Umut Akyürek, kızı Melek Bal Ertuğrul ile
Umut Akyürek, kızı Melek Bal Ertuğrul ile
Küçük Prens Haliç Kongre Merkezi'ne geliyor
Küçük Prens Haliç Kongre Merkezi'ne geliyor
Ferdi Tayfur'un oğlu yıllar sonra ortaya çıktı
Ferdi Tayfur'un oğlu yıllar sonra ortaya çıktı
Mehmet Ali Erbil kumarbaz
Mehmet Ali Erbil kumarbaz
123456789
Umut Akyürek, kızı Melek Bal Ertuğrul ile
Umut Akyürek, kızı Melek Bal Ertuğrul ile
Küçük Prens Haliç Kongre Merkezi'ne geliyor
Küçük Prens Haliç Kongre Merkezi'ne geliyor
Ferdi Tayfur'un oğlu yıllar sonra ortaya çıktı
Ferdi Tayfur'un oğlu yıllar sonra ortaya çıktı
Mehmet Ali Erbil kumarbaz
Mehmet Ali Erbil kumarbaz
123456789

SAVAŞ..(4)

SAVAŞ..(4)

Nuray Başaran Yazdı..

Savaş yazılarına başladığımdan bu yana herkes, ‘Bu savaş ne zaman başlar?’ diye soruyor.

Ben de şöyle cevap veriyorum:

Aslında çoktan başladı.

Elbette ardından başka sorular da geliyor. Ne kadar süreceğinden, Türkiye iç siyasetine etkilerine kadar.

Bu yazımda tüm bunlara cevap arayalım mı? Ne dersiniz…

Önce savaş ile başlayalım.

24 Şubat 2022'de Rusya, sabaha karşı Donbas’aaskeri harekat için düğmeye bastı. Ulusa sesleniş konuşması yapan Putin, Ukrayna’ya operasyon düzenlendiğini duyurdu.

Aslında tam da dünya, yeni dünya düzenine hazırlanılırken , Putin ön alıp NATO’nun hem genişlemesine dur deyip, hem de SSCB hayaline önemli bir adım atarken, tüm dünya da Ukrayna ve Rusya üzerinden- vekaleten -savaşa çoktan dahil olmuştu..

Yani?

ABD, İngiltere, İsrail, gibi ülkeler, -yeni dünyadüzenindeki yeni enerji kaynakları henüz netleşmese de - yeni dünya düzeni için ilk projelerini Ortadoğu’nun ve Afrika’nın yeni sınırlarının çizilmesine ilişkin projelere çoktan başlamışlardı. Ortadoğuda’ki ‘İnanç soslu’ projeler, halklarını iknada önemli gerekçe olsa da ; aslında hedefte hem Akdeniz Lavand Bölgesi, hem Balkanlar, hem deKafkaslar’ın yeni yapılanmaları için çalışmalar da aynı anda başlamıştı…

Yani?

NATO’da da tartışıldığı gibi; başlangıcı ve ne zaman sona ereceği kestirilemeyen uzun bir savaş dönemi var karşımızda!

Yeni dünya düzeninde ‘Tek bir dünya devleti’hedeflenirken ; aslında tek kutuplu dünya artık çok kutuplu bir dünyaya da evrilme noktasında ilerleyince ,hem ortadoğu’ da hem de diğer olası çatışma alanlarında herkes ‘pusuya’ yatıp dublörlerini sahaya sürdü. Bu nedenle de başlayan ve aslında hem büyük , hem de uzun sürecek bu savaş, karşımıza bir çok bölgede etnik , mezhepsel ve küçük terör gruplarının çatışmaları olarak çıkıyordu….

Ki bu durum, aynı zamanda dünyadaki bazı liderlerin siyasi yaşamlarında reaankarnasyon işlevini de üstlenmişti. Bu konuda en belirgin örnek de kuşkusuz Netenyahu’ydu. Hala da durum değişmiş değil. Bugün Netenyahu savaşın durması halinde ülkesinde yok. O koltukta kalmaya devam etmesi için bile başlattığı savaşı sürdürmesi gerekiyor. O nedenle de dünyada sigorta görevi gören hiçbir kurumun kararı Netenyahu’yu durdurmaya maalesef yetmiyor.

Daha önceki savaş yazılarımda bu savaşın dijital, yapay zeka gibi farklı parametrelerinin olduğunu detaylı değinmiştim. Elbette konvansiyonel bir savaşın ötesinde bir savaş ile karşı karşıyayız.

Şimdi yeni beklenti ya da korku; dünyanın Nükleer savaşı deneyecek kadar insan neslini feda edip etmeyeceği konusu ….

Nükleer silahların nerede deneneceği, dünyanın ve insanlığın en önemli konulardan…

Yazıyı kaleme aldığım saatlerde; İran’ın mecburi saldırısına saatler kaldığı haberleri paylaşılırken; Ukrayna’da ise nükleer santral ( Zaporjya Nükleer Santrali) yanmaya başlamıştı…Ve Zelenski Putin’i, Putin Zelenski’yi suçluyordu..Zelenski Kursk Bölgesi’ne de girmişti…

İnsan yazarken yoruluyor. Elbette tüm bunların bir de arka plan, görünmeyen tarafı anlaşmalarına ve bunun büyük resimdeki belirtilerine bakınca, insan daha da yoruluyor..

Balkanlar, Kafkaslar, Kıbrıs, Ortadoğu , Ege, gibi olası sıcak savaş bölgelerine ben bugün bir yenisini daha eklemek gerektiğini düşünüyorum.

Zira yakında Baltık Denizi’ne kıyısı olan İsveç, Finlandiya, Estonya, Letonya, Litvanya ve Grönland da bu savaş alanlarına dahil olacak..Bu noktada da Putin ve Rusya epey zorlanacak. Sebebi elbette ayrı bir yazı konusu.

İÇ POLİTİKA NE OLUR?

Kasap et, kuzu can derdinde cinsinden, çevremde en çok sorulan bir başka soru ise , Türkiye’deki iç siyaset.

Bu heyecanın sebebi, son yapılan yerel seçimler elbette.

CHP’nin , Ak Parti elinden bir çok belediyeyi alması heyecanı, iç siyasette halen devam ediyor.

Son yapılan anketlerde yine CHP’nin yüzde 36’larda çıkması ,Ak Parti’nin de yüzde 30 bandında görülüyor olması, elbette iç siyaseti hareketlendiren en önemli sebeplerin başında geliyor.

Ancak , ‘ acaba gerçekten bu sonuçlar bir hareket getirir mi?’ noktasında da bir inançsızlık olduğundan mıdır bilinmez ama herkes birbirine, ‘Ne olur?’usoruyor.

Erken seçim isteyeninden tutun da , yeniCumhurbaşkanı Ekrem İmamoğlu mu olur? Mansur yavaş mı olur?... sorularına kadar. Ankara kulisleri bir dünya iddia ile güne başlıyor.

Soruların cevapları net ama inanın kimsede de bir cevap yok.

Kısa kısa cevapları bugün verelim, sonraki yazıda detaylandıralım diyorum:

CHP ‘den başlayalım:

CHP 3 parça. Özgür Özel, Ekrem İmamoğlu , Kemal Kılıçdaroğlu ve Mansur Yavaş.

Eylül’deki Tüzük Kurultayı her an seçimli Kurultay olabilir. Zira Kemal Kılıçdaroğlu’na son kongrede yapılan haksızlığa karşı ciddi bir delegenin tepkisi ete kemiğe bürünmüş durumda bu noktada. 700 civarında delege seçimli kurultay için dilekçeyi imza altına almış durumda.

Yani?

Eylül ayı CHP’nin kader ayı.

Bu arada para kuleleri ile ilgili savcılık iddianamesi de malum açıklandı. Dava, Eylül ayında başlayacak. Kurultay ile ilgili savcılık soruşturmasında da sona gelindiği biliniyor.

Ancak bu arada yerel seçimlerden sonra Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’nın başlattığı siyasette ‘yumuşama’ hareketi ; görünen o ki bazı küskün Ak Partililer ve Meral Akşener sonrası İYİ Parti’de geleceğini görmeyen ciddi sayıda milletvekilini Ak Partiye yönlendirmiş durumda. Bu haftadan itibaren Ak Parti’ye ciddi milletvekili katılımı söz konusu. Çok büyük sürprizler beklemeye hazır olun. Bir dönem Ak Parti’den ayrılıp parti kuran siyasiler de yuvaya dönerse kimse şaşırmasın..

Ak Parti içindeki son seçimin başarısızlığının sebepleri ve sorumluları noktasında çalışma devam ederken ; mevcut Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ nin aksayan ve yürümeyen tarafları noktasında da ciddi çalışmalar devam ediyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan dünya yangın yerine çevrilirken, tüm muhalefet partilerinin de istediği ‘parlementer sistem’ veya ‘yarı başkanlık sistemi’ modellerini hayata geçirmek için harekete her an geçebilir. Gerekçe; birlik beraberlik . Erdoğan muhalefete , ‘bakın siz istiyordunuz, madem iyi de oy aldınız , alın sizin istediğinizi yapıyorum’ derse ne olur.? Sonra da çok isteyenler için seçime giderse ne olur?

Diyelim CHP yüzde 36 oy aldı. Ak Parti yüzde 30. MHP 7-10 bandında. DEM 7-10 bandında. Yeniden Refah yüzde 7. DP-SP ve Deva Partisi de aynı çatı altında (Bu konuda olabilecekleri ayrıca yazacağım. Ali Babacan’nın da artık yeni ‘Masası’ var.) seçime girdiler ve yüzde 10 civarında oy aldılar.

Şimdi doğru soruları soralım:

Birinci Parti CHP, mevcut düzende yüzde 51’i kiminle ya da kimlerle ittifak yaparak bulabilir?

Ak Parti , yüzde 51’i kimlerle ittifak yaparak bulabilir?

Diyelim ki CHP’nin Cumhurbaşkanı Adayı Ekrem İmamoğlu oldu. Mansur Yavaş ve taraftarı milliyetçiler ve Kemal Kılıçdaroğlu’nun sempatizanları İmamoğlu’na oy verir mi?

Diyelim ki Mansur Yavaş Cumhurbaşkanı adayı oldu. Ekrem İmamoğlu taraftarları ve DEM Partililer Yavaş’a oy verir mi?

Diyelim ki Özgür Özel Cumhurbaşkanı adayı oldu. Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş taraftarları Özel’e oy verir mi? Özel herkesi ikna edebilir mi?

Aslında bu soruların cevaplarını eminim okurken siz de hemen yanıt verdiniz.

Sonuç?

Bugün seçim olsa, seçim isteyenler için kesin zafer ufukta yok.

Yani?

Bir dönem daha Erdoğan!

Ancak , hem ekonomik açıdan hem de dünyadaki savaş tamtamları nedeniyle Türk halkı zor bir kara kış ile karşı karşıya.

Bakalım ‘ustalık ‘ dönemindeki Erdoğan son döneminde kışı bahara olmasa bile sonbahara çevirebilecek mi?

Uluslararası anlaşmalar ve dengeler noktasında özellikle Dışişleri Bakanı Hakan Fidan anlık değişim ve dönüşümleri sağlarken ve Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler her türlü olasılığa Türkiye’nin hazır olduğunu açıklarken ,elbette tüm bunların arkasının dolu olduğunu biliyoruz. Başta hava savunma sistemleri ile savunma sanayiindeki yeni üretimler bize, ABD’nin KATSA yaptırımları nedeniyle bir Türk Atasözünü hatırlatıyor: Kötü komşu ev sahibi yaparmış. Bu konudaki gelişmeleri bir sonraki yazıda anlatacağım.

Şimdi yurtta barışı sağlayıp dünyadaki barışa katkı sağlamayı kendine ilke edinen Türk dış politikasının, merkezi coğrafyanın merkezindeki Türkiye’nin gücünü ilk kez dünyaya hissettirdiği dönemlerden geçiyoruz. Dünyanın aynı zamanda ‘vicdan adası’ konumundaki Türkiye ‘nin ihtiyacı; muhalefetiyle, iktidarıyla süreci görüp tek yürek olması. Bunun yolu da Türkiye taraftarı olmaktan geçiyor.

İlelebet payidar bir Türkiye için şimdi birlik olup sonbaharı ilkbahara çevirmek gerekiyor. O nedenle İmamoğlu, Yavaş, Özel, …..hiç bir ismin önemi yok. Bu ülkede yaşayan ve bu inancı taşıyan herkes geleceğin Cumhurbaşkanıdır!