Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Dünyanın en pahalı muzu
Dünyanın en pahalı muzu
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
123456789
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Dünyanın en pahalı muzu
Dünyanın en pahalı muzu
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
123456789

“Reel kesim önünü göremiyor”

Prof. Dr. Aziz Konukman, haziran ayında reel kesim güven endeksinin büyümeye karşın gerilemesini değerlendirirken, “Bunun nedeni ekonominin büyüyor olması. Ama büyümeye rağmen bu durumun puan olarak düşmesi geleceğe dönük olarak çok olumlu bir sinyal vermiyor. Reel kesim önünü göremiyor” dedi.

Deniz Dalgıç

ANKARA- Prof. Dr. Aziz Konukman, haziran ayında reel kesim güven endeksinin büyümeye karşın gerilemesini değerlendirirken,  “Ekonomide büyüme konjonktürlerinde reel güven endeksi 100'ün çok çok altına inmez. Ama büyümeye rağmen bu durumun puan olarak düşmesi, geleceğe dönük olarak çok olumlu bir sinyal vermiyor. Reel kesim önünü göremiyor” diye konuştu.

Prof. Konukman, GAZETE DURUM'a Merkez Bankası'nın açıkladığı haziran ayına ilişkin reel kesim güven endeksini değerlendirdi. Konukman'a yönelttiğimiz sorular ve yanıtları şöyle:

Merkez Bankası'nın açıkladığı haziran ayına ilişkin reel kesim güven endeksi bir önceki aya göre 3 puan düşerek 106,4 seviyesine geriledi. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Endeksin 100'ün üstünde olması aslında pozitif bir durumdur. 100'ün altında olması ehven-i şerdir (kötünün iyisi). 100'ün altında kaldığında göreli olarak kötü bir durumu gösterir. Diğer endeksler daha da berbat. 100'ün çok çok altında. Örneğin tüketici güven endeksi çok daha kötü.

Reel kesim güven endeksi, tüketici güven endeksinden neden daha yüksek? Tüketicide ekonomiye büyük bir güvensizlik mi var?

Reel kesim güven endeksinin yüksek çıkmasının nedeni ekonominin büyüyor olmasıdır. Ekonominin büyüme konjonktürlerinde reel güven endeksi 100'ün çok çok altına inmez. Ama büyümeye rağmen bu durumun puan olarak düşmesi geleceğe dönük olarak çok olumlu bir sinyal vermiyor. Yani reel kesim önünü göremiyor.

Bir de TÜFE ile ÜFE arasındaki makas neredeyse ikiye katlanmak üzere. Üretici fiyatları, tüketici fiyatlarının neredeyse iki misli üzerinde. Bu reel sektöre ciddi bir maliyet yükü oluşturuyor. Bununla beraber, reel sektör fiyatlarken özellikle büyük firmalar çok güçlük çekecekler. Çünkü gecikmeli de olsa belli bir oranda bunu tüketiciye yansıtmak zorunda kalacaklar. Şimdi hemen yansıtamıyorlar. Bunu yansıtmaya kalktıklarında göreceğiz ki TÜFE üç haneli rakama ulaşmış olacak. Bu da reel sektörü talep açısından frenleyecektir. Dolayısıyla reel sektörde işlerin düzelebilmesi için ya da umutların artabilmesi için mutlaka tüketici kesiminde satın almayla desteklenmiş bir talebin olması lazım. Oysa görüyoruz ki hayat pahalılığı buna izin vermiyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan bile hayat pahalılığının altını çizdi.

Birikmiş enflasyonun tüketiciye yansıtılmadığını söylediniz. Sizce ne zaman tam anlamıyla yansıtılacak?

Üç haneli enflasyon ne zaman olacak sorusu o. Burada ne olur? Mesela FED'in faiz artırımları devam ederken siz ısrarla faizi sabit tutarsanız, faizleri FED faizlerine göre uyarlamazsanız, bu kuru daha da patlatır.

Kurun patlamasıyla ne olur?

Türkiye ekonomisi, ithal girdilere bağlı bir ekonomi olduğu için ithal girdilerin döviz cinsinden fiyatları artmasa bile TL cinsinden fiyatları artış sürecine girer. Yani kronik bir biçimde, senin inatla politika faizini sabit tutman bunun karşısında da her seferinde FED'in politika faizini yükseltecek olması ki yıl sonuna kadar kimine göre 3, kimine göre 4 faiz artışı daha yapacak. Buna bir de Avrupa Merkez Bankası eklenecek. O zaman bu durumda kur üzerinde ciddi baskılar olacak. Kur artacak.

Kurun artması neye yol açar?

Kurun artmasıyla ithal girdilerin fiyatlarında dolar cinsinden bir artış olmasa bile bu maliyetleri daha da etkileyecek. Ve reel sektörü önünü göremez hale getirecek. Hatta reel sektör bu maliyetleri uzun bir süre fiyatlara yansıtamayacak.

Bu durumun kontrol altına alınabilmesi için nasıl bir yol izlenmeli?

Bir kere bu, para politikası. Siyasal iktidar sebep, enflasyon sonuç. Öyle yaşıyoruz. Artık politika araçlarını onun değerlendirme şansı yok. Bu iktidarın seçim sonuna kadar şapkadan tavşan çıkarma ihtimali giderek güçleşti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Para Politikası Kurulu'nun toplantısını sürpriz olmaktan çıkardı.