Altılı masanın liderleri 15 Aralık'ta Saraçhane'ye hep birlikte güçlü bir giriş yaptı.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nu yanına alarak yurt dışı gezisine yönelik yapılan eleştirilerin önüne geçmek istedi. Fakat yangın sönmüş itfaiye gelmemişti.
Yangını izleyenler itfaiyenin neden gelmediğini birbirlerine sormaya devam ediyor. Bu hamur daha çok su kaldıracak gibi görünüyor. Tekrar miting alanına dönelim.
İstiklal Marşı'nın okunmasının ardından kürsüye çıkan Ekrem İmamoğlu; "Türkiye bir yol ayrımında, benim mahkemelerim, savcılarım yok. Arkamda 16 milyon var, büyük Türkiye ittifakı var" diyerek birlik ve beraberlik vurgusu yaptı. İmamoğlu'nun konuşması hak, hukuk, adalet sloganları ile sık sık kesildi.
Meydanda büyük bir coşku vardı. İmamoğlu, yurt dışı gezisinden dönen CHP Genel Başkanı'na mikrofonu uzattı.
Kemal Kılıçdaroğlu, konuşmasını 11 madde ile özetlemek istediğini söyledi.
Sekizinci maddeye kadar her cümlesini Allah'ın izniyle diye bitiren Kemal Bey, helalleşme sürecini Saraçoğlu'nda da devam ettirdi.
Kemal Kılıçdaroğlu, sekizinci madde ile ağzındaki baklayı çıkardı.
Sekizinci madde de "İmamoğlu'nu İstanbul'a hizmet etmekten kimse alıkoyamaz. İmamoğlu, İstanbul'un Belediye Başkanı'dır" dedi. Kılıçdaroğlu sekizinci madde ile Cumhurbaşkanlığı adaylığından vazgeçmediğinin altını çizdi.
Günün kahramanı DEVA Partisi'nin genel başkanıydı.
Ali Babacan, sözlerine "Hepimiz öfkeliyiz" diyerek başladı.
Genel başkanlar arasında CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu ve eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'tan tek bahseden oydu. Babacan'ın toplumsal uzlaşmaya vurgu yapması, korku yerine umudu öven sözleri, demokrasiden yana olanları, nefret diline karşı duranları memnun etti.
Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal, Ali Babacan'dan mikrofonu aldığında heyecanı beden diline yansımıştı.
Hayatında ilk defa bu kadar büyük bir kitlenin karşısına çıkmış olmanın gururu ile "Zalime karşı yeter söz milletindir, dünümüzü çalanlara yarınlarımızı çaldırmayacağız" dedi.
Uysal'ın konuşması; AKP'nin fikir babası Adnan Menderes'i rahmetle anmamıza vesile oldu. Ruhu şad olsun.
Uysal, kürsüyü Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu'na bıraktı.
Davutoğlu, "Mesele millet iradesine sahip çıkmaktır. Milli birlik, milli iradeye sahip çıkmakla korunur. Korkmuyoruz, korkmayacagiz, 6'lı Masa Türkiye'nin masasıdır" diyerek "stratejik derinlikten" uzaklaştığını göstermek istedi. Davutoğlu'nun yıllar sonra Atatürk'ü anması hepimizi mutlu etti. Ben şahsen Davutoğlu'nun artık Atatürkçü olduğuna ikna oldum.
İmamoğlu'na desteğini esirgemeyen İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, otoriter bir görüntü sergiledi.
Akşener, konuşurken İmamoğlu'nun elinden tutarak basın mensuplarına verdiği poz ile bir gün öncenin finalini yapmayı ihmal etmedi.
Akşener, bu hamlesi ile Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş'tan sonra İmamoğlu'nu da yanına çekerek Altılı Masa'nın gizli öznesinin İYİ Parti olduğunu göstermiş oldu.
"Yaşasın hürriyet, kahrolsun istibdat" sözleri ile Akşener, Saraçhane'yi dolduran herkesi 1908'e götürdü.
Meral Akşener, Kılıçdaroğlu'nun yokluğunu İmamoğlu'na hissettirmedi. En azından dışarıya yansıyan görüntü buydu. Artık Sayın Akşener'in İmamoğlu'nun gözlerinde Rabbi Yessir gördüğüne ikna olduğumu söyleyebilirim.
Son konuşmayı Sabri Tekin yaptı. Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı, diğer genel başkanlar gibi milli irade vurgusu yaptı. Gözler Sayın Karamollaoğlu'nu aradı. Genel Başkan Yardımcısı Sabri Tekin, "Karar tarihin akışına aykırıdır" diyerek mikrofonu tekrar ev sahibine uzattı.
İmamoğlu'nun "Bize kredi vermiyorlar, projelerimizi onaylamıyorlar, halkın seçtiği belediye başkanını içeri atmaya çalışıyorlar" sözlerine cevap MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'den geldi.
Bahçeli; İmamoğlu’nun durumuyla "Sayın Cumhurbaşkanımızın geçmişte maruz kaldığı hukuksuzluk arasında bağlantı kurmak ileri düzeyde bir tutukluk ve tuhaflıktır" diyerek mahkeme kararının arkasında olduğunu gösterdi.
Millet İttifakı'nın liderleri ilk defa bir mitingde birlikte poz verdi. İlk defa 6 parti birlikte bir miting düzenledi. Millet İttifakı'nın liderleri bu mitingle seçmenin gazını bir nebze almış olmanın mutluluğu içinde fakat buruk bir şekilde meydandan ayrıldı.
"İstanbul'u alan Türkiye'yi alır" diyen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın İmamoğlu'nu topal ördek yapma stratejisi mahkeme kararı ile sabote edildi. Aynı durumda feleğin çemberinden geçmiş olan Sayın Erdoğan'ın bu senaryonun sonucunu öngöremediğini düşünmek bana pek mantıklı gelmiyor.
İmamoğlu konuşurken bol bol helal oy vurgusu yaptı.
İmamoğlu, ezan okunurken konuşmasını keserek Saray'a ben de en az sizin kadar muhafazakârım deme fırsatını kullandı. Eyüp Sultan'da okuduğu Yasin Süresi'nden alıntı yapar diye bekledim ama yapmadı.
Sonuç olarak, hizmetlerinden çok siyasi acemilikleri ile anılan belediye başkanlığından çok Cumhurbaşkanlığı adaylığı ile gündeme gelen Ekrem İmamoğlu, mahkeme kararı ile Cumhurbaşkanlığı yarışında ipi tekrar göğüsledi.
Mahkeme kararından kim karlı çıkar sorusuna benim cevabım şudur.
İmamoğlu siyasi yasaklı olmasına rağmen Saraçhane Meydanı'nda Cumhurbaşkanı adayı gibi bir konuşma yaptı.
Mahkeme kararı, İmamoğlu'nun yıldızını parlatırken İYİ Parti ile İmamoğlu arasındaki bağı güçlendirdi. Bu iş en çok İmamoğlu ve Sayın Akşener'e yaramış görünüyor.
Kemal Kılıçdaroğlu'nun İmamoğlu'nun yanında olması gerekirken neden Berlin'de olduğuna tabanını ikna etmesi gerekiyor.
AKP'nin seçimi kazanmak için her şeyi göze aldığını düşünen büyük bir kesim var.
Benzer bir kararın başka isimler için çıkartılmayacağını kim garanti edebilir?
Hak, hukuk, adalet ve millet iradesi vurgusunun Saraçhane'de yarattığı coşku tüm Türkiye'yi sardı.
Sonuç olarak; siyaset bir hikaye yazma sanatıdır. İmamoğlu hikayesini iyi yazabilirse, Nagehan Alçı gibi isimler ile otobüse binmekten vazgeçtiğine halkı ikna edebilirse Cumhurbaşkanlığı yarışındaki iddiasını sürdürebilir.
Siyaset kutsallar yerine yasalar üzerinden yapılsaydı, demokrasimiz bu kadar yara almazdı.
Siyaset oynamak ile siyaset yapmak farklı şeylerdir. Halk cebinde para olmadığı için öğün atlarken memlekete dönmek gerekiyor.
Uzun lafın kısası, görünen köy kılavuz istemiyor.
İmamoğlu'nun bu yarışta Erdoğan ile bilek güreşine girmeden önce Kılıçdaroğlu'nun bileğini bükmesi gerekiyor. Kararsız karamsarları ikna etmesi gerekiyor.
Fazıl Hüsnü Dağlarca'nın bir şiiri ile bitirelim:
Bir gün bir Mustafa Kemal gelir,
Savaşın sonudur bitti sanırsınız,
Vatan ve bayrak,
Bir çocuk daha doğar
Bir Mustafa Kemal daha...
Joeby Ragpa
This template is so awesome. I didn’t expect so many features inside. E-commerce pages are very useful, you can launch your online store in few seconds. I will rate 5 stars.
ReplyAlexander Samokhin
This template is so awesome. I didn’t expect so many features inside. E-commerce pages are very useful, you can launch your online store in few seconds. I will rate 5 stars.
ReplyChris Root
This template is so awesome. I didn’t expect so many features inside. E-commerce pages are very useful, you can launch your online store in few seconds. I will rate 5 stars.
Reply