Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Dünyanın en pahalı muzu
Dünyanın en pahalı muzu
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
123456789
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Dünyanın en pahalı muzu
Dünyanın en pahalı muzu
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
123456789

Kararlı karamsarlar!

Erken seçim olur mu olmaz mı tartışmaları süredursun zamanında seçime bir yıldan daha az süre kaldı. Siyasetin ana belirleyicisi olarak ekonomideki gidiş, önümüzdeki seçimlerin kaderini de etkileyecek. Adalet ve Kalkınma Partisi’nin iktidara gelişinde ana etkenin 2001 krizi olduğu gerçeğinin yıllardır vurgulandığını unutmamak gerek.

O krizin üzerinden 21 yıl geçti. Türkiye yine enflasyon-faiz-kur kıskacının çok konuşulduğu bir sürece girdi.

Böylesi dönemlerin başlıca panzehiri iktidar alternatifi olan parti ya da partilerin topluma vereceği umuttur. Toplum orada ışık gördüğünde hemen yönelir. “Bunlar gitsin, şunlar gelsin” der!

*

Türkiye’de tablo nasıl?

Yaşanan ekonomik kriz toplumun bütün kesimlerinde hissediliyor. Sıkıntıları iktidar partisinin temsilcileri de görüyor. Görmezlerse sokağa çıktıklarında insanlar yüzlerine vuruyor.

Sokakta ciddi bir değişim arzusu var. Böyle gidemez duygusu hakim. Ancak, “Bu iktidar gitsin, şu iktidar gelsin” denklemi henüz kurulmuş değil.

Bu durum kamuoyu anketlerine de yansıyor. Anketlerdeki klasik “kararsızlar” bölümünün yanında şu bölümün de konduğu dikkat çekiyor:

“Yaşadığımız sorunları kimse çözemez!”

Bu oranın kimi anketlerde iki haneli sayılara ulaştığını görüyoruz. 

Bu kesime şu adı verebiliriz:

Kararlı karamsarlar!

Zira sorunun boyutunun ne olduğunu çok iyi görüyorlar, yaşıyorlar, çözümü göremiyorlar. 

Muhalefet partileri gerek 6’lı masa çerçevesinde gerekse ayrı ayrı yürüttükleri çalışmalarda iktidar değişimini büyük bir öz güvenle dile getiriyorlar. Ancak yaşamın her alanında geçerli olan şu söz en çok siyasette varlığını hissettirir:

Söylediklerin, toplumun anladığı kadardır!

Kararlı karamsarların ortaya çıkması iktidardan umudu kesenlerin ciddi bir bölümünün başka bir seçeneğe yönelmediğini gösteriyor.

*

Yine anketlerde dikkati çeken bir başka gerçek de şu:

İktidar partisinden kopanların en az yarısı herhangi bir partiye yönelmiyor. 

Bu da seçmenin her şeyi sarraf terazisinde tarttığını gösteriyor.

Zaman zaman yapılan yorumların aksine halk her şeyi görüyor. Partilerin kemikleşmiş tabanı, toplam seçmen sayısının dörtte biri civarında. 

Bu durum demokrasimizin geleceği açısından olumludur. Ancak hiçbir partinin ülkeyi düzeltemeyeceği kanısı olumsuzdur. 

Anayasamız, "Seçimlere bir yıl kala yapılan yasal düzenlemeler ilk seçimde uygulanmaz" diyor. Başta vurguladığımız gibi seçimlere bir yıldan az süre kaldığına göre sandık görünmüş demektir. Sandık görünürken sonrasını da en az olasılıklar bağlamında görme hakkımız var.

Siyasetin ana görevi budur!