Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Dünyanın en pahalı muzu
Dünyanın en pahalı muzu
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
123456789
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Dünyanın en pahalı muzu
Dünyanın en pahalı muzu
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
123456789

Bir kitap sevdalısı ve Altınkum Yazarlar Festivali...

Altınkum Yazarlar Festivali Koordinatörü Hayri Kandemir, 1-15 Ağustos arasında gerçekleştirilen festivali ve inişli çıkışlı yaşam öyküsünü anlattı.

Deniz Dalgıç

ANKARA- Altınkum Yazarlar Festivali, 1 Ağustos'ta başlıyor. Festivalin, 18 yıldır koordinatörlüğünü yapan Hayri Kandemir,  okuma yazmayı seven kitap sevdalısı bir yazar... Festivalin, 18 yıldır devam ettiğini belirten Kandemir, "Alt yapısı 28 yıl, Muzaffer İzgü'ye dayanıyor. Festival, yıllardan beri Didim'deki duyarlı firmalar, oteller ve Didim Belediye Başkanı Ahmet Deniz Atabay'ın destek ve katkılarıyla bugünlere geldi. Halka mal olan yazarlar festivali halktan aldığı güçle ilerliyor. Yazarlar da bu festivale sahip çıkarak büyümesinde etkili oldular" dedi.

Kandemir,  Aydın-Didim'de organize edilen Altınkum Yazarlar Festivali'ne ve kendi yaşam öyküsüne ilişkin sorularımızı şöyle yanıtladı:

Kitaplarla nasıl tanıştınız? 

Kitap sevgim gençlik yıllarımda başladı.

En sevdiğiniz yazar hangisi? Ne tür kitaplar okumaktan keyif alıyorsunuz?

Hepsini seviyorum. Genellikle sosyal içerikli kitaplar okumaktan keyif alıyorum. Gençken okuduğum "Dar Ağacında Üç Fidan" en çok etkilendiğim kitap olmuştur. Benim de yayımlanmış kitaplarım var. İlk göz ağrım Didim'in Misafirleri isimli kitabımda festivale gelen 50 ünlü yazarlar da yer aldı. İkinci kitabım "Efsaneler Ölmez" oldu. 

Yazmaya nasıl başladınız?

Çok okuyan insanın biraz yeteneği varsa yazma kabiliyeti ortaya çıkıyor. Zaten yıllarca içimde yazma aşkı vardı. Şiirle uğraşıyordum. Geleneğimde, dedelerim arasında şairler var. Ben de şiir yazıyordum zaten. Roman veya tarihi roman hiç aklıma gelmiyordu ama bir gün yollar kesişti. 

Kitaplarınızın içeriğinden bahsetmek ister misiniz?

“Efsaneler Ölmez” adlı kitabımda, insanları öldürebilirsiniz ama düşüncelerini asla! Diğer kitabım, “İlk Aşk, Son Umut” aşkı tatmayanın insani duygusu, umudu olmayanın yarını olmaz.

"Efsaneler Ölmez" kitabım, Şili'de başlayıp, Didim Altınkum'da sona eriyor. Farklı bir yaklaşım... Şili'de, 68 kuşağındaki o zorlukları, yaşanmışlıkları, işkenceleri alıp, Türkiye'deki 68 kuşağıyla bağlantılı tarihi bir kurgu yaptım. Ricardo ile Valentina tıp fakültesi öğrencileri. Büyük aşkları evlilikle sonuçlanıyor. Bu evlilikten Sebastian isimli bir çocukları dünyaya gelir. Türkiye hep hayallerindedir. Türkiye'ye gelip, Atatürk'ün ve Deniz Gezmiş'in kabrini ziyaret ederler. Ardından İzmir'i gezmek isterler. Efes, Priene, Milet ve Didim'i görmek isterler. Maalesef Didim'e girişteki Taşburun'da kaza yaparak hayatlarını kaybederler. Yanlarındaki çocukları Sebastian küçük sıyrıklarla kazayı atlatır. Okurlar, Sebastian'ın geri kalan hayatının nasıl şekilleneceğini bu kitapta heyecanla okurlar. 


Kitaplarınızı yazarken nelerden esinleniyorsunuz?

İnsanlar kendi çevresindeki bazı şeylere bakar ama göremez. Bafa Gölü'ndeki Selena'yı... Yılan balıklarının öyküsünü okudum.  Atatürk'ün Santiago'daki bir parkta duvarda kocaman kabartma heykelini gördüm. Şili'yi araştırırken alt yapısını, depreme dayanıklı binalar inşa edildiğini öğrendim. Örneğin Soma'da yüzlerce maden işçisini kaybettik. Oysaki Şili'de 3 madenci yerin metrelerce altında hayat odalarına sığınarak günlerce kurtarılmayı bekledi. Demek oluyor ki deprem de kader değil.

Şili'deki cuntayla, Türkiye'deki 12 Eylül askeri darbesi o kadar benzer ki biz gençliğimizde bunları yaşadık. Şili'deki darbede devrimcileri stadyuma toplayarak akla gelmeyen işkence ve zulümler yapılmıştır. O yıllarda emperyalizm çıkarlarına ters düştüğü an genelde darbe yaptırarak emellerine ulaşıyordu. Emperyalizm emellerine ulaşmak için her yolu deniyordu. Şili'deki darbe Amerika'nın net olarak kurduğu bir darbedir.  Bizi bugünlere kadar getirdi. Başarılı da oldu. "Sağ-sol" dedi, çatıştırdı, öldürdü, yok etti. Yetmedi, "Alevi-sünni"  dedi. Yaktı, yıktı. Yine bu ülkenin çocukları direndi. Sonra "Türk-Kürt" dedi. Kırdırdı. Yine bu ülkenin çocukları direndi. 

Yıllar içinde aşama aşama görme yetinizi kaybettiğinizi biliyoruz. Okumaya devam ediyor musunuz?

Evet, yıllar içinde görme kaybı yaşadım. Benim gözümün görüp görmemesinin çok önemi yok. Oğlumun ve eşimin büyük desteği var. Bu süreçte başka duyularım güçlendi. Zaman zaman istediğimi  yapamadığım oluyor. Evin içini bildiğim için yemeğimi de yaparım, her şeyi yaparım. Yürümeyi seviyorum. Son zamanlarda tek başıma çok fazla yapamadığım için onun da çaresini buldum. Evde koşu bandında iki saat yürüyorum. 

Teknolojide her şey var. Telefona söyleyince her şeyi sesli olarak okuyor. Şu anda sosyal medyayı takip ediyorum. Bazı uygulamalar var. Bunların hepsi mücadeleyle öğreniliyor. Eğitimi olmayan bir insan için zor. Gece gündüz çalışarak öğrendim ve bu zorluğun üstesinden geldim. 

Cemil Meriç, Jorge Luis Borges gibi yazarlar da görme yetisini kaybetmiş. Onlardan ilham aldınız mı?

Ben görme yetimi 3-4 yıldır kaybettim. Ben önceden gören her şeyi bilen bir insan olduğum için çok etkilemedi. Ben her yıl belli bir ölçüde görme alanımı kaybetmediğim için beni yıldırmadı. Yavaş yavaş incitmeden geriledi. Hala bir ışık var. Pencere ve ampul ışığını görüyorum. Bir duyu kaybolunca diğer yetiler güçleniyor.

Kitaplara dair gençlere ne mesaj vermek istersiniz?

Ne kadar mesaj verirsen ver, şimdiki gençlerin konumu çok farklı. Ellerinde sosyal medya var. Dünyanın diğer tarafına ulaşıyor. Her şey kendi ellerinde... 

Altınkum Yazarlar Festivali'nin koordinatörlüğünü yapıyorsunuz. Bu festival nasıl doğdu?

İlkokulda Kurtuluş Savaşı, Hacivat-Karagöz gibi belgesel ve slayt gösterimleri olurdu. Bunlar hepimizin hafızalarında kaldı. Buradan esinlenerek yola çıktım. İlk başta yazarlar festivali değildi. Yalnızca imza ve söyleşiydi. Baktım ki yazarı gören unutmuyor, imza ve anısı kalıyor. 3-5 yıl sonra yazarlar grubunun çoğunluğunu yakalayınca devam ettim. Ben “Bunun adını yazarlar festivali koyuyorum” dedim. Bir yazarımız “Olur mu öyle şey?” dedi. Neden olmasın? Bu bölgede karpuzun, şeftalinin, armudun her şeyin festivali var ama yazarların yok. Yazarların da festivali olsun.

Festivalin içeriğinden bahseder misiniz?

Festivalimiz, kitap fuarından farklı. Kitap fuarlarına yayıncılar katılır. Yayıncılar da kendi yayınevinin yazarlarını stantlarda tanıtır veya yazarlar da kitaplarını imzalar. Bizim festivalimizde o gün hangi yazar varsa yalnızca onun kitapları ve söyleşisi olur. Yazara endeksli bir festival.

Bu festival kaç yıldır devam ediyor?

18 yıldır devam ediyor. Alt yapısı 28 yıl, Muzaffer İzgü'ye dayanıyor. Festival, yıllardan beri Didim'deki duyarlı firmalar, oteller ve Didim Belediye Başkanı Ahmet Deniz Atabay'ın destek ve katkılarıyla bugünlere geldi. Halka mal olan yazarlar festivali halktan aldığı güçle ilerliyor. Yazarlar da bu festivale sahip çıkarak büyümesinde etkili oldular. Fuar olmadığı için başarılıyız. Çünkü o gün yalnızca yazar ve kitabı çıkıyor. Eğer fuar olsaydı yayıncılar, başka yazarlar olacaktı. Biz oraya yayınevlerinin en seçkin yazarlarını oturtmaya çalışıyoruz.

Kaç kişilik bir ekibiniz var?

Eski sendikacı, emekli Şehzade Altıntaş var. Şehzade Hanım 12 yıldan beri manevi olarak çalışır, 1 kuruş almaz. Çok kitap okuduğu için, yazarlardan kitap aldığı zaman herkesin sırası biter, en son kendi kitabını imzalatır. O kitabın da parasını ödemeden o stanttan çıkmaz. Şehzade Hanım, Yazarlar Festivali'nin ikincisinde elinde bir tepsi çay, kek ve pastayla her gün düzenli olarak gelip oradakilere ikramda bulunuyordu. Dikkatimi çekti. Ardından tanıştık. Şehzade Hanım, “Ben yaptığınız işi çok seviyorum, büyük beğeniyle izliyorum” dedi ve sonradan ekibimize dahil oldu. Bu yıllardır böyledir, insanlık duygusu ağır... 

İkinci olarak emekli Türkçe öğretmeni bir arkadaşım var. Onun dışında genç bir arkadaşımız daha var. Ekip zaman zaman değişse de Şehzade Altıntaş, eşim Behiye Kandemir, oğlum Ege Kandemir ve ben hiç değişmiyoruz.

Festival ne zaman yapılacak?

Altınkum Yazarlar Festivali, yıllardan beri 1-15 Ağustos tarihleri arasında gerçekleştiriliyor. Halkımızı Altınkum Yazarlar Festivali'ne bekliyoruz.