Aşık Şenlik Kars Uluslararası Aşıklar Bayramı
Aşık Şenlik Kars Uluslararası Aşıklar Bayramı
Blue, İstanbul'da Konser Verecek
Blue, İstanbul'da Konser Verecek
Mesir macunu AB tarafından tescillendi
Mesir macunu AB tarafından tescillendi
Obez kedi Ekmek'e zayıflaması için pilates ve yüzme
Obez kedi Ekmek'e zayıflaması için pilates ve yüzme
123456789
Aşık Şenlik Kars Uluslararası Aşıklar Bayramı
Aşık Şenlik Kars Uluslararası Aşıklar Bayramı
Blue, İstanbul'da Konser Verecek
Blue, İstanbul'da Konser Verecek
Mesir macunu AB tarafından tescillendi
Mesir macunu AB tarafından tescillendi
Obez kedi Ekmek'e zayıflaması için pilates ve yüzme
Obez kedi Ekmek'e zayıflaması için pilates ve yüzme
123456789

BALBAY’A 3 SORU 3 YANIT

AZE Haber Ajansı

ANKARA- AZE Medya Grubu Yayın Kurulu Başkanı, gazeteci-yazar Mustafa Balbay, Türkiye’nin ana konularından biri olan, en son Fas-İspanya sınırında yaşanan dramla bir kez daha dünya gündemine gelen düzensiz göçü, “tarihin acı ve umut üreten motoru” olarak tanımladı.

Balbay’a konuya ilişkin yönelttiğimiz “3 soru ve 3 yanıt” şöyle:

-Sayın Balbay, gerek Türkiye’nin yaşadığı sığınmacı sorunu gerekse dünyanın karşı karşıya kaldığı durum konusunda kitaplar yazdınız. Bir kitabınızda Cebelitarık Boğazı'nı geçişinizi göçmenleri konu ederek anlatmıştınız. Geçen hafta Fas’tan İspanya’ya geçmeye çalışanların 30’a yakınının öldüğü haberini okuyunca neler hissettiniz?

BALBAY- Biz Türkler daha çok kendi başımıza gelen olaylar etrafında gelişmeleri yorumlarız. Oysa düzensiz göç olarak tanımlanan kitlesel akın dünyanın pek çok coğrafyasında var. Fas da bundan payını alan ülkelerden. Sözünü ettiğiniz Cebelitarık seyahatim, unutamadığım anılardan biridir. İspanya’nın Algeciras limanından Fas’ın Tanca kentine gitmek üzere Bismillah adlı bir feribota bindim. Cebelitarık Boğazı’nın haritadaki yerini düşününce insanı yerden koparıp havaya savuracak kadar kuvvetli rüzgârı yadırgamıyor insan. Güvertede durmak mümkün değil. İçeride Faslılarla konuşurken Cebelitarık’ın onlar için ne anlama geldiğini anlattılar. Afrika kıtası ile Avrupa’nın ortak boğazı Cebelitarık’ı geçtin mi ver elini Avrupa. Bunun yasal yolu çok zor. Kaçak geçiş ise çok riskli. Anlattıklarına göre Fas tarafında hava durumunu dikkate alıp uygun anlarda karşıya insan kaçakçılığı seferleri düzenleniyor. Hava birden değişip şiddetli rüzgâr başladığında insanları taşıyan tekne birden ters dönüyormuş. Teknedeki insanların tümü Cebelitarık’ın soğuk sularında kayboluyormuş. Yılda ortalama bin kişi böylesi felaketler sonucu ölüyormuş. Son olayda ise İspanya’nın Fas tarafındaki küçük şehri Melilla’daki kampta bin 500 kadar göçmen, İspanya tarafına geçmek için tel örgülere yükleniyor. 30’a yakını ölüyor. Aslında çok acı bir tablo. Yüzyıllar önce Afrika’dan insanlar zorla köle olarak alınıp Avrupa’ya, Amerika’ya getiriliyordu. 21. yüzyılda insanlar kölelik koşullarında bile olsa Avrupa’ya gitmek için ölümü göze alıyor. 19. yüzyılda ise göç bir başka şekilde işliyor. Bir asırda Avrupa’dan 30 milyondan fazla insan Amerika’ya yeni bir yaşam umuduyla göçüyor. Bir söz vardır, "Göç tarihin motorudur" diye. Bu sözü şöyle şekillendirmek gerek; göç, tarihin umut ve acı üreten bir motorudur. Tarihte en büyük acılar ve en büyük umutlar böylesi göçlerde yaşanmıştır.

-Türkiye’yi bu uzun tarih ırmağının neresinde görüyorsunuz?

BALBAY- Türkiye göç yollarının adeta kavşağında. Bu konuda üç durum var; göç alan ülkeler, göç veren ülkeler ve göç yolları üzerindeki ülkeler. Türkiye üç sınıfa da giriyor. Gençler umudu ülke dışında arıyor, çevremizdeki ülkelerden milyonlarca insan umudu Türkiye’de arıyor, Avrupa’ya gitmek isteyen yine milyonlarca insan Türkiye’yi geçiş ülkesi olarak kullanıyor. Arkadaşımız Metin Çorabatır, GAZETE DURUM’daki yazılarında konuyu bütün boyutlarıyla işliyor. Ülkeyi yönetenlerin göç olgusuna sözünü ettiğim tarihsel derinlik içinde bakması gerekli.

-Sizce böyle bir bakış var mı?

BALBAY- Olmadığını yaşayarak görüyoruz. İşte son olarak bugün İçişleri Bakanlığı, sığınmacılara yeni ikamet izni verilmeyecek mahalle sayısını 63 ilde 388 artırarak, bin 169’a çıkardı. Bunun anlamı açık; 63 ilimizin kimi mahallelerinde sığınmacı sayısı ciddi oranda yükseldi. Daha fazla yükselmemesi için böyle bir önlem alınıyor. Yeni doğanlar ise bu sınırlamadan bağımsız olarak doğduğu yerde kaydedilecek. Suriyeli kadınların doğurganlık oranının 6 olduğu dikkate alınırsa bu bile başlı başına nüfus artışı. Bütün bunlar göç olgusunun ciddiyetinin kavranamamasından kaynaklanıyor.