Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Dünyanın en pahalı muzu
Dünyanın en pahalı muzu
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
123456789
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Dünyanın en pahalı muzu
Dünyanın en pahalı muzu
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
123456789

Bir dönemin ideal imajı olarak Clark Gable

Klark çekmek

Dilimize yerleşmiş bir deyim olan "Klark çekmek” erkeklerin kadınlarla kurlaşırken saçlarını geriye atma hareketine eşlik eden çarpık gülümsemenin, kaşlardan birinin kaldırılmasıyla tamamlaması jestine verilen addı. Bir dönemin fotoğraflarında erkeklerin hemen hepsi şık takım elbiseler giyerdi. Parlak, briyantinli, özenle taranmış saçları ve dudak üstlerindeki ince iki parça bıyıklarıyla filmlerden çıkmış birer jön gibi görünürlerdi. Lâkin gerçek bir jön olmak ve sinema endüstrisi tarafından çiğnenip tükürülmemek pek az insanın başına gelen mucizevi bir olaydı. Sinema dünyası adını sanını duymadığımız harikulade insanların omuzlarında yükseldi desek yanılmış olmayız. Ne var ki yalnızca ticari başarı elde etmiş filmlerin oyuncularını tanıdık. Diğer oyuncuları tanıma işini üstlenen birileri daima oldu ve tökezleyerek de olsa maratonu tamamlamış kişiler tartışmasız biçimde dünyaya nüfuz etti.

Clark Gable böyle biri. Şubat 1901’de Ohio’da doğdu. Liseyi bitirdikten sonra kendisi gibi oyuncu olan Josephine Dillon tarafından temel oyunculuk konusunda yetiştirildi. Josephine onun hamisi, akıl hocası, aynı zamanda ilk eşi oldu. Josephine, Clark’tan on yedi yaş büyüktü. Evlilikleri Clark’a ayak bağı olmaya başlamıştı. Boşandılar. Bazıları bunun yalnızca Clark’a bir atılım sağlamak için yapılan formalite bir evlilik olduğunu söylese de ilk gençliğin çalkantısı içinde aralarında ciddi bir aşk olduğunu iddia edenler de az değildi.

Kulakları yüzünden iki kapısı açık bir taksiye benziyor

Prodüktör Howard Hughes, Clark Gable’ın kulaklarının kepçe olduğunu anlatmak için “kulakları yüzünden adam iki kapısı açık bir taksiye benziyor” demişti. Başlangıçta onun ana karakter oynamak için fazla büyük kulakları olduğunu düşünmüşlerdi ve MGM yapım şirketiyle zaman zaman tartışmalar yaşayıp karşılıklı restleştikleri ilişkileri başlamıştı. Bu restleşme onu hepinizin adını duyduğu “Rüzgâr Gibi Geçti” filmine taşıdı. Bir pazar günü evinizde oturup kalın güneşliklerinizi çektiğiniz odada izlenilebilecek bu film, kendi döneminde büyük yankı uyandırmıştı. William Clark Gable’ın belki en bilinen filmidir. 1939’da Rüzgâr Gibi Geçti filminin çekimi sırasında aktrist Carole Lombard ile evlendi. Lombard, Amerikan ordusu için bağış toplama etkinliklerine katılıyordu. Bunun için yaptığı bir uçak seyahatinde bindiği uçağın dağa çarpması sonucu öldü. Gable için oyunculuk artık anlamsızlaşmıştı. Muhtemelen yaşadığı buhranın sonucunda insanlığının bir parçasını yitirdi ve savaş gibi bir eyleme katılmakta beis görmedi. Kendisi Amerika için daima göz önünde biri olmanın yanı sıra vatansever olarak da görülüyordu.

Buhrandan savaşa

Antwerp’i bombalamaya giden ekipteydi. B-17 bombardıman uçağında kuyrukta makinalı tüfek operatörüydü. Onun iç dünyasında yaşadığı yıkımı o günlerde dünya, dışarıda da yaşıyordu. Mayıs 1943’te Generals Motors fabrikasını bombaladılar. Böylece karşı tarafa verdikleri zaiyatla Gable, ülkesine kahraman olarak geri döndü. Artık kepçe kulaklı olması sorun değildi. Ne yaparsa yapsın onu koruyup kollayacak “Big Brother” ile kuvvetli ilişkileri vardı. Antwerp dönüşü kariyerinde yeni bir dönem başlamıştı. Ordu için bir propaganda filmi yaptı. İnsanlar film kahramanını gördükleri için orduya olan güvenleri tazelenmiş biçimde Amerikan ideali için silah altına girmeyi kabul ediyordu. Gable, Amerikan toplumuna sunulan bir rol model olduğu için yaşadığı ruhsal dalgalanmalar tolere edildi ve güçlü kişiler tarafından desteklendi. Sinemanın büyük isimleriyle başrolleri paylaşıyordu. Yaptığı filmler tüm dünyaya yayılıyordu.

 


Gable'ın ordu için yaptığı propaganda filminin afişi. 

                     

İddiaya göre Mayıs 1945’te sarhoş biçimde araba kullanırken bir yayanın ölümüne neden oldu ve hamileri tarafından olayın üstü örtüldü. İyi aktör, zamanının oportünisti olup karanlık tarafa geçmişti.

Bazı biyografi yazarları onun aslında hiçbir zaman böyle bir kaza yapmadığını, film şirketi patronlarının onun kulaklarına ve dişlerine yaptırılacak estetik için hastaneye yatışına bir kılıf olarak kazayı uydurduğunu söyledi. Gerçekten Gable bir dizi estetik operasyon geçirmişti ancak bunun nedeninin kaza mı kepçe kulakları mı olduğunu bilemeyeceğiz.

Pulitzer ödüllü film eleştirmeni Roger Ebert, Gable için “Film stüdyosu onun aşırılıklarını örtüyor” demişti. Gable kendini ne kadar kaybetse de onu koruyup kollayacak, altın yumurtlayan tavuklarını gerekirse kamuoyundan, yargıdan ve tanrıdan koruyacaklardı. Bu davranış bugün de film şirketlerinin ellerindeki gücü kullanarak “kendi malları” olan ve “ürün satmak için var olan” oyunculara sundukları sahte cennetin gerekçesi.


Gable, beş kez evlendi. Son evliliğini yaşadığı dönemde Marilyn Monroe ile Uyumsuzlar adında bir film çekiyordu. Film Monroe’nun bir zamanlar kocası olan Arthur Miller’ın bir metninden uyarlanmıştı. Monroe o kadar kaprisli ve iletişim kurması zor biriydi ki Gable, film sırasında yaşadığı stresin sonucu olarak çekimler tamamlandıktan sonra kalp krizi geçirip öldü.

Geriye altmış yedi film, savaş hatıraları, yitirilmiş bir hayatın biyografisi kaldı. Rüzgâr Gibi Geçti...