Erdem Bayazıt'ın ölüm yıl dönümü
Erdem Bayazıt'ın ölüm yıl dönümü
Hatay'da 9 ayda tamamlanan duvar resimleri
Hatay'da 9 ayda tamamlanan duvar resimleri
Anadolu’nun kayıp dili ‘Kalaşmaca’
Anadolu’nun kayıp dili ‘Kalaşmaca’
Bozkurt neyi temsil ediyor
Bozkurt neyi temsil ediyor
123456789
Erdem Bayazıt'ın ölüm yıl dönümü
Erdem Bayazıt'ın ölüm yıl dönümü
Hatay'da 9 ayda tamamlanan duvar resimleri
Hatay'da 9 ayda tamamlanan duvar resimleri
Anadolu’nun kayıp dili ‘Kalaşmaca’
Anadolu’nun kayıp dili ‘Kalaşmaca’
Bozkurt neyi temsil ediyor
Bozkurt neyi temsil ediyor
123456789

İran'dan Türkiye'ye, Başörtüsü Pimi Çekilmiş Bomba Gibi...

Nur Batur

Tam "bitti" diyorduk ki Kemal Kılıçdaroğlu,  "yasal güvence verelim" deyince yeniden Pandora’nın kutusu açıldı...

Beklendiği gibi, Erdoğan, "Yasa yetmez. Başörtüsüne Anayasal güvence verelim" diye el yükseltti.

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ da jet hızıyla teklifi TBMM’ye getiriverdi...

"Başörtüsüne güvence" için Anayasa'nın 24. maddesinde değişiklik yapılmasını istiyorlar.

Eğer AKP’nin teklifi TBMM’den geçerse, kamu kurum ve kuruluşlarında başörtüsü takanlar Anayasal güvence altına alınmış olacak!

Bozdağ, "Düzenlemede sadece başını örten kadınlarımızı değil, aynı zamanda başı açık olan kadınlarımızın da haklarını, hukuklarını koruyan ve ikisini de teminat altına alan bir düzenleme olacak" diyor. Ancak,

Ya sahne kıyafetleri yüzünde hapse atılan, adliye koridorlarında sürüm sürüm süründürülen Gülşen gibi şarkıcılar, yasaklanan konserler ne olacak?

Ya tarikatların merdiven altı Kur'an kurslarındaki çocukları kim koruyacak?


Ya ne referandumu? 

Tabii, CHP Sözcüsü Faik Öztrak, "Ya ne referandumu?” diye çıkıştı...

"Kadınların giyim kuşamı üzerinden ellerini çekmeye razılarsa, başka hesapların peşinde koşmuyorlarsa, kanun teklifimizi desteklesinler. Referandumla milletimizi yormasınlar" dedi...

Böylece, tarihi seçime 7 ay kala, "başörtüsü" pimi çekilmiş bir bomba gibi Türkiye’ye atılmış oldu...


Başörtüsü kavgasında yaşanan tarihi çelişki 

Aslında, 21. yüzyılda nasıl bir tarihi çelişki yaşıyoruz?

Bir yanda İran’da başörtüsü takmadığı için dövülerek öldürülen 22 yaşındaki genç kız Mahsa Amini!

Ve özgürlükleri için 43 yıllık İslam rejimine karşı ölümü bile göze alarak haftalardır sokaklarda protestolar düzenleyen gençler!

Diğer yanda Atatürk devrimleriyle, zaten kadınların 99 yıldır erkeklerle eşit haklara sahip olduğu Türkiye’de, "başörtüsüne Anayasal güvence verelim" tartışması!

Gerçek olan şu, öyle bir tartışma başladı ki 7 ay sonraki tarihi seçimleri gölgeleyecek gibi...

Kulislerde, Kılıçdaroğlu’nun yasa teklifiyle, "Başörtüsünü yasaklayacaklar" diye kara propaganda yapan AKP’yi önlemeye çalıştığı anlatılıyor.

Ancak yine de teklifin, CHP tabanında büyük şaşkınlık ve hayal kırıklığı yarattığına, Erdoğan’a yeniden "başörtüsü" kozunu verdiğine hiç kuşku yok...

CHP’liler, bir yandan da Anayasa değişikliği için AKP ve MHP’nin TBMM’de yeterli çoğunluğunun olmamasına güveniyorlar gibi.

Gerçekten de AKP’nin değişikliği referanduma götürmek için Parlamento'da 360 oya ihtiyacı var ki yeterli oyu yok...

Bu aşamada, ne İYİ Parti ne de HDP, temel hak ve özgürlüklerin referanduma götürülmesine sıcak bakıyor.

Ancak, Erdoğan’ın sürprizlerle dolu bir siyasetçi olduğunu ve büyük manevralar yapması ihtimalini unutmamak gerekir...

Özellikle seçimlerden önce, HDP’yle Anayasa pazarlığı yaparken!

Öyle ya da böyle, Erdoğan başörtüsünü seçim kozu olarak kullanacak ve

Millet İttifakı'nı köşeye sıkıştıracak gibi...

Kısacası, ekonomik kriz, yolsuzluklar, rüşvet, işsizlik, yoksulluk, milyonlarca Suriyeli ve Afgan sığınmacı, üç ülkede savaşan Mehmetçik ve Türkiye’nin etrafını saran ateş çemberi gibi dev sorunlar unutulup gitti...

Varsa yoksa başörtüsü!

100 yıldır parçası olmaya çalıştığımız Avrupa’da, kadın siyasetçiler Başbakan ve Savunma Bakanı olurken Türkiye yine başörtüsüne kilitlendi...

İşte, 70 yıldır verdiğimiz demokrasi mücadelesinde geldiğimiz nokta bu!

Büyük başarı doğrusu!

Hem de İran’da kadınlar, başörtüsü takmadıkları için sokaklarda dövülürken ve öldürülürken!


İranlı Mana Meyestani'nin karikatürü


İran'da kadınların yaktığı özgürlük ateşi 

İslam rejiminin ağır baskısına rağmen, İran’da öyle bir özgürlük ateşi yandı ki sönecek gibi değil artık...

Protestolar, kuzeyden güneye, doğudan batıya tüm İran şehirlerine yayıldı.

Sadece kadınlar değil, genç ve yaşlı milyonlarca İranlı artık sokaklarda...

Eylülden bu yana kadınlardan ve gençlerden yükselen özgürlük çığlıklarını, rejim şiddetle bastırmaya çalışıyor...

Öyle videolar geliyor ki İran’dan, korku duvarları yıkılmış artık!

Gençler yolda yürüyen mollaların kafasındaki sarığa vurup yere atıyorlar.

Ahlak polisi, genç kadınları sokaklarda sopalarla dövse de!

Devrim muhafızları gençlere ateş açsa da!

Yüzlerce genç ölse, binlerce genç yaralansa ve tutuklansa da!

Milyonlarca genç neredeyse iki aydır sokaklarda...

İranlılar, ölüm tehditlerine rağmen rejime meydan okumaya devam ediyorlar.

43 yıllık İslam rejimi sallanıyor...


“Baraye” şarkısı rejimi sallıyor 

Özgürlük mücadelesinde sembol olan bir şarkı da var.

“Baraye” (İçin) şarkısını 25 yaşındaki Servin Hajipur besteledi.

Hajipur, Baraye’nin “Özgürlük” şarkısı olacağını tahmin etmiş miydi acaba?

Şarkıyı, 29 Eylül’de sosyal medyada paylaştığı anda milyonlar dinledi...

Hemen Hajipur’u gözaltına aldılar.

Ancak özgürlük çığlıklarını susturamadılar.

Gençler arabalarında çalmaya başladı.

Şarkıyı sokak gösterilerinde söylüyor artık...

İslam rejimi altında doğan gençlerin özgürlük çığlığı bu:

"Sokaklarda dans edebilmek için…

Sevdiklerimizi öpebilmek için...

Boş olan ceplerimizden utandığımız için,

Tek istediğimiz sıradan bir hayat için"

Ve özgürlük için "Baraye" şarkısıyla dünyaya da sesleniyorlar:

"Çöplüklerde yaşayan çocuklar ve onların hayalleri için...

Huzur bulmak için... Gençlerin geleceği için...

Kadın, sevgi ve özgürlük için"

"Baraye" şarkısını, dünyaca ünlü müzik grubu Coldplay, Buenos Aires konserinde, İranlı oyuncu Ferahani’yle birlikte söyledi.

Şarkıyı 80 ülkede milyonlar dinlediler...

Milyonların kalbi özgürlük mücadelesi veren İranlılar için attı.


Hastanelerin yaralıları kabul etmesi yasaklandı

Ben de İran’daki bir arkadaşımdan acı dolu bir mesaj aldım.

"Korkunç olaylar yaşıyoruz" diyordu arkadaşım.

İsmini kullanamam ama mesajını aynen aktarıyorum:

"Çok sayıda gazeteci, fotoğrafçı, aktivist ve ünlüyü tutukladılar.

Protestolara katılan öğrenciler ve vatandaşlar da tutuklanıyor...

Lise öğrencilerine bile saldırıp yaraladılar... Tutukladılar.

Hastanelerin yaralıları kabul etmesi yasaklandı.

Yaralıları doğruca hapishaneye götürüyorlar.

Ne olacağını bilmiyoruz.

Allah gençlerimizi korusun."

İran’daki insanlık dışı uygulamalara karşı sadece, Meral Akşener, "Kahraman İranlı kadınların mücadelesini selamlıyorum" diyerek sesini yükseltti.

Nerede "başörtüsü" diye mangalda kül bırakmayan erkek liderler?

Başörtülü milletvekili, bakan, hakim, avukat, polis varken ve sorun çoktan çözülmüşken, neden hâlâ "başörtüsü" kavgasını yapıyorlar?

İran’da kadınlar özgürlükleri için ölüyorlar.

Türkiye’deki "başörtüsü" yarışı yetmedi mi artık?