“HDP bizim için değerli”

ANKARA- CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç GAZETE DURUM’a özel değerlendirmelerde bulundu. İktidarın CHP’yi HDP ile iş birliği suçlamalarına değinen Özkoç, “HDP Kandil'le organik bağımız var dedi mi? PKK ile organik bağ içine girmiş bir siyasi parti var, doğru. AKP!” diye konuştu.

HDP’nin kendileri için önemli olduğunu da açıklayan Özkoç, “Onların kaygılarını da, onların beklentilerini de elbette dinliyoruz ve konuşuyoruz. Bizim için önemli. Neden önemli. Türkiye'de 6 milyonun üzerinde oy alan ve burada ciddi bir sandalye sayısına sahip bir siyasi parti HDP.” diye konuştu. Özkoç’a yönelttiğimiz sorular ve yanıtları şöyle:

Farklı siyasi görüşlerdeki Sayın Genel Başkanlar kendi ideolojik beklentilerini bir kenara koymuş durumdalar. Kendileri için bundan sonra söz konusu olan vatan ve millet. 6'lı masa, “Biz bu vatan ve millet konusunda asgari müşterekte birleşeceğiz, halkı gerçeklerden uzaklaştıran, enflasyon baskısı altında yok eden, Maliye Bakanı Sayın Nebati'nin gayriciddi anlayışından, yerine liyakat sahibi, gerçekten herkesin güven duyabileceği, insanları ayrıştırmayan, kucaklayan bir iktidarın mümkün olabileceğini” göstermeye çalışıyor.

Şimdilik öyle bir durum yok. Bu bizim parti çalışmamız aslında. 6 liderin tatil süresi içinde de görüşmeleri devam ediyor. 6'lı masanın toplanmasının haricinde de birbirleriyle görüşüyorlar. Bir araya geliyorlar, telefonlaşıyorlar. Kurdukları komisyonlar sayesinde bilgi alışverişinde bulunuyorlar.

Diyarbakır'a çok gittik geldik. Genel Başkanımız gidecek. Şu anda bir tarih belirlenmiş değil. Edirne, Yalova, Afyon, Giresun, Sakarya, Elazığ, Tokat’ta toplantılarımız olacak Meclis açılana kadar. Açıldıktan sonra Diyarbakır, Urfa, Mardin, Gaziantep bizim hiç bırakmayacağımız, devamlı olarak gideceğimiz yerler. Meclis kapanana kadar milletvekillerimiz 50'şerli gruplar halinde zaten illerimizi dolaşıyordu. Biz hiç ara vermedik. Meclis kapandı yine ara vermedik, gidiyoruz.

6'lı masanın kaygı duymadığı tek konu adaylık konusu.

CHP'nin beklentisi ve talebi budur. Ama 6'lı masanın Genel Başkanları kendi adaylarını açıklayacağı tarihi kendi iradeleri içinde tutuyorlar. Türkiye'nin değişen durumlarını göz ardı etmiyorlar.

Türkiye'de iktidarın yaptıklarını kayıt altında tutuyorlar. Siyaset biraz da strateji meselesi. Neyi ne zaman yapacağınız ve söyleyeceğinizle ilgili bir mesele. Sayın Erdoğan'ın beklentisini karşılamak için değil, milletin beklentisini karşılamak ve milletin aklında olan soruları yanıtlamak için 6'lı masa bir arada.

Olur mu, tabii ki konuşuluyor. Yani nasıl, hangi koşullarda, hangi kriterlerde bir lider olacağı konuşuluyor. Hangi özellikleri taşıması gerektiği konuşuluyor.

Bir kere en önemli şey, kibir sahibi olmayacak. Birinci madde bu. 6'lı masanın aday için belirlediği ilk kriter bu. Milletine tepeden bakan bir kişi asla olmayacak. Milletini azarlayan, parmak sallayan bir kişi asla olamayacak. Kendi şehitlerine saygısızlık eden, bu vatan için kanını akıtan şehitlerimize saygısızlık eden biri asla olmayacak. İş kazalarında ölen insanları küçümseyen bir tavırla konuşan bir lider asla olmayacak. Kadınları küçümseyen, onların hakkını hukukunu küçümseyen, kadınların bu ülkede eşit haklara sahip olmasını fıtratla açıklamaya çalışan bir lider asla olamayacak. Ve liyakata önem veren bir lider olacak. Diğer siyasal partilerin hakkını hukukuna riayet eden biri olacak: Türkiye'nin kritik zamanlarında AK Parti dahil, diğer hiçbir siyasal partiyi ayırmadan masaya davet edecek ve “Gelin ülkemizin bu konumunu konuşalım” diyen, ben değil biz diyen bir lider olacak. Bu söylediklerimin her biri 6'lı masada konuşulan ve aynen bu şekilde ifade edilen şeyler. Onlar Türkiye'nin bu noktaya nasıl geldiğini, hangi nitelikte bir bakış açısıyla bu noktaya getirildiğinin altını çizmek açısından bunları konuşarak kayda geçiriyorlar.

Sözümün arasında güven duyulan demiştim. Toplumun tüm kesimleri içinde güven duyulan bir lider olacak. Kemal Kılıçdaroğlu'nun özellikleri, mütevazi kişiliği biliniyor. CHP “yüreğimizdeki aday” derken bu özelliklerin hepsinin Kemal Bey'de var olduğunu zaten biliyoruz ama ben kendi ideolojimi bir tarafa koyuyorum.

Sayın İmamoğlu kendisi açıkladı. “Sayın Genel Başkan'ın dimdik arkasında duracağım” dedi. “Onun en büyük destekçilerinden biri benim, bundan kimse şüphe etmemeli” dedi. Cumhurbaşkanlığı konusunda da Sayın Genel Başkanımız'ın yanında nasıl duracağını da ifade etti. CHP belediye başkanlarımız arasında böyle bir iddia içinde bulunan biri yoktur. Onların tek iddiası kendi illerinde başarılı olabilmek ve katkı sunabilmek. Mansur Yavaş da bugüne kadar böyle bir iddiayı ortaya koymuş değil. Ankara konusunda neler yaptığını, neler yapacağını anlatır. Her ağzını açtığında Sayın Yavaş, Ankara ile ilgili şeyler anlatıyor.

HDP bir siyasi partidir. Biz 6'lı masa derken “Siz HDP ile de koalisyon içindesiniz” diyorlar. HDP bize oy verecek, bilmem ne! Biz hiç öyle bir söylemde bulunmadık. Sayın Binali Yıldırım'a İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimleri öncesinde “HDP seçmeninden oy istiyor musunuz?” diye sordular. “Evet istiyoruz” diyordu. Yani biz buna saygı duyuyoruz. HDP'nin Eş Genel Başkanları ile zaman zaman görüşmeler oluyordu. Bunlar kamuoyunun da bilgisi dahilinde olan görüşmeler. Onların kaygılarını da, onların beklentilerini de elbette dinliyoruz ve konuşuyoruz. Bizim için önemli. Neden önemli. Türkiye'de 6 milyonun üzerinde oy alan ve burada ciddi bir sandalye sayısına sahip bir siyasi parti HDP. Bu siyasi partinin görüşlerini, kaygılarını dinliyoruz ve bu siyasi partinin nasıl bir siyaset içinde bir yol izleyeceğine ise biz karar veremeyiz. Biz iktidara geldiğimiz zaman ayrıştırılmamış bir Türkiye, yaşam biçimiyle, siyaset anlayışıyla, ayrıştırılmamış bir Türkiye'yi yaratmak, var etmek istiyoruz. Biz gerçekten insanların düşüncelerine saygı duyuyoruz.

HDP'nin böyle bir açıklaması oldu mu? Kandille organik bağımız var dedi mi? Şimdi siyasi partiler içerisinde belli, suça mensup katılmış insanlar varsa TBMM'ye geliyor, TBMM bunu değerlendiriyor. PKK ile organik bağ içine girmiş bir siyasi parti var, doğru. AKP! Yani, Abdullah Öcalan'ın vasıtasıyla Osman Öcalan'ın TRT'ye çıkıp da, Tayyip Erdoğan'ın istekleri doğrultusunda konuşturulmuş olması, bir organik bağ değil midir? Kandille masaya oturan siyasi partinin adı AK Parti değil midir? Habur Sınır Kapısı'nda PKK'lı teröristlerin kendi hakimlerimizi oraya göndererek Türkiye'ye girmesini sağlayan AK Parti değil midir? Organik bağlantı bu değil mi? Ciddi derecede PKK ile direkt organik bağlantılı olan siyasi parti, AK Parti'dir. Öcalan'a güzellemeler yapan AK Parti değil midir? 

Eş Başkanları dediler ki; “Biz 6'lı masanın içinde değiliz, biz kendi yolumuzda yürüyoruz, kendi siyasi kararlarımızı kendimiz alacağız.” Onlar bu çerçevede kendi yollarında yürüyorlar. 6'lı masa da kendi aldığı kararlar doğrultusunda ve altını çizdiği asgari müştereklerde birleştiği konularda bir araya gelmişler ve kabul görmüşler, onlar da kendi yollarında devam ediyorlar.

Kesinlikle bugüne kadar yapılan toplantıların bir tanesinde bile böyle bir şey konuşulmadı. Bunlar hiç konuşulmayacak mı? Şimdi sürecin olgunlaşması çok önemli. 6'lı masa kurulana kadar sürekli bir araya gelen liderler değillerdi ki bu isimler. Birlikte Türkiye'yi tartışan liderler değildiler.