Erdem Bayazıt'ın ölüm yıl dönümü
Erdem Bayazıt'ın ölüm yıl dönümü
Hatay'da 9 ayda tamamlanan duvar resimleri
Hatay'da 9 ayda tamamlanan duvar resimleri
Anadolu’nun kayıp dili ‘Kalaşmaca’
Anadolu’nun kayıp dili ‘Kalaşmaca’
Bozkurt neyi temsil ediyor
Bozkurt neyi temsil ediyor
123456789
Erdem Bayazıt'ın ölüm yıl dönümü
Erdem Bayazıt'ın ölüm yıl dönümü
Hatay'da 9 ayda tamamlanan duvar resimleri
Hatay'da 9 ayda tamamlanan duvar resimleri
Anadolu’nun kayıp dili ‘Kalaşmaca’
Anadolu’nun kayıp dili ‘Kalaşmaca’
Bozkurt neyi temsil ediyor
Bozkurt neyi temsil ediyor
123456789

Poşet çayda mikro tehlike!

Sallama değil demleme olsun. Poşetli çaylarda 13 bin mikroplastik parçacığı tespit edildi.

Ömer ŞAN

ANKARA- Türkiye'de satışa sunulan farklı markalardaki 11 çeşit bardak çay poşetinin 4'ü ile 11 ayrı demlik poşetinin tamamında mikroplastiğe rastlandı. İncelenen bir başka marka demlik poşet çayda ise yaklaşık 13 bin mikroplastik parçacığının suya geçtiği tespit edildi.

Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı'nın (OECD) 'Küresel Plastik Görünümü Raporu'nda yer alan verilere göre 2000 yılında dünya genelinde 234 milyon ton olan plastik üretimi, 2019'da 460 milyon tona ulaştı. Aynı yıl 156 milyon ton olan plastik atık miktarı ise bu sürede 2 kattan fazla artarak, 2019'daki tespitlere göre 353 milyon tona çıktı.

Yapılan bilimsel araştırmalarla doğada çözünmesi yüzyıllar sürebildiği belirlenen plastikler, bu çözünme sürecinde, boyutları 1 mikrometreyle 5 milimetre arasında değişen mikroplastiklere dönüşüyor.

Bir demlik poşette 13 bin mikroplastik

Eldeki verileri değerlendiren Sakarya Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Çevre Mühendisliği Ana Bilim Dalı öğretim görevlisi Doç. Dr. Meral Yurtsever, TÜBİTAK projesi kapsamında, poşet çayla demleme yapıldığında çaya poşetten ne kadar mikroplastik geçtiğinin tespit edildiğini söyledi.

Proje kapsamındaki çalışmaları değerlendiren Doç. Dr. Yurtsever, "Ortalama olarak bir demlik poşetinden 13 bin mikroplastik parçacığın içeceğimize yani çaya geçtiğini gördük. Burada benim incelemede kullandığım teknikle 3 mikrometre boyutuna kadar olan mikroplastik parçalarını tespit edebiliyoruz. Yani çaya 3 mikrometreyle 5 milimetre arasında 13 bin kadar mikroplastiğin geçtiğini söyleyebiliriz" dedi.

Çaydaki mikroplastikleri tespit ederken izledikleri aşamaları özetleyen Yurtsever, şunları söyledi:

"Çayı normal demlediğimiz şekilde cam behere aldım ama tabii ki içerisindeki çayı boşalttım. Yalnızca poşeti çay gibi demledim ve daha sonra hidrojen peroksitle muamele ettikten sonra filtrasyonunu yaptım ve çayın içerisine düşen mikroplastikleri ‘Nil Red’ tekniğini uygulayarak daha görünür kıldım."

Selülozdan yapılan poşette plastik katkı maddesi

Araştırmasında selüloz olarak bilinen, farklı markalarda 11 bardak poşet çayı ve 11 demlik poşet çayı incelediğini anlatan Yurtsever, tamamının plastik ilaveli dokudan yapıldığını, bardak poşetlerin ise 4’ünün yüzde 100 selülozdan imal edildiğini, 7 tanesinin de plastik içerdiğini söyledi.

Bu plastiklerin polyester, polipropilen ve polietilen olduğunu gördüğünü kaydeden Yurtsever, son dönemde piyasaya çıkan çubuk çaylar hakkında şu uyarılarda bulundu:

"Bir de yeni nesil yeni moda poşet çaylar var ama poşet çay dediğim stick çaylar, kalem çay diye de geçiyor. Baktığımızda bunlar bir çubuk görünümünde ve delikleri var içinde de çay var. Bunu analiz ettiğimizde polipropilen malzeme ile kaplanmış olduğunu gördük ve bundan da içeceğimiz çaya plastik salımı oluyor."

Küçük parçalara bölünse dahi plastiklerin hiçbir özelliğinin değişmediğini vurgulayan Yurtsever, yutulan veya temas edilen mikroplastiklerin toksik etkiye neden olduğuna dikkat çekti.

Hangi çaylar tercih edilmeli?

Bu tespitlerden sonra poşet çay yerine dökme çay kullanılmasını tavsiye eden Doç. Dr. Yurtsever, şunları söyledi:

"Tüketicinin aslında çok ambalaj içermeyen ürünlere yönelmesi daha doğru. Dökme çayları tercih edebiliriz. Poşet çay, pratikliği inkar edilemez ama gerçekten çevre ve insana etkileri ve yükü olabilir. Sadece mikroplastik kirliliği açısından değil. Poşet çayları düşündüğümüzde o ilave poşet, etiket, zımba ya da yapıştırıcı, pamuk iplik vs. düşündüğümüzde ekstradan çöp üretmiş oluyoruz. Dökme çay kullandığımızda doğrudan onu alıp bir çaydanlıkta demliyoruz."

"Lütuf değil bela"

Plastiklerin ilk üretildiği günden beri hafiflik, esneklik, dayanıklılık, kolay işlenebilirlik, iyi elektrik ve ısı yalıtkanlığı ve ucuzluğu gibi çeşitli özelliklerinden dolayı mucizevi maddeler olarak değerlendirildiğini anlatan Yurtsever, tüm bu sebeplerden plastik kullanımında aşırıya kaçıldığını, bunun da çevre kirliliğini tetiklemiş olduğunun altını çizdi.

Plastiklerin günlük yaşama girişiyle ilgili de bilgi veren Yurtsever,

"Özellikle bundan 70 yıl önce böyle hızlı büyümeyle aşırı şekilde hayatımıza girmiş plastiklerin üretimi, 1950'lerden 2020'lere doğru geldiğimizde, 200 kat artarak devam etmiş. Şu anda plastik üretimini düşündüğümüzde 400 milyon tonluk bir üretimden bahsediliyor. Pandemiyle bunun katlanarak arttığını da biliyoruz ama buna ilaveten bir de 2050'lere gelindiğinde de bunun iki katına çıkacağını da biliyoruz. Lütuf gibi hayatımıza girdi ama kesinlikle şu anda bela durumunda" diye konuştu.

Tek kullanımlık ürünler bırakılmalı

Sözlerini, tek kullanımlık plastik kullanımının bırakılmasına vurgulayan Yurtsever, şunları tavsiye etti: "Tek kullanımlık ürünlerin tamamen bırakılması gerektiğini düşünüyorum. Hatta şu andan itibaren bırakmamız gerekiyor çünkü mevcut haliyle bile çevremize yeteri kadar plastiği yaydık, saçtık, dağıttık. Bu haliyle bile doğanın kendini temizlemesi imkansız. Uzun vadede düşündüğümüzde şu anki yaptığımız kirliliğin faturası aslında gelecek nesillere kesilmiş vaziyette, o yüzden bırakmamız gerekiyor. Plastikler, çevrede yok olan, biten, eriyen çözünen bir şey değil, kalıcı bir şey. O yüzden de birçoğunun doğada yüzyıllar boyunca doğada hiç bozulmadan kalabilme ihtimalleri var. Bırakabildiğimiz kadarını bırakmalıyız. Özellikle tek kullanımlık ürünlerden başlamalıyız."