Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Dünyanın en pahalı muzu
Dünyanın en pahalı muzu
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
123456789
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Dünyanın en pahalı muzu
Dünyanın en pahalı muzu
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
123456789

DİPLOMASİ DEHASI OLMAYA GEREK YOK!

Bahadır Selim Dilek

Bütün mesele fotoğraf vermek olunca, geri kalanının çok fazla önemi kalmıyor tabii!

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, Amerikan Başkanı Joe Biden ile yaptığı görüşme sonrasında ABD Temsilciler Meclisi'nin, F-16'ların Türkiye'ye satışını kısıtlayan yasa tasarısını onaylaması, elbette Madrid’de elde edilmiş olan “diplomatik başarıya” gölge düşürmedi!

Birileri, seçim sath-ı mailinde, üç beş oy gelir umuduyla Erdoğan'ın İsveç ve Finlandiya’ya nasıl diz çöktürdüğünü içeriye pazarlayadursun; biz, Biden’ın Türkiye’ye F-16 satışına izin verilmesi talebine Temsilciler Meclisi'nin “Yunanistan hava sahasını ihlal etmeme” şartı getirerek onaylamasını masaya yatıralım.

Bu yasayla Amerikan yönetimi, Türkiye aleyhine açıkça bir “siyasi pozisyon” almış oldu.

Burada kısa bir parantez açarak belirtelim ki ABD resmi belgelerinde Yunan hava sahasının genişliğine ilişkin belirlenmiş bir politika/yaklaşım bulunmuyor.

Külliye’den gelen yalan yanlış bilgi notlarıyla üç beş satır yazarak gazetecilik oynamak isteyenleri bir kenara bırakalım; bu meselenin görünenin çok ötesinde bir sıkıntı potansiyeli taşımakta olduğuna güçlü şekilde vurgu yapalım.

Türkiye, Amerika'nın buna benzer yaklaşımına en son 1974’te muhatap olmuştu.

Burada bir diplomatik başarı söz konusuysa, hakkını teslim etmek gerekir ki Yunanistan Ege’de politikasında önemli bir mevzi kazandı.

Erdoğan'ın, Ege adalarının silahlandırılması üzerinden Atina’ya parmak salladığı bir dönemde, Yunanistan'ın Amerikan Temsilciler Meclisinden böyle bir karar çıkarılmasını sağlaması, küçümsenecek bir diplomatik başarı olmasa gerek.

Yunanistan Başbakanı Mitsotakis’in Amerika’da en üst düzeyde ağırlanmış olmasına gücenen Erdoğan'ın “Benim için Mitsotakis bitmiştir” yönündeki son derece yüksek diplomatik nitelik taşıyan çıkışının, pek bir yarar sağlamadığını söylemek zorundayız.

Tablo iç açıcı değil.

Yunanistan, F-16 uçakları karşılığında Türkiye'nin egemenlik haklarına Amerikan yönetiminin açıkça müdahale etmesini istiyor.

Amerika da tarafsız bir pozisyon almak yerine Yunan tezlerini kabul ettiğini gösteren bir siyasi yaklaşım benimsiyor.

Meselenin teknik yönünü anlatmaya çalışalım.

Türkiye'ye göre, Yunanistan’ın hava sahası 6 mil. Yunanistan ise hava sahasının uluslararası hukuka aykırı olarak 10 mil olduğunu iddia ediyor. Türkiye her şart altında bu iddiayı reddediyor.

10 millik hava sahası, Türkiye'nin egemenliğindeki 4 millik bölgenin Yunanistan'a geçmesi demek.

Türk uçakları, bu bölgede devriye uçuşuna çıkınca Yunanistan bunu hava sahası ihlali sayıyor.

Kıyamet de burada kopuyor.

Ege’de iki ülkenin savaş uçakları arasında yapılan ve it dalaşı tabir edilen mücadele ağırlıklı olarak işte bu 4 millik hava sahası içinde yapılıyor.

Sözün özü, Yunanistan'ın hak iddia ettiği Türkiye'nin egemenliğindeki o 4 millik hava sahası, iki ülke arasında muhtemel bir savaşın patlayacağı nokta olarak görülüyor.

Yani, mesele bu kadar önemli! 

Diğer yandan gerek Amerika, gerek Yunanistan Türkiye'nin dış politikasındaki açmazları çok iyi analiz etmiş durumdalar.

Önce Ergenekon, Balyoz; kumpas davaları arkasından 15 Temmuz darbe girişimiyle Türk Silahlı Kuvvetleri'nin nasıl hırpalanmış olduğunu çok iyi biliyorlar.

İktidarın dış politikayı içerideki İslamcı, milliyetçi tabanı tahkim etmek için kullanmakta olduğunu da…

Milyarlarca dolar verilip alınan S-400’lerin daha kutusu bile açılmadan depoya kaldırılması, yine S-400’ler gerekçe gösterilerek Türkiye'nin F-35 programından dışlanması; ülkenin ağır bir ekonomik krizin pençesinde olması, diğer yandan Erdoğan'ın iktidarını sürdürebilmek için Amerika'nın maddi, manevi desteğine duyduğu ihtiyaç…

Durum böyle olunca, Türkiye’yi sıkıştırmak için diplomasi dehası olmak gerekmiyor.

Yunanistan da Amerikan iç siyasetindeki dengeleri iyice hesap ederek Türkiye’ye karşı Ege’de Amerika’yı arkasına almak için kritik bir adım attı.

Amerika da “arkandayım” dedi.

Ama mesele burada nihayetlenmiyor.

Erdoğan ne yapacak, ona bakmak lazım.

Söylenen sözlere, seçim meydanlarındaki belâgate ve Külliye destekli kalem oynatıcıların yazdıklarına değil de, somut gelişmelere odaklanmak gerekecek.

Diğer yandan bu süreçte arka kapı diplomasisi, baş başa ikili görüşmelerde sessiz sedasız verilen güvenceler söz konusu olabilir mi?

Hayır demek, zor!

İktidar, sadece “F-16’ları söke söke aldık”, “İşte pazarlık böyle yapılır”, “Asrın lideri, Biden’a diz çöktürdü” laflarıyla pazarlayıp, bunu içeride allayıp pullayıp satabilmek için Amerika'nın koşulunu kabul ederse…

Geçmiş olsun!

Türkiye, Ege’deki haklarından vazgeçmiş olur.

Bugün F-16 satışına 10 millik hava sahası şartı; yarın belki savaş gemisi satışına Yunanistan’ın 12 mil karasuyu şartı; öbür gün Türkiye’ye ileri teknoloji ürünü mühimmat satışına Ege’de tatbikat yapmayın şartı…

Daha sonra belki Kıbrıs…

Şimdilik bilmiyoruz.

Ancak, burada atılacak geri adımın arkasının çorap söküğü gibi geleceğinden kimsenin kuşkusu olmasın diyerek yazımıza noktayı koyalım.