Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Dünyanın en pahalı muzu
Dünyanın en pahalı muzu
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
123456789
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Dünyanın en pahalı muzu
Dünyanın en pahalı muzu
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
123456789

Suriye bitmeyen bir savaş mı?

ANKARA- Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın, “Esad ile düşman değiliz” açıklaması ne anlama geliyor? Suriye politikasında ne gibi değişikliğe gidiliyor? Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Suriye Dışişleri Bakanı ile görüştü mü? Türkiye ve dünya basını, Erdoğan'ın açıklamalarını nasıl yorumladı? Soçi görüşmeleri sonrası yapılan açıklamalar ne anlama geliyor? 

12 Ağustos'ta Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, Ankara’da düzenlenen 13. Büyükelçiler Konferansı sonrası düzenlediği basın toplantısında, Suriye Dışişleri Bakanı Faysal Mikdad ile Ekim 2021’de görüştüğünü açıkladı.

Açıklama adeta bir bomba etkisi yarattı. Bu sözler Suriye'de, Şam ile muhalefet arasında “uzlaşma” çağrısı olarak algılandı ve muhalefet kanadında büyük tartışmalara neden oldu.

Muhaliflerin bulunduğu birçok kentte gösteri ve protestolar yapıldı. Çavuşoğlu, “Suriye rejimi ile muhalefet arasında uzlaşma ifadesi kullanmadım ama krize bir çözüm bulunması gerektiğini söyledim” diyerek tansiyonu düşürmek istedi.

Fakat iş işten geçmişti, Suriye'nin Esad yanlısı El Vatan Gazetesi, iki diplomat arasındaki görüşmenin "Çavuşoğlu'nun ısrarı üzerine" gerçekleştiğini yazdı. Gazeteye göre; Çavuşoğlu'nun yaptığı açıklama, Erdoğan'ın Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile Soçi'de yaptığı açıklamaya paraleldi.

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ile Mikdad'ın 23 Ağustos'ta Moskova'da anayasa komitesi ve siyasi çözüm sürecini görüşmek üzere bir araya gelecek olmaları da muhalefet kadında oluşan tartışmaları biraz daha alevlendirdi.

Muhalifler ve rejim taraftarları açısından Çavuşoğlu ve Mikdad arasındaki diplomasi trafiği, Ankara'nın Suriye rejimiyle yakınlaştığı anlamını taşıyor.

Çavuşoğlu'nun açıklaması Suriye'de olduğu gibi Türkiye'de tepkilere neden oldu. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Suriye Devlet Başkanı Esad'la görüşülmesi konusunda "Bizim dediğimiz noktaya gelmeleri doğru, umarım başarılı olurlar. Keşke bizi daha önceden dinleselerdi” diyerek hükümet politikalarını destekler nitelikte bir açıklamada bulundu.

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hayati Yazıcı da "Sorunları çözmenin birden farklı faktörü olabilir. Uluslararası diplomaside sorun çözmenin en önemli yolu diyalog kanalıdır. Bugüne kadar sınırlı ölçüde yürütülüyordu. Biraz da seviyeyi yükseltebiliriz. Şam ile ilişkiler direkt hale gelebilir, seviyesi de yükselebilir" dedi.

Ardı arkasına yapılan açıklamalar sonrası yurt içinde birçok gazete ilişkilerin yeniden kurulması konusunu köşesine taşıdı. Esad rejimiyle normalleşmede kritik eşik aşıldı başlıkları atıldı.

Mehmet Barlas, Sabah gazetesinde, "Suriye'de Yeni Dönem" başlıklı yazısında, Çavuşoğlu'nun Esad ile yakınlaşmaya ilişkin açıklamalarını haklı çıkarmaya çalıştı. Gelişmenin, “PKK üyelerini tasfiye edebileceğini” ve aynı zamanda “Suriye'deki meşru rejimle işbirliği yaparak Halep'i yaşanabilir hale getirebileceğini” kaleme aldı.

"Suriye'yi Hillary Clinton ve Ahmet Davutoğlu'nun döşediği yanlış yoldan uzaklaştırmanın zamanı geldi" diyerek topu taca attı. Barlas'a göre, Türkiye-Suriye ilişkilerinin bu duruma gelmesinin sebebi iktidar değildi.

Barlas, yazısında Davutoğlu'nun, AK Parti üyesi ve dönemin başbakanı olduğunu unutmuştu.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Çavuşoğlu'nun Suriye konusundaki tutumuna desteğini açıklamakta gecikmedi.

Bahçeli, basın açıklamasında, “Türkiye'nin Suriye konusunda attığı adımlar değerli ve isabetlidir. Dışişleri Bakanımızın Suriye muhalefeti ile Esad rejimi arasında barışı sağlamaya yönelik yapıcı ve gerçekçi sözleri, kalıcı bir çözüm arayışına dair güçlü bir ipucudur. Bu konuda kimsenin canı sıkılmasın” diyerek, “katil Esad” söyleminden vazgeçmiş olduğunu göstermiş oldu.

İktidar ve muhalefet kanadından yapılan açıklamalardan sonra yakın zamanda Ankara-Şam ilişkilerinde köklü değişiklikler beklemek sancılı da olsa gerçekçi görünüyor.

Esad yönetimi, diyalog kapılarını mutlaka açacaktır. Bu, Suriye'de kendi çıkarları ile örtüşen bir durumdur.

Esad'ın; İdlib, Deyrizor-Hasake, Halep-Lazkiye M4 ticaret yolu ile Avrupa ve ABD yaptırımlarını Türkiye'nin desteklememesi gibi konularda talepleri olacaktır.

Dışarıda Türkiye ile müzakerelere hazırlanan Esad, içeride de uzlaşmanın zemini hazırlamakla meşgul. 

Suriye Resmi Haber Ajansı SANA, Esad'ın 146 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyi çıkardığını yazdı. Söz konusu kararname ile Esad; Halep, Humus ve Deyrizor illerinde eskiden ticari faaliyette bulunanlara her türlü ekonomik faaliyeti kolaylaştırıcı bir ortam sağlayacağı yönünde garanti verdi. Türkiye'de bulunan mültecilere “eve dönün” çağrısı yaparak mülteci sorunu konusunda Erdoğan'ın elini güçlendirmiş görünüyor.

Stratejik açıdan bakarsak Esad, bu kararname ile Türkiye ile uzlaşmaya ilişkin oluşan karşı muhalefet blokunu da dağıtmayı amaçlamış olabilir. Fakat savaş ekonomisi altında kararnamenin gerçekçi bir etki yaratmayacağı kesin denilebilir. 

Sonuç olarak, Suriye-Türkiye ilişkileri, zamanın ruhu açısından tekrar okunmak zorundadır. Avrupa Birliği, yeni bir mülteci krizinden, Suriye'de daha şiddetli çatışmalardan ve doğal gaz-petrol kıtlığından kaçınmak istiyorsa, Türkiye ile Suriye arasındaki ilişkilerin sürdürülebilir olmasını desteklemek için diplomaside daha aktif bir rol almalıdır.

Suriye anayasa çalışmaları hızlandırılmalı ve paydaşlar sorunların savaş ile değil diplomasi ve hukuk yolu ile çözülmesi için gayret sarf etmelidir. Aksi takdirde kalıcı bir savaşın yerini bitmeyen bir savaş alacaktır.