Yeni Zelenda turist vergisini üç katına çıkarıyor
Yeni Zelenda turist vergisini üç katına çıkarıyor
ABD müzesinden Türk yetkililere iade
ABD müzesinden Türk yetkililere iade
Iğdırlı Onbaşı Hasan tiyatrosu
Iğdırlı Onbaşı Hasan tiyatrosu
Ressam Mehmet Güleryüz'ü kaybettik
Ressam Mehmet Güleryüz'ü kaybettik
123456789
Yeni Zelenda turist vergisini üç katına çıkarıyor
Yeni Zelenda turist vergisini üç katına çıkarıyor
ABD müzesinden Türk yetkililere iade
ABD müzesinden Türk yetkililere iade
Iğdırlı Onbaşı Hasan tiyatrosu
Iğdırlı Onbaşı Hasan tiyatrosu
Ressam Mehmet Güleryüz'ü kaybettik
Ressam Mehmet Güleryüz'ü kaybettik
123456789

TARİHTE BUGÜN

Haber Merkezi

TARİHTE BUGÜN

20 Temmuz 1974 - TÜRKİYE KIBRIS HAREKATINA BAŞLADI

Kıbrıs Harekâtı, 20 Temmuz 1974'te Başbakan Bülent Ecevit'in Liderliğinde Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Kıbrıs'ta başlattığı harekâttır. Harekâtın ilk ayağı Yunanistan hükûmetinin desteğiyle gerçekleştirilen 15 Temmuz 1974 darbesinin ardından düzenlendi. 14 Ağustos günü başlatılan ikinci harekâtla Kuzey Lefkoşa da dahil olmak üzere adanın yüzde 37'sinin Türk kontrolüne geçmesiyle sonuçlandı. 140 bin ila 200 bin Rum adanın kuzeyinden, 42 bin ila 65 bin Türk adanın güneyinden göçmen oldu. Türkiye Cumhuriyeti harekâtın Zürih ve Londra Antlaşması'nın 4. maddesine istinaden gerçekleştirildiğini savunmaktadır. Fakat Birleşmiş Milletler ve Avrupa Konseyi bu harekâtı işgal olarak değerlendirmektedir.

Kıbrıs'ta bir darbe yapıldığı haberi, Lefkoşa'da bulunan Türk Büyükelçiliğinin gönderdiği şifreli mesajla 15 Temmuz 1974 sabahı Türk Dışişleri tarafından öğrenildi. Kıbrıs'taki durumun Türkiye'nin bir askerî müdahalesini gerektirecek kadar ciddi olduğu değerlendirmesini yapan Türk Hükûmeti, 1960 yılında Kıbrıs Cumhuriyeti Garanti Antlaşması'nın garantör devlet olarak Türkiye'ye verdiği müdahale hakkını kullanmadan önce diğer bir garantör devlet olan İngiltere'nin yetkilileriyle görüşerek birlikte hareket etmek üzere girişimde bulundu. İngiltere kabul etmezse Türkiye'nin yalnız başına hareket etmesi, görüşmeler sırasında Türk Silahlı Kuvvetlerinin hazırlık yapması kararlaştırıldı.

Dışişleri yetkilileri, bu düşünce ve planlarını 16 Temmuz'da İngiltere ve ABD'nin Ankara büyükelçiliklerine bildirdi. 16 Temmuz 1974'te muhalefet partilerinin başkanlarıyla da üç saate yakın bir toplantı yapan başbakan Bülent Ecevit, ertesi gün konuyu müzakere için Londra'ya gitti.

Türkiye heyeti; İngiltere Başbakanı Harold Wilson, İngiltere Dışişleri Bakanı James Callaghan ve Kıbrıs meselesini görüşmek üzere Londra'ya gelen ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Joseph Sisco ile ayrı ayrı görüşmeler yaptı. İngiltere ve ABD, konuya Türkiye gibi yaklaşmamaktaydı. Bu arada Türkiye'de Başbakan Yardımcısı Necmettin Erbakan ve Maliye Bakanı Deniz Baykal, muhalefet partilerinin başkanlarıyla bir toplantı yaptı. Toplantının sonunda tüm muhalefet parti başkanlarının, Hükûmetin kararlığını gördüğü ve destek verdiği ifade edilir.

Türk heyeti, 18 Temmuz 1974 akşamı saat 20.30'da Londra'dan Ankara'ya hareket etti.[59] Başbakan Bülent Ecevit, 19 Temmuz'da 02.00'de Ankara'ya varınca Genelkurmay Başkanlığında komutanlar ile bir toplantı yaptı. İngiltere'deki görüşmelerin aktarıldığı ve hazırlıkların gözden geçirildiği bu toplantıda başbakan Bülent Ecevit, harekâtın amacı ve adının "Barış Harekâtı" olduğunu belirtti. Genelkurmay'daki toplantının ardından Bakanlar Kurulu toplanıp oy birliği ile Kıbrıs'a müdahale kararı aldı. Bakanlar Kurulunun yazılı kararı, 19 Temmuz 1974 sabahı Genelkurmay Başkanlığına ulaştırıldı.

Kıbrıs'taki Sampson darbesinden sonra siyasal ve diplomatik etkinliklerle birlikte askerî hazırlıklar yapılmış; Genelkurmay, 1964 yılından beri hazırlanmış ve geliştirilmiş planlar üzerine çalışmaya başlamış ve görev alacak birlikler alarma geçirilmişti. Bu hazırlıklar çerçevesinde Türk ordusunun harekâta katılabilecek satıh birlikleriyle muharebe ve idari destek birlikleri, Mersin-Taşucu bölgesi ve civarında yığınak yaptı. Deniz ve Hava Kuvvetleri bir yandan savaş hazırlıklarını yürütürken buna paralel olarak Mersin-Taşucu-Kıbrıs üçgeni ve civarında keşif ve devriye harekâtını sürdürdü. Türk ordusu, güneyde Kıbrıs'a karşı hazırlanırken batıda da olası bir Yunan savaşına karşı önlem aldı. Trakya'daki 2. ve 5. Kolordu birlikleri, Yunan sınırına hareket etti. Batı Anadolu'daki Ege Ordusu, sefer görev yerini aldı. Donanma Ege ve Akdeniz'e açıldı ve bazı sivil gemiler, ordu emrine alındı.

Türk heyetinin olumlu bir sonuç elde edemeden Londra'dan dönüşünden sonra Genelkurmay'da yapılan toplantıda hazırlıklar gözden geçirildi. Ordu, daha önce de kararlaştırıldığı gibi, 20 Temmuz 1974 Cumartesi sabahı harekete hazırdı. Türk çıkartma filosu, 19 Temmuz sabahı saat 11.30'da Mersin'den Girne'nin batısına doğru hareket etti. Altı tane boş Türk ticaret gemisinden oluşan sahte çıkarma filosu ise Mağusa'ya doğru yol aldı.

Savaşı gerektirecek durumun baş göstermesi nedeniyle Ankara, İstanbul, Tekirdağ, Kırklareli, Edirne, Çanakkale, Balıkesir, Manisa, İzmir, Aydın, Muğla, Adana, İçel ve Hatay'da, 20 Temmuz sabah saat 07.00'den itibaren bir ay süre ile Anayasa'nın 12. maddesi hükmüne dayanarak sıkıyönetim ilan edildi.

Birinci harekât

Başbakan Bülent Ecevit, 20 Temmuz 1974 sabahı saat 06.10’da şu açıklamayı yaptı:

"Türk Silahlı Kuvvetlerinin Kıbrıs’a indirme ve çıkarma hareketi başlamış bulunuyor. Allah; milletimize, bütün Kıbrıslılara ve insanlığa hayırlı etsin. Bu şekilde insanlığa ve barışa büyük bir hizmette bulunmuş olacağımıza inanıyoruz. Öyle umarım ki kuvvetlerimize ateş açılmaz ve kanlı bir çatışmaya yol açılmaz. Biz aslında savaş için değil, barış için ve yalnız Türklere değil, Rumlara da barış getirmek için adaya gidiyoruz." dedi.

20 Temmuz 1974 sabahı Türk ordusu, adaya saat 06.05'ten itibaren havadan indirme ve denizden çıkarma yapmaya başladı. Kıbrıs'a ayak basan ilk Türk askerleri, paraşütçülerdi. Hava İndirme Tugayının 1. Paraşüt Taburu, Pınarbaşı'na; 2. Paraşüt Taburu ise Gönyeli'ye indi. İlk taburlar inerken ciddi bir ateşle karşılaşmadılar. Denizden çıkarma, Deniz Piyade Tugayına bağlı askerlerce Karaoğlanoğlu (Pentemili) Plajı'na yapıldı. Çıkarma harekâtı başlamadan önce Pladini Plajı'nın ilerisindeki dağlarda önceden belirlenen hedefler Türk jet uçakları tarafından bombalandı. İlk çıkarma aracı saat 08.50’de sahile kapak attı.

Saat 11.15'te 3. Paraşüt Taburu, Pınarbaşı'na; 4. Paraşüt Taburu, Gönyeli'ye indi. 3 ve 4. taburlar, yoğun topçu ve havan ateşine tutuldular. Bu nedenle dağınık olarak inebilen taburlar bir hayli zor şartlarda toparlanabildiler.

Komando Tugayı da 20 Temmuz 1974 sabahı harekete geçti. 1. Komando Taburu, saat 08.20'de Pınarbaşı'na indi. Onu 2. Komando Taburu ile Gönyeli'ye inen 3. Komando Taburu ve Hamitköy'e inen Nevşehir Komando Taburu takip etti.

Tank ve zırhlı araçlarla takviyeli Yunan Alayı, hava kararmak üzereyken Kıbrıs Türk Alayına karşı taarruza başladı. Taarruz, Kıbrıs Türk Alayı tarafından geriye püskürtüldü. Diğer taraftan Rum Millî Muhafız Kuvvetleri, Girne Boğazı'na hâkim oldu ancak 1. Komando Taburu, Doğruyol Tepesi'ni ele geçirerek Girne Boğazı'nı kontrol altına aldı.

Harekâtın ikinci günü Rumlar, havadan inen birliklerle denizden çıkan birliklerin birleşmesini engellemek ve bu birlikleri imha etmek üzere harekât düzenlendi. Ada topraklarında savaş sürerken haberleşme ve koordinasyon eksikliğinden dolayı Kocatepe muhribi, Türk uçaklarınca batırıldı ve 54 asker öldü.[61][66] Kocatepe olayı üzerine Pakistan, seyyar bir hastane; İran seyyar hastane ve sağlık malzemesi gönderirken Libya, Türkiye’ye başta yedek parça olmak üzere her türlü yardımı yapmaya hazır olduğunu bildirmiş ve bu gelişmenin ardından Türkiye için gerekli yedek parça ihtiyacı, Libya tarafından karşılanmıştır.

Dış baskıların artması neticesinde Türk Hükûmeti, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin 353 sayılı kararını kabul ederek harekâtın üçüncü günü olan 22 Temmuz 1974 saat 17.00'den itibaren ateş kesmeye karar verdi ve bu karar Başbakan Bülent Ecevit tarafından saat 10.00'da düzenlenen basın toplantısında açıklandı. Karar açıklandığı sırada henüz Kıbrıs'ta havadan inen birlikler ile denizden çıkan birlikler birleşmiş bir durumda değildi, 17.00'ye kadar bunun gerçekleşmesi beklenmekteydi.

22 Temmuz günü 10.30'da Pladini Plajı'na varan Bora Özel Kuvveti, 3. Komando Taburu ile birlikte saat 17.00'de Girne'ye girdi. Çatışmalar üç dört saat daha devam etti. Küçük Kaymaklı köyü, Lefkoşa Sancağı Mücahitleri tarafından 18.30'da ele geçirildi. 22 Temmuz'dan 30 Temmuz'a kadar geçen süre içinde yaşanan ateşkes ihlalleri sonucunda Türk birlikleri, Yukarı ve Aşağı Dikmen (Dikomo), Kaynakköy (Sihari), Taşkent (Vuno), Akçiçek (Siskilip) bölgelerini ele geçirdiler ve ayrıca Lefkoşa Havaalanı çevresinde de ilerleme kaydettiler. Lefkoşa Havalimanı'nın durumu İngiltere ve Türkiye arasında bir krize yol açmıştır. İngiltere Başbakanı Harold Wilson ile Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Bülent Ecevit arasında havalimanının durumu üzerine sert bir telefon görüşmesi gerçekleşti ve Wilson, Türklerin havalimanına herhangi bir taarruzda bulunmaması konusunda tehditkâr bir tutum aldı. 24 Temmuz 1974 tarihli Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi toplantısında Lefkoşa Havaalanı'nı kuvvet kullanmak suretiyle ele geçirmek için girişimde bulunmamayı kabul etti.

2 ve 3. Türk Komando Taburları da Zeytinli istikametinde ilerlemeye başladı. 22 Temmuz'da 3. Paraşüt Taburunun taarruzu sonucu, Deliktepe'nin ele geçirilmesiyle Türk birlikleri önce Girne’ye girdi, daha sonra da Lefkoşa’ya yöneldi. Ateşkes başlamadan Girne-Lefkoşa hattı birleşti.

Türk Silahlı Kuvvetlerinin bu müdahalesinin sonucunda Yunanistan'daki cunta idaresi ve Kıbrıs Cumhuriyeti'ndeki Nikos Sampson Hükûmeti görevini bıraktı. Yunanistan'da da askerî hükûmet, idareyi sivillere devretme kararı aldı ve yedi yıldır Fransa’da sürgünde bulunan Konstantin Karamanlis'i hükûmeti kurması için Yunanistan'a çağrıldı. Konstantin Karamanlis'in 24 Temmuz 1974'te hükûmeti kurması ile Yunanistan'da 1967'den beri devam eden askerî rejim son buldu.

Cenevre görüşmeleri ve ikinci harekât

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin 353 sayılı kararının 5. maddesine göre Türkiye, Yunanistan ve İngiltere'nin Kıbrıs'ta anayasa düzeninin yeniden kurulması amacıyla derhâl görüşmelere başlaması gerekmekteydi. Bu sebeple düzenlenen Birinci Cenevre Konferansı, 25 Temmuz 1974'te toplandı ve altı gün sürdü ve 30 Temmuz'da imzalanan Cenevre Antlaşması ile sona erdi. Üç Dışişleri Bakanı, Kıbrıs Cumhuriyeti'nde Türk ve Rum olmak üzere iki otonom idarenin mevcut olduğunu kabul ettiler ve bundan doğan sorunları gelecek görüşmelerde görüşmek için anlaştılar.

Protokolde garantör devletlerle Türk ve Rum toplumlarının temsilcilerinin katılacağı II. Cenevre Konferansı'nın 8 Ağustos 1974 günü toplanması öngörülmüştü. İkinci konferansa kadar Rum ve Yunan askerlerin Türk bölgelerinden çekilmeleri gerekiyordu ancak bu olmadı. Ayrıca Rumlar ve Yunanlar, Türk bölgelerine saldırılarını sürdürüp birçok Türk'ü esir almış; özellikle Muratağa, Atlılar, Sandallar ve Taşkent gibi yerlerde Türkler kuşatma altına alınmıştı.

İkinci Cenevre Konferansı, 8 Ağustos 1974'te başladı. Türk tarafı Kıbrıs'ta coğrafi esasa dayalı federatif bir devlet biçiminin benimsenmesini önerdi ancak bu öneriyi Rum tarafı kabul etmedi. Türk askerî yetkililer; Rum kuvvetlerine daha fazla zaman kazandırmamak, köprü başındaki Türk kuvvetlerinin ve Türk köylerinin güvenliğini sağlamak, birinci harekât sonucunda sağlanan üstünlüğü yitirmemek için; Türk Hükûmeti ise Türk köylerinde soykırıma devam edildiği haberlerinin gelmesi üzerine 14 Ağustos'ta ikinci harekâtı başlatma yönünde hemfikir oldular.

Cenevre'de sürdürülen görüşmeler sırasında anlaşmanın mümkün olmadığı kanaati kesinleşince harekâtın yeniden başlatılacağı anlamına gelen "Ayşe tatile çıksın." (Ayşe, Turan Güneş'in kızı Ayşe Güneş Ayata'nın adıdır.) parolasını Türk Dışişleri Bakanı Turan Güneş, Başbakan Bülent Ecevit'e bildirdi.

Konferans, 14 Ağustos saat 02.20'de bir sonuç alınamadan dağıldı. 14 Ağustos 1974 sabahı saat 04.30'da Kıbrıs'taki Türk birlikleri harekete geçtiler. Doğu yönünde başlayan bu saldırı harekâtını 15 Ağustos 1974'te Komando Tugayı ve Kıbrıs Türk Alayı Kuvvetlerinin batı yönündeki saldırı harekâtı izledi ve Türk birlikleri, Kıbrıs'ın kuzey kıyısında doğudan batıya doğru bir dörtgen çizmeye başladılar. Bu dörtgenin bir tarafı kuzey kıyısı; öteki kenarı ise Atilla Hattı olarak bilinen, merkezi Lefkoşa olmak üzere doğuya ve batıya yayılan hattı. Varılması planlanan son hedefler doğuda Mağusa, batıda ise Lefke idi. Çarpışmalar daha çok ilk gün ve Omorfo, Lefke, Çatalköy ve Ortaköy'de oldu. İkinci Barış Harekâtı'nın üçüncü günü sonunda ada topraklarının %38'i ele geçirildi ve hedeflenen Mağusa-Lefke hattına ulaşıldı.

Sonuçlar

Kıbrıs Barış Harekâtı sonunda tarafların kayıpları şöyleydi:

Türk Silahlı Kuvvetleri; 415 karacı, 65 denizci, 5 havacı ve 13 jandarma olmak üzere toplam, 498 ölü ve 1.200 yaralı vermiştir. Kıbrıs Türk tarafında ise 70 mücahit ölü, 270 sivil ölü, 1,000 yaralı.

Kıbrıs Türkleri genel olarak 1.672 ölü ve binlerce yaralı vermiştir. Rumlar ve Yunanlar ise 4 bin ölü ve 12 bin yaralı vermiştir.

Savaşın dışında olmasına rağmen BM Barış Gücü askerleri de kayıp vermişti: 3 Avusturyalı asker ölmüş, 24 Avusturyalı, 17 Fin, 4 İngiliz ve 3 Kanadalı asker de yaralanmıştı.

1975 yılında Kıbrıs Türk Federe Devleti, 15 Kasım 1983'te ise Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti kurulmuştur.