Sıfır yılına ait antik mezar keşfedildi
Sıfır yılına ait antik mezar keşfedildi
Blaundos Antik Kenti'nde Su Kemerleri Ayağa Kaldırılıyor
Blaundos Antik Kenti'nde Su Kemerleri Ayağa Kaldırılıyor
2023 Türkiye Gençlik Araştırması
2023 Türkiye Gençlik Araştırması
''Türkiye barış, hakikat ve adaleti önceliyor''
''Türkiye barış, hakikat ve adaleti önceliyor''
123456789
Sıfır yılına ait antik mezar keşfedildi
Sıfır yılına ait antik mezar keşfedildi
Blaundos Antik Kenti'nde Su Kemerleri Ayağa Kaldırılıyor
Blaundos Antik Kenti'nde Su Kemerleri Ayağa Kaldırılıyor
2023 Türkiye Gençlik Araştırması
2023 Türkiye Gençlik Araştırması
''Türkiye barış, hakikat ve adaleti önceliyor''
''Türkiye barış, hakikat ve adaleti önceliyor''
123456789

Gülsüm'ü sadece boşanmak istediği eşi öldürmedi!

Gülsüm Kuyar, çalıştığı okulda uzaklaştırma kararı aldırdığı boşanma aşamasındaki eşi tarafından bıçaklanarak öldürüldü. Kuyar ailesinin avukatı Onur Tatar, Kuyar'ın katledilmesinde sadece bıçağı çeken failin sorumlu olmadığını belirtirken, önlemler alınsaydı Gülsüm'ün hayatta olabileceğini söyledi.

Burcu Yıldırım

ANKARA- Kadına yönelik şiddet, alınmayan önlemler nedeniyle her geçen gün artıyor. Gülsüm Kuyar, çalıştığı okulda uzaklaştırma kararı aldırdığı boşanma aşamasındaki eşi tarafından bıçaklanarak öldürüldü. Kuyar ailesinin avukatı Onur Tatar, Kuyar'ın katledilmesinde sadece bıçağı çeken failin sorumlu olmadığını belirtirken, önlemler alınsaydı Gülsüm'ün hayatta olabileceğini söyledi. Gülsüm Kuyar öldürüldükten bir gün sonra faile "tazyik (zorunlu) hapsi" verildiğine dikkat çeken Tatar, “Evet, bıçağı çeken Mehmet Kuyar ama bu yolu döşeyen ne yazık ki işletilen mekanizmadır. Yani kararlar zamanında alınsa, uygulansa, gerçek ve yakın olan bir tehlike görmezden gelinmese bugün Gülsüm Kuyar hayatta olacaktı. Burada devletin sorumluluğu var. İşin vehametini kavraması gereken bir yargı da var" eleştirisinde bulundu. Gülsüm Kuyar davasının ikinci duruşması, yarın Ankara Batı 3. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülecek.

Avukat Onur Tatar, Gülsüm Kuyar'ın ölümüyle sonuçlanan süreci GAZETE DURUM'a anlattı. Kuyar'ın boşanma kararının ardından rahatsız edilmesi üzerine ilk uzaklaştırma kararını 27 Aralık 2021 tarihinde aldırdığını aktaran Tatar, “Uzaklaştırma bir aylık veriliyor. 28 Ocak 2022 tarihinde uzaklaştırmanın uzatılmasını istiyor, bu sefer 2 ay uzatılıyor uzaklaştırma. Bu arada Mehmet Kuyar okula gelip gidiyor ve okulun karşısındaki parkta sürekli vakit geçiriyor. Tedirgin olan Gülsüm Kuyar da uzaklaştırmayı bu sebepten istiyor. Cinayet günü olan 21 Şubat 2022 günü ise Mehmet Kuyar'ın okula gelişinin üçüncü seferi. Daha önce iki kez gelmiş birinde de hatta okulun çevresinden müdür uzaklaştırmış” diye konuştu.

Tazyik hapsi Kuyar'ı öldürdükten bir gün sonra veriliyor!

Uzaklaştırma kararının da delinmesiyle birlikte Gülsüm Kuyar cinayetine adım adım ilerleyen süreci Tatar, şu şekilde anlattı: “Mehmet Kuyar'ın uzaklaştırma kararını da ihlal ederek 15 Şubat'ta tekrar okula gelmesiyle Gülsüm Kuyar, Karokola giderek kararın ihlal edildiğini beyan ederek 'Şikayetçiyim, endişeliyim, beni öldüreceğinden korkuyorum' diyor. Buradaki başvurusu 17 Şubat 2022'de savcılığa evrak olarak gidiyor ve kayda giriyor. Bunun ardından tam dört gün sonra 21 Şubat'ta Gülsüm Kuyar, okulda öldürülüyor.” 22 Şubat 2022 tarihinde ise Batı Aile Mahkemesi'nden üç günlük tazyik hapsi kararı verildiğine dikkat çeken Tatar, “Bu karar, koruma kararının ihlali gerekçesiyle öldürüldükten bir gün sonra veriliyor. Bu karar daha erken verilse Gülsüm Kuyar belki hayatta olacaktı” dedi.


Şartlı tahliye ile çıkan sanığın birçok suçu var

Sanığın nitelikli hırsızlıktan, konut dokunulmazlığını ihlalden ve hürriyeti tahdit suçlarından sabıkaları olduğunu ve cezaevinden şartlı tahliyeden çıktığının altını çizen Tatar, “Dışarıda denetim süresi içerisinde zaten. Dolayısıyla bu süreç içerisinde cinayeti işliyor” ifadesini kullandı. Sanığın cinayeti işledikten sonra yedi gün boyunca kaçtığını vurgulayan Tatar, şöyle devam etti: “Olayda enteresan olan şeylerden bir tanesi de öldürdükten hemen sonra Gülsüm Kuyar'ın kredi kartını alıyor. Savcılık 'hırsızlık'tan dava açtı ama biz bunun 'gasp' olduğunu söyledik. Çünkü Gülsüm Kuyar saat 17.15'te bıçaklanıyor ama ölüm belgesi ve ölüm saati 18.30. Yani bu süreçte kendini savunamayacak durumda olan bir insanın gasp edilmesi söz konusu. Ayrıca Mehmet Kuyar'ın defalarca okula gidip gelmesi, okulun dağılma saatini beklemesi, yanında bıçak taşıması da cinayeti tasarlamış olduğunu gösterir. Bu arada Gülsüm Kuyar'ın telefonunu da almış SİM kartını çıkartmış ve atmış. Ama bu telefonu buldular. Mehmet Kuyar'ın, bir başkasına ait telefon hattı kullandığını da tespit ettik. Biz bunun da tasarlamada değerlendirilmesi gerektiğini, kişinin bunu planladığını ve bir başkasına ait telefon hattını kullandığını söyledik. Bu da yetmiyor Gülsüm Kuyar'ın kredi kartını alarak kendisine 9.50 TL'ye deodorant alıyor. Cebinde 10 TL'lik deodorant alacak parası olmayan bir adam Ankara'da bir hafta kaçıyor. Muhtemelen bu kişiye yardım eden kişiler var, bunu da belirttik. Bir tanesinin hat sahibi Y.E.T, diğerinin de sanığın erkek kardeşi H.K. olduğunu ve haklarında soruşturma açılmasını istedik.” 

“Gülsüm Kuyar cinayetinde devletin sorumluluğu var”

Tatar, Gülsüm Kuyar cinayetindeki ihmaller zincirine şu sözlerle dikkat çekti: “Evet, bıçağı çeken Mehmet Kuyar ama bu yolu döşeyen ne yazık ki işletilen mekanizmadır. Yani kararlar zamanında alınsa, uygulansa, gerçek ve yakın olan bir tehlike görmezden gelinmese bugün Gülsüm Kuyar hayatta olacaktı. Burada devletin sorumluluğu var. Bir defa işin ilk etabında Emniyet, bu tip şikayetlerde failleri iyi analiz etmeli, tetikte olmalı. Bunu değerlendirecek olan kolluk, savcılık. Mehmet Kuyar'a daha önceden hapis cezası verilebilirdi, Kuyar huzur ve sükunu bozmadan, tehditten gözaltına alınabilirdi. İlk etapta yapılması gereken buydu. Yani tüm bu işlemler geçiştirilmiş, yok sayılmış, görmezden gelinmiş. Mekanizma, böyle hantal bir şekilde bekletilmiş. Burada kanuni bir yetersizlik yok. Aslında kanun bütün enstrumanları, uygulayıcılara veriyor. İşin vehametini kavraması gereken bir yargı da var. Her şeyden önce var olan bir koruma kararı var. Tazyik hapsi var. 10 güne kadar uygulayabilirsin bunu. Faili şaşırtacak, caydıracak uygulamaları hayata geçirmiyorlar. İşin özündeki mesele bu.”

Bu şekilde faillerin cesaretlendiğine işaret eden Tatar, “Failler 'Ben ne yaparsam yapayım, dışarıdayım devlet bana dokunmuyor' diyor. Bunu hissettiği zaman, cesaretleniyor. Cesaretlendiği zaman da cüret, fiile yansıyor. Bu kadar basit. Gülsüm Kuyar davasında, devletin sorumluluğuyla ilgili Anayasa Mahkemesi'ne de başvurduk. Yaşama hakkı ihlali başvurusu yaptık” bilgisini verdi.

“Kolluk arkadaşları kadar önlem almıyor”

Ankara Barosu Kadın Hakları Merkezi Başkanı Ceren Kalay Eken de Gülsüm Kuyar'ın öldürülmeden önce şikayeti ve koruma kararının ihlaline ilişkin başvurusu olduğuna değinerek, şunları söyledi: “Gülsüm öldürüldükten bir gün sonra Aile Mahkemesi 'Evet bu adam tedbir kararını ihlal etmiş' diye ancak karar verebilmiş. Ama Gülsüm'ün durumunu okul müdürü biliyor hatta bir keresinde Mehmet Kuyar'ı uzaklaştırıyor. Gülsüm, okul müdüründen yardım istiyor. Yakın arkadaşları Gülsüm'ü hiç yalnız bırakmıyor. Yani iki kadın ve okul müdürü kendilerince önlem almaya ve bir şey yapmaya çalışıyorlar ama aynı tavır maalesef kollukta yok. Eğer kolluk işini gereği gibi yapılsaydı, Gülsüm hayatta olabilirdi.” 

Gülsüm Kuyar'ın şikayet ve başvurularının zamanında dikkate alınmadığına dikkat çeken Eken, "Burada yaşam hakkının ihlal edilmesinin ihtimali söz konusu. Bu risk analizi doğru yapılarak geçici koruma verilseydi ya da üç günlük hapis kararı bir gün önce verilmiş olsaydı Gülsüm hayatta olacaktı. Zaten zanlının daha önce Gülsüm'ün çalıştığı yere gelip defalarca izlediği de belli” diye konuştu.


Ne olmuştu?

Ankara'da 21 Şubat 2022'de Mehmet Kuyar, boşanma aşamasında olduğu ve hakkında uzaklaştırma kararı aldıran eşi Gülsüm Kuyar'ı çalıştığı okula giderek öldürdü. Gülsüm Kuyar'ı 11 bıçak darbesiyle katleden Mehmet Kuyar, 7 gün sonra yakalanıp, tutuklandı. Ankara Batı Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede Mehmet Kuyar'ın, "eşi kasten öldürme" suçundan ağırlaştırılmış müebbet, öldürdükten sonra eşinin cep telefonu ve banka kartını alarak harcama yaptığı için de "hırsızlık", "banka ve kredi kartlarının kötüye kullanılması" suçlarından 16 yıl hapsi talep edildi. Davanın ikinci duruşması, yarın Ankara Batı 3. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülecek.