Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü
Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü
Serdar Ortaç ve Mehmet Ali Erbil yargılanacak
Serdar Ortaç ve Mehmet Ali Erbil yargılanacak
İbrahim Tatlıses, yürüyebilmek için tedaviye başladı
İbrahim Tatlıses, yürüyebilmek için tedaviye başladı
Ali Atay'ın sözleri sosyal medyayı ikiye böldü
Ali Atay'ın sözleri sosyal medyayı ikiye böldü
123456789
Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü
Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü
Serdar Ortaç ve Mehmet Ali Erbil yargılanacak
Serdar Ortaç ve Mehmet Ali Erbil yargılanacak
İbrahim Tatlıses, yürüyebilmek için tedaviye başladı
İbrahim Tatlıses, yürüyebilmek için tedaviye başladı
Ali Atay'ın sözleri sosyal medyayı ikiye böldü
Ali Atay'ın sözleri sosyal medyayı ikiye böldü
123456789

Yargıtay Başkanı’ndan AYM çıkışı

Anayasa Mahkemesi'nin verdiği bazı kararları eleştiren Yargıtay Başkanı Mehmet Akarca, maddi delil ve olguların değerlendirilmesinin ilgili yargı mercilerin görevi olduğunu, AYM'nin zaman zaman bunu "aşma" eğiliminde bulunduğunu savundu. Karaca, AYM'yi yargısal aktivizm yapmakla suçladı.

Haber Merkezi

ANKARA - Yargıtay Başkanı Mehmet Akarca, Anayasa Mahkemesi (AYM) bireysel başvurulara yönelik kararlarını eleştirdi ve yüksek mahkemenin "Yargısal aktivizm" yaptığını söyledi. AYM'nin "Yasal ve anayasal yetkilerini aştığı" yorumunda bulunan Yargıtay Başkanı, "Eğer herkesin yerine geçerek savcının, ilk derece mahkemesinin, hakimin, istinafın, Yargıtay'ın yerine geçerek bir karar oluşturursa bu yetki ve hukuki problemlerin daha da artmasına neden olur" dedi. Yargıtay Başkanı, hakim ve savcıları cesur olmaya çağırırken, "Güç odaklarından, kamuoyundan, politikacıdan çekinerek hakimlik savcılık yapılmaz" diye konuştu.

Yargıtay Başkanı Mehmet Akarca, Anayasa Mahkemesi'nin bazı kararlarına işaret ederek, "Eğer yetki aşımında bulunur da süper temyiz mahkemesi niteliğine kavuşursa bu bütün toplumda tartışmaya ve kargaşaya neden olabilir" değerlendirmesinde bulundu.

Akarca, Yargıtay'ın "2022 Yılı Değerlendirme Basın Toplantısı"nda açıklamalarda bulundu, basın mensuplarının sorularını cevapladı.

Anayasa Mahkemesinin, "Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) kriptolu haberleşme programı ByLock'a ilişkin verdiği ihlal kararlarının Yargıtay'ın FETÖ ile mücadelesini olumsuz etkilediği" yönündeki soruyu, Akarca, "Herkesin önce anayasaya ve yasaya kendisinin sadakatle bağlı olduğunu unutmaması gerekir" diye cevapladı.

Akarca, Anayasa Mahkemesinin birçok kararında bireysel başvurunun inceleme çerçevesini belirlerken, davada uygulanan hukuk kurullarını yorumlamanın ve maddi delil ve olguların değerlendirilmesinin ilgili yargı mercilerin görevi olduğunu anımsattı.

''YASAL VE ANAYASAL SINIRLAR İÇERİSİNDE HAREKET EDİLMELİ''

"Yasa ve anayasa, Anayasa Mahkemesini de bağlar" ifadelerini kullanan Akarca, şöyle devam etti:

"Ama zaman zaman bunu aşma eğilimi olduğunu görüyoruz. Sanki 'Her konuyu incelerim, bütün maddi delilleri denetlerim, bütün delillere bakarım.' şeklinde anlayış doğru değil. Bu Anayasa Mahkememizin iş yükünün daha da artmasına, işin içinden çıkılmaz hale gelmesine, kesinleşmiş kararlarda hukuk güvenliğinin otoritesinin zedelenmesine de yol açar. Yasal ve anayasal sınırlar içerisinde hareket edilirse daha doğru bir iş yapılmış olur."

Mehmet Akarca, özellikle terör suçlarında mahkemelerin delilleri bir bütün olarak değerlendirdiğini, kanaat verici emareleri bile değerlendirdiğini, Yargıtay'ın da bunu kabul ettiğini kaydetti. Terör örgütlerinin saklanma, gizlenme ve delil bırakmama konusunda çok profesyonelleşmiş olduğunu vurgulayan Akarca, "O mücadelenin zayıflatılmaması gerekir. Ancak bireysel başvuruda temel hak ve özgürlükler denetlenirken yasa yolu incelemesinde incelenecek bir konunun, Yargıtay'ın yetkisinde olan bir konunun da aşırı gayretle yorumla o mekanizmanın işletilmeyecek hale getirilmesi doğru olmaz" dedi.

Anayasa Mahkemesi kararlarına yerel mahkemelerin uymaması halinde yargının iş yükünün artacağı belirtilerek, bu hususta ne yapılması gerektiği sorusu üzerine Akarca, Anayasa Mahkemesi kararlarına uymanın bağlayıcı olduğunu, bunun anayasanın bağlayıcı hükmü olduğunu söyledi.

Akarca, şöyle devam etti:

"Anayasa Mahkemesi kararlarının toplumda benimsenmesi, idari ve adli mercilerce de kabul görmesi açısından bir dizi çalışma toplantıları yapıldı. Toplantılarda, Anayasa Mahkememiz bizden rica etti. Biz iki başkan vekilimizi görevlendirdik. Vekillerimiz de kararların uygulanması, bağlayıcılığıyla ilgili görüşlerini dile getirdi. Böyle bir çalışma birlikteliği de sağlandı. Elbette Anayasa Mahkemesinin kararlarının da anayasaya ve yasaya uygun olması gerekiyor. Eğer yetki aşımında bulunur da süper temyiz mahkemesi niteliğine kavuşursa bu bütün toplumda tartışmaya ve kargaşaya neden olabilir. Anayasa Mahkememizin çoğu kararlarında buna özen gösterdiğini biliyoruz ama bazı kararlarda da zaman zaman gerçekten de Yargıtay ve Danıştay tarafından eleştirilebilmektedir. Bunlar daha bilimsel toplantıların konusunu teşkil edecektir."

Akarca, bu durumun sıkıntıyı büyütüp büyütmeyeceğine ilişkin soruya ise "Umarım ki bu sıkıntı büyümesin. Eğer deliller hukuka uygun toplanmışsa kanun maddeleri doğru uygulanmışsa yasa yolunda, istinaf da temyizde bunlar denetlenmişse Anayasa Mahkememizin bu alana girmemesi gerekir. Alana girdiği zaman bu sorunlar daha da artabilir. Hepimizin dikkatli olması gerekir. İlk derecenin de diğer mahkemelerin de Anayasa Mahkemesinin kararlarının bağlayıcılığını göz önünde uzak tutulmaması gerekir" cevabını verdi.

YARGISAL AKTİVİZM ELEŞTİRİSİ

Yargıtay Başkanı Akarca, "Bireysel başvurunun alanı daraltılmalı mı?" sorusuna, bu konuda Adalet Bakanlığı tarafından bir çalışma yapıldığını ancak sonuçlanmadığını dile getirdi.

Akarca, şunları kaydetti:

"Anayasa Mahkememizin yargısal aktivizm değil de bir yönlendirme yoluna başvurmasının daha doğru olacağını düşünüyorum. Eğer herkesin yerine geçerek savcının, ilk derece mahkemesinin, hakimin, istinafın, Yargıtay'ın yerine geçerek bir karar oluşturursa bu yetki ve hukuki problemlerin daha da artmasına neden olur. Yoksa bireysel başvuru vatandaşlarımız için önemli bir kazanımdır. Buradaki rolünün anayasa ve yasanın emredici hükmü çerçevesinde yetki aşımında bulunmadan bu yetkiyi dikkatli kullanmak suretiyle gerçekleşirse kararların saygınlığı artar."

Anayasa Mahkemesinin FETÖ kapsamında daha önce verdiği bir ihlal kararına atıf yapılarak sorulan soruyu cevaplayan Akarca, şöyle devam etti:

"Anayasa Mahkemesi, bireysel başvuruyu incelerken kendi kararlarında dahi değindiği konularının dışına çıktığını zaman zaman görüyoruz. Aslında Yargıtay'ın kararlarında tek başına hiçbir zaman sendika üyeliği, gazete aboneliği, Bank Asya'ya para yatırma tek başına örgüt üyeliği olarak değerlendirilmedi. Bunların hepsini bir araya getiriyorsunuz, '10 yıldır sohbete gidiyorum diyor.' 2016'ya kadar devam etmiş. 10 yılda örgütün amacını anlayamadın mı? Sohbetlerde sadece dinin esasları mı anlatılıyor? Örgüt liderinin talimatları veriliyor, aidatlar toplanıyor. Bunların hepsi bir bütün olarak değerlendiriliyor. Buna herkesin dikkat etmesi gerekiyor."

Akarca, bireysel başvuruda incelenecek konuların belli olduğunu, Anayasa Mahkemesi ile Yargıtay'ın rakip olmadığını, her iki kurumun da yüksek mahkeme olduğunu belirtti.

İMAMOĞLU HAKKINDAKİ MAHKUMİYET KARARI

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkında Anadolu 7. Asliye Ceza Mahkemesince verilen hapis cezasının seçim öncesi kesinleşip kesinleşmeyeceğine dair soru üzerine Akarca, yargılama sürecinin devam ettiğini, dosyanın önce istinafa gideceğini, belki de orada kararın kesinleşerek, Yargıtay'a hiç gelmeyebileceğini söyledi. Akarca, kararın Yargıtay'a gelmesi halinde de öncelikle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca denetlenerek ilgili daireye gideceğini, istisnai durumlarda dosyaların öne alınabildiğini ancak bunun takdirinin yargılama sürecinde görev alan yargı mensuplarına ait olduğunu söyledi.

Mehmet Akarca, yapay zeka tabanlı Yargıtay İçtihat Merkezine ilişkin soru üzerine, sistemin uygulanmaya başlamasından sonra Yargıtay kararlarının herkes tarafından kolayca ulaşılabilecek hale geleceğini söyledi.

Kişilerin dava açarken sistem sayesinde elde ettikleri bilgilere göre karar verebileceğini kaydeden Akarca, söz konusu sistemin ücretsiz olacağını aktardı.

''ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİNE HEPİMİZİN İHTİYACI VAR''

Yargıyla ilgili bir anayasa değişikliği ihtiyacı olup olmadığı sorusunu cevaplayan Akarca, yasalarda da değiştirilmesi gereken hususlar olduğunu söyleyerek, "Türkiye'nin, yargının da derli toplu, sivil, demokratik, hukukun üstünlüğünü esas alan, hukuk devleti ilkesini benimseyen, özgürlükçü, adalet ve toplumun ihtiyaçlarını karşılayan, adalet anlayışını getiren, toplumsal barışı getiren bir anayasaya hepimizin ihtiyacı var" ifadelerini kullandı.

"SAVCI- HAKİM CESUR OLMALI"

Akarca, yargının siyasallaştığı eleştirilerine ilişkin de şu değerlendirmeyle yanıt verdi:

"Yargı mensuplarının kararları eleştiriye açık. Yargılama süreci başlar başlamaz bir yaygara koparılıyor. Hakim ve savcının cesur olması gerekir. Güç odaklarından, kamuoyundan, politikacıdan çekinerek hakimlik savcılık yapılmaz. Hakim ve savcı olacaksa adaleti işin özüne koyacak, insanı koyacak temeline ve ona göre hareket edecek, vicdanına göre karar verecek. Ama bunu yaparken hata yapabilir mi, duygusal davranabilir mi? Yapabilir. Onun için düzeltme mekanizmaları var. Yargının siyasallaşmasını istemeyiz, doğru bulmayız. Böyle bir iddiayı doğru da bulmam. Herkes işine gelmeyen bir kararı yorumluyor; yargı siyasallaştı. İşine geldiğinde de çok güzel yargı, çok güzel karar. Bunlar doğru değil" diye konuştu.