Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Dünyanın en pahalı muzu
Dünyanın en pahalı muzu
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
123456789
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Dünyanın en pahalı muzu
Dünyanın en pahalı muzu
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
123456789

19 Mayıs 1919, Millî Mücadele Yolculuğu-2

Bir önceki yazımızda, Mustafa Kemal Atatürk’ün Samsun’a çıkış yolculuğunda, Ordu Müfettişi olarak görevlendirilmesinde yaşananları kaleme aldık.

MUSTAFA KEMAL’İN GÖREVDEN ALINMASI VE İSTİFA ETMESİ

Samsun’a ulaştıktan sonra, 22 Mayıs 1919’da Ordu Müfettişi olarak hazırladığı raporda, ¨Millet milli egemenlik esasını ve Türk milliyetçiliğini kabul etmiştir. Bunu gerçekleştirmeye çalışacaktır.¨(1) ifadesi yer alır. Bu raporda, Mustafa Kemal Paşa Milli Egemenlik ilkesini ortaya koyarak, Samsun’a ulaştıktan sadece üç gün sonra, Padişah’a ve İstanbul Hükümeti’ne isyan bayrağını çeker.

25 Mayıs 1919’da, Mustafa Kemal Paşa Havza’ya gelir. 28 Mayıs 1919’da Havza Genelgesi’yle, İzmir işgaline karşı çeşitli bölgelerde gösterilen tepkileri birleştirmeyi ve ülke geneline yaymayı duyurur. Bunun üzerine, Samsun’a çıktıktan 20 gün sonra Savunma Bakanlığı, 8 Haziran 1919’da Mustafa Kemal’i İstanbul’a geri çağırır. Mustafa Kemal bu çağrıya uymaz.

21-22 Haziran 1919’da yayımlanan Amasya Genelgesi’nde, ¨Milletin istiklalini yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır¨(2) maddesi, yine milli iradeyi işaret eder. Amasya Genelgesi, bir ihtilal beyannamesidir. Mustafa Kemal, Amasya Genelgesi’yle Padişah’a karşı olduğunu açıkça belirtmiş olur. İstanbul Hükümeti, Amasya Genelgesiyle Mustafa Kemal’in niyetini tümüyle anlar. Bunun üzerine İçişleri Bakanı Ali Kemal, 23 Haziran 1919’da valilere gönderdiği bir genelgeyle Samsun’a çıktıktan 34 gün sonra Mustafa Kemal’in azledildiğini ve emirlerinin dinlenmemesi gerektiğini bildirir.

Samsun’a çıktıktan 44 gün sonra, 2-3 Temmuz 1919’da, Padişah adına çekilen bir telgrafla bir kez daha Mustafa Kemal’in İstanbul’a dönmesi istenir. Mustafa Kemal oyalar…

Nihayet, Samsun’a çıktıktan 50 gün sonra, 8-9 Temmuz 1919 günü, Padişah’ın imzasıyla görevine son verilir. Mustafa Kemal Paşa, görevden alınma belgesi eline geçmeden ordudan istifa eder. Olayı Mustafa Kemal’den dinleyelim: “Savunma Bakanlığı, ‘İstanbul’a gel’ diyordu. Padişah, ‘önce hava değişimi al, Anadolu’da bir yerde otur; ama bir işe karışma’ diyordu. Sonunda ikisi birlikte, ‘ille gelmelisin’ dedi. Gelemem dedim. En sonunda, 8-9 Temmuz 1919 gecesi, Sarayla açılan bir telgraf başı konuşması sırasında, birdenbire perde kapandı ve 8 Haziran’dan 8 Temmuz’a bir aydır süren oyun son buldu. İstanbul, o dakikada benim resmi görevime son vermiş oldu. Ben de o dakikada, 8-9 Temmuz 1919 gecesi saat 22.50’de Savunma Bakanlığına, saat 23.00’te de Padişaha görevimle birlikte askerlik mesleğinden çekildiğimi bildiren telleri çekmiş oldum.”(3)

Mustafa Kemal, Samsun’a ulaştıktan sonra devletin verdiği görevleri 19 Mayıs’tan 8 Temmuz 1919’a kadar 50 gün süreyle kullanır. Artık rütbesi, makamı, yetkisi olmayan bir sivildir. Fakat, ok yaydan çıkmıştır… Milli Mücadeleyi, devletin verdiği yetki ve makamla değil, milletin kendisine olan inancı ve güveniyle yapacaktır.

Padişah Vahdettin ve Sadrazam Ferit Paşa, Mustafa Kemal’i işgalci kuvvetlere karşı ortaya çıkan halk hareketlerini bastırması ve emniyetin sağlanması için görevlendirmişti. Oysa Mustafa Kemal, işgal kuvvetlerine karşı halkı örgütleyerek milli bir mücadeleyi başlatmak hedefini güdüyordu. Sonunda, resmi görevi, sevdiği askerlik mesleği ile birlikte sona ermiş oldu.

İDAM CEZASI

Bir yıl sonra, İstiklal Savaşı devam ederken, 11 Mayıs 1920’de Mustafa Kemal’e idam cezası verilir ve 24 Mayıs 1920’de Vahdettin tarafından onaylanır. 1920’de, Şeyhülislam Dürrizade Abdullah, “Mustafa kemal ve arkadaşları ile milli mücadeleye katılanları kâfir ilan eden ve katlinin vacip” olduğunu bildiren fetvayı Sadrazam Damat Ferit ve Padişah Vahdettin’in onayı ile çıkarır. Padişah Vahdettin, 13 Mayıs 1920’de Millî Mücadele kuvvetlerine karşı işgalcilerle birlikte savaşan Kuvayı İnzibatiye isyancısını Mecidiye Nişanı ile ödüllendirir.

İşte Millî Mücadele’nin ilk adımı ve çekilen sıkıntılar, öne serilen engeller, nankörlükler… Ancak, modern bir Türkiye’nin doğuşu için atılan ok yaydan çıkmıştı. Tarihin akışında Mustafa Kemal’in üstlendiği görev, milletinin kaderine damgasını vurdu ve işgal devletlerinin hayallerini yerle bir etti. Çağın kaderini değiştirecek Mustafa Kemal Paşa, o zaman 38 yaşındadır. O, kader tayin edici anını seçti ve tarihin akışında kendisini bekleyen görevlere vatan ve millet sevgisi rüzgârıyla hızla koştu… Engellere, nankörlüklere ve yokluklara rağmen…

ATATÜRK CUMHURİYET’İ GENÇLERE EMANET EDER

Atatürk, Nutuk’ta, “1919 yılı Mayıs'ının 19’uncu günü Samsun'a çıktım. Genel vaziyet ve manzara...” diye başlar…

Son sayfada şu sözler yer alır:

“Bugün ulaştığımız sonuç, asırlardan beri çekilen millî felâketlerin yarattığı uyanıklığın eseri ve bu aziz vatanın her köşesini sulayan kanların bedelidir.

Bu sonucu, Türk gençliğine emanet ediyorum.”

¨En büyük eserim¨ dediği Cumhuriyet’i Türk gençliğine armağan etmiştir…

“Gençlik” kavramı, Atatürk için ayrı bir önem taşır. Gençlerden söz ederken, yaş sınırı dışında, düşünce olarak gençliği yani, düşüncede yeniliği ifade eder. O’nun şu sözü çok anlamlıdır: “Genç fikirli demek, doğruyu gören ve anlayan gerçek fikirli demektir.”(4)

Kaynakça:

(1-2) Hamza Eroğlu, Türk İnkılap Tarihi, Savaş Yayınları, Ankara, 1990.

(3) Söylev (Nutuk), Türk Dil Kurumu, Genelkurmay Basımevi, 1981.

(4) Atatürk’ün Fikir ve Düşünceleri, Hazırlayan: Utkan Kocatürk, 3.Basım, Ankara 1984.