz organize sanayinde 150 tane hangar temeli atıldı. Ama bu dönemin başbakanına servis edilirken 150 tane fabrika temeli atılıyor şeklinde servis edildi. Çok görkemli açılış yapıldı. O tarihten bu yana Kayseri hükümet tarafından hep göz ardı edildi. Yatırımlardan mahrum bırakıldı. Çevre yolları tamamlanamamış bir şehir. Bir buçuk milyonu aşan bir nüfus var. Beş organize sanayi bölgesi, 4 tane üniversitesi var ama bir otobanı, hızlı treni yok. En son Ulaştırma Bakanına 2010’dan bu yana Kayseri’ye hızlı tren hikayesi anlatılır. Artık 2023’e geldik. Bu hızlı tren ne zaman bitecek dediğimizde 2028’de bitecek dedi ama nereye gidecek bilmiyoruz.

Son olarak ne söylemek istersiniz?

İnsanlar siyasetten uzaklaşıyorlar. Bu siyasetin geleceği için tehlikeli bir durum. Bu da siyasetçinin devlet yönetebilme kabiliyetini düşüreceğine inanıyorum. Bununla alaka bütün siyasi partilerin hepsinin nerede hata yapılıyor, insanlar neden siyasetten uzak, insanlar neden Türkiye Büyük Millet Meclisi çözüm merkezi olarak görmekten vazgeçtiler noktasında bir muhasebe yapması gerektiğini düşünüyorum. Herkesin bir çalışma yapması gerekir aksi taktirde zor bir dönemece gireceğiz. Erbakan’ın bir sözüyle noktalayalım. “Siyaseti önemsemeyen insanları, insanları önemsemeyen siyasiler yönetir” diyordu.