Afyonkarahisar’daki 2.600 yıllık anıtın gizemi çözüldü
Afyonkarahisar’daki 2.600 yıllık anıtın gizemi çözüldü
Tarihin bilinen en eski alfabesi
Tarihin bilinen en eski alfabesi
Gevaş İlçe Halk Kütüphanesi hizmete sunuldu
Gevaş İlçe Halk Kütüphanesi hizmete sunuldu
Deniz Akkaya hakkında gözaltı kararı
Deniz Akkaya hakkında gözaltı kararı
123456789
Afyonkarahisar’daki 2.600 yıllık anıtın gizemi çözüldü
Afyonkarahisar’daki 2.600 yıllık anıtın gizemi çözüldü
Tarihin bilinen en eski alfabesi
Tarihin bilinen en eski alfabesi
Gevaş İlçe Halk Kütüphanesi hizmete sunuldu
Gevaş İlçe Halk Kütüphanesi hizmete sunuldu
Deniz Akkaya hakkında gözaltı kararı
Deniz Akkaya hakkında gözaltı kararı
123456789

TARİHTE BUGÜN

Haber Merkezi

TARİHTE BUGÜN

6 Kasım 2009 - Türk dil bilimci İlhan Ayverdi 83 yaşında vefat etti.

İlhan Ayverdi, O da bir Manisalı. Akhisar doğumlu, ama kökenlerinin bir ucu Dağıstan'da bir ucu Balkanlarda, tam bir Osmanlı ailesi ve belki de yaşayan son Osmanlı. Babası Murat Tolun Bey, İstiklal Harbi Mücahitlerinden Akhisar Cephesi Kuva-yı Milliye Kumandanı, O dönem Galip Hoca diye bilinen Celal Bayar evlerinde kurtuluş planları yaptığı silah arkadaşıdır. Yunanlıların Akhisar'ı yakma teşebbüsünde çoğunluğu çocuk ve kadınlardan oluşturduğu treni hareket ettirmek istemeyen Rum makinistin şakağına tabancasını dayayarak, trenin hareket etmesini sağlayan ve tren halkını Yunan kuvvetlerinin elinden kurtarmış gözü pek bir kahraman ve İstiklal Şeref Madalyası sahibidir. Kurtuluştan sonra Akhisar Tayyare Cemiyeti Başkanlığı yapmış, Akhisar I, Akhisar II uçaklarının alınmasın gayretleri ile büyük katkı sağlamış, Akhisar Kültür Merkezi ve Tayyare Sinemasının yapılmasına ön-ayak olmuş bir teşkilatçıdır.

 İlhan AYVERDİ'nin, Akhisar İlk ve Ortaokulu ve İzmir Karataş Lisesini müteakip, İstanbul Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyat bölümünü seçimi, İstanbul yıllarının ve "Türkoloji" dünyasındaki emsalsiz yerinin de başlangıcı olacaktır. Asıl dönüm notası ise, mütefekkir ve yazar Samiha AYVERDİ'nin "Yaşayan Ölü" adlı romanını Cağaloğlu'nda alışveriş yaptığı kitapçının tavsiyesi ile alıp, bilahare İstanbul Maarif Müdürlüğünde birlikte çalıştığı Mehmet Örtenoğlu Dede vasıtası ile Samiha AYVERDİ' nin önce sohbet ve muhabbet halkasına girmesi, sonra da SAMİHA hanımın Ağabeyi Ekrem Hakkı AYVERDİ'nin zevcesi olarak aile içine dâhil olması ile gerçekleşecektir. Bundan böyle de bu üçlü yirminci asırdaki kültür dünyasının merkezi haline gelir.

 1960'lı yıllarda İlhan AYVERDİ, önce eşi yüksek Mimar-Mühendis ve müteahhit Ekrem Hakkı AYVERDİ' ile birlikte, Anadolu ve Rumelini karış, karış gezerler, Osmanlı Mimari Eserleri fotoğrafları, mimari proje, rölöveleri ve hatıraları ile tespit edilir. 20 yıllık bir çalışma sonunda dört ciltlik devasa bir eser meydana çıkar. Bu gün birçoğu yıkılıp yok edilmeye devam eden Osmanlı Medeniyetimizin, Mimari Eserlerimiz ile vücut bulmuş ve asırlarca bulundukları yerlerde Osmanlının Tapuları olmuş eserler, gelecek kuşaklara ibret vesikaları olarak, tespit edilir. Kütüphanelerde baş müracaat eseri olma vasfındaki "Osmanlı Mimari Eserleri" kitapları tamamlanır. Bu çalışmada İlhan Hanım, Ekrem Hakkı AYVERDİ' nin eşi ve yardımcısı olarak devamlı yanında bulunmuştur.

1970'li yıllarda İlhan Hanımın, aynı zamanda isim anası olduğu "Kubbealtı Akademisi Kültür ve San'at Vakfı"nın kuruluş çalışmaları, yine Samiha, Ekrem Hakkı ve İlhan AYVERDİ üçlüsü başkanlığında gerçekleştirilir. Kubbealtı; Osmanlı Sarayında Devlet işlerini görüşmek üzere vezirlerin ve diğer görevlilerin toplanıp karar aldıkları yerin adıdır. Halen Mütevelli Heyeti Başkanlığını İlhan AYVERDİ'nin yürüttüğü Kubbealtı Vakfının kuruluş gayesi, vakıf senedinde; "İlim, Sanat ve Musikide Türk Milletine has tarihten gelen haslet ve değerleri esas tutan millî tefekkür ve millî Sanatın ilelebed payidar olmasına yardımcı olmaktır. Bu sebeple, gayesiyle alâkalı gördüğü bilcümle ilmî ve içtimaî faaliyetlerde bulunmak." şeklinde açıklanmıştır. Vakıf Otuz yılı aşkın süredir İstanbul, Bayezid'daki binasında düzenlediği haftalık seminer ve k onferanslar ile ilim, kültür ve sanat camiasının mümtaz isimlerinin gençlerle buluşturmaktadır. Musiki, hat, tezhip, güzel yazma-konuşma kursları ile talebe yetiştirmekte ve çok sayıda basılı yayın ile kitap neşretmesinin yanı sıra "Akademi Mecmuası" adlı dergiyi otuz altı yıldır kesintisiz olarak yayınlamakta olup, internet adresi; www.kubbealti.org.tr dır.

Kubbealtı vakfının kuruluşu ile yaşıt bir başka projede "Kubbealtı Lügati" olmuştur. Aynı yıllara yaşanan Dil Karmaşası ve kavgaları Ayverdi üçlüsünü harekete geçirmiş ve zamanın Nihat Sami Banarlı, Faruk Kadri Timurtaş, Tahsin Banguoğlu, Faruk Nafiz Çamlıbel, Ahmet Topaloğlu, Orhan Seyfi Orhun gibi zirve edebiyat ve dil âlimlerinin de iştirak ettiği bir danışma heyeti ile yola koyununmuş ve bilahare teşekkül eden çalışma heyetinin başına İlhan AYVERDİ bizzat geçerek otuz üç yıllık ibadet ciddiyetindeki bir çalışma sonunda, XIII. ve XX.asır aralığındaki eserler taranarak, fişlenerek, yorumlanarak, üç cilt ve 3549 sayfalık Türkçenin bugüne kadar yapılmış en büyük lügati olan, Asırlar Boyu Tarihi Seyri İçinde, "Misalli Büyük Türkçe Sözlük-Kubbealtı Lügati" 2005 yılının sonunda Türk Dil ve Kültür Hayatına kazandırılmıştır.

Şair ne güzel ifade etmiş;

İlhan Ayverdi Hanım Türkçemizi derlemiş,

Sabrının gergefinde rengârenk örneklemiş.

İlhan AYVERDİ' nin Dernek, vakıf ve Türkoloji çalışmaları yanında, mana ve ruh ufuklarına yolculuğu da bu üçlü ile birlikte seyretmiş ve Samiha AYVERDİ' nin; "Allah'ın iç ve dış güzelliği beraber vermiş olduğu ihlâs abidesi İlhan.", "Ezelden ebede izzetlenmiş, Ağabeyimin yar-ı vefadarı, hayatım boyunca beni hoşnut eden İlhan AYVERDİ'den Allah' da iki cihanda hoşnut olur inşallah." Hayır-duaları basılı evrak içine kadar girmiştir.

Misâlli Büyük Türk Lugati

1976 yılında, Kubbealtı Vakfı'nın yayımlamaya karar verdiği Misâlli Büyük Türk Lugati'nin hazırlanması ve yazılması işini üstlendi. Bu eser üzerinde 28 yıl aralıksız çalıştı ve 2004 yılında tamamladı. 13. yüzyıldan günümüze kadar Türk dilinin envanterini çıkaran ve binlerce misalle donatılan bu eser, Kasım 2005’te yayımlandı. İlhan Ayverdi, bu eser ile Türkiye Yazarlar Birliği tarafından 2005’te dil alanında “Yılın Yazarı” seçilmiştir.