Can Tunaboylu'ya Darp Cezası
Can Tunaboylu'ya Darp Cezası
Victorious Mega Yat Haliç'e Girdi
Victorious Mega Yat Haliç'e Girdi
Türkiye Kültür Yolu Festivali'nin son durağı
Türkiye Kültür Yolu Festivali'nin son durağı "Antalya"
Topraktan Sofraya Edirne Gastronomi Festivali
Topraktan Sofraya Edirne Gastronomi Festivali
123456789
Can Tunaboylu'ya Darp Cezası
Can Tunaboylu'ya Darp Cezası
Victorious Mega Yat Haliç'e Girdi
Victorious Mega Yat Haliç'e Girdi
Türkiye Kültür Yolu Festivali'nin son durağı
Türkiye Kültür Yolu Festivali'nin son durağı "Antalya"
Topraktan Sofraya Edirne Gastronomi Festivali
Topraktan Sofraya Edirne Gastronomi Festivali
123456789

"CHP KENDİNİ FESHETSİN"

Esat Selışık

Yazımın başlığındaki önerim aslında CHP'nin kurucu babalarına aittir.

Anlatayım...

CHP 25 yıllık iktidarını 1950 seçimlerinde DP'ye devrettikten dört yıl sonra girdiği 1954 seçimlerinde de büyük yenilgiye uğramıştı.

Bu yenilgi sonrası CHP'de reform isteyen, başını Cemil Sait Barlas'ın çektiği yenilikçi bir grup, CHP'de ıslahat talebi ile ortaya çıkmıştı.

Bu talep karşılık gördü ve "Islaha Komisyonu" kurulmasına karar verildi.

Komisyon, 2 Temmuz 1954'te CHP Genel Merkezi'nde toplandı ve iki hafta süreyle çalışmalarını sürdürdü.

Cemil Sait Barlas, bu çalışmalar sürecinde, değişimden yana konuşmalar yapmıştır:
"CHP artık tarihi vazifesini bitirmiş bir partidir. Bunun için 'Şunu yaptık, bunu yaptık; bunu yapacağız' diye övünmek boştur ve yersizdir. Partinin selameti bakımından takip edilecek tek yol; CHP’nin bu şartlar içinde kendi kendini feshetmesinden ibarettir. Ortaya 27 yılın iyiliklerinden ve kötülüklerinden sorumlu olmayan, belli bir iktisadi doktrine dayanan ve gençlerin katılabileceği bir parti olarak yeniden meydana çıkmalıyız. Yoksa daha yirmi yıl beklesek iktidara değil, belki Meclis'e milletvekili dahi sokamayacak duruma geleceğiz."

Şahane bir tespit ve çok somut bir çözüm önerisi değil mi?

Dönemin ünlü Akis mecmuasına demeç veren bir komisyon üyesi ise şunları söylemiş:

"Köye gidiyoruz, karşı taraf köylüye, bizim bir vakitler ambarlarından zorla buğday almış, öküzünü satıp mektebe yatırmış Halk Partililer olduğumuzu söylüyor. Şehre gidiyoruz, karşı taraf gene bizim bir vakitler basmayı, şekeri, gazı ortadan kaldıran, varlık vergisini toplayan Halk Partililer olduğumuzu ileri sürüyor. Bu şaibelerden parti olarak sıyrılmaya imkân yok. Halbuki şahıs olarak kurtulmak mümkün… O halde yapılacak Halk Partisi'nin ömrünü nihayete erdirmek, aynı kadro ve kitle ile yeni bir parti kurup değişik metotlarla muhalefet yapmak, o yoldan iktidara gelmek!"





CHP'nin mevcut algısı hâlâ böyle değil mi?

Bence geç değil.

CHP, kendini feshedip yeni bir partide milli ve manevi değerlerle barışık, Atatürk ilkeleri ile uzlaşı içinde siyasete devam edebilir.









HER ŞEY SATILIK


Türk Böbrek Vakfı Başkanı Timur Erk, acı bir gerçeği ilk ağızdan söylemiş: "Organ bağışı konusunda son derece sistemli çalışmalar yürüterek bir bilinç yaratmayı hedeflesek de organlarını satmak için başvuranların sayısını düşüremiyoruz."




Ekonomik zorlukların, açmazların insanları bedenlerinin parçalarını satma noktasına getirmesi toplumsal barışın tesisini güçleştiren ciddi bir sorun.

Daha neler satılığa çıkmış ya da çıkacak acaba?

Zülfü Livaneli'nin "Her Şey Satılık" diye bir şarkısı vardı. O şarkıyı hatırladım:

Haydi çık pazara her şey satılık
Üç otuz paraya her şey satılık
Dostluk, şeref, namus hep haraç mezat
Üstte başta ne varsa her şey satılık

Sen, ben, biz, siz, onlar bütün yurttaşlar
Savaştan barıştan arta kalanlar
Romen, Bulgar derken şimdi de Ruslar
Otelde motelde canlar satılık
Romen, Bulgar derken küçük çocuklar
Otelde motelde canlar satılık

Pazar malı olmuş babanın ismi
Aileden yadigar takı satılır
Mezatlara düşmüş annenin resmi
Kararmış gözleri hakkı satılık

Baba ocağını yerle bir eden
Sefer tası gibi katlar satılık
İthal otolara yenik düştüler
Rüzgarlarla yarışan atlar satılık.








BECERİKSİZ POLİSLER


The Sun gazetesindeki bir haber başlığı böyle: Beceriksiz polisler tarafından şüpheli bulunmadan düşürülen 1 milyon hırsızlık.

Haber içeriğinde şu ifadeler var:

"İngiltere ve Galler'deki kuvvetler, bir şüpheli bulamayınca 1 milyon 145 bin 254 vakayı soruşturmayı durdurdu."

"Polisin utanması gerekiyor" 

Acaba diyorum, İngiliz hükümeti gazeteye dava açar mı? İçişleri bakanları gazeteye ayar verir mi? Aklıma bu türden sorular geliyor.








لا يهمني


BM Güvenlik Konseyi, Taliban'ı Afganistan'daki kadınları ve kızları hedef alan politikaları tersine çevirmeye çağırmış ve insan haklarının "artan erozyonu" konusunda alarma geçmiş.





Taliban buna muhtemelen "çok da tın" türünden bir şey demiştir.