Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Dünyanın en pahalı muzu
Dünyanın en pahalı muzu
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
123456789
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Dünyanın en pahalı muzu
Dünyanın en pahalı muzu
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
123456789

Doğru zaman ne zaman?

Nilhan Nur Kışlalı

Her yaz, yurt dışında yaşayan her öğrenci için Türkiye’den geri dönmek zordur. İnsan hemen alışır ve sanki hiç gitmemiş gibi hisseder. Benim de son üç haftam Türkiye’de o kadar hızlı geçti ki dönüş de bu sefer bir o kadar zor oldu. 

Dönüş hazırlıklarını yaparken dün Kanada’dan üniversitede tanıştığım arkadaşım Bora’yla konuştuk. "Bu dönüşler çok zor, insan bu kadar ayrılamazken acaba yurt dışında yaşamaya devam etmek mantıklı mı, diye soruyorum bazen!" dememle Bora’nın "Nilhan bir de bana sor, liseden beri yurt dışındayım. İlk üniversite için gelecektim, yurt dışında okuyup gelsem daha mantıklı olur dedim, ailemin de ısrarıyla kaldım. Şimdi üniversite bitti, geri dönsem aileme muhtaç olmadan yaşayamayacağım, kazandığım yetmeyecek diye iki üç sene çalışıp dönme niyetindeyim. Ama böyle diyerek süreç uzuyor. Acaba iki üç seneye Türkiye ne olacak, hem işte çalışırken o düzeni bozup gelmek kolay olacak mı bilmiyorum ama böyle de hayat geçiyor.."

Bora bu konuda tek değil. Yurt dışında yaşayan çoğu genç aynı şekilde hissediyor, “Dönelim ama dönsek ne olacak? Doğru zaman ne zaman?” diye sorarak bir bakıyorlar yıllar geçmiş.

İşin en acı tarafıysa dönmemek için gerekçelerin yıllar geçtikçe artması, listeye bir yenisinin eklenmesi. Bora yurt dışına ilk çıktığında örneğin Türkler, hükümetin her yıl “ilginçleşen” yasaları ve artan yolsuzlukla ülkeden ayrılmayı düşünüyorlardı. Bora üniversiteye başlarken bu sefer artan mültecilerle ülkenin bir kısmı eskiye nazaran oldukça güvensiz hale geldi. Şimdi ise dünyanın en kötü ekonomilerinden birine sahip ülkemizde gençler “Her şey bir kenara, nasıl geçineceğiz?” diye soruyor. 

Ülkesine hasretle bakan eli kolu bağlı bir çok gencin durumu için kimleri suçlamak lazım? Aslında bence artık kimseyi. Suçlamaları bırakıp çözüme yönelmeli ve Türkiye’yi tekrar yaşanılabilir ve en önemlisi "hayal kurulabilir" bir ülke yapmak için el birliğiyle gayret etmek gerekiyor. Sonra beynin göçü de duracak ve inanın, gidenlerin çoğu da düşünmeden dönecek. Yeter ki umut etmeye devam edelim.

Yaz bittiğine göre haftaya tekrar görüşmek dileğiyle…