Lucas Torreira ile Devrim Özkan
Lucas Torreira ile Devrim Özkan
Sosyal Medya ve Kandırılma
Sosyal Medya ve Kandırılma
Reyting kurbanı dizi
Reyting kurbanı dizi
61. Altın Portakal Fim Festivali
61. Altın Portakal Fim Festivali
123456789
Lucas Torreira ile Devrim Özkan
Lucas Torreira ile Devrim Özkan
Sosyal Medya ve Kandırılma
Sosyal Medya ve Kandırılma
Reyting kurbanı dizi
Reyting kurbanı dizi
61. Altın Portakal Fim Festivali
61. Altın Portakal Fim Festivali
123456789

''Cezasızlık algısına müsaade etmeyeceğiz''

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik, AK Parti MYK toplantısı sonrası açıklamalarda bulundu.

Haber Merkezi

ANKARA - AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik, AK Parti MYK toplantısı sonrası açıklamalarda bulundu.

AK Parti'li Çelik'in açıklamalarından satır başları:

Batı toplumlarında insanlar üniversitelerde, sokaklarda her yaştan üniversite öğrencileri Gazze’ye sahip çıkarken, hükümetler soykırımcı siyasete destek veriyorlar. İspanya gibi, Belçika gibi ilk başta Refah Sınır Kapısına gidip Gazze halkına sahip çıkan ülkenin başbakanları oldu. Arkadan Filistin devletini tanıyan açıklamalar geldi. 

Uluslararası sistemin ve kurumların bunu seyretmesi neticesinde ortaya çıkan tablo en son gelinen yerde İsrail, Netanyahu hükümeti Guterres’i istenmeyen adam ilan etti.

Bu olay ilk başladığında Netanyahu’nun ilk sözleri İsrail vatandaşlarının korunması ile ilgili değildi. İlk cümlesi olaylar olur olmaz bölge haritalarını değiştireceğiz şeklinde bir yaklaşımdı.

Gelinen noktada bölgesel savaşı artırarak burada Netanyahu kendisinin hukuk önünden kaçmasını sağlayamaya çalışıyor, bütün bölgeyi ateşe atmaya çalışıyor dedik. Bölgesel savaşın gerçekleşmesi söz konusu oldu. Bugün Lübnan’ı yeni Gazze yapmaya çalışan soykırımcı şebekenin faaliyetleri ile karşı karşıyayız.

Akdeniz’in her tarafını savaş gemileri ile doldurdular. Akdeniz’de balıkçı kayığının gezeceği yer kalmadı. İsrail’in kendini savunma hakkı var deniyor. İsrail’in kendisi savunma hakkı var dedikçe İsrail Suriye’ye, Lübnan’a, Yemen’e saldırıyor.

Birtakım batılı ülkeler örneğin İran söz konusu olduğunda İsrail’den çok daha fazla, İsrail’in İran saldırısına İran karşılık verdiğinde biz İran’a gereken karşılığı veririz diye Netanyahu’dan daha çok Netanyahu’cu bir dille konuşuyorlar. Herkes topyekun uluslararası hukukun çalışmasını, işlemesini engelleme yönünde bir tavır gösteriyor.

Türkiye gibi bu siyonist işgalciliğe karşı hakikati duyuran ülkelere karşı da ortaya koydukları tavır tamamen yalan kampanyası, hakikati örtme kampanyası üzerinden işlemektedir.

İsrail’in kendini savunma hakkı düşüncesi egemen bir devletin kendini savunma hakkını ifade eden bir cümleden çıkmıştır. Kim ki İsrail’in kendini savunma hakkı var diyor, İsrail’e daha çok çocuk öldürmesi için yetki vermiş oluyor. Bütün bunların paydaşı haline gelmiş oluyor.

Filistinliler öldürüldüğü zaman bir çatışma çıktı ve şu kadar Filistinli öldürüldü deniyor. Peki bu çatışmayı çıkaran kim? Bununla ilgili kayıt yok. Filistinliler öldürüldü dediği zaman işin gerçeği şu İsrail güçleri hedef gözeterek öldürmek kastıyla ateş etti ve Filistinliler öldü. Ama bunu sunarken bile örtbas etme mantığı içerisinde söylüyorlar. Şimdi aynısını Lübnan için söylüyor. Egemen bir devlet olan Lübnan ordusuna '5 km’ye kadar geri çekilin' diyor. Türkiye’den yükselen ses ve buna eşlik eden birkaç ses dışında herkes bunun karşısında sessiz kalıyor.

Çağrı cihazlarını bir ölümcül silaha dönüştürerek bunların kullanılma biçimine müdahale ederek İsrail sivil iletişim araçlarını silaha dönüştürerek yeni bir suça imza atmıştır. Uluslararası sistemin namusu Netanyahu hükümetini yargılayıp yargılamamaktan geçmektedir. Ceza almadığı müddetçe bunun herhangi bir şekilde netice doğurması mümkün değildir, katliamlar devam eder.

Cumhurbaşkanımız başından itibaren savaşın genişletme olduğunu net bir şekilde ifade etti bir insanlık cephesi kurulmasını ifade etti. İlk defa birileri düşük sesle de olsa, yarım cümlelerle de olsa insanlık cephesine dair cümleleri kurmaya başladılar. Başta BM olmak üzere uluslararası kuruluşların tamamında ortaya çıkan tablo sadece izlemekle ilgili bir tablodur.

Şimdi Gazze’den sonra Batı Şeria’da aynı eylemleri gerçekleştiriyor. Lübnan’da aynı eylemleri gerçekleştiriyor, İran’a ne zaman saldıracak diye yeni açıklamalar yapılmaya devam ediliyor. Gazze’yi işgal etmeye kalkan siyonist işgalciler Gazze’yi işgal edemediler.

Bugün Gazze’de bir soykırım suçu işliyorlar, bunun eninde sonunda hesabını verecekler, Gazze’yi işgal edemeyenler BM Güvenlik Konseyi’ni birçok kere işgal ettiler. Birçok devlet, kendi hükümetlerinin aşağılanmasını sineye çekerek Akdeniz’e İsrail’i savunmak üzere savaş gemisi göndermeye devam ediyor. Oraya gönderilen savaş gemisi ve gösterilen efor yerine diplomasi ve İsrail’in siyonist işgalciliğini engelleyecek adımlara enerji harcansaydı şimdiye kadar bu kadar insan ölmemiş olacaktır.

Gazze’yi işgal etmeye kalkanlar Gazze’yi işgal edemediler. BM Güvenlik Konseyi’ne diz çöktürüyorlar. Bu şekilde siyonist işgale çıkan hükümetlerinde liderlerine çekimser açıklamalar yaptırıyorlar. Ortaya çıkan tabloda Netanyahu’nun soykırımcı şebekesi insanlık değerlerini aşağılamaya devam ediyor.

Sayın Cumhurbaşkanımızın ortaya koyduğu tespitlerin ne kadar doğru olduğu görülmektedir. Netanyahu BM Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada bir ifade kullandı. Lanetli olan bölge ve kutsal bölge diye ikiye ayrıldı. İran, Suriye, Yemen’in olduğu bölgeyi lanetli olarak altını çizdi. Burada her türlü insanlık dışı zulmü işleyecek hazırlığı olduğu, asıl lanetlenmesi gereken lanetli işleri soykırım şebekesinin yapacağını ifade etmiş oldu.

Zaman zaman duyduğumuz İsrail’in soykırım siyaseti karşısında Türkiye tarafsız olmalı gibisinden cümleleri insanlığa hakaret sayarız. Gazze sadece Filistin değildir, Gazze insanlık cephesinin somutlaştığı yerdir.

Bugün Türk siyasetinde nezih bir devlet adamı olarak tanıdığımız Saadet Partisi Kurucu Genel Başkanı Recai Kutan’ın vefat haberini aldık, çok üzgünüz, değerli ailesine ve sevenlerine baş sağlığı diliyoruz.

Şiddet olayları oldu bir kadın polisimiz şehit edildi. Geçtiğimiz günlerde iki kadın cinayeti art arda işlendi. Bir katilin vahşide öldürdükten sonra surlardan aşağı atlayarak intihar etmesine kadar süreç son derece üzücü. Bugün Cumhurbaşkanımız MYK’daki açılış konuşmasında bu tabloya geniş bir yer ayırdı. MYK toplantısına girerek tecavüze uğrayan Sıla bebeğin hayatını kaybettiğini öğrendik. Bütün bunlardan dolayı üzgünüz. Siyasetin üstüne düşen görevler, infaz yasasıyla ilgili düzenlemeler olsun tabi ki bu çerçevede her zaman gözden geçirilecektir. Cumhurbaşkanımızın verdiği net mesaj şudur. Kesinlikle cezasızlık algısına müsaade etmeyeceğiz.

Önümüzdeki günlerde Cumhurbaşkanımız açıklama yapacaklar. Bizim en hassas olduğumuz konudur. Her alanda asayiş tedbirleri yasal düzenlemeler tek başına dünyanın hiçbir yerinde yetmez. Fakat burada kültürel ve ahlaki hassasiyetlerin, toplumsal hassasiyetlerin en üst noktaya kadar çıkarılması, cezasızlık algısının kırıntısının bile söz konusu olmaması için üstümüze düşeni yapmaya devam edeceğiz.

Günübirlik söylemlerden tutun da eğitim hayatına kadar, medya dilinden tutun, siyaset diline, siyaset dilinden tutun sinemada kullanılan dile kadar hassasiyetle ele alınması gereken bir konu. Şimdi AK Parti olarak buradaki hassasiyetimiz çok yüksektir. Değişen hayat koşulları çerçevesinde ne kadar düzenleme yaparsanız yapın bunların güncellenmesine ihtiyaç var.

Tüm bunlarla ilgili çalışmalarımızı yürütüyoruz. Kadınlarımız ‘rahatça eve gidemeyecek miyiz?’ şeklindeki sitemlerini duymuyor değiliz. Kadınlarımızın güvenliği ülkemizin güvenliğidir.

Kadınlarımızın sokaklarda rahatça hareket edebilmesi için ne gerekiyorsa yapacağız, cezasızlık algısının oluşmasına hiçbir alanda müsaade etmeyeceğiz.

Çocukların korunmasıyla ilgili olarak hassasiyetlerimizi üst düzeyde tutmaya devam ediyoruz. Çocuklara dönük olarak araştırma komisyonu kurulması için grubumuz Meclis’te girişimde bulunacak. Çocukların korunmasına dönük olarak bunun gerçekleşmesi sağlanacak.

Bu konuda geçmiş zamanlarda zor günlerde mücadele eden Özdemir Bayraktar beyefendiyi rahmetle anıyoruz. TEKNOFEST alanına gezdiğimizde gördüğümüz şudur; üniversitelerimiz müthiş özgüvenle biz yaparız, taklitçi, takipçi, ithalatçı olmak zorunda değiliz. Özgünüz, milli teknolojimizi üretiyoruz, öncüyüz şeklindeki özgüvene sahip olduklarını görüyoruz. TEKNOFEST dolayısıyla bir özgüven devrimidir.

Burada Selçuk Bayraktar Bey'e, Haluk Bayraktar Bey'e teşekkür ediyoruz. Sanayi Bakanımız Mehmet Fatih Kaçır Bey, TEKNOFEST'in paydaşları, gönüllülere teşekkür ediyoruz. Üniversitelerimizin fakülte sayıları, uluslararası yayınlarıyla övündükleri gibi TEKNOFEST takımlarıyla övünüyorlar. Yaklaşık 1 milyon 100 bin vatandaşımız orayı ziyaret etti. Bu özgüven gerçekten küresel düzeyde ilgi çeken, çeşitli büyükelçilerin, yabancı konukların şaşkınlık ve takdirle karşıladığı tablo ortaya koymuştur.

Oruçreis araştırma gemimiz Somali’ye uğurlandı. Denizde 5’er bin km’lik alanda temsil eden üç ruhsat alanda çalışmalar yapacak. 7 aylık bir çalışma yürütecek. TPAO veri iletişim müdürlüğünde işlenip değerlenecek ve değerlendirme sonucuna göre sondaj yapılıp yapılmamasına karar verilecek. Ülkemizi korumaya, soykırımı durdurmaya, tüm bunlar çerçevesinde insanlık cephesinin en asil, soylu adreslerinin başında gelen Türkiye’mizi daha da güçlendirmeye devam edeceğiz ifadelerini kullandı.