Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Dünyanın en pahalı muzu
Dünyanın en pahalı muzu
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
123456789
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Dünyanın en pahalı muzu
Dünyanın en pahalı muzu
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
123456789

Amerika Ege'de ne yapmak istiyor?

“Amerika Lozan’ı bilmiyor olabilir mi? “diye soruyor yılların köşe yazarı. “Olamaz” diyor ve ekliyor: “ABD, Rusya’nın boğazlardan geçip, Akdeniz’e inişini engellemeyi planlıyor.” İyi de yıllardır Orta Doğu’da ve Akdeniz’de bulunmayan Rusya’yı, Suriye politikası ile Suriye’ye ve Doğu Akdeniz’in en önemli limanı Tartus’a geri getiren ABD değil mi?

Kıdemli bir diğer dış politika yazarı, “Amerika hep Türkiye ile Yunanistan arasında bir denge gözetirdi. Artık bunu umursamıyor. Bu dengeyi yine gözetmelidir.“ diyor. ABD Türkiye ile Yunanistan arasında dengeyi bugün de gözetiyor ama bu dengenin amacı farklı.

Bir meslektaşım, “geçmişte Türk Yunan sorunlarında çözümün parçası olan ABD’nin şimdi sorunun bir parçası olduğunu” yazıyor. “Türkiye Yunanistan’la sorunlarında kılı kırk yararak hareket etmeli.” uyarısında bulunuyor ama Ege ve Doğu Akdeniz sorununun bu defa Türkiye ile Yunanistan arasında olmadığını yine kendisi söylüyor.

ABD, Girit Adası’ndaki Suda Deniz Üssü’nü takviye ediyor. Dedeağaç’ta büyük bir deniz üssü kuruyor. Bunlar, Montrö Sözleşmesi nedeniyle Türk Boğazları’ndan Karadeniz’e istediği zaman, istediği şekilde geçemediği için, ABD’nin Rusya’yı Çanakkale Boğazı çıkışında karşılama stratejisinin adımları olarak görülüyor. ABD’nin kuzeyden güneye, Ege Adaları’nı da bu amaçla silahlandırdığı ileri sürülüyor.

Hatta adaların Türkiye’yi işgal amacıyla silahlandırıldığı, Yunanistan’ın askerden arındırılmış adalara bu nedenle asker soktuğu, ABD’nin de Yunanistan’a, bu amaçla adalarda konuşlandırsın diye silah ve savaş araç-gereci verdiği anlatılıyor!


Dış politikada komplo teorilerine yer yoktur 

Dış politikada komplo teorilerine yer yoktur. O nedenle, yukarıdaki şıklardan komplo teorisi kokan sonuncusunu ihtiyatla karşılasak bile diğerlerinin hepsi, şu veya bu ölçüde doğrudur da değerlendirmeler eksik ve yanıltıcıdır.

Yunanistan, askerden arındırılmış Ege Adaları’na, 1960’lı yıllardan beri asker yerleştiriyor ve silah depoluyor. Askerler Yunan askerleri, silahlar da birkaç Fransız savaş uçağını ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin (GKRY) Rusya’dan alıp Girit’e aktardığı S300’leri saymazsak, hep Amerikan silahlarıdır.

Bugünün silah teknolojisi ışığında, Anadolu’nun dibindeki adalara, kaşla göz atasında imha edilecek asker ve silah yığmak, vahim bir yanlış olur. Amerika Lozan’ı bildiği gibi bunu da bilir.

Yunanistan’ın, çok daha büyük yığınaklara ve dış desteğe güvenip Anadolu’yu işgal girişimi, “Küçük Asya Felaketi” ile sonuçlanmıştır. Amerika bunun da tanığıdır.

Yakın geçmişteki Kıbrıs Harekâtı, Türkiye’nin, bugünküne oranla çok kısıtlı olanaklarla, Midilli, Sakız, Sisam’dan çok daha büyük ve çok daha güçlü askeri varlık barındıran bir adaya ne kadar kısa sürede hâkim olabildiği, Amerika’nın görmezden geleceği bir gerçek değildir. GKRY’ye silah ambargosunu kaldırmak, Ada'daki üssünü kurtarmaya çalışan İngiltere’nin peşine takılıp, Kıbrıs’ı tekrar birleştirmeye çalışmak ABD’ye bir şey kazandırmaz. Aksine Türkiye’yi ABD’den uzaklaştırır.

O halde ABD ne yapmak istiyor?


ABD’nin oyunu 

Olayları, ne kadar çok şey bildiğini gösterme güdüsünün etkisinde açıklamaya çalışmak, esasın gözden kaçmasına yol açar. Dış politika, hemen her zaman yalın ve görünürdür.

ABD, Yunanistan’ı iki yüz yıldır değişmeyen beklentilerini kaşıyarak cesaretlendirmekte, bir yandan da Türkiye ile korkutup, sözünden çıkmamaya zorlamaktadır. Bu açıdan Ukrayna, Yunanistan’a ders olmalıdır.

Diğer taraftan, Yunanistan'ın Ege'de Lozan Antlaşması'nın kurduğu dengeyi bozmasına; Ege ve Doğu Akdeniz'de Türkiye'nin hakkını gasp etmesine destek olacağı izlenimini yaratarak, Türkiye'ye de "Bana uy, zorluk çıkarma." mesajını vermeye çalışmaktadır.

Bu politika başarısızlığa mahkûmdur. ABD, Rusya’yı yalnızlaştırmak, zayıflatmak, bu amaçla Ege Denizi’ne güçlü biçimde yerleşmek istiyorsa, bunu Yunanistan üzerinden yapamaz.

Yine ABD’nin hedefi Rusya ise ABD’li yöneticilerin ve sözcülerin sık sık tekrarladıkları gibi, Türkiye’nin “ABD’nin değerli bir NATO müttefiki olarak kalmasına” muhtaçtır. Kaldı ki Türkiye, Yunanistan’la karşılaştırılamayacak kadar güçlü, etkili ve elinde önemli kozlar bulunan bir ülkedir. Tek başına Montrö Sözleşmesi bile bunu anlatmaya yeter.

Sorun Türkiye’nin, yönetim zafiyeti nedeniyle ağırlığını ve kozlarını, yerinde ve zamanında kullanamamasıdır.