Ankara’nın medya yüzü AKK Medya Çalışma Grubu
Ankara’nın medya yüzü AKK Medya Çalışma Grubu
Victoria's Secret, ikonik defilesi Cher'in sahne alacağı etkinlikle geri dönüyor.
Victoria's Secret, ikonik defilesi Cher'in sahne alacağı etkinlikle geri dönüyor.
Telefon patlatması 21 yıl önce Kurtlar Vadisi'nde işlenmiş
Telefon patlatması 21 yıl önce Kurtlar Vadisi'nde işlenmiş
Robert De Niro'nun mezar taşı
Robert De Niro'nun mezar taşı
123456789
Ankara’nın medya yüzü AKK Medya Çalışma Grubu
Ankara’nın medya yüzü AKK Medya Çalışma Grubu
Victoria's Secret, ikonik defilesi Cher'in sahne alacağı etkinlikle geri dönüyor.
Victoria's Secret, ikonik defilesi Cher'in sahne alacağı etkinlikle geri dönüyor.
Telefon patlatması 21 yıl önce Kurtlar Vadisi'nde işlenmiş
Telefon patlatması 21 yıl önce Kurtlar Vadisi'nde işlenmiş
Robert De Niro'nun mezar taşı
Robert De Niro'nun mezar taşı
123456789

Kültür Atölyesi 29 Haziran

29 Haziran 2022 - Günün filmi, kitabı ve sahne etkinlikleri...

Gülara Subaşı

BEYAZ PERDEDE BUGÜN

Ouistreham - Ayrı Dünyalar (2021) - Emmanuel Carrère

2005 yılında yönetmenliğini üstlendiği ilk kurmaca film olan "La moustache" ile Cannes Film Festivali’nden ödülle dönen Fransız yönetmen Emmanuel Carrère'in 14 yıl sonra gerçekleştirdiği ikinci filmi, "Ouistreham" dijital platform MUBI'de gösterime girdi.

Ouistreham, Fransız gazeteci Florence Aubenas'ın, kuzey liman kenti Caen'deki deneyimleriyle Fransız toplumunda yükselen güvencesizliği araştıran kurgusal olmayan en çok satan eseri Le Quai de Ouistreham'a dayanıyor. Fransa'nın en özgün kurgusal yazarı olarak tanınan Carrère'nin senaryosunu da kaleme aldığı yapımda, senaryo yazımında Carrère'ye Hélène Devynck eşlik ediyor.

Başrollerinde usta oyuncu Juliette Binoche, Hélène Lambert, Louise Pociecka ve Steve Papagiannis'in yer aldığı Ouistreham, San Sebastián Uluslararası Film Festivali'nde En İyi Avrupa Filmi ödülünü kazandı ve 2 ödüle aday gösterildi.

Cineuropa eleştirmenlerinden Fabien Lemercier film için şunları yazdı: "Kasıtlı olarak klasik bir tonda film çeken ve banal zorlukların kendileri adına konuştuğu bir sosyal dünyayı daha iyi yansıtmak için her türlü aşırı tekliften veya sertlikten kaçınan yönetmen, hayal kırıklığına uğratmıyor ve önemli bir konuyu, geniş bir izleyici kitlesine sunacak uzun metrajlı bir filme imza atıyor."

Filmin konusu:

Sosyal adaletsizlik ve iş güvencesi üzerine bir kitap yazmayı planlayan tanımış gazeteci Marianne Winckler, araştırma yapmak için gerçek kimliğini ifşa etmeden, Fransa'nın kuzeyine gider ve temizlik işçiliği yapan kadınlara katılır. Bir yandan sosyal görünmezlik ve geçim kaygısını şahsen deneyimlerken, bir yandan da kadın meslektaşlarıyla dayanışmanın gücünü keşfeder. Koşulların ağırlığıyla kadınlar arasında dayanışma ruhu güçlüdür; ancak gerçek ortaya çıkınca güvenleri sarsılacak mıdır?

Fransa’daki gig ekonomisine eğilen bu dokunaklı hikaye, Fransa'daki işçi sınıfının yaşadığı zorluklara ışık tutan, güvencesiz emek ve gazetecilik etiğine dair derin bir inceleme.

Cannes’da Yönetmenlerin On Beş Günü bölümünün açılışında gösterilen Ouistreham, Fransız gazeteci Florence Aubenas’nın kimliğini gizleyerek çalıştığı günleri ve gözlemleri anlattığı kurgusal olmayan kitabından sinemaya aktarıldı.

George Orwell’in Wigan İskelesi Yolu (Orijinal adı: The Road to Wigan Pier) romanından ilham alan Aubenas, 2009 yılında sıradan bir işçi gibi davranarak bir süre temizlik görevlisi olarak çalıştı, kitabını da buradaki tecrübelerinden yola çıkarak kaleme aldı.


RAFLARDA BUGÜN

Kumsalda - Nevil Shute

20'nci yüzyılın İngiliz yazarlarından Nevil Shute'un 1957 yılında yayımladığı bilim kurgu romanı "Kumsalda" (Orijinal adı: On the Beach) İthaki Yayınevi'nin yeni çıkanları arasında.

Döneminin en çok okunan yazarlarından Nevil Shute’un iki dünya savaşını da gören bir uçak mühendisi olduğunu bilince, edebiyatındaki, mesleğini seven, çalışkan, iyi niyetli ama dünyanın korkunçluğuyla karşı karşıya kalan çaresiz karakterlerini daha iyi anlayabiliyoruz. Ancak Nevil Shute sadece karamsar değildi, mühendisliğin, bilimin insan hayatını nasıl daha iyiye götürebileceğini de düşünen bir yazardı. Yayımlandığı zamanın korkularını açıkça görebileceğimiz Kumsalda, günümüzde de kendini unutturmayan “büyük savaş” endişesini ve bu savaşın kazananı olmayacağını anlatıyor.

Kitabın konusu:

Dünyadaki son nesil. Üçüncü Dünya Savaşı’nın masum kurbanları. Gittikçe yaklaşan radyoaktif bulut. Medeniyetin son günleri. Avustralya’ya sığınan Amerikan denizaltısı Scorpion’ın kaptanı Dwight Towers, eşiyle çocuklarının hâlâ yaşadığına inanmak istiyordu. Yeni istihbarat subayı Peter Holmes ise kaçınılmaz sonu ailesiyle nasıl karşılayacağını düşünüyordu. Hayatını çalışarak, birçok arzusunu gerçekleştirmeye cesaret edemeden geçiren bilim insanı John Osborne ise kalan zamanını elinden geldiğince güzel geçirmeye kararlıydı. Sonra bir umut: Seattle yakınlarından gelen bir sinyal. Belki de hayatta kalan birileri daha vardı. Son bir göreve çıkan bu adamlar ne olursa olsun pes etmeden kıyametle yüzleşeceklerdi. Kumsalda, hayal bile edemeyeceğimiz bir kâbusu yaşayan sıradan insanların hikâyesi.

“Nükleer savaşın ardından radyasyon zehirlenmesiyle ölen bir dünyanın unutamayacağınız bir anlatımı.” –The New York Times

“DÜNYANIN SONU DEĞİL Kİ BU. YALNIZCA BİZİM SONUMUZ. DÜNYA ESKİDEN NASILSA YİNE ÖYLE DEVAM EDECEK.” sloganıyla satışa çıkan kitabı İngilizceden çeviren Gizem Dinç.

Kitaptan bir kesit:

"Hepimiz ... Aynı anda hastalandık. Talihli sayılmaz mıyız? Bir nükleer savar çıkarsa dünyanın durumu ne olur, insanlar nasıl bir felaketle karşı karşıya kalır, savaş alanları dışında kalanlar için kurtuluş yolu var mıdır? ... Eğer kurtuluş yolu yoksa, bütün insanlık yok olup gidecek midir? Bu sorular hâlâ birçok insanın aklını kurcalıyor. Yeni binyılda da insanlığın peşini bırakmayacak olan en büyük kaygılardan biri de bu, hem de en dehşet verici olanı. İşte Nevil Shute, Kumsalda'da bugün de birçoğumuzun düşünmekten kendini alamadığı bu dehşet verici konuyu ele alıyor. Üstelik onun işlemiş olduğu bu konu üzerinde, ikinci mesleği gereği, bilimsel açıdan olsun, askeri açıdan olsun geniş bilgi sahibi olması da eseri etkili kılıyor."


SAHNEDE BUGÜN

Baturay Özdemir

Çarşamba akşamı Başkentlileri kahkahalara boğacak bir isim sahnede olacak. Baturay Özdemir kendi yazdığı stand-up gösterisiyle izleyenlere eğlenceli dakikalar yaşatacak.

Yeni nesil komedyenlerin öne çıkan isimlerinden Baturay Özdemir stand-up kariyerine Ankara’da başladı. Bugüne kadar 20 ilde, 400’den fazla gösteri yapan komedyen, birçok televizyon ve sinema projesinin yaratıcı ekiplerinde bulundu ve bazılarında konuk oyuncu olarak yer aldı. Türkiye’de stand-up’ın yaygınlaşması için yapılan bir çok projede de yer alan komedyen, BKM mutfak açık mikrofon gösterilerinde sahne alıyor ve moderatörlük yapıyor.

Gösterisini, kadın erkek ilişkileri ve politik şakalar üzerinden götüren Özdemir, şovun seyrini interaktif yönde ilerletiyor. Geniş bir bilgi birikiminin ürünü olduğu fark edilen, üzerine düşünülmüş şakalara kahkahalarla gülmek isteyen başkentliler, bu akşam Atılım Üniversitesi Amfi Tiyatro'da 21.00'de sahnede olacak Özdemir'i izlemeye gidebilir.


Ceza

Türk rap müziğinin efsane isimlerinden Ceza bu akşam İstanbul'da sahnede.

Poll Production organizasyonu ile gerçekleşecek Paraf Kuruçeşme Açıkhava Konserleri’nde sevenleriyle buluşan Ceza, efsaneleşmiş şarkılarını rap müzik severlerle birlikte seslendirecek.

Suspus, Holocoust, Yerli Plaka, Evin Delisi, Neyim Varki, Fark Var gibi parçalarıyla Türkçe rapin yaşayan efsaneleri arasına adını yazdıran rapçi Çarşamba akşamını unutulmaz bir konserle renklendirecek.

Bugüne kadar gerçekleştirdiği konser ve albümleriyle rap çıtasını her zaman yukarı taşıyan Ceza, MTV Avrupa Müzik Ödülleri’nde, En İyi Türk Şarkıcısı ödülünün ve 2020 Altın Kelebek En İyi Rapçi ödüllerinin de sahibi.

Kuruçeşme Açıkhava sahnesinde gerçekleştirilecek konser için Ceza saat 21.00'de sahnede olacak.


GALERİDE BUGÜN

Dil Altı Mitolojisi

Gökhan Tüfekçi, namı diğer Kara Gözüktü Kaptan’ın ikinci solo sergisi "Dil Altı Mitolojisi" Ankaralı sanatseverleri konuk etmeye devam ediyor.

Tüfekçi, Ağırlıklı olarak popüler ve arabesk kültür, arka sokaklar, erotizm, savaş gibi kavramlara odaklanarak, bu kavramları biçimsel olarak minyatür sanatı, geleneksel gölge oyunu ve sokak sanatı pratiğiyle yorumluyor. Sanatçının eserlerinde, yaşadığımız coğrafyanın masalları, mitleri, yakın tarihimizin hikayeleri kadar kenar mahallelerde yaşayan insanların sıradan hikayeleri de, şu ana kadar aktarılanın aksine daha romantik ve absürt bir biçimde aktarılıyor. Kara Gözüktü Kaptan, eserlerinde minyatür sanatındaki perspektif ve istiflenme biçimini, gölge oyunlarındaki kukla pratiğini kendi üslubuyla yorumluyor.

Duvar resmi, vitray, karikatür ve minyatür ile ilişkilenen sanatçının Dil Altı Mitolojisi başlıklı sergisinde, masallar ile geçmişin ve günümüzün halk söylencelerinden esinlenen eserler yer alıyor. Gökhan Tüfekçi yapıtlarında, ele aldığı öykülerdeki kişi ve olayları kendi gerçek zaman ve mekanlarından kopararak yeniden canlandırıp yorumluyor. Sanatçı, yoğun renk ve figür kullanımıyla tuvallerin dışına çıkarak sergi alanın bütününe yayılıyor.

2015 yılından beri Türkiye’nin birçok şehrinde yaptığı genellikle büyük ölçekli duvar resimleriyle çocukluk imgelerinden siyasi figürlere; sokak jargonundan deyiş ve slogana uzanan çeşitlilikte çoğu zaman emprovizasyonla kendini yansıtan Kara Gözüktü Kaptan, Dil Altı Mitolojisi sergisinde aynı etkiyi tuval ve üç boyutlu çalışmalarının dışında sergi mekanına yaptığı müdahaleler vasıtasıyla bu ortak görsel dil üzerinden aktarıyor.

Galeri Siyah Beyaz’da gerçekleşen sergide, tuvalin yanı sıra mekânın duvarlarını da resmeden Tüfekçi, masalları, mitleri ve kenar mahalle hikayelerini yorumluyor.

27 Mayıs'tan bu yana kapıları açık olan sergi 7 Temmuz'a kadar izlenebiliyor.