Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Dünyanın en pahalı muzu
Dünyanın en pahalı muzu
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
123456789
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Dünyanın en pahalı muzu
Dünyanın en pahalı muzu
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
123456789

Enerji Krizi Dosyası-VI: Türkiye krizi fırsata çevirebilir mi?

Eski BOTAŞ Genel Müdürü Gökhan Yardım, enerji krizinin Türkiye'ye etkilerini ve krizin yaratacağı fırsatları değerlendirerek, Türkiye'nin önceliğinin arz güvenliğini sağlamak olduğuna işaret etti. Yardım, kışın soğuk geçmesi halinde spot LNG bulmakta zorluk yaşanabileceğine vurgu yaparak, "Tabii LNG bulduğunuz zaman da paranızın olması lazım ki o LNG’yi alabilesiniz" diye konuştu.

İlknur Yağumli

ANKARA- Eski BOTAŞ Genel Müdürü Gökhan Yardım, enerji krizinin Türkiye'ye etkilerini ve krizin yaratacağı fırsatları değerlendirerek, Türkiye'nin önceliğinin arz güvenliğini sağlamak olduğuna işaret etti. Yardım, Türkiye'nin yeni arz kaynaklarını devreye sokması gerektiğine dikkat çekerek, "Türkiye'nin önünde çok fırsat var. Türkiye, Doğu ve Batı arasında bir köprü vazifesi pozisyonunda coğrafik olarak. Biz doğal gazda köprü görevi yapmak istemiyoruz. Biz, bir ticaret merkezi görevi almak istiyoruz. Irak’tan, Azerbaycan’dan, Rusya’dan, İran’dan hatta LNG olarak çeşitli yerlerden Mısır’dan İsrail’den doğal gaz gelsin Türkiye’ye. Böylelikle ticaret merkezi olabiliriz. Ticaret merkezi olursak bu bizim arz güvenliğimizi de sağlar" dedi. Türkiye'nin enerji krizine karşı LNG anlaşmaları yapıp yapmadığının bilinmediğini söyleyen Yardım, kışın soğuk geçmesi halinde spot LNG bulmakta zorluk yaşanabileceğini vurguladı. Yardım, "Tabii LNG bulduğunuz zaman da paranızın olması lazım ki o LNG’yi alabilesiniz" diye konuştu. 

(Kapak Tasarım: Gülara SUBAŞI)

Eski BOTAŞ Genel Müdürü Yardım, Rusya-Ukrayna Savaşı ile derinleşen enerji krizinin Türkiye için yarattığı riskleri ve fırsatları GAZETE DURUM'a şöyle değerlendirdi:

Türkiye’nin; Azerbaycan, Irak, İran gibi enerji zengini ülkelerle AB arasında stratejik lokasyon olduğunu göz önüne alırsak, Türkiye için mevcut enerji krizi ne gibi fırsatlar yaratıyor, bu fırsatları yakalamak için ne yapmak gerekir?

Türkiye, Doğu ve Batı arasında bir köprü vazifesi pozisyonunda coğrafik olarak. Bunu değiştirmemiz mümkün değil ama biz doğal gazda köprü görevi yapmak istemiyoruz. Biz doğal gazda bir ticaret merkezi görevi almak istiyoruz. Irak’tan, Azerbaycan’dan, Rusya’dan, İran’dan hatta LNG olarak çeşitli yerlerden Mısır’dan İsrail’den doğal gaz gelsin Türkiye’ye, Türkiye’de bir ticarete konu olsun. Avrupalı alıcılar ve Türk alıcılar Türkiye’de gazı alsınlar. Türkiye’de sermaye hareketleri olsun. Bu sermaye hareketleri ve ticaretin sonucunda da Avrupalı alıcılar da bu gazı alıp serbestçe götürebilsinler. Türkiye için en büyük fırsat bu aslında. LNG terminalleri kuruldu ama bakıyoruz bu terminaller bütün yaz boyunca boş duruyor. Burada bir değer var, bu değeri kullanmıyorlar. Boru hatlarına bakıyoruz. Azerbaycan’dan gelen boru hattı üçte 1 kapasite kullanılıyor, üçte ikisi boş duruyor. Azerbaycan’da yeterli gaz yok deniliyor ama onun için de çalışılıyor. Kısacası Türkiye'nin önünde çok fırsat var. Ama bu fırsatları değerlendirirken de önceliğimiz yine Türkiye iç piyasasındaki Türk tüketicileri olacak ondan sonra da bunu Türkiye’de fiyatlanmış gazı Avrupa’ya gönderebileceğiz rahat bir şekilde. Böylelikle ticaret merkezi de olacağız. En önemli fırsat bu. Ticaret merkezi olursak bu bizim arz güvenliğimizi de sağlar. Ancak kurumlar kendi başlarına bir öneri ve karar oluşturmuyorlar. Herkes oturmuş bekliyor, bir kişi karar versin diye...

Avrupa’ya, Türkiye’nin enerji alt yapısından yararlanılarak Orta Doğu’dan veya Doğu Akdeniz’den yeni kaynak sağlanması mümkün mü?

Bazı iyileştirme yatırımlarının yapılması şartıyla tabii ki olur. Azerbaycan’dan bir hat boş duruyor. Ama onun dışında Ankara’dan yeni yatırımların yapılması lazım. Bu tabii benim sözlerimle olmaz. Bunun teknik ve akış analizlerinin yapılması lazım. 2009-2010’da TANAP yapılmadan önce BOTAŞ çok güzel çalışmalar hazırladı. O kadar büyük yatırım yapmaya hiç gerek yok, o kadar boru hatları fabrikaları kuruldu. Bunlara hiç gerek olmadan çok daha ufak yatırımla bu taşınan 10 milyar metreküp gaz Avrupa’ya gidebilirdi. Çok büyük yatırımlar yaptık. TANAP’ın yüzde 50’si duruyor. Bakü-Tiflis-Erzurum hattının yüzde 60’ı boş. İran hattında yine bir kapasite var. Boru çapı olarak kapasite var, bazı yerlerde paralel boru hattı yapmak lazım, bazı yerlerde de kompresör istasyonları yapmak lazım. Bunların tabii analizlerinin ve çalışmalarının yapılması lazım. Sıfırdan yeni boru hattı yapacağınıza çok daha ekonomik biçimde mevcut alt yapıdan faydalanılarak yapılabilir. Yine parantez açalım, önceliğimiz Türkiye’nin doğal gaz arz güvenliğini sağlamak.

Türkiye’nin Avrupa’ya gaz göndermek gibi bir durumu olmasa da kendi enerji güvenliğini artırmak, Rusya’ya olan bağımlılığını azaltmak için hangi adımları atması gerekiyor?

Kaynak çeşitlendirmek gerekiyor. Kaynak çeşitlendirmek derken, sadece ülke açısından değil ülke ve güzergah açısından. Güzergah açısından Rusya konusunu çözdük ama onun dışında Türkiye'nin yeni arz kaynaklarını da devreye sokması lazım. Bu sadece Türkiye’nin isteğiyle olmaz, satıcıların da aynı isteği göstermesi gerekiyor. Aynı isteği satıcılar nasıl gösterecekler? Ticari şartların oluşması, dolayısıyla hukuki bir güven lazım. Sonra ülkeler arasındaki siyasetler önemli. Orada da karşılıklı güvenin tesis edilmesi hayati önem taşıyor. Bunun yolu da komşularımızla iyi geçinmek. Komşularla ilişkileri iyi yapmamız lazım. Ondan sonra da etrafımızda Irak’ta, İsrail’de, Mısır’da, Türkmenistan'da kullanılmayan doğal gaz kaynakları var. Geçenlerde Petronas’ta bir görüşme oldu. Kamuoyuna yansımadı ama ben onun Azerbaycan sahaları ile alakası olduğunu düşünüyorum ve ümit ediyorum. Oradaki sahalara Türkiye’nin de yatırım yapması önemli. Oradaki gazı çıkarsak önceliğimiz Türkiye’nin doğal gaz arz güvenliği olmalı. Onların dışında denizlerimizdeki arama faaliyetlerine devam etmemiz lazım. Karadeniz gazı bir adımdır, umuyorum Doğu Akdeniz'de de arama faaliyetlerine yakında başlarız. "Seçimler var, hadi biz bir gemimizi gönderelim" demeden siyaset dışı karar vererek eskiden olduğu gibi ciddi arama faaliyetlerine başlamalıyız denizlerde. Bu konudaki alt yapımızı yeterli hale getirdik. Bu arama faaliyetlerine de devam etmemiz lazım diye düşünüyorum.

Doğu Akdeniz’den bahsetmişken ABD, Doğu Akdeniz projesine yeşil ışık yakmasa da Yunanistan hala projenin gerçekleşmesi için çabalıyor. En son LNG terminali önerisi geldi Atina yönetiminden. Enerji krizinde Türkiye’yi dışlayan çözümleri olası görüyor musunuz?

Bu, Türkiye’nin elinde olan bir durum değil. Yunanistan’ın yapmak istediği proje şu: Yunanistan bir kere Doğu Akdeniz'deki, Mısır’daki, İsrail’deki gazı boru hattıyla Girit üzerinden Yunanistan’a götürmek istiyor. Dört tane de FSRU projesi var. Böyle yaklaşık 30-35 milyar metreküp gazı Yunanistan üzerinden Avrupa’ya götürmeyi düşünüyor. Böyle bir konsept var Yunanistan’ın bazı çevrelerinde. Bu çok pahalı bir çözüm yolu. Türkiye üzerinden gitmesi çok daha ekonomik olur. Ayrıca Yunanistan üzerinden gitmesinin de güvenliği açısından pek olumlu olmayacağını düşünüyorum. Bölgede çok klasikleşmiş bir cümle, "Türkiye’yi dışlayan projeler ölmeye mahkumdur" gibi ifade de bulunmak istemiyorum ama olayın ekonomisine bakıldığında Türkiye üzerinden olacak projeler çok daha olası gözüküyor. Türkiye’nin tutum ve davranışları, komşularıyla olan ilişkilerinde bir düzelme olmazsa o zaman tabii öteki projeler üzerinde çalışılır ama Avrupa Birliği’nin hidrokarbon kaynaklarını, fosil yakıtları azaltma stratejileri var. Şu anda o stratejiler geri de dursa ve Amerikan LNG’sine veya LNG’ye çok fazla ağırlık da verilse bir noktadan sonra Avrupa’nın artık fosil yakıtları yavaş yavaş terk edeceğini, azaltacağını düşünüyorum. Zaten Amerika LNG’si geliyor ama baktığımızda bazı raporlarda Amerika’nın doğal gaz üretiminin yüzde 40’ını sağlayan bazı kaya gazı yataklarının rezervinin de hızla azaldığını gösteren bazı raporlar var. O yüzden dünya artık fosil yakıtlardan vazgeçmeye doğru gidiyor ama bu birden olmaz. 2050’leri bulur fosil yakıtlar sıfırlanmaz ama daha dengeli bir hal alır diye düşünüyorum.

2023’te çıkarılacağı söylenen Karadeniz gazıyla ilgili düşünceniz nedir? 

Karadeniz gazının olduğu ifade ediliyor ama geçmişte 1986’da yaşadığımız acı bir tecrübe var. Türkiye Petrolleri, Hamitabat'ta çok fazla gaz olduğunu söylemişti. Oraya 600 megavatlık santral kuruldu. 4 tane gaz türbini, iki tane buhar türbini vardı ama maalesef üretime başlayınca ancak iki gaz türbinine yetti gaz. İki gaz türbini de boş durdu. Ondan dolayı da biz Rus gazının getirilmesini erkene aldık BOTAŞ olarak. Böyle de bir tecrübe var. Yer altında ne olduğunu tam olarak kimsenin bilmesi mümkün değil, onunla ilgili sondajlar, çalışmalar yapılıyor. Umarız belirtilen miktarda ve daha fazla üretim olsun.

Avrupa’daki enerji krizi Türkiye’yi nasıl etkileyecek? Avrupa’nın bu krizi yönetebileceğini düşünüyor musunuz? Yönetememesi halinde Türkiye'ye yansımaları ne olacak?

Avrupa yönetmeye çalışıyor ama kolay bir olay değil özellikle Almanya açısından oldukça zor. Almanya’da şimdi değişik sesler de çıkmaya başladı. Hatta "Kuzey Akım 2’yi acele devreye alalım" diyenler oluyor. Ben de Kuzey Akım 2 konusu ilk gündeme geldiğinde bu boru hattının eninde sonunda devreye alınacağından bahsetmiştim. Sayın Karbuz (Sohbet) projenin iptal edildiğini söylemişti. Şimdi Avrupa Birliği, bunu yönetmeye çalışıyor ama AB içerisinde ne kadar tek sesle hareket etmeye veya tek yönlü hareket etmeye çalışsa da Avrupa’da Kuzey ülkeleri ile Güney ülkeleri arasında bir farklılaşma var. Özellikle Batı ile Doğu Avrupa arasında da farklılaşma oluyor enerji temini açısından. O açıdan bu çalkantılı durum bir parça daha devam edecek Avrupa’da. Almanya’nın ben kışa doğru biraz daha sertleşeceğini düşünüyorum. AB’nin kararları açısından daha sertleşecek. Kendi düşüncelerini dikte etmeye çalışacak diye düşünüyorum. Hatta bu düşüncem sonucunda Almanya’daki hükümette de çatlamalar olabilir. Belki bahara doğru bir erken seçim bile olabilir Almanya’da yani bu devam ederse. Çünkü özellikle Avrupa’nın Kuzey ülkelerinin bilhassa Polonya ve eski Sovyet ülkelerinin Rusya’ya karşı daha şiddetli hareket edilmesi önerileri Almanya için çok daha büyük bir yıkım olacak diye düşünüyorum. Bu kış Avrupalılar yüksek fiyatlar karşısında nasıl bir reaksiyon gösterecekler onu da göreceğiz. Bu dayanılmaz bir hale geliyor.

Türkiye’nin gaz depolarındaki doluluk durumu nedir? Herhangi bir enerji sıkıntısında, ocak ayındaki İran kesintisine benzer bir durumda, idare edebilecek düzeyde miyiz?

Ben gaz depolarındaki doluluk oranlarını sürekli söylüyorum ve verdiğim veriler EPDK’nın aylık raporlarındaki verilerdir ve hep tutuyor. Verilerin doğru olduğunu EPDK aylık raporda ifade ediyor. Metreküp olarak vermeyeyim ama şunu anladım ben, Tuz Gölü deposu için orada bir milyar metreküplük bir kapasite gözüküyor, rezerv edilebilecek ama onun yarısı kadar bir gaz var diye görüyorum. Tersten bakınca olaya, belki de teknik bazı sorunlar var, Tuz Gölü deposunda. Sayın Bakan'ın Silivri için verdiği değerlerle benim değerlerim arasında 200 milyon metreküp kadar bir fark oluşuyor. Benim değerlerim biraz daha aşağıda. Şunu söyleyebilirim, ekim ayı geldiğinde bu öyle devam ederse, Silivri deposu doldurulacak. Tuz Gölü deposu da oradaki kapasitenin yarısından biraz fazla olmuş olacak. Tuz Gölü deposuna hiç gaz gelecek denilmiyor. İki aydır her gün kontrol ediyorum bunları. Mesela 21 haziran- 21 temmuzda çok küçük miktarda gaz girişi yapılmış. Onun dışında hiç gaz enjeksiyonu yok hazirandan itibaren. Yüzde 50'nin biraz üzerinde diyelim doluluk oranına. Bunu aklımızdan çıkarmayalım, depolarımızın dolu olması gaz sıkıntısı çekmeyeceğimiz anlamına gelmiyor. O yanlış bir ifade olmasın. Dört tane soru var, bunların cevapları önemli kışı nasıl geçireceğimizle ilgili. Birincisi nasıl bir kış geçireceğiz? İki, uzun dönemli kontratlarımızdaki gaz miktarı normal gelecek mi, en başta İran gazında bir problem olacak mı? Kontrat çerçevesinde gazlar verilecek mi? Bunun içine bir alt soru daha koyabiliriz. Bu sene ocak ayında değerlere baktığımızda Rusya’dan TürkAkım üzerinden kontrat miktarlarının üzerinde gaz geldiği gözüküyor. Biliyoruz ki orada 3-4 milyar metreküplük boş bir kapasite var Türkiye’ye verilebilecek. Türkiye, kış aylarında Rusya’dan bu kontratların dışında ilave gaz alacak mı almayacak mı bu da çok önemli. Bunu Rusya’yla gidip konuşmak lazım. Üçüncü soru, spot LNG bulabilecek miyiz? Dördüncü soru fiyatlar ne olacak? Bu dört sorunun cevabı kışı nasıl geçireceğimizin cevabını verecek.

Bu kış için yeterli LNG’nin tedarik edilememesi söz konusu mu? Bu söylediklerinizden özellikle dört temel sorunuzdan yola çıkarsak Türkiye’yi kışın finansal ve fiziksel arz riski mi bekliyor?

25 Şubat'ta dedim ki "Artık eski doğal gaz fiyatlarını unutalım". Bin metreküp spot LNG fiyatları 2 bin 200-2 bin 500 dolar arasında. Bunların çok daha artacağı söyleniyor kışa doğru. Gazprom, "3-4 bin dolar" diyor. Satıcı olduğu için mümkün olduğu kadar fiyatları yükseltmeye çalışıyor. Bu yüksek fiyatların yanı sıra soğuk bir kış geçerse Avrupa’da herkes LNG’ye yüklenecek. Spot LNG miktarı sınırlı. Sınırsız bir miktar yok. O zaman bu LNG’yi bulmak lazım. O yüzden de alımları şimdiden bağlamak lazım. Tabii hangi fiyattan bağlayacağız? Onu yönetenlerin alacağı bir karar bu. "Bulunmayan gaz ya da enerji en pahalı enerjidir" diyordu Süleyman Demirel. Bir şekilde bunların anlaşmalarını yapmak lazım. Yapıldı mı yapılmadı mı bilmiyoruz. "Sıkıntı çekmeyeceğiz" deniliyor ama bir anlaşma yapılıp yapılmadığı, kimlerle ne program yapıldığı yok ortada. TürkAkım’da bir boş kapasite var. O boş kapasite bu kış kullanılabilir. Eğer kuzey yarım kürede çok şiddetli bir soğuk olursa o zaman spot LNG bulmakta da problem olabilir. Tabii bulduğunuz zaman da paranızın olması lazım ki o LNG’yi alabilesiniz.

Fiyatlar astronomik seviyelere yükselmiş durumda olduğu için Türkiye’nin bunu karşılayabilecek finansal yeterliliği var mı şu anki ekonomik durumda?

Türkiye büyük bir devlettir. Türkiye’yi yönetenler bunların tedbirlerini almak zorundadır. Türkiye küçük bir devlet değildir ve bu problemleri çözmek zorundadır. Deutsche Bank’tan kredi alındı. Bu parayla o zaman 6-7 kargo alınabiliyordu. Şu andaki fiyatlarla bu 4 kargoya denk geliyor. Fiyatlar o hale gelecek ki belki de 3 kargoya düşecek ama bu parayı bulmak zorundasınız. Türkiye genel ekonomik çerçevede bu parayı bulmak zorunda. Mutlaka spot LNG almak zorunda da değilsiniz. Bir miktarını düşürebilirsiniz. 

Enerji krizinin küresel bir hal alması, bunun Türkiye’ye etkileri, Türkiye'deki ekonomik buhran, muhtemel enerji tedarik sorunları, LNG alınıp alınamayacağı gibi dinamiklerin vatandaşa yansıması ne olacak?

Türkiye’de bir hayat pahalılığı var bu gerçek. Hepimiz hayat pahalılığını yaşıyoruz ve hepimizin gelirleri de sabit olduğu için fakirleştik bir şekilde. Bunlar gerçek, bunları söylemekte bir mahsur yok. Hepimizin yaşadığı gerçekler. Türk halkı doğal gaz, elektrik kullanıyor. Doğal gazda sübvansiyon var, konutlarda sübvansiyon var ama sanayide elektrik üretiminde sübvansiyon yok. Tabii sanayide ve elektrikte sübvansiyon olmayınca bu gazı kullanan sanayiciler ürettikleri mallara zam yapıyorlar haklı olarak. Zam yapınca bize bu vatandaşa zam olarak yansıyor bir şekilde. Hani konutta tüketenlerin fiyatları belli seviyelerde tutuluyor ama onun dışında elektriğin günlük hayatımızda tüm üretimlerde, gıdada her yerde yeri var sonuçta. Dolaylı olarak bunun fiyat yüksekliğini hepimiz yaşıyoruz maalesef.

Sübvansiyon miktarında değişim olur mu konut sektöründe?

Sübvansiyon miktarında fazla bir değişiklik olacağı kanısında değilim. Yine aynı oranla devam edeceklerdir. Neticede önümüzde bir seçim var. O yüzden de belki ufak bir miktar doğal gaza zam daha olabilir. Belki bir yüzde 10 daha olabilir. Onun dışında bu hükümetin doğal gaz fiyatlarını konut sektöründeki fiyatları fazla artırmayacağını düşünüyorum. Sanayi ve elektrik üretiminde dünya fiyatlarına paralel olarak fiyatlar artacak. Zaten orada sübvansiyonu da fazla yapamazsınız. Yaparsanız dışarıya mal satımında ihracatta ambargo uygularlar. Dolar artınca vatandaşa sübvansiyonlu doğal gaz veriyoruz. Doğal gaz verince BOTAŞ zarar ediyor. BOTAŞ’ın sermayesini artırıyoruz zararı karşılamak için. Mesela Aralık 2020’de BOTAŞ’ın 5,6 milyar sermayesi; 15 ayda 140 milyar liraya yükselmiş sermayesi. Sonuçta ne oluyor? Biz vergilerimizle karşılıyoruz bunu.

Benim tahminim eylülde belki bir yüzde 10 zam daha olabilir. Dolar kuruna bağlı olarak, uzmanlar çok daha yüksek rakamları telaffuz ediyorlar umarım olmaz ama olursa da yüzde10’un üzerinde de çıkabilir bu zam. BOTAŞ ay bazında bakarsak yaz aylarında spot LNG almadı. Normalde bir miktar fon toplandığı kanısındayım şu aylarda. Takip ediyorum spot LNG gelmiyor. Ayda bir Cezayir’den kargo geliyor o kadar. Fiyat formüllerini değiştirmedilerse, dünya fiyatlarına göre çok uygun fiyatta gelmiş olması lazım bize. Rus fiyatları değiştirildi. Yüzde 70 TTF koyuldu. Oradan biraz fiyatlarda yükseklik var, Azerbaycan ve İran fiyatlarını da aldığımızda ve satış sanayi ve elektrik santrallerinin satış fiyatlarını dikkate aldığımızda yaz aylarında BOTAŞ'ın bir fon biriktirdiği kanısındayım. Biriktirmesi de lazım ama enerjideki diğer problemler, santralların doğal gaz bedellerinin yüzde 30’unu ödemesi. Niye? Santrallara EPİAŞ (Enerji Piyasaları İşletme A.Ş.) ve GTŞ’den (Görevli Tedarik Şirketi) yeterli finansmanın akmaması gibi sorunlarla belki BOTAŞ’ta bilançoda ay bazında bir fon gözükebilir ama elinde nakit olmayabilir.


Fotoğraf: Gökhan YARDIM

Yazı dizisinin devamına ulaşmak için:

Enerji Krizi Dosyası-I: Adım Adım Derinleşen Kriz

Enerji Krizi Dosyası-II: Rusya / Doç. Dr. Sohbet KARBUZ

Enerji Krizi Dosyası-III: Avrupa / Doç. Dr. Volkan ÖZDEMİR

Enerji Krizi Dosyası-IV: Bağımsız Devletler Topluluğu ve Çin / Dr. Zeynep Elif YILDIZEL

Enerji Krizi Dosyası-V: ABD / Dr. İbrahim PALAZ

Enerji Krizi Dosyası-VI: Türkiye / Gökhan YARDIM