Kültür Atölyesi 11 Ekim

Gülara Subaşı

BEYAZ PERDEDE BUGÜN

Léon: The Professional - Sevginin Gücü (1994) - Luc Besson

Ödüllü Fransız Yönetmen Luc Besson'un sinema tarihine damga vuran filmi "Léon: The Professional", 28 yıl sonra seçili salonlarda gösterimde.

1994, ABD-Fransa ortak yapımı filmin senaryosu da Besson tarafından yazıldı.

Filmin başrollerinde bir tetikçiyi canlandıran ödüllü Fransız aktör Jean Rêno, bu ilk filmle yıldızı parlayan Oscar ödüllü aktris Natalie Portman, yolsuz bir DEA ajanını canlandıran Oscar ödüllü aktör Gary Oldman ve tetikçilik işleri yaptıran bir mafyayı canlandıran Danny Aiello yer alıyor.

IMDb top 100'de 34'üncü sırada bulunan Léon: The Professional, César Ödülleri tarafından En İyi Film, En İyi Erkek Oyuncu, En İyi Yönetmen, En İyi Görüntü Yönetmeni, En İyi Müzik kategorilerinde ödüle aday gösterildi. Filmin toplam 6 ödülü 15 adaylığı bulunuyor.

"İşin halledilmesini istiyorsan onu bir profesyonele ver" sloganıyla gösterime giren film, Besson'un 1990'da gerçekleştirdiği ilk filmi "La Femme Nikita"da geçen bir fikrin genişletilmesidir.

Filmin konusu:

Mathilda, New York'ta yaşayan ailesi dağılmış, 12 yaşında küçük bir kızdır. Ailesini sevmeyen Mathilda için en değerli varlığı küçük kardeşidir. Babası uyuşturucu işlerine bulaşınca mafya, ailenin tüm bireylerini öldürür. O sırada alışverişte olan Mathilda, olaydan kıl payı kurtulur ve Leon'un kaldığı daireye sığınır. Léon, ABD'nin New York şehrinde ikamet eden ve patronu Tony'den aldığı işleri yapan soğukkanlı bir tetikçidir. Hayatını kurallardan oluşturmuş, sert ve tam anlamıyla bir profesyonel olan Léon, Mathilda'ya karşı içten bir sevgi besler ve ona kol kanat gerer. Aslında babalık, arkadaşlık gibi kavramlar ona çok yabancıdır.

RAFLARDA BUGÜN

Çember Apartmanı - Defne Suman

Yazar Defne Suman'ın yeni romanı "Çember Apartmanı" yeni çıkanlar raflarında.

Baskısı Doğan Kitap tarafından gerçekleştirilen roman, son yarım asrın İstanbul'unu bir adamın anıları üzerinden resmeder.

Tanıtım bülteninden:

Yitip giden İstanbul’a bir ağıt…

Yetmiş beş yaşındaki İstanbullu Rum Periklis Drakos, koronavirüs günlerinde, doğup büyüdüğü Çember Apartmanı’ndaki dairesinde anılarını kaleme almaya başlar. Mahallede kendine bir ev arayan Leyla’ya ilk görüşte âşık olur. Artık anılarını kendini Leyla’ya anlatmak için yazacaktır... Periklis’in anıları, hem aşk ile tutkunun hem de acıyla kaybolan Beyoğlu’nun hikâyesidir. İstanbul’un son yetmiş yılında ustaca dolaşan Defne Suman, hüznün ve matemin olduğu kadar dostluğun, direnişin ve ümidin romanını yazdı…

"Yağmur bastırmıştı. Temrin Yokuşu’ndan Dolapdere’ye içinde çalı çırpıyla seller akıyordu yine. İstanbul gri bir perdenin ardında yitip gitmişti. Tam da bana lazım olan dekor. Kalemi elime aldım. İnce mavi mektup kâğıtlarımın kırışıklıklarını elimle düzelttim. Yazdıkça Leyla’yı daha çok düşünüyor, onu düşündükçe daha çok yazmak istiyordum. Böyle bir çemberin içinde bulmuştum kendimi. Belki de matemin panzehriydi aşk."

SAHNEDE BUGÜN

Seneye Bugün

Kanadalı oyun yazarı ve senarist Bernard Slade'in 1975 yılında kaleme aldığı romantik komedi oyunu "Seneye Bugün" (Orijinal adı: Same Time, Next Year), günün tiyatro oyunu.

Başkent Kültür Yolu Festivali kapsamında Ankaralı tiyatroseverlerle buluşacak olan oyunun yönetmenliğini Celal Kadri Kınoğlu, çevirisini Gencay Gürün üstleniyor.

Celal Kadri Kınoğlu, Gerçek Alnıaçık, Ebru Demirdöven Şatıroğlu, Merve Pekar ve Osman Tunca Soysal performanslarıyla sahneye konan oyun tek perdelik sıra dışı bir komedi.

Oyunun konusu:

New Jersey'li muhasebeci George Peters ve Oaklandlı ev hanımı Doris, 1951 Şubat'ında Kuzey Kaliforniya'daki bir handa buluşurlar. Bir ilişkileri vardır ve her ikisinin de evli ve çocuklu olmasına rağmen yılda bir kez buluşmayı kabul ederler.

Önümüzdeki 24 yıl boyunca, yılda sadece bir kez gizli bir ilişki için buluşan iki insan arasında bulmayı umduklarından daha derin bir duygusal yakınlık geliştirirler. Birbirleriyle geçirdikleri süre boyunca evde yaşadıkları doğumları, ölümleri ve evlilik sorunlarını tartışırken, hayatlarını etkileyen toplumsal değişimlere uyum sağlarlar.

Seneye Bugün, bu akşam saat 20.00'de Küçük Tiyatro Sahnesi'nde.

Della Miles

Uzun yıllar Michael Jackson ve Whitney Houston başta olmak üzere birçok ünlü sanatçının vokalistliğini yapan ve soul rock müzik türünün önde gelen seslerinden biri olarak kabul edilen Della Miles, bu akşam Başkentli müzikseverlerle buluşuyor.

Başkent Kültür Yolu Festivali kapsamında şehre gelen Miles, farklı müzik türlerinden bir araya gelen şarkılarını Çukurova Devlet Senfoni Orkestrası eşliğinde dinleyicisine sunuyor.

Houston, Teksas doğumlu Miles, müzikal bir ailede dünyaya gelir. Caz piyanisti olan babası, onu küçük yaşta Miles Davis ve Ella Fitzgerald'ın eserleriyle tanıştırır. Della Miles genç yaşta Los Angeles'a taşınır, burada müzik endüstrisinin dikkatini çeker. Michael Jackson müzikali Sisterella'da baş karakter "Ella" olarak rol alır.

Della Miles lise hayatı boyunca Houston bölgesindeki kulüplerde performans sergiler. Gönülsüzce yaptığı bir ceza hukuku çalışması, onu müziğin gerçek mesleği olması gerektiğine ikna eder. Whitney Houston'ın vokalisti olarak kariyerine devam eden Miles, ilk albümünü de o sırada piyasaya sürer.

Bir Mercedes-Benz sunumunda yan odadan şarkı söylediğini duyan Alman aktör ve müzisyen Marius Müller-Westernhagen'in dikkatini çeker ve sesine hayran kalır. Marius Müller-Westernhagen, Della Miles'ın yaklaşmakta olan turu için sahnede olmasını ister. Önce resmi arka plan şarkıcısı olarak başlayan bu süreç kısa süre içinde şovunun tam bir parçası olmaya dönüşür. Miles, 2018'de Türkiye'ye yerleşme kararı alır, şu an Muğla-Dalyan'da yaşıyor.

Unutulmaz müzikal bir gece için Della Miles, bu akşam saat 20.00'de CSO Ada Ankara Sahnesi'nde.

GALERİDE BUGÜN

İnsan Eli Değmiş / Touched by Humankind

Doğa ve sanat ilişkisine odaklanan sergi dizisinin ikinci adımı olan "İnsan Eli Değmiş" başlıklı karma sergi, İstanbullu sanatseverlerle buluşmaya devam ediyor.

Ceren ve Irmak Arkman’ın küratörlüğünde, Kalyon Kültür'de gerçekleşen sergi, dijital sanat alanında öne çıkan isimleri bir araya getirerek büyük ilgi gören bir önceki Flora sergisinin devamı niteliğinde.

Serinin ikinci kısmında küratörler bu kez insanın çevre üzerindeki etkisine odaklanarak günümüzün en önemli sorunlarından biri olan iklim krizine dikkat çekiyor.

17. İstanbul Bienali paralelinde yer alacak “İnsan Eli Değmiş” sergisi, Evan Roth, Félix Luque & Iñigo Bilbao, François Quévillon, Kevin Cooley, Persijn, Broersen & Margit Lukács, Sabrina Ratté ve Volkan Kızıltunç’un eserleriyle insanın doğaya verdiği zarara karşı bir farkındalık yaratmayı hedefliyor.

Sergi kapsamında aynı zamanda doğa, geri dönüşüm ve sürdürülebilirlik konularına paralel olarak gerçekleştirilecek söyleşiler ve atölye çalışmaları da yer alacak.

Açılışı 15 Eylül'de gerçekleştirilen sergi, 17 Aralık'a kadar Kalyon Kültür’ün Nişantaşı’ndaki Taş Konak binasında ücretsiz olarak gezilebilir.