Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Dünyanın en pahalı muzu
Dünyanın en pahalı muzu
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
123456789
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Dünyanın en pahalı muzu
Dünyanın en pahalı muzu
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
123456789

Enerji uzmanı Öğütçü gaz krizindeki tehlikeye işaret etti...

Enerji Uzmanı Mehmet Öğütçü, Türkiye'de vatandaşın kış aylarında çok yüksek gaz fiyatlarıyla karşı karşıya kalabileceğini belirterek, "Bunu takviye etmezsek ülkede sosyal ve siyasi huzursuzluklar yaratabilir" diye konuştu.

İlknur Yağumli

ANKARA- Enerji Uzmanı Mehmet Öğütçü, Avrupa ve Türkiye için enerji açısından çetin bir kış yaşanacağına dikkat çekerek, "Avrupa Birliği (AB), enerjide Rusya'ya savaş ilan etti. Avrupa Birliği ile Rusya arasındaki enerji ilişkisinin, eski haline gelmesi zor görünüyor. O yüzden arz mimarisi değişecek" dedi. Türkiye'de, vatandaşın kış aylarında çok yüksek gaz fiyatlarıyla karşı karşıya kalabileceğini vurgulayan Öğütçü, "Bunu takviye etmezsek ülkede sosyal ve siyasi huzursuzluklar yaratabilir. Enerji fiyatlarının yükselmesi, cari işlemler açığını artıracak. Bu en büyük sorunumuz" diye konuştu.

The London Energy Club Başkanı Öğütçü, Rusya ve AB arasında yaşanan enerji krizini ve bu krizin Türkiye'ye olası etkilerini GAZETE DURUM'a şöyle değerlendirdi:

Rusya ve AB ülkeleri arasında yaşanan doğal gaz krizi nereye evriliyor? 

Devam etmekte olan kriz, şiddetini artırabilir. Çünkü Rusya'nın Ukrayna'yı işgali öncesinde bile vardı bu sorun. Bir şekilde yönetilebiliyordu ama şimdi o noktaya geldi ki Avrupa Birliği enerjide Rusya'ya savaş ilan etti. Rusya'dan, doğal gaz alımını yıl sonuna kadar azaltma, petrole yasak getirme, kömürünü almama ve benzeri bir sürü şey söz konusu. Öte yandan da Avrupalı liderler durmadan "Rusya, doğal gazı silah olarak kullanacak mı?" diyorlar. Rusya, Soğuk Savaş döneminde bile bunu silah olarak kullanmamıştı. Rusya'nın menfaati, doğal gazı satmaya devam etmekten geçer. Çünkü en büyük gelir kalemlerinden biri.

AB'nin bu krizi yönetebileceğini düşünüyor musunuz?

Esas sorun şu: Rus gazı kesildiği zaman AB ülkelerinde stoklar çok düşük seviyede olduğu için kış çetin geçecek. Doğal gaz eksikliği hissedilecek. Yüzde 15 zorunlu tasarruf edilmesi konuşuluyor ama bu öyle kolay aşılacak bir sorun değil. "Yenilenebilir enerjiye döneriz, enerji etkinliğini artırırız, doğal gaz kaynaklarını çeşitlendiririz, nükleere yeniden döneriz" deniliyor ama bunların hiçbiri kolay değil. Kömüre bile dönüş konuşuluyor şimdi. Öte yandan çok büyük, iddialı acil önlem planı var ama uygulaması çok zayıf.  

Avrupa Birliği ülkelerinin hepsi homojen değil. Örneğin Fransa, elektriğinin yüzde 75'ini nükleerden üretiyor. Bulgaristan, yüzde 100 bağımlı... Avusturya, İtalya, Slovakya yine Macaristan, Rusya'ya aşırı bağımlı olan ülkeler. Bu nedenle bir strateji çerçevesinde hareket etmek kolay değil. Kışın soğuklar bastırınca Avrupa Birliği ülkeleri kendi aralarında görüş ayrılıklarına düşecekler, ciddi krizler yaşanacak. Aslında Rusya bundan çok etkilenmedi. Elbette bir miktar etkilendi ama fiyatların artıyor olması miktarın azalmasını bir şekilde dengeledi, telafi etti.

Kış aylarında krizin daha da derinleşeceğini öngörüyorsunuz, öyle mi? 

Çok çetin bir kış yaşayacağız. Avrupa Birliği önümüzdeki dönemde, enerji-arz mimarisini hızla değiştirecek bir güce sahip değil. Belki önümüzdeki 2-3 yıl içerisinde olabilir ama bu kış ve 2023 oldukça zor geçecek. Bir de ilişki kopartıldı artık. AB ile Rusya arasındaki enerji ilişkisinin,  eski haline gelmesi zor görünüyor. O yüzden arz mimarisi değişecek.

Bu kriz, doğal gaz fiyatlarını özellikle kasım ayından sonra nasıl etkileyecek?

Arzla talep arasında dengesizlik olursa arz aleyhine o zaman fiyatlar yükselecek. Şu ana kadar gazın bin metreküpü bin 800 dolara kadar geldi ki bundan 2-3 yıl öncesine kıyasla neredeyse 8-9 katlık bir artış anlamına geliyor. Bunu tabii sadece Türkiye'nin değil, diğer Avrupa Birliği ülkelerinin de kaldırması mümkün değil. Geçen yıla kıyasla elektrik ve doğal gaz faturası neredeyse 1,5-2 kata yakın arttı, gelir düzeyleri artmadan. Türkiye'de çok daha vahim. Türkiye, yüzde 98 doğal gaza bağımlı. Bunun önemli bir kısmı Rusya'dan geliyor ama Amerikan LNG'si beklenmedik bir sıçrama yaptı. Şu anda ABD, Katar ve Avustralya'yı tahttan indirdi ve onların yerine LNG'de birinci sıraya oturdu. ABD, Avrupa'ya da Türkiye'ye de çok büyük miktarda LNG satıyor. Bu işten karlı çıkanlardan birisi Amerika.

Karadeniz gazı için Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, 2023'te günlük 10 milyon metreküp ile ilk üretimin yapılacağını ve ikinci fazda 40-50 milyon metreküp gaz çıkarılacağını söyledi. Karadeniz gazı Türkiye'nin arz-talep dengesinde bir değişiklik yaratabilir mi?

Ne yazık ki Karadeniz'de keşfedildiği söylenen gaz derde deva olmayacak. Daha o gazın rezervinin gerçek boyutta ne olduğunu bilmiyoruz, resmi açıklama 510-520 milyar metreküp. Eğer bunu uluslararası bağımsız uzmanlarca teyit edemezsek buraya para da çekemeyiz. Çünkü, Türkiye'nin bu rezervi çıkartıp işleyecek parası yok. Belki 2023'te bir miktar gaz oradan akabilir ama derde derman olacak bir şey değil. Büyük yatırım gerektiriyor. Bir de çıkacak gazın yüksek sülfürü varsa bunu arıtmak gerekecek.  Bu, şu anda almakta olduğumuz gaz fiyatından daha mı aşağı olacak? Yoksa daha pahalıya mı patlayacak, bir sürü soru işareti var.

Türkiye'de, daha önce yıllık gaz tüketimi 48-50 milyar metreküp civarında dolaşıyordu. Bunun yüzde 98'i ithal ediliyordu. Geçen yıl bu miktar, 60 milyar metreküpe çıktı. Ciddi bir artış, 10-12 milyar metreküp. Bu yıl talebin daha da yüksek olması bekleniyor. Onun için talep Türkiye'de düşmüyor, dışarıda fiyatlar çok yüksek. BOTAŞ, bu yüksek fiyatlardan gazı alıp ülke içerisinde elektrik santrallerine, sanayiye ve hanehalkına ulaştırırken farklı fiyatlandırmaya gidiyor: Hanehalkını koruyacak ve yükü endüstriye yükleyecek şekilde bir fiyatlandırma politikası izliyor. Bu zaten enflasyonist baskının yüksek olduğu cari açığın tırmandığı bir dönemde Türkiye'yi çok daha zor bir duruma sokacak.

Türkiye gaz tedarikinde sorun yaşar mı?

Avrupa Birliği'ne kıyasla Türkiye şanslı. Çünkü Rusya'yla gaz ilişkisi devam ediyor. Yakında gazın kesilmesini kimse beklemiyor. Irak'ın Kürt Bölgesi'nden, Doğu Akdeniz'den, LNG olarak dünyanın değişik bölgelerinden Türkiye'nin gaz tedarikini sağlayabildiğini görüyoruz; ama bu kış çetin geçeceği için piyasa içi gazlar üzerinde büyük bir rekabet olacak. Onun için Türkiye'nin de hiç vakit kaybetmeksizin stoklarını yüzde 100 hale getirmesi ve önümüzdeki sonbahar kış ve ilkbahar için gaz tedarikini sağlaması gerekiyor. Stoklarda bizim artık yer altı depolarımız epey arttı. Onun için Türkiye, Avrupa Birliği ülkelerine kıyasla daha şanslı. Fiyatların yükselecek olması cari işlemler açığını artıracak. Bu en büyük sorunumuz. Bunu karşılamaya Türkiye ekonomisinin mevcut kırılgan konumunun hazır olup olmadığını bilmiyoruz.

BOTAŞ LNG alımları için Deutsche Bank'tan hazine garantili 925 milyon euroluk kredi sağladı. Bu kredi, vatandaşın kış aylarında çok yüksek gaz fiyatlarıyla karşı karşıya kalacağını gösterir mi?

Kalabilirler. Bunu takviye etmezsek ülkede sosyal ve siyasi huzursuzluklar yaratabilir. BOTAŞ'ın, Deutsche Bank'tan almış olduğu kredi, tamamen yeni gaz alımının finansmanı için kullanılıyor. Faiz de oldukça yüksek diye tahmin ediyorum, Türkiye riski dolayısıyla. BOTAŞ'ın çok ağır bir borç yükü var. Ağır bir sübvansiyonu var. Buna rağmen fiyatlar çok yüksek. Yani kolaylık diliyorum enerji yönetimine.

Enerjide hem fiyatlar yüksek hem de yüzde 100'e yakın bağımlılık söz konusu. Türkiye'nin enerji yönetimini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Türkiye üç şeyde başarılı olamadı. Birincisi enerji politikası, tek başına ele alınamaz. Enerjiyle dış politika vergi, finans, rekabet, dış güvenlik vs. bütün bunları ekonomik politikalara entegre şekilde düşünmek gerekiyor. Ne yazık ki Türkiye'de onu göremiyoruz. İkincisi enerjisi yoğun sanayilerde mümkün olduğu kadar akıllı endüstrilere, enerji yoğunluğu düşük sektörlere kaymak gerekiyor. Türkiye enerji yoksulu bir ülke. Üçüncüsü de madem enerji bu kadar önemli hem ekonomi hem dış politika için yıllardır söylediğimiz, uluslararası sistemde rekabet edebilir enerji şampiyonlarını hala yaratamadı. Bütün Türkiye'deki enerji kuruluşlarını alın toplayın Malezya'daki bir Petronas bile etmiyoruz. Onun için burada ciddi bir taze hamleye ihtiyaç var ve politikalarımızı Avrupa Birliği ve komşu ülkelerle senkronize hale getirirsek Türkiye o zaman biraz daha rahatlayacaktır diye düşünüyorum.