Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Dünyanın en pahalı muzu
Dünyanın en pahalı muzu
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
123456789
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Dünyanın en pahalı muzu
Dünyanın en pahalı muzu
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
123456789

Rakamları konuşturmak

Adalet Hazar

Merhaba,

Geçen haftaki birlikteliğimizin başlığı “Rakamlara bakmak, görmek ve anlamak” idi. Bu hafta da bir adım daha ileri giderek çeşitli analizlerde yapılan temel bir hataya dikkat çekmek isterim.

Dikkatinizi mutlaka çekmiştir. Çevrenizde çeşitli şirketlerin kârları konusunda yorumlar yapılır, görüşler belirtilir. Ancak çok sık yapılan bakış hatası, sadece rakamsal büyüklüğe bakarak yorum yapmaktır.

Yine bir örnek üzerinden ilerlemekte yarar var. İki farklı şirket var. Yıl sonu geldiğinde ikisi de kâr rakamı açıkladı. Şirket A’nın kârı 100 TL, Şirket B’nın kârı 5.000 TL. Bu durumda genellikle şu denilmekte: B şirketi A şirketinin 50 katı kârlı.

Sadece basit mantıkla bakarsanız evet. Kâr dediğimiz, özünde şirket sahibinin şirkete koyduğu sermayenin sağladığı kazançtır. Çünkü şirket sahibi birikimini başka alanlarda değerlendirmek ve oralardan gelir elde etmek yerine, bir şirkete sermaye olarak koyar ve getiri beklentisini kendi şirketine yönlendirir. Bu çerçevede şirket sahipleri birikimlerine ilişkin beklenti seviyesini, piyasadaki getiri garantisi olan temel ürünlerin üzerine çıkararak belirler.

Şimdi, biraz önceki iki şirkete dönelim. Her iki şirketin sahibinin şirkete ne kadar sermaye koyduğuna bakalım. A şirketinin sahibinin koyduğu sermaye 400 TL, B şirketinin sahibinin koyduğu sermaye ise 100.000 TL olsun. Bu noktada şirket sermayedarlarının koydukları 1 TL sermaye başına düşen getiriye bakıp, rakamları gerçekten karşılaştırılabilir hale getirelim. A şirketinin sermayedarının getirisi yüzde 25 (100/400), B şirketinin sermayedarının getirisi ise yüzde 5 (5.000/100.000).

Artık iki şirketin kârlılıklarını gerçek anlamda değerlendirmeye bir adım daha yaklaşmış olduk. A şirketinin sağladığı getiri yüzde 25 iken, B şirketinin sağladığı getiri yüzde 5 seviyesinde. Biri diğerinin 5 katı daha kârlı. Ama ilk yaptığımız yorumun tam tersi oldu.

Tabii ki sadece bu kadar değil. Şirketlerin içinde bulundukları sektöre ilişkin risk primleri, enflasyon seviyesi vb. çeşitli hususların da bu tür karşılaştırmalarda dikkate alınması gerekir. Biz konuyu dağıtmamak adına başlangıçta elma ile armut karşılaştırılırken (iki farklı değer), şimdi elma ile elmayı karşılaştırabilecek noktaya gelmiş olduk.

Şimdi bu haftanın yazısına son noktayı koyalım. Basında bankaların 2022 yılı Haziran sonunda açıklanan kârlılığına ilişkin çok sayıda yazı ve yorum görülmekte. Bu yazılarda, sektörde en büyük aktif toplamına sahip 10 bankanın kârı ciddi arttı deyip toplam kâr rakamı verildi.

Yazının ana temasında yer alan elma ile elmayı karşılaştırma çerçevesinde en büyük 10 bankanın sahiplerinin koydukları bir birim sermaye başına elde ettikleri kârlılık (özkaynak kârlılığı) haziran sonu itibarıyla yüzde 16,3. Buna karşılık haziran sonu 6 aylık enflasyon rakamı TÜFE yüzde 42,35, ÜFE yüzde 61,68. Yılın ilk 6 ayında dolar kurundaki artış ise yüzde 25. Dolayısıyla bankaların öz kaynak kârlılık oranı gerçekte enflasyon ve kur artış oranlarının gerisinde kalmış.

Daha fazla detaya girmeden bu haftalık beraberliğimizi sonlandırıyorum.

Sağlıkla ve sevgiyle kalın.

Haftaya görüşmek üzere...