Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Dünyanın en pahalı muzu
Dünyanın en pahalı muzu
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
123456789
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Dünyanın en pahalı muzu
Dünyanın en pahalı muzu
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
123456789

KAYIP CUMHURİYET…(2)

GÜL VE HAC

Dün kaleme aldığım (KAYIP CUMHURİYET-1 / Exeter’den Maslak Kasrı’na) yazım tahminimin üzerinde ilgi çekti. Arayanların tamamına yakını, bilgileri ile beni desteklerken; bir haber kaynağım ise Abdullah Gül’ün Ak Parti içindeki bağlarına daha sıkı bakmam gerektiğini dile getirdi. Efkan Ala’dan başlayarak diğerlerine kadar…

Madem bugün Abdullah Gül ile başladık devam edelim ve bazı sorular soralım:

Mesela en güncelinden soralım:

TOBB Başkanı Rıfat Hisarcıklıoğlu’nu , Ekremİmamoğlu’na gönderen Abdullah Gül mü?

Rıfat Hisarcıklıoğlu demişken; sahi Hisarcıklıoğlu , Ekrem İmamoğlu için seçimler sürecinde TOBB kaynaklarını kullandı mı?

Rıfar Hisarcıklıoğlu ve Gül kardeşliği aslında nereden geliyor?

Ne çok soru var değil mi cevaplanması gereken…

6’lı Masa’nın gizli mimarlarından birisi Gül’mü?

Kılıçdaroğlu’ndan diğer partilere 38 milletvekilinin devşirilmesini sağlayan.

Ekrem İmamoğlu’nu Kemal Kılıçdaroğlu’na öneren, Meral Akşener’den 2014 seçimlerinin intikamını alan….

Bugün Akşener’i evine gönderen…

Ve daha neler neler…

Sanırım ‘Pandora’nın kutusu’ yakında fena açılacak.

Zira , Abdurrahman Dilipak başta olmak üzere bazı dikkatli köşe yazarları, seçimin galibinin CHP değil; Ak Parti’nin içindeki FETÖ’nün zihniyet ikizi AKP’lilerin başarısı olduğu dillendirmeye başladı. Dilipak dün yayınlanan aynı yazısında, ‘Yeşil Kemalist’lerin, Yeşil Feministler’in, Yeşil Baronlar’ın, Yeşil Sermaye ve yeşil budalaların başarısı bu’ diye yazdı ve ekledi:

Birinde yenilgi öfkesi, diğerinde zafer sarhoşluğu…Ve sonuçta belirsizlikler ile dolu bir kaos ortamı. Korkarım kazananlar için de, kaybedenler için de bu gidişin sonu hüsran olacak.

Bu arada içerdeki iç politik dengeler , ilk kez Exeter!lileri sorgulamamıza neden olurken, dünya dengelerinde ABD ve İngiltere çekişmesi non-stop devam ediyor.

Bu kavga bakalım nasıl sonuçlanacak?

Elbette tek bir Amerika, tek bir İngiltere, hatta tek bir Türkiye’nin bile olmadığı bir dünyada , çıkarlar artık anlık çatışır ve çakışır halde. Bugün itibarı ile ABD-Rusya hatta İran birlikteliğini konuşabileceğimiz bir resim ile karşı karşıyayız. İngiltere, Çin, Hindistan birlikteliği de artık daha belirgin.

Teknoloji ve yapay zeka ile dünya ; tek din, tek dünya devleti, tek paraya doğru ilerlerken; yeni eksen ya da yeni ayrışmanın adresinde iki sürpriz ülke var:

ABD ve İngiltere!

Bu konudaki gelişmeleri ve sebepleri bir sonraki yazıda detaylandıracağım.

Bu çerçevede isterseniz tekrar iç siyasete dönelim:

Zira artık içerde kral çıplak!

Gelelim bundan sonra neler olabilir sorusunun cevabına…

Bir kere siyasette en acilinden bir ‘temiz eller’ operasyonu kapıda…

Bu hem iktidar hem de muhalefet cephesini kapsıyor. Zaten iki mahallenin medyası birbirlerinin dosyalarını çoktan açmaya başladı bile.. Belki ‘Mahalleli Medya’ ilk kez önemli bir işlev görecek .

Büyük çarpışma kapıda.

Zira durum da, ‘Tencere dibin kara, benimki senden kara’ durumu.

‘BİZ NASIL BU HALE GELDİK’ dediğinizi duyar gibiyim!

Bu arada kaybeden cephede hasar tespit çalışması da devam ediyor.

Ak Parti içindeki hesaplaşmada ; bu seçimde Erdoğan ve Ak Parti’nin aldığı oy oranlarındaki makasın açığının artmasının nedenleri üzerinde ciddi çalışmalar yapılıyor.

Özellikle başta YÖK, hastane başhekimleri, milli eğitim ve okul müdürleri gibi doğrudan halkla ilişkisi olan ve halktan tepki alan bürokratların atamalarındaki referanslar bile araştırılıyor.

Bakalım Ak Parti’nin bürokrasisine yerleşen ve önemli mevkilerde bulunan, toplumda en çok tepki çeken bürokratlarının ‘gül’ gibi referanslarına bakıldığında hangi kişiler ve adresler karşımıza çıkacak?

Öte yandan Recep Tayyip Erdoğan’ın 15 Temmuz sonrasında , ‘Metal Yorgunluğu’ teşhisi ile başlayan ancak Ak Parti’deki iyileşmenin sağlanamaması karşısında parti ile bağını kesip, ‘Türkiye Cumhurbaşkanlığı’ alternatifinin masada önemli bir seçenek olarak durduğu kulislerde konuşuluyor.

Bu nedenle de Erdoğan’ın yerel seçimlerin sonuçlarından sonra yaptığı ‘balkon konuşması’ na yalnız çıktığı dile getiriliyor ve Erdoğan’nın ABD ziyaretinden sonra bu konuda radikal bazı kararlar alabileceği konuşuluyor.

Bu kararlar arasında danışman sayısını 5-6 kişiye indirerek bu kadroların az ama işlevsel hale getirilmesinin yanı sıra , bakanlar kurulunda yapılacak değişikliklerde de partisel seçimlerin yerini, her görüşten ve konusunda uzman isimlere bırakılacağı planlanıyor.

Tabii bir diğer problem olan ve Külliye inşaasından sonra Erdoğan’ın sokak ve seçmenle mesafesinin adeta, ‘seçilmiş yalnızlığa’ dönüşmesi de önemli sorunlar arasında sayılıyor.

Ülkede 25 yıllık iktidarda kalabilmesinin en önemli nedeni ‘halktan birisi’ ve ‘kendisi’ olması olan Erdoğan’ın , halkla arasında oluşturulan duvarların yıkılması gerektiği de dile getirilen sorunlar arasında gösteriliyor.

Elbette en önemli konuların başında da ABD gezisi öncesinde Erdoğan’ın bugün yapacağı Irak seyahatinin sonuçları da çok önemli olacak.

12 yıl aradan sonra yapılacak ziyaret hem zamanlaması hem de içeriği açısından tarihi bir nitelikte .

Yani?

Türkiye-Irak ilişkilerinde yeni bir dönem başlayacak.

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, ziyaret öncesi yaptığı açıklamada, Türkiye-Irak ilişkilerinin her alanda geliştirilmesi ve derinleştirilmesini amaçlayan ziyarette Stratejik Çerçeve Anlaşması’nın yanı sıra 20’den fazla metnin imzalanacağını açıkladı.

Gelelim en önemli konuya:

Güvenlik işbirliği kapsamında Türkiye ve Irak silahlı kuvvetlerinin Ortak Harekat Merkezi kurmaları ve bu merkez sayesinde PKK’nın Irak topraklarındaki faaliyetlerinin sonlandırılması gündeme gelecek.

Bu çerçevede yapılacak olan anlaşma sonrası içerdeki siyasi dengeler daha da netleşecek. Ve kimlerin nerede ‘DEM’ lendiği daha net ortaya çıkacak.

Zira bazı belediyelerin T.C . hassasiyetine , bazı belediyeler İstiklal Marşı’nı okumayarak karşılık veriyor!

İşte burada hak doğuyor; EY TÜRK GENÇLİĞİ BİRİNCİ VAZİFEN…(…) dedim. Siz tamamlayın.