Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Dünyanın en pahalı muzu
Dünyanın en pahalı muzu
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
123456789
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Dünyanın en pahalı muzu
Dünyanın en pahalı muzu
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
123456789

Yunanistan'ın "kadastro" oyunu!

Türkiye bir yandan ekonomik kriz, diğer yandan iç siyasetteki tartışmalara yoğunlaşmışken, Yunanistan Ege'nin hemen kıyısında sessiz sedasız ama tehlikeli bir oyuna girişti!
Türkiye'nin sıcak gündemi içinde hiç dikkat çekmese de, biz ak sakallı tarih babanın defterine Yunanistan'ın bu tehlikeli oyununu not düşelim!
Lafı hiç uzatmadan söyleyelim; Yunanistan, Anadolu kıyısından deyim yerindeyse bir taş atımlık mesafede bulunan Rodos ve İstanköy'de bir avuç kalmış Türk azınlığın malına, mülküne, toprağına tamamen ve kolayca el koymasının zeminini oluşturuyor.
Meselenin ayrıntılarını daha iyi anlayabilmek için gelin önce yakın tarihe yakın gözlüğüyle bakıp hafızalarımızı tazeleyelim.
Bilindiği gibi, Osmanlı İmparatorluğu'nun son döneminde yapılan Trablusgarp Savaşı'nın sonrasında İtalya'yla Uşi Antlaşması imzalandı.
Bu anlaşmayla, Ege Denizi'nde Rodos ve İstanköy'ün de içinde olduğu Onikiada İtalya'ya verildi. İtalyanlar, Rodos ve İstanköy'ün egemenliğini devralır almaz kollarını sıvadılar ve Merkezi Rodos’ta olacak şekilde bir kadastro kurumu kurdular, adalardaki kadastro kayıtlarını oluşturdular.
Ama bunu yaparken, Osmanlı belgelerine ve tapu kayıtlarına sadık kaldılar.
İtalya'nın o dönemde faaliyete geçirdiği bu kurum, Onikiada’nın 1947 yılında Paris Antlaşması ile Yunanistan’a devredilmesinden sonra günümüze kadar varlığını sürdürdü. Yunanistan bu dönem içinde ulusal bir kadastro kurumu oluşturma ihtiyacı hissetmedi. Adalarda yaşayan ya da kökleri adalarda olmasına karşın anavatana göçmüş olan Türklerin taşınmaz malları da İtalya'nın kurduğu kadastro sistemi içinde varlığını sürdürdü.
Ancak bu dönem içinde Türklerin malı, mülkü, Osmanlı vakıfları, camiler, hanlar, hamamlar sürekli Yunanistan'ın hedefinde oldu. Osmanlı vakıf mirası malları mum gibi eridi, taşınmazlar bin bir çeşit oyunla el değiştirdi, Türklerin arazilerinin büyük bölümü baskıyla, tehditle adeta gasp edildi.
Zaman içinde Türklerin elinde kalan taşınmazlar ve Osmanlı vakıf malları hızla azaldı.
Yunanistan şimdi, altın vuruş yapmaya hazırlanıyor.
Amaç, Türk azınlığı malları ile birlikte adalardan tamamen silmek!
Nasıl mı? Gelin anlatalım!
Atina yönetimi bir süre önce AB'nin de yönlendirmesiyle, İtalyanlar'ın kadastro sistemini bırakıp ülke genelini kapsayacak yeni bir ulusal kadastro kurumu oluşturulması için harekete geçti. Bu çerçevede Yunanistan Adalet Bakanlığı, Rodos’taki bulunan kadastro kurumunun, Yunanistan’ın Ulusal Kadastro Kurumu’na bağlanması amacıyla bir yasa hazırlamaya başladı.
Burada kısa bir parantez açarak, İstanköy ve İleriye adalarının kadastro kayıtlarının da Rodos'taki kadastro kurumuna bağlı olduğu notunu düşelim ve devam edelim...
24 Mart 2022 tarihli ve "Onikiada Kadastro Kurumu’nun yetki Alanlarının Milli Kadastro Kurumu’na dahil edilmesi, ortak milli mevzuattaki alanların uygulanması – Nüfus Müdürlükleri ve Yunan Kadastrosunun bağlanması- dava ve başvuruların kadastro kayıtlarına tescili ve diğer hükümler" başlıklı yasa tasarısı, bakanlığın internet sitesinde aynı gün tartışmaya açıldı.
Türkiye'deki "askıya çıkma" sürecine benzer tartışma açılma süreci 7 Nisan 2022'de sona erdi.
Tasarıyı şimdi Yunan Parlamentosu onaylayacak. Kabul edilmesi durumunda Rodos ve İstanköy’deki Türklerin bugüne kadar hile, aldatma, tehdit, kullanılabilirlik ya da farklı nedenlerle ve yollarla gasp edilmiş olan mallarıyla ilgili hak talepleri nihai olarak ortadan kaldırılmasının önü açılacak.
Tasarının ayrıntıları gerçekten dikkat çekici ve "belli bir amaca yönelik" hazırlanmış olduğu da hemen göze çarpıyor.
Tasarının 6. maddesinin 3. fıkrası, “mülk sahipleri konusunda herhangi bir bilgi bulunmaması durumunda” kadastroya “sahibi bilinmemektedir şeklinde kaydedilmektedir” düzenlemesini öngörüyor. Burada, gerek adaların Yunanistan'a verilmesinden sonra gerekse 1974 krizinin ardından çok sayıda Türk'ün taşınmazlarını arkalarında bırakarak anavatana göç ettiği notunu düşelim ve öngörülen sürecin ayrıntılarına girerek devam edelim.
Yasanın kabulünden sonra hazırlanacak kadastro arşivleri, tasarının 8. maddesinin 1. fıkrası uyarınca Kadastro Dairelerinde ve Rodos ile İstanköy Barolarının internet sitelerinde ilan edilecek. Aynı maddenin 2. fıkrası uyarınca da bu ilandan sonra 4 aylık süre içinde işlem sırasında yapılan hataların düzeltilmesi amacıyla herkes dilekçe verme hakkına sahip olacak. Yapılacak olan itirazlardan sonra ise arşivlerin nihai halde düzenlenmesine geçilecek.
İşte, eskilerin tabiriyle zurnanın zırt dediği yer de burası...
Mallarını geride bırakıp Türkiye'ye göçmüş olan adalı Türkler, kendi taşınmazlarına ilişkin "kadastro hatalarına!" zamanında itiraz edemezlerse, “sahibi bilinmemektedir” ibaresi bulunan taşınmazlar, tasarının 9. maddesinin 2. fıkrasına dayanılarak Yunan devlet mülkiyeti olarak tescil edilecek.
Burada, akıllara şu soru gelebilir, Türkler de bu süre içinde hızla organize olup kadastro hatalarına itiraz edemezler mi?
Halen adalarda yaşamakta olan Türkler için bu mümkün. Ancak, Türkiye'ye göçmüş olanların Yunanistan'a girişlerinde ciddi zorluklarla karşı karşıya oldukları biliniyor. Hatta, bazılarına Yunanistan'a giriş yasağı da bulunuyor.
Yasanın onaylanması sonrasında Türkiye'de yaşayan adalıların Rodos ve İstanköy'deki avukatlar aracılığıyla itiraz haklarını kullanması son derece önemli.
Tabi, Yunan avukatların ücretlerinin yüksekliğini ve Yunan yönetiminin baskılarından çekinmeden kadastroya itirazları zamanında yapıp yapmayacaklarını da soru işareti olarak buraya koymak gerekiyor.
Son olarak, "Ata yadigarı olan malvarlıklarımız, aynı zamanda bizlerin namusudur" diyerek, adalıları Rodos ve İstanköy'deki taşınmazlarına sahip çıkmaya çağıran Rodos, İstanköy ve Onikiada Türkleri Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı Mustafa Kaymakçı'nın, adalardaki Osmanlı vakıflarının idaresinden sorumlu vakıfların yönetimine birer mektup yazdığını da vurgulayalım.