Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Dünyanın en pahalı muzu
Dünyanın en pahalı muzu
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
123456789
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Dünyanın en pahalı muzu
Dünyanın en pahalı muzu
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
123456789

Çavuşoğlu'nun Libya ziyareti üzerine jeo-politik bir yaklaşım

Gazete Durum Günce

Avrupa; Rusya’nın doğal gazı kesmesi ile yeni enerji pazarları arayışına girdi. Kuzey Akım 1 ve 2 bölgesinde yaşanan sabotaj söylentileri enerjinin transferinde güvenli koridor ihtiyacını tekrar gündeme getirdi.

Bu bağlamda; Lübnan Cumhurbaşkanı Mişel Avn, İsrail ile bir yıldır askıda olan müzakerelere 14 Haziran'da ara bulucu ABD Dışişleri Bakanlığı Enerji Güvenliği Danışmanı Amos Hochstein nezaretinde yeniden başladı.

Lübnan Cumhurbaşkanı; 19 Eylül'de İsrail ile müzakerelerde son aşamaya gelindiğini, teknik detaylar üzerinde görüşmelerin yapıldığını belirtti. İsrail Başbakanı Yair Lapid konu ile ilgili 2 Ekim'de yaptığı açıklamada, deniz sınırlarının belirlenmesi anlaşması hususunda, Lübnan'a ek gaz sahası açılmasına karşı çıkmadıklarını ve gaz sahasının gelirlerinden pay alacaklarını ifade etti. Ardından Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ile İsrail Enerji Bakanları 9 Eylül 2022’de Doğu Akdeniz’deki sondaj anlaşmazlığının çözümü için Lefkoşa’da bir araya geldi. İsrail Enerji Bakanı Karine Elharar ile Güney Kıbrıslı mevkidaşı Natas Pilides; Afrodit ve Yişay doğal gaz yatakları sorununda anlaştıklarını kamuoyuna ilan ettiler.

Söz konusu sondaj bölgesiyle ilgili İsrail ile Lübnan arasındaki itilaflar nedeniyle Lübnan Cumhurbaşkanı Mişel Avn, ülkenin güneyindeki tartışmalı deniz sınırında gaz arama ve çıkarılması konusunda İsrail'le aralarında herhangi bir ortaklığın söz konusu olmayacağını söyledi.

Lübnan Cumhurbaşkanı Avn ile Başbakan Mikati’ye gönderilen teklif ile Akdeniz’de enerji pazarlığı yeniden başlamış oldu. İsrail ile Lübnan arasında başlayan görüşmeler sonrası Türkiye harekete geçti. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu; 03 Ekim 2022’de Libya’ya resmi bir ziyarette bulundu. Libya’nın münhasır ekonomik bölgesinde Türk şirketleri tarafından petrol ve doğal gaz aranması amacıyla Ankara’nın Libya merkezli hükümet ile anlaşmaya varması, Yunanistan’da paniğe neden oldu.

Çavuşoğlu mutabakatla ilgili "Biraz önce imzaladığımız hidrokarbon anlaşması hem karada hem de denizde ve yetki alanlarımızda kazan-kazan anlayışıyla Türk ve Libya firmalarının birlikte araştırma, sondaj gibi konularda iş birliğine gitmesini hedefliyor, Türkiye ve Libya imzaladığı anlaşmayı Birleşmiş Milletler'e bildirmiştir" dedi. Yunan medyası Çavuşoğlu’nun bu açıklamalarını "Libya ekonomik münhasır alanını Ankara’ya kiraladı" ifadeleri ile manşetlere taşıdı.

Yunanistan Dışişleri Bakanlığı; "Yunanistan, Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi’nde öngörüldüğü üzere, ikili bir anlaşmanın yokluğunda medyan çizgisi ile tanımlanan bir kıta sahanlığı üzerinde 'ipso facto et ad inito' hakkına sahiptir. Türkiye ile Libya arasında 2019 yılında imzalanan ekonomik münhasır alan anlaşması geçersiz ve yasa dışıdır" açıklamasında bulundu. Yunanistan Dışişleri Bakanlığı; Yunanistan ve Mısır’ın uluslararası deniz hukukuna uygun olarak kendi ekonomik münhasır alanlarını belirlediklerini ifade etti. 

Yunanistan medyası bu haberleri geçerken Dışişleri Bakanı Dendias ile Mısır Dışişleri Bakanı Samih Şukri, 03 Ekim 2022’de Libya Ulusal Birlik Hükümeti'nin Türkiye ile yaptığı doğal gaz arama anlaşmasına karşı olduklarını ifade ettikleri bir telefon görüşmesi gerçekleştirdi. Telefon görüşmesi Dendias ile Şukri’nin 9 Ekim’de Kahire’de istişarelerde bulunmak üzere fikir birliğine varması ile son buldu. 

Dendias; "Doğu Libya merkezi Libya Parlamentosu Başkanlığı ve Libya Parlamento Enerji ve Tabii Kaynaklar Komisyonu'nun Trablus'ta imzalanan mutabakat muhtırasının geçersizliği ve meşruiyetine ilişkin yaptığı açıklamalardan memnuniyet duyduğunu" açıkladı. Dendias bu açıklamasıyla Türkiye-Libya arasında imzalanan enerji anlaşmasının meşruiyetini tartışmaya açmış oldu.

Libya ve Türkiye arasında daha önce imzalanan deniz yetki alanları muhtırasına yönelik itirazları değerlendiren Çavuşoğlu, "İmzaladığımız anlaşmalar iki egemen devlet arasında Libya ve Türkiye arasında kazan-kazan anlayışıyla imzalanan anlaşmalardır. Dolayısıyla üçüncü ülkelerin, iki egemen ülkenin imzaladığı anlaşmaya müdahale etme hakkı yoktur. Onların ne düşündüğü önemli değildir" sözleri ile Yunanistan ve Fransa’ya "Siz bu işe karışmayın" mesajı vermiş oldu.

Çavuşoğlu’nun açıklamaları Atina tarafından Yunanistan ile Mısır arasında 2020 yılında imzalanan ekonomik münhasır alan anlaşmasının, Ankara tarafından tanınmadığı şeklinde okundu. Atina, Türkiye-Libya arasında imzalanan hidrokarbon anlaşmasını yasa dışı olarak nitelendiriyor. Bu durumun Akdeniz’de yeni bir gerginliğin fitilini ateşleyeceği söylenebilir. Miçotakis, Türkiye-Libya arasında imzalanan hidrokarbon anlaşmasını Avrupa Birliği Komisyonu’na taşıma fırsatını kaçırmayacaktır. 

İsrail kaynaklarına göre; İsrail sahalarında son çalışmalara göre 700 milyar metreküp doğal gaz rezervi bulunmakta. Ayrıca Osla Barış Anlaşmaları Enstitüsü, Lübnan’ın; Münhasır Ekonomik Bölgesi'nde, 708 milyar metreküp doğal gazın varlığını tespit etti ve son yapılan araştırmalar sonucunda ise Afrodit Sahası'nda 198 milyar metreküp doğal gaz olduğu açıklandı.

2009 yılında Mavi Marmara olayı ile Türkiye-İsrail arasında yaşanan krizin yarattığı boşluğu dolduran Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, 17 Aralık 2010 tarihinde İsrail'le ortay hat kuralına göre münhasır ekonomik bölge anlaşması imzaladılar. Söz konusu anlaşma 2011 yılında BM’ye bildirildi.

Ancak Leviathan Bölgesi'nin Lübnan ve Suriye’yi ilgilendirmesi ayrıca Filistin’e ait olan bölgelerdeki belirsizlik, İsrail’in hazırladığı Münhasır Ekonomik Bölge Haritası'nın uygulanabilirliğini zora sokuyor. Çünkü İsrail yalnızca Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ile MEB anlaşması yaptı. 2011 yılında Afrodit kuyusunda 198 milyar metreküp doğal gaz keşfeden İsrail artık bir doğal gaz ihraç eden ülke olarak gazını diğer ülkelere satabilmek için arayış içerisine girdi.

Özellikle İsrail doğal gazının transferi İsrail ve Amerika için stratejik bir hedef olarak görülmekte. İsrail için mevcut üç alternatif var. Birincisi; Türkiye üzerinden boru hatları ile Avrupa’ya İsrail gazının ulaştırılması, ikincisi; Ürdün ve Mısır’ı doğrudan bağlayacak boru hattı ile İsrail doğal gazının Mısır’a ulaştırılması, üçüncüsü ise Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, Girit, Yunanistan ve İtalya üzerinden İsrail doğal gazının Avrupa’ya ulaştırılması. Bu alternatiflerden Mısır güzergâhı ile ilgili 10 milyar metreküplük bir anlaşma yapılsa da Mısır’ında doğal gaz ihraç eden ülkeler arasına katılması dolayısıyla bu gazın tekrar üçüncü ülkelere aktarılması ciddi maliyet ve risk içermekte. Gazın Güney Kıbrıs Rum Yönetimi-Girit-Yunanistan-İtalya üzerinden taşınması konusu, 4 kat maliyet arttırmasının yanında Yunanistan’a kadar olan hattın 1300 km olması güvenlik risklerini de beraberinde getirmekte. Türkiye üzerinden doğal gazın taşınması ise oldukça düşük maliyette ve risksiz. Bakü-Tiflis-Ceyhan Boru Hattı ile enerjinin transferi yapılabilir. Fakat AKP iktidarı ile İsrail Hükümeti arasında yaşanan Mavi Marmara olayı, Netanyahu ile Erdoğan arasındaki kan davası ve Filistin sorunu nedeniyle bu konuda iş birliği sağlanamadı.

ABD’nin East Med Projesi'ni destekleme kararını Yunanistan’a bildirmesi üzerine Türkiye GKYR’nin 5 ve 10’uncu parsellerinde yaptığı faaliyetlere karşı Kuzey Kıbrıs’ın haklarını savunacağını bildirmesi, daha sonra ABD'nin projeden çekildiğini bildirmesi ile Girit çevresinde yapılan sismik araştırma faaliyetleri son buldu.

Lübnan 17 Ocak 2007'de GKYR ile MEB anlaşması yapmış, Türkiye’nin baskısı ile anlaşma devreye girmeden sonlanmıştı. Lübnan, İsrail’in Leviatan sahası ile ilgili hak iddia etmekte.

Türkiye ve Mısır, Libya’da destekledikleri unsurlar üzerinden karşı karşıya geldiler. Mısır Devlet Başkanı Sisi, Haziran 2020’de Sirte ve Cufra’nın Mısır’ın kırmızı çizgisi olduğunu ilan ederken, Türkiye Libya’nın meşru hükümetlerini desteklemeye devam etti. Erdoğan, Temmuz 2020’de "Hafrer’i destekleyen hükümetlerle yüzleşmeye devam edeceğiz" çıkışı ile en çok Mısır ve BAE gibi ülkelere mesaj verdi. Mısır 6 Ağustos 2020 tarihinde Yunanistan ile yapmış olduğu Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılmasına Dair Anlaşma’da Meis Adası’nın kıta sahanlığı olmadığı çerçevede bir yaklaşım sergileyerek Yunanistan’ın adalar üzerinden kıta sahanlığı belirleme tezine karşı çıktı. Mısır Hükümeti Türkiye’nin BM’ye bildirdiği 28’nci meridyeni kabul etmediğini bildirdi. Bu durum Türkiye tarafından memnuniyet ile karşılandı. Bu durumun Avrupa’nın Akdeniz’de etki alanını daraltacak olması ve Türkiye’nin Kuzey Afrika’daki etki alanını genişletecek bir alan olarak görülmesi Fransa ve Yunanistan’ı rahatsız etti. Fakat AKP iktidarının Mısır’da rejim karşıtı güçleri desteklemesi Mısır’ı Türkiye’den uzaklaşarak Yunanistan’a yaklaştırdı.

Rusya, Suriye ile yaptığı enerji anlaşması ile sismik araştırma ve sondaj yapma hakkı elde etti. Şubat 2015 yılında Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ile Rus savaş gemilerine Akdeniz’de kolaylık sağlayacak 11 anlaşma imzalandı. Tartus ve Lazkiye’de askeri varlığını arttıran Rusya, Kıbrıs Adası'nın doğusunu Rus deniz altıları ile doldurdu.

Sonuç olarak, Doğu Akdeniz’de son dönemde yaşanan istikrarsızlık Rusya’nın işini daha da kolaylaştırdı. Rusya bu istikrarsızlık ortamından faydalanarak Türkiye’ye S-400, Mısır’a S-300 hava savunma sistemleri sattı, Mısır’la Sina Yarımadası'nda radikal gruplara karşı tatbikatlar gerçekleştirdi. Libya’da kurmuş olduğu üslerle güçlendi ve Suriye’deki kalıcı varlığını hatırı sayılır bir şekilde artırdı. Ayrıca Rus şirketleri Mısır’la Zohr Bölgesi'nde yüzde 30'luk doğal gaz anlaşması imzaladı. Erdoğan da Avrupa Birliği’ne Doğu Akdeniz ortak konferansı yapılması konusunda teklifte bulunarak Akdeniz'de Rus egemenliğine son vermeyi planlamakta. Fakat Ruslar, İsrail gazının Akdeniz üzerinden Avrupa'ya transferine müsaade etmeyecektir. Bu ve benzer nedenler ile Rusların Akdeniz'e indiği bilinmektedir. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kısa vadeli dış politika planları sonucu Ruslar, Suriye ve Libya'da etki alanlarını genişleterek Türkiye'yi Akdeniz'de dar bir alana hapsetti.

Rusların Akdeniz'deki etki alanı mevcut şartlar göz önüne alındığında Türkiye-İsrail ilişkilerinin Avrupa'nın teşvikiyle Bakü-Ceyhan-Tiflis hattı üzerinden kırılabilir. Aksi takdirde Türkiye ve Avrupa'nın Rus gazına bağımlılığı devam edecektir.