ANKARA- Ankara Üniversitesi Kore Dili ve Edebiyatı Bölüm Başkanı Prof. Dr. M. Ertan Gökmen, Güney Kore'nin sanayi, bilim, teknoloji, eğitim ve kültür-sanatın yanında savunmada da büyük atılımlar yaptığını söyledi. Güney Kore'yi en diplerden en tepelere çıkaran sırlardan en önemlisinin gelişmiş ülkeleri çok iyi analiz etmeleri olduğuna dikkat çeken Gökmen, "Kore, 'dünyada gelişmiş ülkeler ne yaptı'yı çok iyi analiz etti. Almanya örneğini çok iyi etüt etti. ABD'nin kalkınmışlığı, Japonya'nın 2. Dünya Savaşı'nda atom bombası faciasından sonra nasıl bir süreçle kalkındığını, hangi yollardan geçtiğini çok iyi inceledi. Türkiye'yi etüt etti" dedi. Güney Kore'yi en diplerden en tepelere çıkaran sırları GAZETE DURUM'a anlatan Gökmen'e sorularımız ve yanıtları şöyle:
-Güney Kore'nin kaydettiği gelişmeyi bazı uzmanlar çok çalışmalarına, bazıları da ABD yardımlarına bağlıyor. Sizce bu nasıl gerçekleşti?
Her ikisi de doğru ama bunlar görünen şeyler. İşin görünmeyen kısmı da var. Eğer Kore kendine otantik sistemini kurmasaydı her ikisi de tek başına yeterli olmazdı. Kore, "dünyada gelişmiş ülkeler ne yaptı"yı çok iyi analiz etti. Almanya örneğini çok iyi etüt etti. ABD'nin kalkınmışlığı, Japonya'nın 2. Dünya Savaşı'nda atom bombası faciasından sonra nasıl bir süreçle kalkındığını, hangi yollardan geçtiğini çok iyi inceledi. Türkiye'yi etüt etti. Osmanlı İmparatorluğu gibi büyük bir devletin üzerine Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulmasını, 1960'lı yıllara kadar başarılı bir şekilde gelmesini çok iyi etüt etti ve buralardan bir şey çıkardı: "Türkiye, Japonya, ABD ya da Almanya gibi olayım" düşüncesini taşımadı. Kendilerine ait otantik bir sistem yarattılar ve bu sistem, çok yüzeysel olarak gördüğümüz yani Asya kaplanları, Han Nehri mucizesi gibi kocaman laflarla anlatılabiliyor. Koreliler belki biraz da destekliyor olabilirler bu argümanları ama benim Kore toplumu içinde gördüğüm, müthiş bir sistem yakalamışlar. O sistemi kurduktan sonra zaten Amerikan sistemi olmasa da bugüne gelebilirdi. Şimdi olmasa da bunu 2032'de yakalayabilirlerdi. Tabii 1970'lerin sonunda verdikleri çok önemli bir karar var Kore'nin. Bizimle de eş zamanlı olarak ağır sanayiye yatırım yapma kararı alıyorlar. Otomotiv sektörüne, gemi imalat sektörüne, dünyanın ileride ihtiyacı olacağı sektörleri çok iyi görüp o alana yatırım yapma ve ağır sanayiyi ilerletme gibi bir stratejileri oluyor. Mesela şimdi Türkiye'de de yatırım yapmış olan Posco'yu düşündüğümüz zaman demir rezervi olmamasına rağmen dünyanın sayılı çelik üreticilerinden biri oldu. Ağır sanayinin bir numaralı ihtiyacı olan şey demir çelik... O hamleyi yapabilmek için bunu görmüş ve bu yatırımı yapmış, sonrasında da bu konudaki teknolojisini ilerleterek bütün dünyada ABD'de, Hindistan'da fabrika sahibi olmuşlar. Türkiye'de de fabrika açtılar ve bu hamlelerini de ilerleterek devam ettiriyorlar.
-"Türkiye'yi etüt ettiler" dediniz. Bu konuyu biraz daha açabilir misiniz?
1960'lı yılların sonunda Türkiye'ye genç akademisyenleri, araştırmacıları gönderiyorlar. 1950'li yıllarda malum uçak teknolojimiz, 1950'li yılların sonunda otomotiv teknolojimiz bile gelişmiş. Tamam, kesintiye uğramış bazı sebeplerle ama Cumhuriyet ilk kurulduğunda iğne üretecek teknolojimiz bile yoktu. Bu dikkat çeken bir gelişme. 1961-79 yılları arasında darbeci bir generalin iktidarı döneminde Güney Kore'de demokrasi kesintiye uğruyor. Başlarında Kuzey Kore gibi bir bela var. Sovyet teknolojisi hızlı bir şekilde ilerliyor. Güney Kore'nin Kuzey'in tehdidinden kurtulabilmesi için Park Chung hee'nin bir şeyler yapması gerekiyor. O dönemde buraya da bilinçli olarak bazı araştırmacıların gönderildiğini biliyoruz. Burada Kore'nin hâlâ uyguladığı devletçilik politikasının izlerini görüyoruz. Bizden aldıkları biliniyor. Park Chung hee'nin kurduğu “Chaebol” sisteminde bir şekilde Chaebol ailelerinin devlet tarafından desteklenmesi hatta bazı sektörlerin devlet tarafından kurulması. Kamu iktisadi teşekküllerinin de Türkiye'den aldıkları örnekle oluşturulduğuna dair çok ciddi deliller var. Aslında sadece, "Bizden almış da" diyemeyiz, Kore kendi otantizmini yaratıyor.
-Köy enstitüleri de vardı sanırım.
Evet, Saemaul Undong Hareketi... Onlardaki "Yeni Köy Hareketi". Tek merkezde yığılma değil de hem eğitimin hem sanayinin hem de ekonomiye katkı sağlayabilecek unsurların ülkenin tamamına, geniş satha yayılması. Köy Enstitüleri benzeri yapıları bizden örnek aldıklarını biliyoruz.
-Zamanında 5 sektör belirleyip kendilerine bunlarda dünya liderliğine oynama hedefi koymuşlardı.
Evet, öyle de gidiyor. Tabii pandemide pek çok şey değişti dünyada. Bundan sonra nasıl bir seyir alır bilinmez. Çünkü Güney Kore, hammadde konusunda yeraltı zenginlikleri konusunda fakir bir ülke. Hiç yok yani. 38. paralel çok enteresan bir şekilde çizilmiş. Şöyle bir coğrafyaya baktığımızda 38. paralelin kuzeyi yeraltı zenginlikleri bakımından çok zengin. Ama güneyinde hiçbir şey yok. Kore'nin bundan sonraki süreçte nasıl etkileneceğini bilmiyoruz. Gelecek günlere ait yatırım konusunda çok bilinçli gidiyorlar şu anda. Kore çok hızlı yaşlandığından iş gücünün minimize edildiği ama bu minimum iş gücü ile maksimum fayda sağlanan sektörleri bulmaya çalışıyorlar. Bu da şu anda çok fazla seslendirdikleri bir şey değil ama "sanayi 5.0"ın önderlerinden bir tanesi olma hazırlıkları var. Beyin gücüne ihtiyaç olan sektörlere yatırım yapmaya başladılar.
-İş gücü açığı var. Kaynak açığı var. Bu da Kore'nin birleşme konusundaki motivasyonunu güçlendirmez mi?
Evet, lineer bir durumda böyle olması gerekiyor ama ben aksini düşünüyorum artık. Güney Kore, birleşmeye çok sıcak bakmayan politikaları merkeze alıyor. Yani birleşme olmadan başka şeyler yapmaya çalışıyor. Bu aslında 2000'den beri sürdürülen bir politika. Birleşme değil de Kore'yi yarımadanın güneyine sıkışmışlıktan kurtaracak kararlar almak var meselenin özünde. Mesela o zamanki Güney Kore Cumhurbaşkanı'nın Kuzey'i ziyaretinde karar verilen bir takım şeyler vardı. Güney Kore-Kuzey Kore sınırındaki Kaesong kasabası, Güney Kore teknolojisini Kuzey Kore iş gücü ile buluşturacak bir model olarak tasarlanmıştı. Buna ek olarak Kuzey Kore'den geçecek bir tren yolu hattı ve karayolu hattının inşası ile ilgili kararlar verilmişti. Güney Kore üzerine düşeni yaptı. Sınırda Dorasan istasyonunda, sanki her an tren gelecekmiş gibi bütün personel çalışıyor ama rayları oraya kadar getirmiş olmalarına rağmen, Kuzey Kore, Çin'e doğru gidecek olan o hattı inşa etmedi. Buradan yola çıkarsak, Güney Kore bazı şeyleri Kuzey ile artık paylaşmak istemiyor. Kuzey'in varlığını kabul etmek istiyor. Ne zaman Kuzey Güney'in varlığını kabul ederse, Güney de Kuzey'in varlığını kabul edecek ve diplomatik ilişkiler başlayacak. Yani 2 ayrı Kore olmaya doğru giden bir yol aslında benim gördüğüm kadarıyla. Birleşme biraz artık ütopya, romantik bir söylem haline gelmeye başladı.
DEVAM EDECEK...
Joeby Ragpa
This template is so awesome. I didn’t expect so many features inside. E-commerce pages are very useful, you can launch your online store in few seconds. I will rate 5 stars.
ReplyAlexander Samokhin
This template is so awesome. I didn’t expect so many features inside. E-commerce pages are very useful, you can launch your online store in few seconds. I will rate 5 stars.
ReplyChris Root
This template is so awesome. I didn’t expect so many features inside. E-commerce pages are very useful, you can launch your online store in few seconds. I will rate 5 stars.
Reply