Victoria's Secret, ikonik defilesi Cher'in sahne alacağı etkinlikle geri dönüyor.
Victoria's Secret, ikonik defilesi Cher'in sahne alacağı etkinlikle geri dönüyor.
Telefon patlatması 21 yıl önce Kurtlar Vadisi'nde işlenmiş
Telefon patlatması 21 yıl önce Kurtlar Vadisi'nde işlenmiş
Robert De Niro'nun mezar taşı
Robert De Niro'nun mezar taşı
Gece Müzeciliği konserleri başlıyor
Gece Müzeciliği konserleri başlıyor
123456789
Victoria's Secret, ikonik defilesi Cher'in sahne alacağı etkinlikle geri dönüyor.
Victoria's Secret, ikonik defilesi Cher'in sahne alacağı etkinlikle geri dönüyor.
Telefon patlatması 21 yıl önce Kurtlar Vadisi'nde işlenmiş
Telefon patlatması 21 yıl önce Kurtlar Vadisi'nde işlenmiş
Robert De Niro'nun mezar taşı
Robert De Niro'nun mezar taşı
Gece Müzeciliği konserleri başlıyor
Gece Müzeciliği konserleri başlıyor
123456789

Bankalar İçin Menkul Kıymet Tutma Zorunluluğu-Piyasa Ekonomisinin Neresindeyiz?

Şenol Babuşcu

Bilindiği gibi TC Merkez Bankası (TCMB) Haziran 2022’de Yabancı Para Yükümlülükler (YP) İçin Türk Lirası (TL) Cinsinden Menkul Kıymet Tesisi uygulamasını başlattı. Düzenlemeyle bankaların YP yükümlülüklerine karşılık TCMB nezdinde bulunduracakları TL cinsinden menkul kıymetlere ilişkin usul ve esaslar düzenlendi. Tebliğde, ekim ayında bazı değişikliklere gidilerek bankaların bu konudaki yükümlülükleri daha da sıkılaştırıldı. Düzenleme ile 2023 yılı başından itibaren TL mevduatın toplam mevduat içindeki payını esas alan hedeflere göre menkul kıymet tesisi uygulamasına geçilmektedir.

Ekim ayında yapılan düzenlemede, ilk düzenlemede yer alan YP yükümlülüklere yönelik hükümlerde değişikliklere gidilirken, kredilerde, kredi artışını esas alan yeni yükümlülükler de getirildi. Bankalar için büyük önem taşıyan ve son derece karmaşık bir şekilde anlatılan düzenlemelerin sadeleştirilmiş ifadesi şöyledir:

Yabancı para mevduata yönelik olarak;

  • Toplam mevduat/katılım fonunun içinde YP mevduat/katılım fonunun payı %40’ın altında ise her durumda hesaplanan yükümlülük tutarı için menkul kıymet bulundurma oranı %5’tir.
  • Toplam mevduat/katılım fonunun içinde YP mevduat/katılım fonunun payı %40 ile %50 arasında ise hesaplanan yükümlülük tutarı için menkul kıymet bulundurma oranı %7’dir (%5+%2).
  • Toplam mevduat/katılım fonunun içinde YP mevduat/katılım fonunun payı %50’nin üstünde ise hesaplanan yükümlülük tutarı için menkul kıymet bulundurma oranı %12’dir (%5+%7).

Ekonomi yönetiminin burada yapmayı hedefledikleri;

  • Bankaların döviz mevduatlarını azaltıp TL mevduatlarını artırmalarını sağlamak,
  • Bankalara zorunlu hazine borçlanma aracı satışı yaparak kamu borçlanmasını kolaylaştırmak,
  • Bankaların düzenlemeye bağlı daha fazla kamu borçlanma aracı almak zorunda olmalarını kullanarak faiz oranlarını düşürmektir.

Düzenlemenin mevduatlarla ilgili hükümlerine bankalar açısından baktığımızda, TCMB verilerine göre halen banka mevduatlarının yaklaşık yüzde 54’e yakını döviz mevduattır (YP mevduat). Bunun yılbaşına kadar sektör genelinde yüzde 50’nin altına inmesi de mümkün görünmemekte olup, bankaların ekonominin kendi içinde dengeler oluşmadan istenen seviyeye düşürmesi zordur. Bankaların bugünkü ortamda döviz mevduatlarının payını düşürmeleri büyük ölçüde döviz mevduatı olan müşterilerini bankadan uzaklaştırmaya çalışmaları ile mümkün olacaktır. Bu zorlama sonucunda kişiler dövizlerini sistem dışına çıkarabilecekler ve yastık altı dövizde artış olabilecektir.

İkinci olarak bankaları düşük faizli ve uzun vadeli kamu borçlanma araçları almaya zorlamak ne derece doğrudur? Bugün 10 yıllık tahvil faiz oranları %12’nin biraz üzerindedir. Doğruluğu tartışmalı TÜİK TÜFE oranının bile %85 olduğu bir ortamda, bu faiz oranları sadece zorlama ile kabul edilebilecek faiz oranlarıdır. Gelecekte faiz oranlarında yükselme olduğu taktirde bankalara zorla satılan bu tahviller bankacılık sektörü için sistemik risk yaratabilecektir.

Kredilere yönelik olarak;

Yazının ilk bölümünde belirttiğimiz üzere, ekim ayındaki düzenlemede getirilen bir yenilik de geçici olmakla birlikte kredi büyümesine göre menkul kıymet tesisine ilişkindir. TCMB’ce belirlenen menkul kıymet bulundurma zorunluluğu, hesaplamaya dahil kredilerin büyüme oranının;

a) 26.08.2022 - 25.11.2022 hesaplama tarihi aralığı için, bir önceki hesaplama tarihine göre yüzde 3’ün üzerinde olması halinde bu oranı aşan kredi tutarı kadar,

b) 30.12.2022 - 29.07.2022 hesaplama tarihi aralığı için yüzde 10’un üzerinde olması hâlinde bu oranı aşan kredi tutarından (a) bendi kapsamında alınan toplam tutarın indirilmesi sonucu kalan tutar kadar, TL cinsinden menkul kıymet bloke olarak tutulacaktır.

Yine menkul kıymet tesisine tabi krediler için kredi faiz/kâr payı oranına göre menkul kıymet tesis edilecektir. Buna göre, yürürlük tarihi başlangıcından 30.12.2022 hesaplama tarihine kadar kullandırılan kredilerden, yıllık bileşik faiz/kâr payı oranı hesaplanarak Merkez Bankası'nca ilan edilen yıllık bileşik referans oranın 1,4 ile 1,8 katı arasında olanlar için %20, 1,8 katından yüksek olanlar için %90 oranında TL cinsinden menkul kıymet bloke olarak bulundurulacaktır.

Ekonomi yönetiminin burada yapmayı hedeflediği:

  • Ekonomi yönetiminin belirlediği alanlar dışında kredi kullandırımlarını önlemek,
  • Kredi faiz oranlarını baskıyla düşürmektir.

Düzenlemenin kredilerle ilgili hükümlerine bankalar açısından baktığımızda; Merkez Bankası'nca ilan edilen yıllık bileşik referans oranını dikkate aldığımızda, bugün için bankalar %17 ile %22 arasında kredi kullandırdığında %20, %22 üstünde faizle kredi kullandırdığında %90 oranında menkul kıymet almak ve sürekli elinde tutmak zorundadır. Dolayısıyla bankalar düşük faiz oranlarından kredi kullandırmaya zorlanmaktadır. Ancak bu faiz oranlarından kullandırılacak krediler, ileride faiz oranlarında bir yükselme söz konusu olduğunda bankalar için ciddi zararlar yaratabilecektir.

Ayrıca, kredilere yönelik getirilen sınırlama geçici uygulansa bile yapılan açıklamalarla çelişmektedir. Bir yandan krediye erişimin kolaylaştırılacağı söylenirken öte yandan bankalara kredi kullandırmayın şeklinde getirilen bu uygulama, ekonomi yönetiminin çelişkilerini de net olarak göstermektedir.

Sonuç olarak, görüldüğü üzere düzenleme bankaları bağlayıcı, belirli şekillerde hareket etme konusunda baskı yapan, piyasa ekonomisinin ötesine geçen zorlayıcı kurallar getirmiştir. Her gün piyasa ekonomisinden uzaklaştığımız yeni uygulamalarla karşılaştığımız bugünlerde, ekonomi yönetimi zorlamalarla piyasayı yönlendirmeye çalışmaktadır. Bütün alınan kararlarda olduğu gibi sadece günü kurtarma amaçlı düzenlemeler, piyasayı düzenleyici ve bankaların çalışmasını kolaylaştırıcı uygulamalar olmayıp tam tersine bankaların çalışmasını zorlaştırıcı baskı ile bankaları istediği yöne çekmeye çalışan uygulamalardır. Sonuçta ekonomi yönetiminin aldığı bütün kararlarda olduğu gibi, bu uygulamayla da bugün için, gün kurtarılıyor gibi görünmekle birlikte, geleceğin ne olacağı şüphelidir.