ANKARA- Hollanda Sağlık Bakanı Ernst Kuipers milletvekillerine verdiği brifingde, "Ötanazi, dayanılmaz acılar çeken ve tedavi ümidi olmayan 1-12 yaş arası hasta çocuklar için bir seçenek olmalıdır" diyerek çocuklar için ötanaziyi gündeme getirdi. Çocuk sağlığı ve çocuk kardiyolojisi Uzmanı Prof. Dr. Osman Yılmaz, ötanazi için ailenin çocuk yerine karar verebileceğini dile getirerek, ötanazinin bir hak olması gerektiğini savundu.
Prof. Dr. Yılmaz, ötanazi konusunda tartışma yaratan teklifle ilgili GAZETE DURUM'un sorularını şöyle yanıtladı:
Hollanda Sağlık Bakanı Kuipers, 12 yaşından küçük çocuklar için ötanazi protokolü önerdi. Dayanılmaz acılar çeken ve tedavi ümidi olmayan 1-12 yaş arası çocuklar için ötanazinin bir seçenek olması gerektiğini söyledi. Bu protokol zaten 12 aylıktan küçük bebekleri kapsıyormuş. Bu ebeveyn izniyle gerçekleşecek bir uygulama, buna ötanazi diyebilir miyiz? Çocuğun herhangi bir izni olması söz konusu değil zaten.
Ötanazi, aslında Fransızca bir kelime olsa da Yunanca kökenli bir kavramdır ve "huzurlu ölüm" anlamına gelir. Ortada dayanılmaz bir ağrı varsa, hastalığın tedavi edilebilirliği olmayacaksa ya da hiçbir tedaviye cevap vermeyecekse o zaman ötanazi kararı alınır.
12 yaşın altındaki ağrı ve ızdırap altındaki bir çocuğun karar verme yetisi olamaz. Bu yaşta ölümün ne olduğu çocuk tarafından bilinmez, ölümün farkındalığı oluşmamıştır. Hastalığın tedavisi yoksa bu, heyet raporuyla onaylanır. Hastalığın şifasının olmadığı durumda, ailenin gözü önünde acı çekerek ölen bir evlat varsa aile, ötanaziyi normal karşılayabilir.
Ağrılı olmayan hastalıklar da var, "serebral palsi" gibi. Yani çocuğun beyin ölümü gerçekleşmiş sadece vücut çalışıyor. Yoğun bakımda tedavisi devam eden bu hastalarda, hiçbir fonksiyon yoktur, sadece solunum devam eder ve kalp çalışır. Başka hiçbir yaşam belirtisi görülmez. Serebral palsili bir çocuk düşünelim, bu çocuk makineye bağlı, hiçbir bilinç olmadan sürekli nöbet geçirerek yaşıyor ve hastalığın tedavisi için hiçbir ümit yok.
Böyle bir vakayla karşılaştım. Aile bana uzun süredir makineye bağlı solunumu devam eden 5 yaşındaki çocuklarını eve götürmek istediğini söyledi. Ben de aileye çocuğun makineye bağlı olduğunu ve fişi çekersem zaten öleceğini ama bu fişi çekemeyeceğimi söyledim. Bunu dememle beraber çocuğun babası kendini fişe attı, çekmek için. Bu gibi ümitsiz durumlar var ortada, bu çocuğun hiçbir tedavi şansı yok, serebral palsi tanısı var, yatıp duruyor hastanede. Makineye bağlı bir şekilde yaşıyor, bu çocuğun kurutuluş ümidi yok, bilinç yok, düşünce yok, çocuğun karar verme yetisi yok. Böyle bir durumda ötanazi düşünülmeli.
Fakat ötanazi protokolünün uygulamaya konduğu durum için üzerine düşünülmesi gereken bir soru olabilir. 'Bu uygulama hayata geçirilirse suistimal edilir mi?' Ama şu da bir gerçek, her yerde suistimal edilir, Hollanda'da edilmez diye düşünüyorum. Toparlayacak olursak, biraz önce anlattığım hastada olduğu gibi mecburen aileye bırakılacak durumlar vardır. Başka bir örnek vereyim; kanser hastasıdır, her tarafa metastaz yapmıştır, hiçbir tedaviye cevap vermiyordur, dayanılmaz ağrılar vardır, o durumda bazen uyutulma denilen durum düşünülmelidir.
Peki bu uygulamayı ötanazi kelimesi altında değerlendirebilir miyiz? Ötanaziye baktığımızda "ölüm hakkı" olarak geçen bir sözlük anlamı görüyoruz. Kişinin rızasının alınması gereken ve sadece kişiye ait bir karar olarak çağrışım yapıyor. Bir çocuğun kendi rızası olamayacağı için kavram olarak ötanazinin kullanılması doğru mu?
Kelimenin kökeni "huzurlu ölüm"se değerlendirilebilir. Söz konusu çocuk olduğunda olaya sadece ağrı/acı bağlamında bakmamak lazım. Çok ağır serebal palsiler var, hiçbir zaman normal yaşantısı olmayacak, hiçbir zaman onun beyin fonksiyonları yerine gelmeyecek. Her organın tedavisi vardır ama beyinde böyle bir şans yok. En ağır kalp hastalığında bile aileye "iyileşecek" diyebiliyoruz ve ailenin bir ümidi oluyor. "Belki bir kalp nakli olabilir" diyebiliyoruz. En ağır kalp hastalığında bile gönüllü donör çıkması ihtimali düşünülerek bir şans verilir. Ama beyinde böyle bir şey yok, beyin işlevini yitirdiği zaman bir daha geri dönüşü olmaz. Ağır serebral palsi vakasında hiçbir kurtuluş yoktur. Fakat ölüm hemen değil, 3-5 yıl içinde gerçekleşir, bu süreçte hasta makineye bağlı yaşar.
Multipl Skleroz var, çok duyulan bir hastalıktır, MS diye geçer. Bu hastalıkta tedavi için kullandığımız ilaçlar çok pahalı. Ne olursa olsun bu gibi hastalıklarda pahalı da olsa ilaçlarla bir tedavi yapılabiliyor, ufak tefek dönüşler oluyor, hastalığı durdurabiliyoruz. Ama ağır serebral palside bu mümkün değil, bu hastalıkta beyin iptal oluyor.
Bu vakalarda çocuk karar veremez, çocuğun en ufak düşünce yetisi yoktur, bilinç yoktur. Böyle durumlarda ailenin karar vermesi uygun görülebilir, benim düşüncem böyle.
Hollanda Sağlık Bakanlığı şunu da söylüyor: "Çocukla bu konu tartışılacak, çocuğa anlatılacak, çocuk hiçbir şekilde karşı çıkmazsa protokol işlemeye devam edecek." Her yaş grubunu buna dahil edebilir miyiz? Düşünce ehliyeti olmayan bir bireyden söz ediyoruz. 12 yaşından küçük bir çocuk ölüm kavramını nasıl anlayıp buna bir cevap verebilir? Çocukla süreç nasıl konuşulacak bir ikna yolu mu, vazgeçirme yolu mu izlenecek? Çocuk neden ikna edilmeye ya da vazgeçirilmeye çalışıyor? Böyle bir durumda küçük bir bireyin beyanıyla karar vermek ne kadar doğru?
Bu boş bir cümle, sadece kendini kurtarmak için sarf edilmiş. Bir insanın yaşam hakkı, her zaman kendi hür iradesi tekelinde olmalı değil mi? Karar olumlu olur ve ötanazi protokolü uygulanmaya başlanırsa "Anne baba da olsa kendi canı değil, başkasının canı hakkında nasıl hüküm verebiliyor?" gibi bir sürü eleştiri gelecek. Bu cümle eleştirilere karşı geliştirilmiş bir cevap.
Çocuk 6 yaşında, serebral palsili, hiçbir düşünce yetisi yok, makineye bağlı yaşıyor, bu vakada çocuğun onayı nasıl alınabilir? Bu mümkün mü? Ötanazi kararının verilmesi için dayanılmaz bir ağrı olması gerektiğini söylemiştik. Dayanılmaz bir ağrı altındaki çocuk nasıl bilinçli karar verecek? Tedavisi mümkünse bile çocuk çok ağrı çekiyorsa, "Beni öldürün, bu ağrıdan kurtarın" diyebilir, ölümün ne olduğunu bilmez çünkü.
Bu protokolün Türkiye'de uygulanabilirliği hakkında ne düşünüyorsunuz?
Koruyucu yasalar ve altyapıda suistimale engel olacak düzenlemeler getirilse ötanazi uygulanmalı. Çocuğunun tedavisi mümkün olmayan hastalıklara yakalandığı vakalarla o kadar fazla karşılaştım ki aile, şunu söylüyor: "Verin çocuğumu eve götüreyim, işkence çekmesin artık, ölecekse de ölsün, yeter ki acı yaşamasın." Türkiye'de ötanazi tüm yaş grupları için yasak. Ötanaziye bir kapı açılması gerektiğini düşünüyorum. Benim kendi yakınlarım da öldü, acı ve ızdırap çekerek. Ben de "ölsün" diye dua ettim, abim gözümün içine baka baka öldü kanserden. Bu yüzden uyutulmak bir hak olmalı.
Joeby Ragpa
This template is so awesome. I didn’t expect so many features inside. E-commerce pages are very useful, you can launch your online store in few seconds. I will rate 5 stars.
ReplyAlexander Samokhin
This template is so awesome. I didn’t expect so many features inside. E-commerce pages are very useful, you can launch your online store in few seconds. I will rate 5 stars.
ReplyChris Root
This template is so awesome. I didn’t expect so many features inside. E-commerce pages are very useful, you can launch your online store in few seconds. I will rate 5 stars.
Reply