Ankara’nın medya yüzü AKK Medya Çalışma Grubu
Ankara’nın medya yüzü AKK Medya Çalışma Grubu
Victoria's Secret, ikonik defilesi Cher'in sahne alacağı etkinlikle geri dönüyor.
Victoria's Secret, ikonik defilesi Cher'in sahne alacağı etkinlikle geri dönüyor.
Telefon patlatması 21 yıl önce Kurtlar Vadisi'nde işlenmiş
Telefon patlatması 21 yıl önce Kurtlar Vadisi'nde işlenmiş
Robert De Niro'nun mezar taşı
Robert De Niro'nun mezar taşı
123456789
Ankara’nın medya yüzü AKK Medya Çalışma Grubu
Ankara’nın medya yüzü AKK Medya Çalışma Grubu
Victoria's Secret, ikonik defilesi Cher'in sahne alacağı etkinlikle geri dönüyor.
Victoria's Secret, ikonik defilesi Cher'in sahne alacağı etkinlikle geri dönüyor.
Telefon patlatması 21 yıl önce Kurtlar Vadisi'nde işlenmiş
Telefon patlatması 21 yıl önce Kurtlar Vadisi'nde işlenmiş
Robert De Niro'nun mezar taşı
Robert De Niro'nun mezar taşı
123456789

Başkomutanın Başöğretmenliğe Geçiş Bildirgesi

Halil Özcan

Hâkimiyet-i Milliye gazetesinin (3 Haziran 1921) “Maarif Kongresi” başlıklı başyazısında, önemli bir tespit dikkati çeker: “Milletleri muzaffer eden iki esaslı unsur, asker ve muallimdir.” Bu tespite göre vatanımızın kurtuluşu askerî zaferle ve milletimizin kurtuluşu da eğitim zaferiyle sağlanacaktır.

Savaş ortasında Maarif Kongresi toplamak

Cehalet ve düşmanla savaşı birlikte yürüten Mustafa Kemal Paşa, Maarif Kongresi'ni, 10 Temmuz’da başlayan Kütahya-Eskişehir Savaşı'na rağmen 15 Temmuz 1921 Cuma öğleden sonra, Ankara Darülmuallimîn Konferans Salonu'nda açtı. Erkek ve kadın 250’den fazla öğretmenle toplanan Maarif Kongresi’nde öğretmenleri “gelecekteki kurtuluşumuzun saygıdeğer öncüleri” söylemiyle selamladı. Kongrede, ilkokul ve orta öğretim programları yanında, köy öğretmeni yetiştirilmesi konuları üzerinde duruldu.

Zafer aydınlanma için bir araçtır

İzmir’de 10 Eylül 1922 günü Halide Edip Onbaşı,  Başkomutan'ın zaferini kutlamak istediğinde Paşa, aydınlanma savaşını kafasında başlatmıştır bile: “… mücadelemizin bence en küçük kısmını bitirdik. Geri kalmış halkımızın yetiştirilmesi ve milletimizin Batı medeniyeti seviyesine ulaştırılması için asıl ve büyük mücadelemize şimdi başlıyoruz.”

Başkomutan Bursa’da

Mustafa Kemal Paşa, Mudanya Mütarekesi ile Lozan Konferansı çağrısı arasındaki bu kritik dönemde, Lozan’a gidecek heyet başkanının belirlenmesi, Trakya’nın teslim alınması, saltanatın kaldırılması gibi çok kritik konuları çözmeye çalıştı. Zaferin rehavetine kapılmadan ve hiçbir gecikmeye fırsat vermeden geleceğin inşası için hazırlık yaptı. Bu kapsamda programını açıklamak üzere seçtiği yer, on dört gün kaldığı Bursa oldu. Başkomutan, 15 Ekim günü Bursa’ya gitmek üzere Ankara’dan hareket etti. Bir günlük yolculuktan sonra ertesi gün, Bursa’da coşkuyla karşılandı.

İstanbul öğretmenleri Başkomutan'ın zaferini tebrik etmek istiyor

Büyük Taarruz’un sonucunu büyük bir heyecan ve dikkatle takip eden İstanbul öğretmenleri, zaferini tebrik etmek için Başkomutan ile görüşme talebinde bulundu. Başkomutan, Bursa’daki yoğun gündemine rağmen İstanbul öğretmenleriyle 27 Ekim 1922 Cuma günü görüşmeyi uygun buldu.

Öğretmenlerin Başkomutan tarafından kabulü

İstanbul’da 27 Ekim Cuma günü, Büyük Reşit Paşa Numune Okulu'nda toplanan 472 öğretmen, vapurla Mudanya’ya hareket etti. Öğretmenler, Mudanya’da olduğu gibi Muradiye İstasyonu'nda ve Bursa’daki Başkumandanlık Köşkü’nde de tören ile karşılandılar. Karşılama sonrası Başkomutan, her bir muallim ile ayrı ayrı görüşmeyi tercih etti. Muallimler, birkaç kelime ile en büyük nutuklardan daha açık ve daha etkili olan o anki duygularını ifade ettiklerinde, Paşa da güler yüzüyle hepsine ayrı ayrı karşılık verdi.

Bu tanışma merasiminden sonra Başkomutan, akşam salon toplantısını arzu etti. Öğretmenler heyeti de yemekten sonra Setbaşı’nda bulunan Şark Tiyatrosu Salonu’nda toplandılar. Salonda Mustafa Kemal Paşa’nın sağında Fevzi, Kazım Karabekir ve Kazım Paşalar, solunda İsmet ve Kemalettin Sami Paşalar oturuyordu. Bir başka ifadeyle Başkomutan'ın karargâhı yanındaydı.

Başkomutanlıktan Başöğretmenliğe geçiş

Başkomutan, zafer sonrası, Mudanya Ateşkes Antlaşması'yla Doğu Trakya’yı savaşmadan kurtararak diplomasi alanındaki başarısını ortaya koymuştu. Ancak Boğazlar ile İstanbul hâlâ işgal altındaydı. Henüz barış konferansı da toplanmamıştı. Bunların sonucunu bekleyecek vakit yoktu. Cephede Başkomutanlığını yaptığı muzaffer ordunun komutanlarıyla geldiği salonda eğitim ordusuna, uzun sürecek olan aydınlanma mücadelesinin, hedeflerini ve yöntemlerini sıralayarak Başöğretmenliğe adım atacaktı.

Başkomutanlıktan Başöğretmenliğe geçiş bildirgesi

Mustafa Kemal Paşa, kürsüye geldiğinde yüzündeki o ciddi tebessümle ve tam bir açıklıkla, ilmî bir tez müdafaa eden ölümsüz bir profesör gibi söze başladı. Konuşmasında öğretmenleri, nur ocaklarını temsil eden yüce bir topluluk olarak selamladıktan sonra, öğretmenlerin kalplerindeki duyguları, kafalarındaki fikirleri, doğrudan doğruya gözlerinde ve alınlarında okumanın kendisi için sevinç kaynağı olduğunu ifade etti.

Konuşmasının devamında, kazanılan askerî zaferin, gerçek kurtuluş noktası olmadığını belirtti. Hakikî kurtuluş için önerilerini söylemeden önce hastasını iyileştirmek için çaba gösteren bir doktor gibi önce teşhisini açıklama gereği duydu: "Bir milletin felakete maruz olması demek, o milletin hasta, marazlı olması demektir." Bu bir durum tespitidir. Tıpkı Amasya Tamimi’nin birinci maddesindeki; “Vatanın bütünlüğü, milletin bağımsızlığı tehlikededir” cümlesine benzemektedir. Vatanın bütünlüğü ve milletin bağımsızlığı nasıl Millî Mücadele ile zafere ulaştıysa, milleti yıkımlara uğratan hastalıkla mücadele de Cumhuriyet ile zafere ulaştırılacaktır.

Bursa’da durum tespitinden sonra tedavi yöntemi olarak bilimi işaret etti: “… Hastalığın tedavisi ancak ilmî ve fennî bir tarzda yapılacak olursa şifa verici olur.” Amasya Tamimi’nde çözüm yöntemini, “Milletin bağımsızlığını, yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır” sözü ile dile getirmişti. Mustafa Kemal Paşa, Bursa konuşmasında akıl temelinde, bilim ve fennin kılavuzluğunda yeni bir savaşın yöntemini ve gerekçesini açıklamış oldu. İlim ve fennin oluşturulabilesi için okulun önemli olduğunu vurguladı. Amasya Tamimi’nde ortaya çıkan millî irade, nasıl TBMM ile kurumsallaştıysa, ilim ve fenni de okulla kurumsallaştıracağını belirtmiş oldu. Kazanılan eşsiz zaferi hatırlatarak orduların sevk ve idaresinde ilim ve fenni kılavuz kabul ettiklerini vurguladı.

Amasya Tamimi ve Bursa konuşmasının benzerlikleri

Amasya Tamimi'nin hedefleri “Misak-ı Millî” olarak kabul edilerek Başkomutan'ın liderliğinde zaferle hedefine ulaştırıldı. Bursa konuşmasının hedefleri ise “Misak-ı Maarif” olarak belirlenerek Cumhuriyet'in ilanından sonra Başöğretmenin öncülüğünde hukuksal reformlarla hedefine ulaştırıldı.

Amasya Tamimi sonrası “vatan”; Bursa konuşması sonrası millî bilinç geliştirilerek, “millet” kurtarıldı. Amasya Tamimi, millî egemenlik ve millî bağımsızlığa dayanan Millî Mücadele'nin strateji belgesi olarak kabul edilmektedir. Bursa konuşması da akıl temelinde ilim ve fen kılavuzluğunda çağdaşlaşmanın strateji belgesi olarak kabul edilmelidir.

Amasya Tamimi, İzmir’in işgalinden yaklaşık bir ay sonra yayımlanmıştı. Bursa konuşması, İzmir’in işgalden kurtarılmasından yaklaşık bir buçuk ay sonra yapıldı. Amasya Tamimi, Anadolu’daki yabancı işgaline karşı yayımlandı. Bursa konuşması asırlardır süregelen cehalete karşı yapıldı. Kurtuluş Savaşı, Başkomutan'ın önderliğinde başarıya ulaştı. Çağdaşlaşma savaşı da Başöğretmen'in önderliğinde, Anadolu’yu aydınlatacaktı.

Bursa konuşmasına ruhunu veren kişi, manevî miras olarak da takipçilerine ilim ve fenni bırakacak kadar samimidir. Amasya Tamimi’nde öne çıkan millet egemenliği için de Atatürk, annesinin mezarı başında “millet egemenliği için canımı vermek benim için namus borcu olsun” diyecek kadar içtendir.

Günümüzde, Amasya Tamimi'nin dinamik gücü olan millet egemenliği ve tam bağımsızlık kavramlarıyla, Bursa konuşmasına ruhunun veren ilim ve fenden uzaklaşmak ülkenin içerisinde bulunduğu sorunların temelini oluşturmaktadır.

Başöğretmenlik Bildirgesi yüz yaşında

Atatürk’ün Millet Mektepleri'nin Başöğretmenliğini kabul ettiği gün 24 Kasım’dır. Ancak ebedi öğrencilik vasfını, doğumundan bedeni aramızdan ayrılıncaya kadar sürdüren ve eğitimi etkileyip eğitimden de etkilenen Atatürk, tam yüz yıl önce Başöğretmenliğe geçiş bildirgesini 27 Ekim 1922’de Bursa’da ilan etmişti.

Başöğretmenin aydınlanma ışığını, alnında ve yüreğinde hissederek bunu öğrencilerine aktaranların öğretmenler günü kutlu olsun. Türk aydınlanmasının ebedî Başöğretmeni'ne yüz yıllık minnet duygusuyla.

Unutmadan, Başöğretmen, öğretmenlerin başarısının Cumhuriyet'in başarısı olacağını söylemişti.


NOT: Halil Özcan,  “İstanbul Öğretmenlerinin Bursa Seyahati ve Mustafa Kemal Paşa’nın Başöğretmenliğe Geçiş Konuşması”, DTCF Dergisi, cilt:58, sayı: 2, 2018, s.1585-1608.